24 Aralık 2011 Cumartesi

“Köklerini Bitir” Diyen Fetullah Faşizmi Hortluyor

Okyanus öte yakasında ABD’nin kucağında yani hemen yanı başında Fetullah biz Kürtler için: “altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, köklerini kurut ve işlerini bitir” diyor.
Ne ilginçtir ki Fetullah Kürtler için köklerinin kazınması ve kurutulmaları için fetvasını verir vermez de Türkiye’nin ve Kürdistan’ın çeşitli illerinde Yeşil Türki Faşist devletin polisleri ve valileri harekete geçtiler.
Tuhaf gelebilir ama Fetullah ve ona bağlı Yeşil Türki Faşistler Kürt halkını yok etmeye asimile etmeye katletmeye dönük fetvasını verirken bile korkunç derecede ikiyüzlü ve çarpıtmalara başvurmadan edemiyorlar.

Örneğin, Saidi Nursi’nin Kürtlerin ulusal kurtuluş savaşında Türklerin yanında yer alınmasını ve daha sonra da Türkiye cumhuriyeti devletiyle birlikte kalınmasına ilişkin söylediklerine atfen: 

“Bediüzzaman Hazretleri, maruz kaldığı zulümlere rağmen hiç kimseyi zerre kadar incitmemiş, "intikamımı alın" dememiş; hatta kendisine o teklifte bulunanlara şöyle cevap vermiştir: "Türk milleti asırlardan beri İslâmiyet'in bayraktarlığını yapmıştır. Çok veliler yetiştirmiş ve çok şehitler vermiştir. Böyle bir milletin torunlarına kılıç çekilmez. Biz Müslüman'ız, onlarla kardeşiz, kardeşi kardeşle çarpıştıramayız. Bu şer'an caiz değildir. Kılıç, haricî düşmana karşı çekilir. Dâhilde kılıç kullanılmaz" dediğini söylüyor Fetullah. Yani Saidi Nursi Türklerin öncelikli olarak Müslüman olmalarından kaynaklı Türklerle savaşılmamasını söylemiş. Ve birde Türklerle asırlardır birlikte yaşanıldığı için kardeşlikten söz etmiş. Ve kardeşler arasında da kavganın olmaması gerektiğini dile getirmiş.

Evet, Fethullah Saidi Nursi'nin bu sözlerine yer verirken kendilerinin ABD’nin kucağında himayesinde Kürtlere soykırım fetvası verirken Kürtlerin Müslüman olduklarını unutuyor. Yine bin yıllardır birlikte yaşanıldığı için kardeş olduklarını da unutuyor. Bu bağlamda sıra ABD emperyalizminin kucağında Kürtlere dönük soykırım emrini verirken Saidi Nursi’yi de unutuyor. 

Özcesi Fetullah ve onun askerleşmiş cemaati sivil toplumculuğu cemaatçiliği unutarak ve bir köşeye bırakarak askerliğe soyunuyor. Bundandır ki askerlere, hükümetlere ve devlete: “Ayıptır bu, otuz senedir bir avuç şakinin hakkından gelemiyorsun Çoklarının dediği gibi, mensup olduğumuz Birleşmiş Milletler ve NATO içinde önemli güce, kuvvete ve mekanize birliklere sahip sayılı devletlerden biriyiz” diyerek bunları da Kürt soykırımına çağırıyor. Ve boşuna: “altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, köklerini kurut ve işlerini bitir” demiyor.

Yukarıda Kürtler için verilen ölüm fetvasını ve Kürtlerin kökünün kazınmasının emrini daha iyi anlamak için son zamanlarda Fetullah valilerin birkaç tanesinin söylediklerine bakmak yeterli olacaktır.
Diyarbakır’daki vali taş atan çocukların ailelerine ağır ceza verecek, eğer Kürtler yani ıslah olmazlarsa bu kez bu çocukları Kürt ailelerinden alarak Fetullah Hoca’nın Sevgi evlerine zoraki alacaklarmış. Ardından da Kürt çocuklarını kendi ailelerine karşı kendi halkına karşı eğiterek birer keklik yapacaklar. Eskiden bunlara devşirme derlerdi. Yine kimi yerde bunlara yeni çeri denir. Başka yerlerde bu tiplere Mangurt denir. Kürtlerde ise bu tiplere tırşıkçı denir.

Evet, Fetullah ve onun askerileşmiş cemaati Kürtleri tırşıkçılaştırmak için harekete geçmiştir. Ve şimdi Adana’daki valinin, Diyarbakır’daki valinin ve de Batman’da valinin söyledikleri ve pratiğe geçirdikleriyle Fetullah’ın: 

“Keşke, o bölgeye gönderilen muallimler, bugün dünyanın dört bir tarafına ciddi fedakârlıklarla hicret eden gönüllüler gibi, dönmemek, orada ölmek ve oraya gömülmek üzere gitselerdi. Keşke o halkın karakterini çok iyi bilen, çok ciddi bir empati mülahazasıyla onları doğru okuyan ve ona göre muamelede bulunan vaizler gönderebilseydik. Keşke her köye olmasa bile birkaç tanesine bir sağlık memuru, pratisyen hekim gönderebilseydik de okullardaki sağlık derslerini onlar verseler; hem mesleklerini icra etme yoluyla hem de okuttukları çocuklar vesilesiyle ailelerin içine girseler ve kendilerini ifade etselerdi. Keşke halkı öyle kucaklayabilecek adliyeden insanlar ve mülkiye memurları gönderebilseydik. Keşke evleri teker teker gezip toplumun dertlerini dinleyen ve güvenin teminatı olan emniyet memurları gönderebilseydik” sözlerini daha iyi anlıyoruz.

Evet, adım adım Kürdistan’da hortlatılacak olan Fetullah faşizminin ayak sesleri duyuluyor. Bu faşizmin adı Yeşil Türki Faşizmdir. 

Bu yeni türden hilelerle dolu olan, oldukça sinsi, arkadan ve de doğrudan Kürtleri hedef alan bu Yeşil Türki Faşizme karşı topyekûn karşı durma temelinde ülkemizde def edelim. Kökümüzü kurutmaya gelen bu valileri, emniyet müdürlerini, polisleri ve de güvenlikçi olmuş vaizcileri ülkemizde barındırmayalım. Ya Fetullah ve cemaati Kürtlerden bu soykırımcı sözlerinden dolayı özür dileyecek ya da Kürdistan’da bulundukları her yerde meşru hedef olacaklardır.

Kasım Engin

Hiç yorum yok: