Meclis'te bulunduğu 4 yıldan bu yana, yargı ve güvenlik baskısının yanı sıra siyasi baskıyla da karşı karşıya olan BDP'de özellikle kadın milletvekillerinin hedef tahtasına konulması dikkat çekiyor.
Daha önce Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Pervin Buldan ve Sevahir Bayındır hedef haline getirilirken, şimdi de Sebahat Tuncel hedef yapıldı.
Seçim barajına, oy pusularının CHP, MHP ve AKP tarafından değiştirilerek bağımsız adayların seçilmesinin zorlaştırılmasına rağmen bütün engelleri aşarak meclise gelen BDP'li milletvekilleri mecliste bulundukları 4 yıl boyunca ciddi baskılarla karşı karşıya geldi. Başbakan ve AKP hükümeti tarafından uzun süre dışlanarak, "terörü kınamazlarsa ellerini sıkmam" tavrıyla karşılaşan BDP'liler, köşe yazarları tarafından da zaman "her bir şehide karşılık bir BDP'li öldürülmeli" şeklindeki açık ölüm tehditlerine maruz kaldı. Bu siyasi baskının yanı sıra, başından beri, ciddi yargı kıskacına alınan BDP milletvekilleri hakkında şimdiye kadar, sadece yaptıkları konuşmalardan ve katıldıkları etkinliklerden dolayı 21 Milletvekili hakkında 632 fezleke hazırlanarak toplam 2 bin 330 yıl ceza istendi.
Askerleri aldığı için hedef haline geldi
Bu denli ciddi yargı ve siyasi baskıya maruz kalan BDP'liler, aynı zamanda belli dönemlerde ciddi psikolojik baskılara da maruz kaldılar. Psikolojik baskılara maruz kalan BDP'li milletvekillerinin başında da BDP'li Kadın Milletvekileri geliyor. İlk örnek, BDP Van Milletvekili Fatma Kurtulan'ın eşi PKK'de olduğu için hedef tahtasına oturtuldu. "Teröristin eşi Mecliste" haberleriyle başlayan kampanya bir süre sonra, Gerilla'da çekilen bir fotoğraftaki kadının Fatma Kurtulan olduğu iddiasıyla başka bir boyut kazandı. Bu tartışmalardan sonra Kurtulan hakkında hakaretlerle birlikte linç kampanyası başlatıldı. Hatta Kurtulan hakkında devletin resmi kanalı olan TRT 1'deki haberlerde son derece hedef gösterici bir haberde, "İddiaya göre, Fatma Kurtulan PKK'nin kadın militanları arasında yer aldı. Bu iddiaya göre Fatma Kurtulan da tıpkı resmi nikahlı kocası gibi TC'nin birlik ve beraberliğine kurşun sıkan hain teröristlerden" sözleri yapılan hakaretlerden sadece bir örneği oluşturuyordu. Kurtulan'a yönelik başlatılan kampanya'nın 21 Ekim 2007 tarihinde Dağlıca'daki çatışmada PKK'ye esir düşen askerlerin aralarında Fatma Kurtulan'ın da bulunduğu DTP heyeti tarafından Kasım 2007 tarihinde kurtarılmasından sonra gelmesi dikkat çekiyordu. Kurtulan'a yönelik psikolojik baskı ve linç girişimi 2008 yılının ikinci yarısına kadar devam etti.
Arınç'ın sözleri hala akıllarda
Kürt sorunun çözümüne yönelik zaman zaman yaptığı açıklamalardan dolayı hedef tahtasına oturtulan bir diğer isim ise BDP'li Emine Ayna oldu. Ayna, eş başkanlık yaptığı dönemlerdeki açıklamaları, "sivri" bulunuyor ve partide yaratılan "Şahin-Güvercin" ayrımı üzerinden "Şahin" grubun temsilcisi olarak gösteriliyordu. Ayna'ya yönelik tepkilerde DTP'nin kapatma davasının sonuçlanacağı Aralık 2009 tarihinde yoğunlaşmaya başladı. Özellikle AKP hükümeti tarafından başlatılan "açılım süreci bitti" açıklamasına yönelik organize bir kampanya başlatıldı. Ayna'ya yönelik zaman zaman, "çirkin vb" kişisel hakaretleri de içeren açıklamalarla birlikte, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 21 Aralık 2009 tarihinde yaptığı bir açıklamada, Ayna'ya şu sözlerle saldırıyordu:
"Şöyle bir noktaya geldik... İki muhalefet partisi bize karşı. DTP'de o noktaya geldi sonunda. Biz bu işlere karşıyız. Hatta bir kadıncağız var içlerinde - hanımefendilerden özür dileyerek söylüyorum- kahkahalar atarak 'açılım bitti' dedi. Çok garip bir yaratık, Allah akıl fikir versin. Sonra daha yetmedi, İmralı´dan haber geldi, `Ben de bu açılıma karşıyım sokak hareketlerini başlatın.' O karşı, bu karşı da onlar nasıl bir araya geldiler ben ona hayret ediyorum."
Seçimlerden sonra, Cemil Çiçek'in "Ermenistan sınırına dayandılar" kaygısına neden olan Iğdır'ın BDP'li kadın milletvekili de bir süre sonra hedef gösterilen isimler arasında yer aldı. Buldan, İstanbul'da adli bir operasyonda gözaltına alınan kayınbiraderi Nihat Buldan'ın gözaltına alınmasıyla ilişkilendirilerek uzun süre gündemde tutuldu. BDP'li kadınlara yönelik baskılar sadece yargı, siyaset ve psikolojik baskıyla da sınırlı kalmadı. En son BDP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Şırnak'ta katıldığı bir miting'de fiziki saldırıya maruz kalarak, ciddi şekilde yaralandı. Aynı yerde, Sebahat Tuncel de benzer bir girişimin hedefi haline gelince, gösterdiği tepki nedeniyle psikolojik saldırının muhatabı oldu.
Fiziki saldırılar
BDP'li kadın milletvekillerine yönelik yürütülen bu kampanyalarla birlikte, BDP'li vekiller ve siyasetçiler çoğu zaman fiziki saldırılara da maruz kaldı. Bugünlerde hedef tahtasına oturtulan Bengi Yıldız 15 Şubat 2008 tarihinde ilde yaşanan olaylarda polisler tarafından darp edildi. 2008 Newroz kutlamaları sırasında Siirt Emniyet Müdürü Cuma Ali Aydın'ın BDP Siirt Milletvekili Osman Özçelik hakkında, " Ben terör örgütünü terörist ilan etmeyen bir milletvekiline el uzatmam" demesi, Başbakan Erdoğan'ın siyasi tutumunu sürdürdüğünün işareti oluyordu. Ayrıca, DTP'nin siyasi yasaklı lideri Ahmet Türk, onlarca polisin gözleri önünde 12 Nisan 2010 tarihinde yumruklu saldırıya maruz kaldı ve burnu kırıldı. Kısa süre sonra bu kez fiziki saldırı hedefi Akın Birdal oldu. Daha önce silahlı saldırıdan kurtulan Birdal, bu kez Eylül 2010 tarihinde Bursa'da katıldığı bir mitingde saldırıya uğradı.
Daha önce Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Pervin Buldan ve Sevahir Bayındır hedef haline getirilirken, şimdi de Sebahat Tuncel hedef yapıldı.
Seçim barajına, oy pusularının CHP, MHP ve AKP tarafından değiştirilerek bağımsız adayların seçilmesinin zorlaştırılmasına rağmen bütün engelleri aşarak meclise gelen BDP'li milletvekilleri mecliste bulundukları 4 yıl boyunca ciddi baskılarla karşı karşıya geldi. Başbakan ve AKP hükümeti tarafından uzun süre dışlanarak, "terörü kınamazlarsa ellerini sıkmam" tavrıyla karşılaşan BDP'liler, köşe yazarları tarafından da zaman "her bir şehide karşılık bir BDP'li öldürülmeli" şeklindeki açık ölüm tehditlerine maruz kaldı. Bu siyasi baskının yanı sıra, başından beri, ciddi yargı kıskacına alınan BDP milletvekilleri hakkında şimdiye kadar, sadece yaptıkları konuşmalardan ve katıldıkları etkinliklerden dolayı 21 Milletvekili hakkında 632 fezleke hazırlanarak toplam 2 bin 330 yıl ceza istendi.
Askerleri aldığı için hedef haline geldi
Bu denli ciddi yargı ve siyasi baskıya maruz kalan BDP'liler, aynı zamanda belli dönemlerde ciddi psikolojik baskılara da maruz kaldılar. Psikolojik baskılara maruz kalan BDP'li milletvekillerinin başında da BDP'li Kadın Milletvekileri geliyor. İlk örnek, BDP Van Milletvekili Fatma Kurtulan'ın eşi PKK'de olduğu için hedef tahtasına oturtuldu. "Teröristin eşi Mecliste" haberleriyle başlayan kampanya bir süre sonra, Gerilla'da çekilen bir fotoğraftaki kadının Fatma Kurtulan olduğu iddiasıyla başka bir boyut kazandı. Bu tartışmalardan sonra Kurtulan hakkında hakaretlerle birlikte linç kampanyası başlatıldı. Hatta Kurtulan hakkında devletin resmi kanalı olan TRT 1'deki haberlerde son derece hedef gösterici bir haberde, "İddiaya göre, Fatma Kurtulan PKK'nin kadın militanları arasında yer aldı. Bu iddiaya göre Fatma Kurtulan da tıpkı resmi nikahlı kocası gibi TC'nin birlik ve beraberliğine kurşun sıkan hain teröristlerden" sözleri yapılan hakaretlerden sadece bir örneği oluşturuyordu. Kurtulan'a yönelik başlatılan kampanya'nın 21 Ekim 2007 tarihinde Dağlıca'daki çatışmada PKK'ye esir düşen askerlerin aralarında Fatma Kurtulan'ın da bulunduğu DTP heyeti tarafından Kasım 2007 tarihinde kurtarılmasından sonra gelmesi dikkat çekiyordu. Kurtulan'a yönelik psikolojik baskı ve linç girişimi 2008 yılının ikinci yarısına kadar devam etti.
Arınç'ın sözleri hala akıllarda
Kürt sorunun çözümüne yönelik zaman zaman yaptığı açıklamalardan dolayı hedef tahtasına oturtulan bir diğer isim ise BDP'li Emine Ayna oldu. Ayna, eş başkanlık yaptığı dönemlerdeki açıklamaları, "sivri" bulunuyor ve partide yaratılan "Şahin-Güvercin" ayrımı üzerinden "Şahin" grubun temsilcisi olarak gösteriliyordu. Ayna'ya yönelik tepkilerde DTP'nin kapatma davasının sonuçlanacağı Aralık 2009 tarihinde yoğunlaşmaya başladı. Özellikle AKP hükümeti tarafından başlatılan "açılım süreci bitti" açıklamasına yönelik organize bir kampanya başlatıldı. Ayna'ya yönelik zaman zaman, "çirkin vb" kişisel hakaretleri de içeren açıklamalarla birlikte, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 21 Aralık 2009 tarihinde yaptığı bir açıklamada, Ayna'ya şu sözlerle saldırıyordu:
"Şöyle bir noktaya geldik... İki muhalefet partisi bize karşı. DTP'de o noktaya geldi sonunda. Biz bu işlere karşıyız. Hatta bir kadıncağız var içlerinde - hanımefendilerden özür dileyerek söylüyorum- kahkahalar atarak 'açılım bitti' dedi. Çok garip bir yaratık, Allah akıl fikir versin. Sonra daha yetmedi, İmralı´dan haber geldi, `Ben de bu açılıma karşıyım sokak hareketlerini başlatın.' O karşı, bu karşı da onlar nasıl bir araya geldiler ben ona hayret ediyorum."
Seçimlerden sonra, Cemil Çiçek'in "Ermenistan sınırına dayandılar" kaygısına neden olan Iğdır'ın BDP'li kadın milletvekili de bir süre sonra hedef gösterilen isimler arasında yer aldı. Buldan, İstanbul'da adli bir operasyonda gözaltına alınan kayınbiraderi Nihat Buldan'ın gözaltına alınmasıyla ilişkilendirilerek uzun süre gündemde tutuldu. BDP'li kadınlara yönelik baskılar sadece yargı, siyaset ve psikolojik baskıyla da sınırlı kalmadı. En son BDP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Şırnak'ta katıldığı bir miting'de fiziki saldırıya maruz kalarak, ciddi şekilde yaralandı. Aynı yerde, Sebahat Tuncel de benzer bir girişimin hedefi haline gelince, gösterdiği tepki nedeniyle psikolojik saldırının muhatabı oldu.
Fiziki saldırılar
BDP'li kadın milletvekillerine yönelik yürütülen bu kampanyalarla birlikte, BDP'li vekiller ve siyasetçiler çoğu zaman fiziki saldırılara da maruz kaldı. Bugünlerde hedef tahtasına oturtulan Bengi Yıldız 15 Şubat 2008 tarihinde ilde yaşanan olaylarda polisler tarafından darp edildi. 2008 Newroz kutlamaları sırasında Siirt Emniyet Müdürü Cuma Ali Aydın'ın BDP Siirt Milletvekili Osman Özçelik hakkında, " Ben terör örgütünü terörist ilan etmeyen bir milletvekiline el uzatmam" demesi, Başbakan Erdoğan'ın siyasi tutumunu sürdürdüğünün işareti oluyordu. Ayrıca, DTP'nin siyasi yasaklı lideri Ahmet Türk, onlarca polisin gözleri önünde 12 Nisan 2010 tarihinde yumruklu saldırıya maruz kaldı ve burnu kırıldı. Kısa süre sonra bu kez fiziki saldırı hedefi Akın Birdal oldu. Daha önce silahlı saldırıdan kurtulan Birdal, bu kez Eylül 2010 tarihinde Bursa'da katıldığı bir mitingde saldırıya uğradı.
DİHA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder