Almanya’nın Mannheim kentindeki 20. Kürt Kültür Festivali’ne görüntülü
bir mesaj gönderen KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, her
Kürdistanlının kendini yok sayan devlete karşı tutum sahibi olmasını
isteyerek, “Tek bir yol vardır. Eğer bizimle birlikte yaşamak
istiyorlarsa Önder Apo’nun özgürlüğünü ve Kürdistan’ın özerkliğini kabul
edecekler. Artık Kürt halkı için özgürlük zamanıdır” dedi.
Karayılan BDP’lilerin hedef gösterilmesine de değinerek, “Şu bilinmeli ki bu siyaset gerillanın AKP’li parlamenterler ve siyasetçileri tutuklama Kürdistan’a girmelerini yasaklama hakkını doğuruyor” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Almanya’nın Mannheim kentinde gerçekleşen 20. Kürt Kültür Festivali’ne görüntülü bir mesajla katıldı.
Karayılan, Kürt Özgürlük Hareketi adına festivale katılan yüzbinden fazla Kürdistanlı ve dostlarını selamladı.
Festival alanında büyük bir ilgiyle izlenen ve sık sık sloganlarla karşılık bulan mesaj şöyle:
YENİLEN AKP’NİN KENDİSİ OLDU
“Kürt Özgürlük Mücadelesi yeni bir döneme girdi. Önümüzdeki süreç oldukça değerli. Her günü ve her anını istenilen düzeyde değerlendirmek gerekiyor. Artık mücadelemiz özgürlük ve zafer aşamasındadır. Bir yıl önce Türk ve İran orduları hareketimize karşı bir saldırı içindeydiler. Bu saldırıların amacı yeniden dizayn edilmekte olan Ortadoğu’da Kürt halkının kazanım elde etmesini engellemek, zayıf bırakmaktı. Güney Kürdistan’ı siyaset ve diplomasi yoluyla kontrol ederken PKK’ye karşı da bir savaş yürütüp PKK’yi tasfiye etmeyi planladılar. Aynı zamanda Kürt siyasetini ve BDP’yi zayıflatıp teslim almak istediler. Önder Apo bu oyunu ve planı deşifre etti ve karşısında tutum aldı. Bu nedenle Önder Apo üzerinde 407 günden bu yana ağırlaştırılmış tecrit ve psikolojik işkence devam ediyor.
Türk sömürgeciliğinin saldırılarına karşı Önder Apo İmralı’da direniyor. Kürdistan ve Türkiye’deki tüm cezaevlerinde direniş var. Kürt siyasetçileri bu saldırılara karşı direniyor. Halkımız sokaklarda direniyor. Kürt özgürlük gerillası özgürlük yürüyüşünde yeni bir hamle başlattı. AKP sömürgeciliğinin politikası başarılı olmadı. Onlar Kürdistan gerillasını Tamil gerillaları gibi tasfiye etme hesabı yapıyordu ancak yenilen AKP’nin kendisi oldu. Mevcut durumda AKP’nin ezberi tamamen bozuldu. Siyaseti yerle bir oldu. Bunun karşısında hareketimiz öncülüğünde gelişen direniş Kürt halkını güçlendirdi. Şimdi birçok alan gerillanın kontrolü altında. Özgürlük hamlesi gelişerek büyüyor. Batı Kürdistan halkı özgürlüğünü elde etme konusunda oldukça önemli bir adım attı.
‘YALANLARLA GERÇEKLERİ DEĞİŞTİREMEZSİNİZ’
Hareketimiz öncülüğünde geliştirilen bu direniş her yerde Kürt siyasetinin, Kürt halkının elini güçlendiriyor. Kürdistan’ın tüm parçalarında ciddi bir büyüme söz konusu.
AKP hükümeti gerilladaki bu gelişim düzeyini inkar edemediği için bu gelişim düzeyini dışarıdan destek var şeklinde izah etmeye çalışıyor. İran’ın Suriye’nin Kürt Özgürlük Hareketi’ne destek verdiğini iddia ediyor. Halbuki bundan bir yıl önce bahsedilen bu devletlerin tamamı bize dönük saldırı pozisyonundaydı. Hakikat şu ki tüm sömürgeci güçler Kürt halkının özgürlük mücadelesinde geldiği bu düzeyin karşısındadır.
Türk devletinin bahsi geçen bu her iki devletle arasında ciddi çelişkileri söz konusudur. Türk devleti mevcut durumda Suriye’ye karşı bir savaş yürütüyor. İran ile arasında çelişkileri de vardır. Ancak bu nedene dayanarak bu devletlerin bize yardım ettiğini iddia etmek büyük bir yalandır. Türk devleti bu yalanlarla gerilladaki büyümenin görünür kılmasını engelleme hareketimizi uluslararası arenada karalama peşindedir. Aynı zamanda ABD Avrupa ve uluslararası güçlerin karşısında hareketimizi hedef haline getirmek istiyor. Bu nedenle böyle yalanlar ortaya atıyor.
‘BDP YALAN SİYASETİNE TESLİM OLMADI’
BDP’li parlamenterlerin Şemzinan’daki yol kontrolü esnasında gerillalarla karşılaşıp tokalaşmasını bu kadar büyütmelerinin nedeni de budur. Çünkü onlar herkesin gerillayı düşman gibi görmesini istiyor. BDP Eşgenel Başkanı Demirtaş’ın Kürdistan’da bazı alanların gerillanın denetiminde olduğunu söylemesini de bu nedenle kaldıramıyorlar. Yani Türk yetkilileri BDP’li parlamenterlerden açıkça yalan söylemesini istiyor. Kısacası Türk devletinin kurulduğu günden bu yana kendini ayakta tutan zihniyetin, tarzın devam etmesini istiyorlar, bu yalanın deşifre edilmesini istemiyorlar. Şimdi de deniliyor ki neden doğruları dile getiriyorsunuz. BDP’li parlamenterler gerçekleri dile getirdiği için yalan söylemediği için, direndiği ve bu yalan politikasına teslim olmadığı için bu kadar hedef haline getiriliyor.
Şu bilinmeli ki bu siyaset gerillanın AKP’li parlamenterler ve siyasetçileri tutuklama Kürdistan’ı yasaklama hakkını doğuruyor. Halkımız ve Önderliğimiz üzerinde bir zulüm politikası var. Kürt halkının tüm değerleri tasfiye edilmek isteniyor. Alevi halkımız tehditlerle yıldırılmak isteniyor. Adıyaman ve Malatya örnekleri var. Alevilerin Kürt ulusal değerlerinden, Özgürlük Hareketi’nden uzaklaştırılmasını hedefliyorlar. Ezidi halkımızın tamamı Avrupa’ya göçertildi. Sünni kesim üzerinde de türlü oyunlar var. AKP, Hizbullah ve Fethullah gibi oluşumlarla, kırk türlü politika ile halkımızın dini duyguları üzerinde bir politika yürütüyorlar. Bu yöntemlerle teslim almadıklarını da ezerek tasfiye etmeyi amaçlıyorlar.
‘TEK BİR YOL VAR...’
Bu yöntemlerin hiçbiri sonuç vermeyecek bundan önceki sömürgeci güçler bu politikaları denediler. Daha önce sonuç vermedi, bundan sonra hiç vermeyecek. Tek bir yol vardır. Eğer bizimle birlikte yaşamak istiyorlarsa Önder Apo’nun özgürlüğünü ve Kürdistan’ın özerkliğini kabul edecekler. Bunun dışında bir çözüm yöntemi yoktur. Bu şekilde eşit bir çözüm yöntemi ile Türkiye sınırları içinde birlikte yaşayabiliriz. Çözüm ancak bu şekilde olur. Bunu kabul etmedikleri sürece onların sömürgesi altında yaşamamız mümkün değildir. İşte böyle bir süreçte herkesin tavrını netleştirmesi gerekir.
İçinden geçtiğimiz süreç oldukça önemli ve normal ölçülerle karşılanmayacak kadar olağanüstü nitelikleri içinde barındırıyor. Herkesin bu gerçeği bilmesi gerekir. Devrim sürecindeyiz ve her yurtsever Kürt elini taşın altına koymalı.
‘HER KÜRT TAVIR SAHİBİ OLMALI’
Kürtler olarak anadilinde konuşmak bizim de hakkımız. Böyle söylüyorsak o zaman birincisi; Kürtler olarak devletle Kürtçe diyaloga geçmeliyiz. Devletle muhatap olunan her an Kürtçe konuşulmalı. İkincisi; yeni eğitim dönemi başlıyor. Madem anadilimizi istiyoruz o zaman asimilasyonun başladığı bu okullara gidilmemeli. Kimse çocuklarını okullara göndermemeli Kürt gençleri okullara gitmemeli. Üçüncüsü Kürt gençleri askere gitmemeli. Türk ordusu Kürt halkının geleceğini karartmak için bir savaş yürütüyor. O zaman her yurtsever şunu söylemeli: Orada bir savaş var askere gitmemeliyim! Bunu söylemek onun en doğal hakkıdır. Eğer kardeşin kardeşi öldürmesini istemiyorsa her Kürt genci böyle bir tavrın sahibi olmalıdır. Bu aynı zamanda Türkiyeli devrimcilerin de alması gereken bir tutumdur. Ama herkesten önce bu, Kürt gençlerinin alması gereken bir tutumdur.
Dördüncüsü Kürtler artık devletin adalet sistemiyle ilişkisini tamamıyla kesmeli. Sorunlarını kendi içerisinde çözmeli. Bu şekilde devletle olan tüm ilişkilerini kesmeli. Yani halkımız toplumsal olarak Türk sömürgeciliğinin karşısında tutum almalı onu işlemez hale getirmelidir. Bugün Kürdistan özgürlük gerillası bir hamle geliştirdi ancak özgürlük sadece gerillanın savaşımı ile elde edilemez. Özgür yaşamak isteyen her Kürt üzerine düşeni yapmalı.
‘ARTIK ÖZGÜRLÜK ZAMANI’
Kürdistan’da böyle bir tutumun ortaya çıkabilmesi için Avrupa’da yaşayan yurtseverlerimizin üzerine düşen görevler de vardır. Avrupalı devletlerin çifte standardını engellemek için
Kürdistan’daki devlet terörü karşısındaki ikiyüzlülüğün ortaya çıkması için çalışmalı.
Avrupa’da bir buçuk milyon Kürt yaşıyor. Her bir Kürt yurtseveri bir diplomat gibi çalışmalı. Orada Kürt özgürlük hareketinin bir üyesi temsilcisi gibi çalışma yürütmeli. Tarihi bir sürece girdik. Avrupa’da yaşayan Kürtler devrim içinde şimdiye kadar önemli bir rol oynadı. İnanıyoruz ki bundan sonra da bu rolü oynayacak. Siyasi ve diplomatik maddi ve manevi her açıdan ciddi bir destek sunacaklarından şüphe duymuyoruz. Önder Apo’nun ve Kürdistan’ın özgürleştirilmesi mücadelesinde en yüksek düzeyde rol oynayacaklarına inanıyoruz. Şemzinan ve Botan’da gösterilen gerilla direnişine sahip çıkacağına, özgürlük gerillasını güçlü sahipleneceklerine, şehitlerini görkemli bir biçimde sahipleneceklerine inanıyoruz.
Hareketimizin güçlenmesi halkımızın desteğiyle birebir bağlıdır. Tüm barış demokrasi ve özgürlük isteyen güçlerin desteği de bizim için önemli. Ve inanıyoruz ki Kürt halkının özgürlük hamlesi mutlaka sonuç verecektir. Türk devletinin geliştirdiği oyunlar ve tuzakların bizim için bir anlamı yoktur. Artık Kürt halkının ve Önder Apo’nun özgürlük zamanı gelmiştir. Kimse özgürlük yürüyüşünü engelleyemez tarihin akışını durduramaz. Kürt halkı mutlaka kazanacak, Kürdistan özgürleşecektir.”
ANF
Karayılan BDP’lilerin hedef gösterilmesine de değinerek, “Şu bilinmeli ki bu siyaset gerillanın AKP’li parlamenterler ve siyasetçileri tutuklama Kürdistan’a girmelerini yasaklama hakkını doğuruyor” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Almanya’nın Mannheim kentinde gerçekleşen 20. Kürt Kültür Festivali’ne görüntülü bir mesajla katıldı.
Karayılan, Kürt Özgürlük Hareketi adına festivale katılan yüzbinden fazla Kürdistanlı ve dostlarını selamladı.
Festival alanında büyük bir ilgiyle izlenen ve sık sık sloganlarla karşılık bulan mesaj şöyle:
YENİLEN AKP’NİN KENDİSİ OLDU
“Kürt Özgürlük Mücadelesi yeni bir döneme girdi. Önümüzdeki süreç oldukça değerli. Her günü ve her anını istenilen düzeyde değerlendirmek gerekiyor. Artık mücadelemiz özgürlük ve zafer aşamasındadır. Bir yıl önce Türk ve İran orduları hareketimize karşı bir saldırı içindeydiler. Bu saldırıların amacı yeniden dizayn edilmekte olan Ortadoğu’da Kürt halkının kazanım elde etmesini engellemek, zayıf bırakmaktı. Güney Kürdistan’ı siyaset ve diplomasi yoluyla kontrol ederken PKK’ye karşı da bir savaş yürütüp PKK’yi tasfiye etmeyi planladılar. Aynı zamanda Kürt siyasetini ve BDP’yi zayıflatıp teslim almak istediler. Önder Apo bu oyunu ve planı deşifre etti ve karşısında tutum aldı. Bu nedenle Önder Apo üzerinde 407 günden bu yana ağırlaştırılmış tecrit ve psikolojik işkence devam ediyor.
Türk sömürgeciliğinin saldırılarına karşı Önder Apo İmralı’da direniyor. Kürdistan ve Türkiye’deki tüm cezaevlerinde direniş var. Kürt siyasetçileri bu saldırılara karşı direniyor. Halkımız sokaklarda direniyor. Kürt özgürlük gerillası özgürlük yürüyüşünde yeni bir hamle başlattı. AKP sömürgeciliğinin politikası başarılı olmadı. Onlar Kürdistan gerillasını Tamil gerillaları gibi tasfiye etme hesabı yapıyordu ancak yenilen AKP’nin kendisi oldu. Mevcut durumda AKP’nin ezberi tamamen bozuldu. Siyaseti yerle bir oldu. Bunun karşısında hareketimiz öncülüğünde gelişen direniş Kürt halkını güçlendirdi. Şimdi birçok alan gerillanın kontrolü altında. Özgürlük hamlesi gelişerek büyüyor. Batı Kürdistan halkı özgürlüğünü elde etme konusunda oldukça önemli bir adım attı.
‘YALANLARLA GERÇEKLERİ DEĞİŞTİREMEZSİNİZ’
Hareketimiz öncülüğünde geliştirilen bu direniş her yerde Kürt siyasetinin, Kürt halkının elini güçlendiriyor. Kürdistan’ın tüm parçalarında ciddi bir büyüme söz konusu.
AKP hükümeti gerilladaki bu gelişim düzeyini inkar edemediği için bu gelişim düzeyini dışarıdan destek var şeklinde izah etmeye çalışıyor. İran’ın Suriye’nin Kürt Özgürlük Hareketi’ne destek verdiğini iddia ediyor. Halbuki bundan bir yıl önce bahsedilen bu devletlerin tamamı bize dönük saldırı pozisyonundaydı. Hakikat şu ki tüm sömürgeci güçler Kürt halkının özgürlük mücadelesinde geldiği bu düzeyin karşısındadır.
Türk devletinin bahsi geçen bu her iki devletle arasında ciddi çelişkileri söz konusudur. Türk devleti mevcut durumda Suriye’ye karşı bir savaş yürütüyor. İran ile arasında çelişkileri de vardır. Ancak bu nedene dayanarak bu devletlerin bize yardım ettiğini iddia etmek büyük bir yalandır. Türk devleti bu yalanlarla gerilladaki büyümenin görünür kılmasını engelleme hareketimizi uluslararası arenada karalama peşindedir. Aynı zamanda ABD Avrupa ve uluslararası güçlerin karşısında hareketimizi hedef haline getirmek istiyor. Bu nedenle böyle yalanlar ortaya atıyor.
‘BDP YALAN SİYASETİNE TESLİM OLMADI’
BDP’li parlamenterlerin Şemzinan’daki yol kontrolü esnasında gerillalarla karşılaşıp tokalaşmasını bu kadar büyütmelerinin nedeni de budur. Çünkü onlar herkesin gerillayı düşman gibi görmesini istiyor. BDP Eşgenel Başkanı Demirtaş’ın Kürdistan’da bazı alanların gerillanın denetiminde olduğunu söylemesini de bu nedenle kaldıramıyorlar. Yani Türk yetkilileri BDP’li parlamenterlerden açıkça yalan söylemesini istiyor. Kısacası Türk devletinin kurulduğu günden bu yana kendini ayakta tutan zihniyetin, tarzın devam etmesini istiyorlar, bu yalanın deşifre edilmesini istemiyorlar. Şimdi de deniliyor ki neden doğruları dile getiriyorsunuz. BDP’li parlamenterler gerçekleri dile getirdiği için yalan söylemediği için, direndiği ve bu yalan politikasına teslim olmadığı için bu kadar hedef haline getiriliyor.
Şu bilinmeli ki bu siyaset gerillanın AKP’li parlamenterler ve siyasetçileri tutuklama Kürdistan’ı yasaklama hakkını doğuruyor. Halkımız ve Önderliğimiz üzerinde bir zulüm politikası var. Kürt halkının tüm değerleri tasfiye edilmek isteniyor. Alevi halkımız tehditlerle yıldırılmak isteniyor. Adıyaman ve Malatya örnekleri var. Alevilerin Kürt ulusal değerlerinden, Özgürlük Hareketi’nden uzaklaştırılmasını hedefliyorlar. Ezidi halkımızın tamamı Avrupa’ya göçertildi. Sünni kesim üzerinde de türlü oyunlar var. AKP, Hizbullah ve Fethullah gibi oluşumlarla, kırk türlü politika ile halkımızın dini duyguları üzerinde bir politika yürütüyorlar. Bu yöntemlerle teslim almadıklarını da ezerek tasfiye etmeyi amaçlıyorlar.
‘TEK BİR YOL VAR...’
Bu yöntemlerin hiçbiri sonuç vermeyecek bundan önceki sömürgeci güçler bu politikaları denediler. Daha önce sonuç vermedi, bundan sonra hiç vermeyecek. Tek bir yol vardır. Eğer bizimle birlikte yaşamak istiyorlarsa Önder Apo’nun özgürlüğünü ve Kürdistan’ın özerkliğini kabul edecekler. Bunun dışında bir çözüm yöntemi yoktur. Bu şekilde eşit bir çözüm yöntemi ile Türkiye sınırları içinde birlikte yaşayabiliriz. Çözüm ancak bu şekilde olur. Bunu kabul etmedikleri sürece onların sömürgesi altında yaşamamız mümkün değildir. İşte böyle bir süreçte herkesin tavrını netleştirmesi gerekir.
İçinden geçtiğimiz süreç oldukça önemli ve normal ölçülerle karşılanmayacak kadar olağanüstü nitelikleri içinde barındırıyor. Herkesin bu gerçeği bilmesi gerekir. Devrim sürecindeyiz ve her yurtsever Kürt elini taşın altına koymalı.
‘HER KÜRT TAVIR SAHİBİ OLMALI’
Kürtler olarak anadilinde konuşmak bizim de hakkımız. Böyle söylüyorsak o zaman birincisi; Kürtler olarak devletle Kürtçe diyaloga geçmeliyiz. Devletle muhatap olunan her an Kürtçe konuşulmalı. İkincisi; yeni eğitim dönemi başlıyor. Madem anadilimizi istiyoruz o zaman asimilasyonun başladığı bu okullara gidilmemeli. Kimse çocuklarını okullara göndermemeli Kürt gençleri okullara gitmemeli. Üçüncüsü Kürt gençleri askere gitmemeli. Türk ordusu Kürt halkının geleceğini karartmak için bir savaş yürütüyor. O zaman her yurtsever şunu söylemeli: Orada bir savaş var askere gitmemeliyim! Bunu söylemek onun en doğal hakkıdır. Eğer kardeşin kardeşi öldürmesini istemiyorsa her Kürt genci böyle bir tavrın sahibi olmalıdır. Bu aynı zamanda Türkiyeli devrimcilerin de alması gereken bir tutumdur. Ama herkesten önce bu, Kürt gençlerinin alması gereken bir tutumdur.
Dördüncüsü Kürtler artık devletin adalet sistemiyle ilişkisini tamamıyla kesmeli. Sorunlarını kendi içerisinde çözmeli. Bu şekilde devletle olan tüm ilişkilerini kesmeli. Yani halkımız toplumsal olarak Türk sömürgeciliğinin karşısında tutum almalı onu işlemez hale getirmelidir. Bugün Kürdistan özgürlük gerillası bir hamle geliştirdi ancak özgürlük sadece gerillanın savaşımı ile elde edilemez. Özgür yaşamak isteyen her Kürt üzerine düşeni yapmalı.
‘ARTIK ÖZGÜRLÜK ZAMANI’
Kürdistan’da böyle bir tutumun ortaya çıkabilmesi için Avrupa’da yaşayan yurtseverlerimizin üzerine düşen görevler de vardır. Avrupalı devletlerin çifte standardını engellemek için
Kürdistan’daki devlet terörü karşısındaki ikiyüzlülüğün ortaya çıkması için çalışmalı.
Avrupa’da bir buçuk milyon Kürt yaşıyor. Her bir Kürt yurtseveri bir diplomat gibi çalışmalı. Orada Kürt özgürlük hareketinin bir üyesi temsilcisi gibi çalışma yürütmeli. Tarihi bir sürece girdik. Avrupa’da yaşayan Kürtler devrim içinde şimdiye kadar önemli bir rol oynadı. İnanıyoruz ki bundan sonra da bu rolü oynayacak. Siyasi ve diplomatik maddi ve manevi her açıdan ciddi bir destek sunacaklarından şüphe duymuyoruz. Önder Apo’nun ve Kürdistan’ın özgürleştirilmesi mücadelesinde en yüksek düzeyde rol oynayacaklarına inanıyoruz. Şemzinan ve Botan’da gösterilen gerilla direnişine sahip çıkacağına, özgürlük gerillasını güçlü sahipleneceklerine, şehitlerini görkemli bir biçimde sahipleneceklerine inanıyoruz.
Hareketimizin güçlenmesi halkımızın desteğiyle birebir bağlıdır. Tüm barış demokrasi ve özgürlük isteyen güçlerin desteği de bizim için önemli. Ve inanıyoruz ki Kürt halkının özgürlük hamlesi mutlaka sonuç verecektir. Türk devletinin geliştirdiği oyunlar ve tuzakların bizim için bir anlamı yoktur. Artık Kürt halkının ve Önder Apo’nun özgürlük zamanı gelmiştir. Kimse özgürlük yürüyüşünü engelleyemez tarihin akışını durduramaz. Kürt halkı mutlaka kazanacak, Kürdistan özgürleşecektir.”
ANF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder