Devrim olalı elli iki yıl oldu. O gizemli ve güzel iklimli ülkenin güzel bina ve evlerin çoğu yıkılıyor. Yapıların çoğu eskimiş ve yıkılmak üzere gibi duruyor. Göz boyamak için az çapta bazı yerlede tamir ve boya yapılsa da tümünün tamiri için ne malzeme ve ne de tamir yapacak para var. Bir çözüm ve yatırım yolu bulunmazsa önümüzdeki yirmi yıl içinde barınma sorunu felaketi getirir.
İklim, gıdasızlık, vitaminsizlik bir çok hastalığa yol açıyor. Hava nemli olduğu için ve yağmurda ıslanma her ay yüzbinleri gripe yakalatıyor. Ve bu durum bir çok insan da astma hastalığına yol açıyor. Vitaminsizlik anemi hastalığına, kan dolaşımının kötü olması damar tıkanıklığına sebeb oluyor. Binlerce ınsanın ayak parmakları ve bacağı kesik durumda perişan halde. Özellikle binlerce yaşlı bayanın bacakları yara bere içinde. Kangren oluşuyor ve daha sonra ameliyat ve kesik bacaklar.
Guantanamo - ABD`nin El Kaide üyelerini hapsettiği yer Küba`nın en batısında, güney batısında bir yerde, bir körfezin her iki uc karasında ya da iki yakasında bulunuyor. Yüz yıl önce bir antlaşmayla burası ABD`ye verilmiş. Bir askeri üs ama onbinlerce amerikalı sivil aile de burada yaşıyor, deniliyor. Bir şehir, magaza, restoran ve hotelleriyle ABD`liler Küba`da yaşıyor. Kübalılar yakın köylerden Guantanamo`daki Amerikalıları görebiliyor.
Osmanlılar yükselme devrinde Kuzey Afrika`dan İspanya`ya kadar gelmişlerdi. Küba İspanya`nın bir sömürgesiydi. Bu nedenle Küba`da Osmanlı, müslüman izlerini isimlerde bulabiliyorsun. Burada Osman, Omar, Adullah, İsmail, Hüseyin, Belkiz adını taşıyan insanlara da rastladım. Başka bir neden ise 1913 yılında Osmanlıların içindeki İttihat ve Terakki'nin türkleştirme politikasına karşı çıkan onbinlerce Arabın Suriye ve Lübnan`dan Güney Amerika göç etmesi olabilir.
Demokrasi sorununa gelince Kübalılar devletten korkuyor. Devleti kendi devleti değil de, bir elitin devleti, kendilerine baskı yapan bir devlet olarak algılıyor. En çok ta polis ve hapishaneden korkuyor. Siyasi düşündüklerinden değil, bir çoğunun torbasında hırsızlık ve kriminal birikimler olduğundan sokakta bir polis kontrolünü atlatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu durumda olan onbinler var. Belki bu yüzdendir ki buradaki insanların yüzde dokzan dokuzu siyaset düşünmüyor. Tek partili sistem ve zaten seçim yok. Küba`daki siyaset biçimini tartışan yok. Demokrasi ve alternatif sistemleri düşünen yok. Ama ABD hayranlığı o tür bir sisteme özen olduğunu ortaya koyuyor. Ve her yıl binlerce Kübalı akraba ilişkilerinden faydalanarak Miami`ye gidip yerleşiyor. Sisteme karşı gözle görülür bir muhalefet mevcut değil. Sadece hapishanede olan onlarca siyasi tutuklunun akraba ve dostları senede bir kaç defa beyaz giyinerek sokakta bir kaç km yürür ve kısık sesle protestolarda bulunurlar. Devlette bunlar artmadığı ve sisteme tehlike oluşturmadığı için müdahale etmiyor. Yani bakın burada demokrasi var, demeye getiriyor. Bu beyaz elbiselilere ben de rastladım. Sayıları iki yüz kişiyi geçmiyor.
Havanna büyük bir şehir. Buraya başka şehirlerden gelip yerleşmek yasak. Mesela Santiago veya Las Tunas`tan Havanna`ya her hangi bir nedenle geçici ya da yerleşmek için gelenler, sokakta her gün rastlanan kimlik kontrolunda yakalanırsa, eğer çok önemli bir nedenleri yoksa, bir gece içeri atılır ve ertesi gün geri gönderilir. Bunun için hep polisle köşe kapmaca oynanır. Yalnız diğer şehirlerden gelenler değil, Havanna da hiç bir sorunu olmayan normal namuslu Kübalı da polisle karşılaşmaktan kaçınır. Bazı semtlerde her gün, her saat kimlik kontrolu insanları bezdirmiş. Bu nedenledir ki her kes, özellikle gece işi olmazsa sokağa çıkmaz. Bazı günler ve geceler sokaklar bomboş.
Daha önce Küba`da insanların fazla siyasetle uğraşmadığını, demokrasi bilincinin burada olmadığını yazmıştım. Bu ülkede baskı ve insan haklarından, özgürlükten bahseden insanlara çok az rastladım. Siyasetle uğraşmayan, demokrasi mücadelesi vermeyen insanlara hiç bir ülkede baskı zaten olmaz. Bu nedenle bu ülkede polis yaptırımları dışında anti-demokratik, baskıcı uygulamalar yok. Polisin devamlı sokaklarda kimlik kontrolunun nedeni de siyasi değil, daha çok kriminal olayları ve Havanna dışından gelen Kübalıların Havanna`da başıboş bir halde dolaşma ve yerleşmelerini engellemek.
Batista dönemindeki elliye yakın hapishane vardı, demiştik. Demokratik güçler, siyasette muhalifler içeri alınıyordu. Şimdi ise hapishane sayısı yüzü geçiyor, diyorlar. İçerdeki muhaliflerin sayısı yüzü bulmuyor. Ama yüzbine yakın insan sahtekarlık, hırsızlık ve diğer kriminal olaylardan hapsediliyor.
Başka bir deyişle, muhalif olmadığın müddetce özgürsün, baskı yok. Görünüşte demokratik bir ülke. Ancak halkla konuştuğunda her kes sistemden şikayet ediyor. Bunu başkaları kulak misafiri olduğunda da yapabiliyor. Her kes ayni durumda olduğu için ihbarcılık yok. Ve şikayetler genellikle ekonomik olduğundan bu da sorunun siyasi ve demokrasi sorunu olarak algılanmadığını ortaya koyuyor. Ancak devamlı yapılan kimlik konrolü nedeniyle insanlar çok rahatsız. Genelde halk sistemden korkuyor. Çünkü sistem `Büyük Abi` rolünü oynuyor ve her şeyi kontrol ediyor.
Tepkiler ayni. Sisteme karşı büyük bir kızgınlık var ama öyle görünür sesli bir tepki yok. Îcten bir memnuniyetsizlik her keste hakim. Dışa vurmuyorlar. Yani protesto diye bir şey yok. Sanki herkes halinden memnun ve mutlu gözüküyor. Bu nedenle acemi bir turist, halkla kaynaşmayan bir yabancı buradaki sorunları kolayca gün ışığına çıkaramaz. Ama sisteme karşı oldukları derin tartışmalara girince açığa çıkıyor.
Devlet bu polis kontrolunu halkı ve özellikle turistleri korumak için yapıyor. Bu olmazsa her gün sokakta soygun ve kavgalar olur, deniliyor. Bu da yalan değil. Bazı semtlerde üç gün polis kendini göstermese, orada onlarca olay oluyor.
Diğer bir çok ülkeye benzer siyaset yapma tarzı yok ki bu ülkedeki demokrasiden söz edilsin. Burada en önemli sorun ekonomi; siyaset ve demokrasi değil. Ne bunun için bilgi var ve ne de bilinç.
Ama devleti yönetenler sık sık ABD`nin desteklediği ülkelerdeki anti demokratik sistemlerden bahsederler. Bunun için emperyalizm ve ABD`yi suçlar, eleştirirler. Bu konuda genelde solcuların ve Kürtlerin sitelerindeki analiz ve yorumlara benzer yazılar Gramma gazetesinde yapılır. Bu gazetede üç gün arka arkaya çıkan bir yazı dizisi Orta Doğu ve Kuzey Afrika`daki son başkaldırı ve isyanları yorumluyordu. Okudum, anladığım kadarıyla emperyalizmin böl, parçala, yönet politikaları; bombalarla yıkma ve emperyalizmin sermayesiyle tekrar inşa etmeyle bütçelerini ve sermayelerini büyütme hırsı; bu ülkelere kukla yönetimler getirmedeki ustalığından vs.bahsediliyor ve özellikle Libya konusunda gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD şiddetle eleştiriliyordu.
devam edecek….
cumalicotkar@live.se
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder