Şu bir gerçek; ABD’nin Ortadoğu’da dizginleyemediği, kontrolüne alamadığı bir güç varsa oda PKK’dir.
Üzerinde en çok tartışılıp konuşulan konulardan biridir Büyük Ortadoğu Projesi… Dünya siyaset arenasında güncel anlamda yaşanan gelişmelerin çoğu bu projenin ana konseptine bağlı olarak gelişmektedir. Namı diğer Yeni Amerika Yüzyılı Projesi…Amerika eski başkanlarından Jimmy Carter` in ulusal güvenlik danışmanı ve stratejiysen Z. Brzezinski tarafından hazırlanan Büyük Satranç Tahtası kitabında bu proje geniş ayrıntılarıyla ele alınmaktadır.
Kulağın tersten tutulması misali, siyaset
bilimcileri ve stratejisyenler tarafından en çok karmaşıklaştırılıp
anlaşılması güç hale getirilen bu konu özü itibari ile dünyaya hâkim
olmak istiyorsan Avrasya`ya hâkim olacaksın, Avrasya`ya hâkim olmak için
de Ortadoğu’ya hâkim olacaksın.
Neden Avrasya? Neden Ortadoğu?
Avrasya
bölgesi, Batıda Atlas Okyanusu, Doğu da Kuzey Pasifik Okyanusu, Güney
de Hint Okyanusu kuzeyde ise; Kuzey buz denizi ve Articla bölgeleri ile
çevrilidir. Dünya fiziki haritasının jeopolitik açıdan en kilit
noktalarını kapsıyor.
Bu bölgenin ve aynı zamanda Büyük Satranç
Tahtası’nın baş aktörleri: ABD, Rusya, Fransa, Almanya, Çin, Japonya,
İran ve Türkiye’dir. Tasarı ve senaryo Amerika merkezli olduğu için
başrolünü de ABD oynuyor ( tabi perde arkasın da İsrail ve İngiltere
vardır.)
Avrasya, jeopolitik acıdan: dünyanın kalbi, sosyo-etnik
açıdan: kültürel mozaikliği ifade ediyor. İktisadi açıdan: dünya
ekonomisinin can damarını teşkil eden yer altı-yer üstü zenginlik
kaynaklarının merkezi konumundadır.
En derin nüanslara kadar hesaplanarak belirlenmiş bir stratejidir. Bu anlamda Avrasya rast gele seçilmemiştir.
Neden böyle bir stratejiye ihtiyaç duyuldu?
Tarihsel
kronolojide uygarlıksal gelişmeleri ifade eden duraklar vardır.
Mitolojiler Dine, Din felsefeye, felsefe de yerini bilime bırakır.
Tarihsel kronolojinin düşünce tarihi böyle ilerler. Alta doğru üretim
biçimi, iktidar ve genel anlamda sistemlerin tümünü kapsayan gelişmeler
bu ana duraklara bağlı olarak kendilerini yenilerler.Sömürgecilik tarihi bu anlamda özgün bir konu olarak ele almak mümkün.
Günümüzdeki emperyalist sistemler
de, ihtiyarlık süreçlerini yaşamaktadırlar. Değişik dönemlerde yaşanan
krizler bunun bir sonucudur. Konumuzla bağlantılı olan yönüne gelecek
olursak emperyalist sistemler içteki tıkanıklığı ve çöküşü aşmak için
başvurdukları temel yöntem dışa saldırmaktır. İçte ki tepkinin yönünü
dışa vererek bir nebze rahatlamaya çalışıp dış saldırıdaki emellerini
gerçekleştirmeye çalışırlar.
Bu
stratejinin uygulanabilinmesi için bir gerekçe olmalıydı. Protestan
rahip Charles Kingsley, ''sırtlarına ağır bir yük sararken rahat dursunlar
diye İncil’i ayfon olarak kullandık'' der. İnsanlığın yumuşak karnı olan
terörizmi ( bizzat kendileri uygulayarak ) kullandılar. 1. dünya savaşı
Sırp Prensinin öldürülmesi gerekçe gösterildi. Pearl Harbour baskını
ABD’nin yenilmiş Japonya`ya karşı atom bombasını kullanmasının gerekçesi
olmuştu. 11 Eylül saldırısı Ortadoğu’ya saldırmanın gerekçesi yapıldı.
Afganistan Taliban’dan temizlenecek Ladin`i saklandığı ininden
çıkarılacak, Afgan kadını burgasından kurtarılacak vb. safsatalar…
Neden Ortadoğu?
Kimi
fundemantalist, radikal dinci örgütler ve özellikle de Ortadoğu
halkları bir direniş mücadelesi içerisinde olsalar bile BOP stratejisi
kademe kademe uygulanmaktadır. Uzun vadede ne tur gelişmelere yol
açacağı bilinmez. Köklü geleneklere sahip Ortadoğu halkları kolay kolay
teslim olmayacaklardır. Ama kısa vadede kimi noksanlıkları olsa da ciddi
gelişmeler yaşandığı da bir gerçektir. Avrasya stratejisinin başarısı
bu kalenin düşürülmesinden geçiyor. Bunun için farklı tarihlerde ülkeler
işgal ediliyor, yönetim değişikliğine gidiliyor, içten içe ülkeler
zayıflatılıyor, kurulu rejimlere yon verilip muhtevaları değiştiriliyor.
BOP stratejisin de PKK’nin yeri?
Kürtler Ortadoğu’nun en
kadim halkları arsında geliyor. Ortadoğu’nun zengin etnik yapısı
içerisinde eriyip yok olmadan bin yıllardır kendini ayakta tutan ender
halklardandır. Köklü kültürel değerleri, varlığını muhafaza etmede
önemli bir faktör olmuştur. PKK hareketiyle bu kültürel değerler ete-
kemiğe bürünerek, ideolojik ve siyasal bir güç konumuna gelmiştir.
Baran Qewm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder