KCK Yürütme Konseyi Başkanlı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
“Kürtlerin haklarını vereceğiz” yönündeki açıklamasını “sömürgeci
manevra” olarak tanımladı ve sordu: “Eğer Bülent Arınç’ın ‘Tüm Kürt
haklarını vereceğiz’ biçimindeki sözleri bir cambazlık değilse neden
pratik adımlar atılmamakta ve tam tezat pratik adımlarla Kürdistan’da
katliam süreci derinleştirilmektedir.”
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, 36 gazetecinin tutuklanmasını kınarken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Kürtlerin haklarını vereceğiz” açıklamasını da değerlendirdi. KCK ayrıca Maraş Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla da bir mesaj verdi.
36 GAZETECİNİN TUTUKLANMASINA TEPKİ
Açıklamada gazeteci tutuklamalarına ilişkin şunlar belirtildi: “Kürdistan’da başlatılan topyekun savaş çerçevesinde gelişen siyasal soykırım operasyonlarının basın ayağı da 36 Kürt gazetecisinin tutuklanmasıyla sonuçlanmıştır. Bilinçli-kimlikli Kürt duruşuna karşı geliştirilen bu saldırılar yok etme saldırılarıdır. Ancak Önder Apo’nun derin felsefesiyle bilinç kazanan Kürt toplumuna karşı geliştirilen bu köreltme, kolunu-kanadını kırma ve nefesini kesmeyi amaçlayan operasyonların sonuç almayacağı açıktır. Kürt halkı varlığını koruma ve özgürlüğünü kazanma mücadelesinin bütün alanlarında direnmeyi ve kendini yenileyerek başarı kazanmayı bilecek, hiçbir güç özgürlük hamlesini durduramayacaktır.”
AHLAK DIŞI-NAMERT BİR SAVAŞ TARZI UYGULANIYOR
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çeken KCK, şunları ifade etti: “AKP hükümeti ulusal ve uluslararası yasaları çiğneyerek ve tüm vicdani-ahlaki değer yargılarını ayaklar altına alarak Önder Apo’ya karşı psikolojik işkence, özgürlük gerillasına karşı kimyasal silah, Kürt halkına ve özgür bilincine, siyasetine karşı da soykırımı tırmandırırken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Meclis’teki konuşması bir derin özel savaş uygulamasından başka bir şey değildir. Bugün Kürdistan’da bir topyekun savaş ve hiçbir dönemde görülmeyen katliam süreci yaşatılmaktadır. Yasak silahlar kullanılmakta, ahlak dışı-namert bir savaş tarzı uygulanmaktadır. Bütün bu alçakça saldırılarla Kürt halkının geleceği karartılarak teslim alınmak istenirken, kamuoyunun kafasını karıştırma ve kirli amaçlarına ulaşmak için her türlü yol-yöntem denenmektedir.”
ARINÇ’IN SÖZLERİ CAMBAZLIK
KCK, Arınç’ın sözlerine ilişkin ise şunları söyledi: “Eğer Bülent Arınç’ın “Tüm Kürt haklarını vereceğiz” biçimindeki sözleri bir cambazlık değilse neden pratik adımlar atılmamakta ve tam tezat pratik adımlarla Kürdistan’da katliam süreci derinleştirilmektedir. Eğer ortalıkta sömürgeci bir ikiyüzlülük ve hinlik yoksa önce Önder Apo üzerindeki psikolojik işkenceye son versinler; Kürt siyasetçilerini, Kürt sendikacılarını, Kürt sivil toplum kuruluşu yöneticilerini, Kürt çocuklarını, Kürt hukukçularını, Kürt gazetecilerini bıraksınlar. Açık ki ortada bir ikiyüzlülük, bir derin psikolojik savaş uygulaması vardır. Bir taraftan yeni Tenkil hareketleri geliştirilirken, diğer taraftan Dersim Katliamı’na ilişkin özür dileme laflarını ifade edebilmektedirler. Bir taraftan Kürt halkının Önderliği, gerillası ve siyasetinin yok edilmesi hedeflenerek bütün öncü kesimleri ve beyin güçleri esir alınarak toplama kamplarında rehin olarak tutulurken, bütün bunlar en alçakça yöntemlerle yapılırken, öbür taraftan ortaya çıkıp “Biz Kürtlerin haklarını vereceğiz” demektedirler. Bunun, yaptıkları ve yapacakları alçakça katliamların üstünü örtmek ve Kürt halkı üzerindeki kirli amaçlarını gerçekleştirmek için bir sömürgeci manevradan başka bir şey olmadığı açıkça ortadadır.
Bütün Kürdistan halkını ve halkların dostluğundan yana olan bütün demokratik çevreleri AKP’nin geliştirdiği bu katliamcı ve Kürt halkının her şeyini hedefleyen, özgür Kürt çizgisini yok etmeyi önüne koyan bu soykırımcı politikalarına karşı duyarlı davranmaya, sessiz kalmamaya çağırıyoruz. Tüm yurtsever-özgür Kürdistan gençliğini, Kürdistan kadınını ve bütün yurtsever çevreleri bu tarihi süreçte psikolojik savaşın her türlü oyununa karşı durarak, katliamcı-ırkçı Türk devletinin saldırılarına karşı daha fazla kenetlenmeye ve toplumsal eylem gücünü ortaya koymaya çağırıyoruz.”
MARAŞ KATLİAMINDA YAŞAMINI YİTİRENLERİ ANIYORUZ
KCK açıklamasında Maraş Katliamı’nın 33. yıldönümü dolayısıyla da bir mesaj verdi: “Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin yeşermekte olduğu 1978 yılının 24 Aralık gününde hareketimize yoğun sempati besleyen Kürt ve Alevi halkımıza karşı geliştirilen Maraş Katliamı’nı 33. yıldönümünde bir kez daha nefretle kınıyor ve bu olaylarda yaşamını yitiren tüm insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Aradan geçen yıllar boyunca Türk egemen sistemi tarafından bir Alevi-Sünni çelişkisi gibi gösterilmeye çalışılan bu katliamın asıl amacının kuruluşunu kısa bir süre önce gerçekleştirmiş olan hareketimize gözdağı vermek ve hiçbir zaman egemen sistemlere boyun eğmeyen Kürt-Alevi halkımızın Kürt Özgürlük Hareketi’yle birleşmesinin önüne geçmek olduğu açıktır. Yapılan bu katliamla başta Maraş, Adıyaman, Malatya ve Antep olmak üzere bölge illerinin Türkleştirilmesi, sistem içileştirilmesi ve de burada yaşayan halkımızın göç ettirilerek Kürdistan’ın boşaltılması hedeflenmiştir. Bu katliamın bir sonucudur ki, yüz binlerce insanımız o dönemde bölgeyi terk etmek zorunda kalmış ve bugün anayurdundan ve kendi öz kültüründen uzak bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmıştır.
Aradan 33 yıl geçmesine rağmen 500’ü aşkın insanımızın yaşamını yitirdiği bu katliamı gerçekleştirenlerin halen gerçek anlamıyla açığa çıkarılmamış ve yargılanmamış olması, devletin derin güçleri tarafından planlanarak örgütlenen ve de uygulanan bu katliamın günümüz iktidarı tarafından da sahiplenildiğinin en açık göstergelerinden birisidir. Bir yandan geçmişle yüzleşme, Dersim Katliamı için özür dileme, vb. söylemlerle Alevi halkımızı oyalamayı esas alan AKP hükümeti, diğer yandan ise yüzleşme temelinde tek bir adım bile atmadığı gibi, tek amacı yalnızca bu katliamda yaşamını yitiren insanlarımızı anmak olan Alevi-Bektaşi Dernekleri Federasyonu’nun bugün Maraş’ta düzenlemek istediği etkinliği yasaklayacak kadar kindar bir yaklaşım içerisine girerek Alevi halkımıza dönük olan katliamcı zihniyetin mirasına nasıl yaklaştığını göstermektedir.
Ancak bilinmelidir ki, tarihi boyunca hiçbir egemenlikçi-boyundurukçu anlayışa teslim olmayı kabul etmemiş olan Kürdistan halkı, kendisini yok etmek isteyen gericilerin bugünkü versiyonu olan AKP hükümetine teslim olmayacak ve mücadelesini daha da yükselterek kimliğini ve öz kültürünü yaşayarak özgür bir yeni kuşak yaratacaktır. Bu temelde Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak, 33. yıldönümünde Maraş Katliamı’nda yaşamını yitiren tüm insanlarımızı bir kez daha anıyor, tüm Alevi halkımızı örgütlülüğünü her zamankinden daha çok geliştirip birliğini güçlendirmeye ve tüm kültürler ile inanç gruplarının özgür platformu olan Demokratik Özerklik projesini sahiplenerek, inşasına katılmaya çağırıyoruz.”
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, 36 gazetecinin tutuklanmasını kınarken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Kürtlerin haklarını vereceğiz” açıklamasını da değerlendirdi. KCK ayrıca Maraş Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla da bir mesaj verdi.
36 GAZETECİNİN TUTUKLANMASINA TEPKİ
Açıklamada gazeteci tutuklamalarına ilişkin şunlar belirtildi: “Kürdistan’da başlatılan topyekun savaş çerçevesinde gelişen siyasal soykırım operasyonlarının basın ayağı da 36 Kürt gazetecisinin tutuklanmasıyla sonuçlanmıştır. Bilinçli-kimlikli Kürt duruşuna karşı geliştirilen bu saldırılar yok etme saldırılarıdır. Ancak Önder Apo’nun derin felsefesiyle bilinç kazanan Kürt toplumuna karşı geliştirilen bu köreltme, kolunu-kanadını kırma ve nefesini kesmeyi amaçlayan operasyonların sonuç almayacağı açıktır. Kürt halkı varlığını koruma ve özgürlüğünü kazanma mücadelesinin bütün alanlarında direnmeyi ve kendini yenileyerek başarı kazanmayı bilecek, hiçbir güç özgürlük hamlesini durduramayacaktır.”
AHLAK DIŞI-NAMERT BİR SAVAŞ TARZI UYGULANIYOR
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çeken KCK, şunları ifade etti: “AKP hükümeti ulusal ve uluslararası yasaları çiğneyerek ve tüm vicdani-ahlaki değer yargılarını ayaklar altına alarak Önder Apo’ya karşı psikolojik işkence, özgürlük gerillasına karşı kimyasal silah, Kürt halkına ve özgür bilincine, siyasetine karşı da soykırımı tırmandırırken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Meclis’teki konuşması bir derin özel savaş uygulamasından başka bir şey değildir. Bugün Kürdistan’da bir topyekun savaş ve hiçbir dönemde görülmeyen katliam süreci yaşatılmaktadır. Yasak silahlar kullanılmakta, ahlak dışı-namert bir savaş tarzı uygulanmaktadır. Bütün bu alçakça saldırılarla Kürt halkının geleceği karartılarak teslim alınmak istenirken, kamuoyunun kafasını karıştırma ve kirli amaçlarına ulaşmak için her türlü yol-yöntem denenmektedir.”
ARINÇ’IN SÖZLERİ CAMBAZLIK
KCK, Arınç’ın sözlerine ilişkin ise şunları söyledi: “Eğer Bülent Arınç’ın “Tüm Kürt haklarını vereceğiz” biçimindeki sözleri bir cambazlık değilse neden pratik adımlar atılmamakta ve tam tezat pratik adımlarla Kürdistan’da katliam süreci derinleştirilmektedir. Eğer ortalıkta sömürgeci bir ikiyüzlülük ve hinlik yoksa önce Önder Apo üzerindeki psikolojik işkenceye son versinler; Kürt siyasetçilerini, Kürt sendikacılarını, Kürt sivil toplum kuruluşu yöneticilerini, Kürt çocuklarını, Kürt hukukçularını, Kürt gazetecilerini bıraksınlar. Açık ki ortada bir ikiyüzlülük, bir derin psikolojik savaş uygulaması vardır. Bir taraftan yeni Tenkil hareketleri geliştirilirken, diğer taraftan Dersim Katliamı’na ilişkin özür dileme laflarını ifade edebilmektedirler. Bir taraftan Kürt halkının Önderliği, gerillası ve siyasetinin yok edilmesi hedeflenerek bütün öncü kesimleri ve beyin güçleri esir alınarak toplama kamplarında rehin olarak tutulurken, bütün bunlar en alçakça yöntemlerle yapılırken, öbür taraftan ortaya çıkıp “Biz Kürtlerin haklarını vereceğiz” demektedirler. Bunun, yaptıkları ve yapacakları alçakça katliamların üstünü örtmek ve Kürt halkı üzerindeki kirli amaçlarını gerçekleştirmek için bir sömürgeci manevradan başka bir şey olmadığı açıkça ortadadır.
Bütün Kürdistan halkını ve halkların dostluğundan yana olan bütün demokratik çevreleri AKP’nin geliştirdiği bu katliamcı ve Kürt halkının her şeyini hedefleyen, özgür Kürt çizgisini yok etmeyi önüne koyan bu soykırımcı politikalarına karşı duyarlı davranmaya, sessiz kalmamaya çağırıyoruz. Tüm yurtsever-özgür Kürdistan gençliğini, Kürdistan kadınını ve bütün yurtsever çevreleri bu tarihi süreçte psikolojik savaşın her türlü oyununa karşı durarak, katliamcı-ırkçı Türk devletinin saldırılarına karşı daha fazla kenetlenmeye ve toplumsal eylem gücünü ortaya koymaya çağırıyoruz.”
MARAŞ KATLİAMINDA YAŞAMINI YİTİRENLERİ ANIYORUZ
KCK açıklamasında Maraş Katliamı’nın 33. yıldönümü dolayısıyla da bir mesaj verdi: “Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin yeşermekte olduğu 1978 yılının 24 Aralık gününde hareketimize yoğun sempati besleyen Kürt ve Alevi halkımıza karşı geliştirilen Maraş Katliamı’nı 33. yıldönümünde bir kez daha nefretle kınıyor ve bu olaylarda yaşamını yitiren tüm insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Aradan geçen yıllar boyunca Türk egemen sistemi tarafından bir Alevi-Sünni çelişkisi gibi gösterilmeye çalışılan bu katliamın asıl amacının kuruluşunu kısa bir süre önce gerçekleştirmiş olan hareketimize gözdağı vermek ve hiçbir zaman egemen sistemlere boyun eğmeyen Kürt-Alevi halkımızın Kürt Özgürlük Hareketi’yle birleşmesinin önüne geçmek olduğu açıktır. Yapılan bu katliamla başta Maraş, Adıyaman, Malatya ve Antep olmak üzere bölge illerinin Türkleştirilmesi, sistem içileştirilmesi ve de burada yaşayan halkımızın göç ettirilerek Kürdistan’ın boşaltılması hedeflenmiştir. Bu katliamın bir sonucudur ki, yüz binlerce insanımız o dönemde bölgeyi terk etmek zorunda kalmış ve bugün anayurdundan ve kendi öz kültüründen uzak bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmıştır.
Aradan 33 yıl geçmesine rağmen 500’ü aşkın insanımızın yaşamını yitirdiği bu katliamı gerçekleştirenlerin halen gerçek anlamıyla açığa çıkarılmamış ve yargılanmamış olması, devletin derin güçleri tarafından planlanarak örgütlenen ve de uygulanan bu katliamın günümüz iktidarı tarafından da sahiplenildiğinin en açık göstergelerinden birisidir. Bir yandan geçmişle yüzleşme, Dersim Katliamı için özür dileme, vb. söylemlerle Alevi halkımızı oyalamayı esas alan AKP hükümeti, diğer yandan ise yüzleşme temelinde tek bir adım bile atmadığı gibi, tek amacı yalnızca bu katliamda yaşamını yitiren insanlarımızı anmak olan Alevi-Bektaşi Dernekleri Federasyonu’nun bugün Maraş’ta düzenlemek istediği etkinliği yasaklayacak kadar kindar bir yaklaşım içerisine girerek Alevi halkımıza dönük olan katliamcı zihniyetin mirasına nasıl yaklaştığını göstermektedir.
Ancak bilinmelidir ki, tarihi boyunca hiçbir egemenlikçi-boyundurukçu anlayışa teslim olmayı kabul etmemiş olan Kürdistan halkı, kendisini yok etmek isteyen gericilerin bugünkü versiyonu olan AKP hükümetine teslim olmayacak ve mücadelesini daha da yükselterek kimliğini ve öz kültürünü yaşayarak özgür bir yeni kuşak yaratacaktır. Bu temelde Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak, 33. yıldönümünde Maraş Katliamı’nda yaşamını yitiren tüm insanlarımızı bir kez daha anıyor, tüm Alevi halkımızı örgütlülüğünü her zamankinden daha çok geliştirip birliğini güçlendirmeye ve tüm kültürler ile inanç gruplarının özgür platformu olan Demokratik Özerklik projesini sahiplenerek, inşasına katılmaya çağırıyoruz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder