İran hiç beklenmeyen bir zamanda Kandil ve Medya Savunma Alanları’nı
işgal etme saldırısı başlattı. İran, Türkiye başta olmak üzere birçok
devletin desteğini almadan böyle bir saldırıya cesaret edemezdi. Nitekim
saldırılarda Türk subayları da yer almaktadır. Sadece subayların değil,
askerlerin de bu saldırılarda yer aldığına dair güçlü kanıtlar
bulunmaktadır.
Kürtler söz konusu olduğunda İran, Irak, Türkiye ve Suriye ortak hareket ediyorlar. Birbirleriyle ciddi sorunları olsa da Kürt karşıtlığında birleşiyorlar. Her birisi Kürtlerin her parçadaki mücadelesi ve kazanımlarını kendileri için de tehlikeli görüyorlar. Dünyada böyle bir düşmanlık da böyle bir ittifak da görülmemiştir.
İran’ın ABD ile ciddi çelişkileri var, ama Kürt sorunu söz konusu olduğunda ABD’nin müttefiki Türkiye, İran ile işbirliği yapıyor. Bu durum aslında PKK konusunda İran’ın ABD’den de destek aldığını gösteriyor. 2008 yılı 1 Mayıs’ında ABD keşif yapmış, Türk uçakları PJAK’ın basın birimini bombalamış, 6 PJAK’lı yaşamını yitirmiştir.
Kürt düşmanlığı böyle karmaşık bir ilişki ve politika ortaya çıkarıyor. Böyle bir politika izleyen ülkeler Kürt sorununu çözemezler. Çünkü hala Kürtler ortak inkar ve imha politikalarıyla fiziki ve kültürel soykırıma uğratılmak isteniyor. ‘Kürt var’ dediklerinde bile bu politikayı bırakmıyorlar.
Kürt karşıtlığını PKK ile birlikte daha üst bir düzeye çıkarmışlardır. İran İslam devriminin ilk dönemlerinde göreceli de olsa halkçı ve devrimci bir yanı vardı. PKK ile belirli bir ilişki içinde de oldu. Hatta PKK İran’la Kürtlerin ittifak içinde olması için çaba gösterdi. Ancak İran’da da Kürtleri siyasi egemenlik altında tutma ve zaman içinde bu kimliği yok etme politikası izlendiği için her zaman PKK’yi sınırlamaya çaba gösterdi. PKK’nin toplumu harekete geçirme karakterinden her zaman ürktü.
Şu anda Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin PKK’ye düşman olmasının en temel nedeni PKK’nin bu karakterde olmasındandır. PKK’yi tasfiye ederlerse bütün Kürtler üzerinde kolay egemenlik kuracaklarını düşünüyorlar. PKK’yi etkisizleştirebilirlerse, Federe Kürdistan’ı da kısa sürede etkisiz kılacaklarını hesaplıyorlar. İran PJAK’a yönelik yürüttüğü saldırıyı esas olarak PKK’yi etkisizleştirmek için yapıyor. PKK’yi etkisizleştirse Kürtleri kalbinden vuracağını düşünüyor.
İran’ın saldırdığı günlerde Türkiye’nin sınıra yığınak yapması bu saldırı ortaklığını kanıtlıyor. PKK’ye yönelik saldırıdaki İran-Türkiye ortaklığını Fehmi Koru açıkça yazdı. Herhalde cumhurbaşkanı ya da siyasi danışmanlarından aldığı bilgileri bir makale haline getirmiş. AKP hükümeti ve Başbakan’ın PKK’ye yönelik saldırgan dil kullanmasının hikmeti de anlaşılmaktadır. Fehmi Koru’nun, İran’ın Kandil’e yönelik saldırılarda ısrarlı olacağını vurgulaması da Türkiye ve İran’ın ortak bir politika izlediğinin kanıtıdır.
Aslında İran Federe Kürdistanlılarla da PKK’yi etkisizleştirme konusunda anlaşmıştır. Federe Kürdistan’da çıkan “Levin” dergisi bu anlaşmayı yayınladı. Federe Kürdistanlı siyasi güçler anlaşmanın üzerinde oynandığını söylüyorlar. Federe Kürdistanlıların belirttiği gibi anlaşma maddeleri üzerinde oynanmış da olabilir. Ancak İran’ın Federe Kürdistan güçlerini PKK ile karşı karşıya getirmek istediği netleşmiştir. Türkiye zaten yıllardır Kürtleri birbirine düşürme politikası izlemektedir.
İran’ın ve Türkiye’nin Kürt karşıtı bu ittifakı ve yapılan saldırılar Kürtlere karşı nasıl bir ortak tasfiye planı içinde olduklarını gösteriyor. Bu ittifakın içinde Irak da vardır. Hepsinin amacı Ortadoğu’da yeni siyasi dengeler kurulurken Kürtlerin kazanım elde etmesini engellemektir. Bu nedenle Kürtlerin güçlenmesini engellemek için ortak hareket etmektedirler. 21. yüzyılda da Kürtleri zayıf ve statüsüz bırakıp sonuçta tümden yok etmeyi hedefliyorlar. Belki tümden yok etmeleri zordur, ama küçük bir alana sıkıştırıp marjinal ve iradesiz kılmak istiyorlar.
Bu durum karşısında Kuzey, Güney ve Doğuda tüm Kürt halkının ve siyasi güçlerinin birliğini pekiştirip ortak tutum almaları gerekmektedir. Kürtlerin birliğini zayıf gördükleri için bu saldırılara cesaret edilmekte ve buna karşı Kürt halkı, İran’ın Kandil’i işgal etme harekatını tüm Kürtlere saldırı olarak görüp harekete geçmelidir. Tüm parçalardaki siyasi güçler de bir araya gelmeli ve bu işgal harekatına karşı çıkılmalıdır. Bu olay dört parçadaki Kürtlerin birliğini daha da zorunlu hale getirmiştir.
İran’ın tüm Kürtlere yönelik saldırılarını durdurmak için tüm Kürt halkı ve kamuoyu harekete geçmelidir. Çünkü bu olay dört parçadaki Kürtlerin birliğini daha da zorunlu hale getirmiştir. Kürtlerin iradesi ve mücadelesinin bu saldırılarla kırılamayacağı tüm Kürt karşıtlarına gösterilmelidir.
Şimdi tam da tüm parçalarda birlik ve mücadele günüdür...
Kürtler söz konusu olduğunda İran, Irak, Türkiye ve Suriye ortak hareket ediyorlar. Birbirleriyle ciddi sorunları olsa da Kürt karşıtlığında birleşiyorlar. Her birisi Kürtlerin her parçadaki mücadelesi ve kazanımlarını kendileri için de tehlikeli görüyorlar. Dünyada böyle bir düşmanlık da böyle bir ittifak da görülmemiştir.
İran’ın ABD ile ciddi çelişkileri var, ama Kürt sorunu söz konusu olduğunda ABD’nin müttefiki Türkiye, İran ile işbirliği yapıyor. Bu durum aslında PKK konusunda İran’ın ABD’den de destek aldığını gösteriyor. 2008 yılı 1 Mayıs’ında ABD keşif yapmış, Türk uçakları PJAK’ın basın birimini bombalamış, 6 PJAK’lı yaşamını yitirmiştir.
Kürt düşmanlığı böyle karmaşık bir ilişki ve politika ortaya çıkarıyor. Böyle bir politika izleyen ülkeler Kürt sorununu çözemezler. Çünkü hala Kürtler ortak inkar ve imha politikalarıyla fiziki ve kültürel soykırıma uğratılmak isteniyor. ‘Kürt var’ dediklerinde bile bu politikayı bırakmıyorlar.
Kürt karşıtlığını PKK ile birlikte daha üst bir düzeye çıkarmışlardır. İran İslam devriminin ilk dönemlerinde göreceli de olsa halkçı ve devrimci bir yanı vardı. PKK ile belirli bir ilişki içinde de oldu. Hatta PKK İran’la Kürtlerin ittifak içinde olması için çaba gösterdi. Ancak İran’da da Kürtleri siyasi egemenlik altında tutma ve zaman içinde bu kimliği yok etme politikası izlendiği için her zaman PKK’yi sınırlamaya çaba gösterdi. PKK’nin toplumu harekete geçirme karakterinden her zaman ürktü.
Şu anda Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin PKK’ye düşman olmasının en temel nedeni PKK’nin bu karakterde olmasındandır. PKK’yi tasfiye ederlerse bütün Kürtler üzerinde kolay egemenlik kuracaklarını düşünüyorlar. PKK’yi etkisizleştirebilirlerse, Federe Kürdistan’ı da kısa sürede etkisiz kılacaklarını hesaplıyorlar. İran PJAK’a yönelik yürüttüğü saldırıyı esas olarak PKK’yi etkisizleştirmek için yapıyor. PKK’yi etkisizleştirse Kürtleri kalbinden vuracağını düşünüyor.
İran’ın saldırdığı günlerde Türkiye’nin sınıra yığınak yapması bu saldırı ortaklığını kanıtlıyor. PKK’ye yönelik saldırıdaki İran-Türkiye ortaklığını Fehmi Koru açıkça yazdı. Herhalde cumhurbaşkanı ya da siyasi danışmanlarından aldığı bilgileri bir makale haline getirmiş. AKP hükümeti ve Başbakan’ın PKK’ye yönelik saldırgan dil kullanmasının hikmeti de anlaşılmaktadır. Fehmi Koru’nun, İran’ın Kandil’e yönelik saldırılarda ısrarlı olacağını vurgulaması da Türkiye ve İran’ın ortak bir politika izlediğinin kanıtıdır.
Aslında İran Federe Kürdistanlılarla da PKK’yi etkisizleştirme konusunda anlaşmıştır. Federe Kürdistan’da çıkan “Levin” dergisi bu anlaşmayı yayınladı. Federe Kürdistanlı siyasi güçler anlaşmanın üzerinde oynandığını söylüyorlar. Federe Kürdistanlıların belirttiği gibi anlaşma maddeleri üzerinde oynanmış da olabilir. Ancak İran’ın Federe Kürdistan güçlerini PKK ile karşı karşıya getirmek istediği netleşmiştir. Türkiye zaten yıllardır Kürtleri birbirine düşürme politikası izlemektedir.
İran’ın ve Türkiye’nin Kürt karşıtı bu ittifakı ve yapılan saldırılar Kürtlere karşı nasıl bir ortak tasfiye planı içinde olduklarını gösteriyor. Bu ittifakın içinde Irak da vardır. Hepsinin amacı Ortadoğu’da yeni siyasi dengeler kurulurken Kürtlerin kazanım elde etmesini engellemektir. Bu nedenle Kürtlerin güçlenmesini engellemek için ortak hareket etmektedirler. 21. yüzyılda da Kürtleri zayıf ve statüsüz bırakıp sonuçta tümden yok etmeyi hedefliyorlar. Belki tümden yok etmeleri zordur, ama küçük bir alana sıkıştırıp marjinal ve iradesiz kılmak istiyorlar.
Bu durum karşısında Kuzey, Güney ve Doğuda tüm Kürt halkının ve siyasi güçlerinin birliğini pekiştirip ortak tutum almaları gerekmektedir. Kürtlerin birliğini zayıf gördükleri için bu saldırılara cesaret edilmekte ve buna karşı Kürt halkı, İran’ın Kandil’i işgal etme harekatını tüm Kürtlere saldırı olarak görüp harekete geçmelidir. Tüm parçalardaki siyasi güçler de bir araya gelmeli ve bu işgal harekatına karşı çıkılmalıdır. Bu olay dört parçadaki Kürtlerin birliğini daha da zorunlu hale getirmiştir.
İran’ın tüm Kürtlere yönelik saldırılarını durdurmak için tüm Kürt halkı ve kamuoyu harekete geçmelidir. Çünkü bu olay dört parçadaki Kürtlerin birliğini daha da zorunlu hale getirmiştir. Kürtlerin iradesi ve mücadelesinin bu saldırılarla kırılamayacağı tüm Kürt karşıtlarına gösterilmelidir.
Şimdi tam da tüm parçalarda birlik ve mücadele günüdür...