Delil KARAKOÇAN
21 Aralık 2011...
12 Haziran 2011 genel seçimleri üzerinden sadece 6 y gibi bir zaman geçti.
3. AKP hükümeti ilk 6 ayını doldurmuş oldu.
6 aylık süre bir ülkeyi yönetmek, politikalarını hayata geçirmek bakımından pek de uzun bir süre sayılmayabilir.
Yani...
Hâlâ kredisi var!
Toplumun önemli bir kesimine göre “AKP iyi işler yapıyor!”
Sanayi burjuvazisi belli rahatsızlıklar duysa da, Kürtler ayırın, tepkiler devede kulak...
Tablo, toplumsal çoğunluğun hala AKP’nin arkasında durduğunu gösteriyor.
Başka da bir seçeneği yok!
CHP zaten siyasi mevta...
* * *
AKP’nin ilk 6 ayında odaklandığı nokta Kürtler...
Kürtleri 38 ve sonrası yılların adı sanı kimliği kişiliği bastırılmış, yok edilmiş yorgun trajik zamanlarına geri götürme; kayıtsız şartsız biat ettirme çabası... Kürtlerin toplumsal, siyasal, kültürel kazanımlarını ve bu kazanımlara paralel gelişen/yükselen maneviyatını bozma, onurunu iradesini kırma girişimi...
Bunun her adımı tasarlanmış, planı programı yapılmış, hatta takvime bağlanmış...
Başbakan Erdoğan, “KCK operasyonu, diğer operasyonlar hükümetin değil, yargının kararını verdiği operasyonlardır. Bu operasyonlarda tutuklananlar, hükümetin tutukladığı değil, yargının delillere, bilgilere, belgelere göre tutukladığı kişilerdir...” dese de; yardımcısı Atalay, gerçeği şu sözlerle itiraf ediyor:
“Tek yönlü uyguladığımız entegre bir stratejimiz var devlet olarak. Sınır ötesi operasyonlardan, KCK operasyonlarına hepsi koordinasyon içinde, tartışılmış, kararlaştırılmış, planlanmış ve yürütülmektedir...”
Yani Erdoğan’ın söylediği gibi “yargı ve hukuk dahilinde” değil, Atalay’ın itiraf ettiği gibi “devlet-hükümet dahilinde...”
“Hepsi koordinasyon içinde...”
“Hepsi kararlaştırılmış...”
“Hepsi planlanmış...”
“Hepsi yürürlükte...”
* * *
AKP’nin, Kürt halk muhalefetine duyduğu tepki, Türkiye’yi açık arayla hukuk devletinden-polis devletine dönüştürmüş durumda...
Hukukun, adaletin üstünlüğü değil, yine açık ara AKP’nin üstünlüğü söz konusu...
Her şey planlı yürütülüyor.
Her adım, her uygulama planlı...
Operasyonlar, bombalamalar planlı...
Ev ve işyeri baskınları, kundaklamalar, saldırılar planlı...
Gözaltı ve tutuklamalar planlı...
İçeri alınan siyasetçiler, sivil toplumcular, aktivistler, sendikacılar, belediyeciler, savunmanlar, aydınlar, yazarlar, çizerler, yayımcılar, gazeteciler planlı...
Kadınlar, gençler, çocuklar planlı...
Plan dışı olan, AKP mevzuatına uymayan tek şey yok!
Plan tıkır tıkır işliyor...
Hasılat rekor düzeyde: sayısız gözaltı ve yaklaşık 5 bin tutuklu...
* * *
AKP, “ilk 6 ayda iyi iş çıkardığını, BDP’yi de derdest edip siyaseten etkisizleşmiş CHP’nin yanına atmak üzere olduğunu” düşünüyor. Kendince sonuçlar gördükçe daha da iştahlanıyor.
Nerede duracağı belli değil.
Sınır yok!
Ama yanlış...
Vallahi de yanlış billahi de yanlış...
Bu “tartışılmış tasarlanmış plan” AKP’nin aleyhine dönecek!
İşaretleri de yok değil...
Birincisi; bunun hukuka değil, hükümete dayalı bir operasyon olduğu, dolayısıyla yargının bağımsız olmadığı fikrini kuvvetlendiriyor.
İkincisi, operasyonların yaygınlığı ve kapsadığı alan bakımından ölçüsüzlüğü, meşruluğunu hayli zayıflatmış gözüküyor...
Tamam, Kürtlerin işi kolay değil...
Ancak AKP’nin hiç değil...
12 Haziran 2011 genel seçimleri üzerinden sadece 6 y gibi bir zaman geçti.
3. AKP hükümeti ilk 6 ayını doldurmuş oldu.
6 aylık süre bir ülkeyi yönetmek, politikalarını hayata geçirmek bakımından pek de uzun bir süre sayılmayabilir.
Yani...
Hâlâ kredisi var!
Toplumun önemli bir kesimine göre “AKP iyi işler yapıyor!”
Sanayi burjuvazisi belli rahatsızlıklar duysa da, Kürtler ayırın, tepkiler devede kulak...
Tablo, toplumsal çoğunluğun hala AKP’nin arkasında durduğunu gösteriyor.
Başka da bir seçeneği yok!
CHP zaten siyasi mevta...
* * *
AKP’nin ilk 6 ayında odaklandığı nokta Kürtler...
Kürtleri 38 ve sonrası yılların adı sanı kimliği kişiliği bastırılmış, yok edilmiş yorgun trajik zamanlarına geri götürme; kayıtsız şartsız biat ettirme çabası... Kürtlerin toplumsal, siyasal, kültürel kazanımlarını ve bu kazanımlara paralel gelişen/yükselen maneviyatını bozma, onurunu iradesini kırma girişimi...
Bunun her adımı tasarlanmış, planı programı yapılmış, hatta takvime bağlanmış...
Başbakan Erdoğan, “KCK operasyonu, diğer operasyonlar hükümetin değil, yargının kararını verdiği operasyonlardır. Bu operasyonlarda tutuklananlar, hükümetin tutukladığı değil, yargının delillere, bilgilere, belgelere göre tutukladığı kişilerdir...” dese de; yardımcısı Atalay, gerçeği şu sözlerle itiraf ediyor:
“Tek yönlü uyguladığımız entegre bir stratejimiz var devlet olarak. Sınır ötesi operasyonlardan, KCK operasyonlarına hepsi koordinasyon içinde, tartışılmış, kararlaştırılmış, planlanmış ve yürütülmektedir...”
Yani Erdoğan’ın söylediği gibi “yargı ve hukuk dahilinde” değil, Atalay’ın itiraf ettiği gibi “devlet-hükümet dahilinde...”
“Hepsi koordinasyon içinde...”
“Hepsi kararlaştırılmış...”
“Hepsi planlanmış...”
“Hepsi yürürlükte...”
* * *
AKP’nin, Kürt halk muhalefetine duyduğu tepki, Türkiye’yi açık arayla hukuk devletinden-polis devletine dönüştürmüş durumda...
Hukukun, adaletin üstünlüğü değil, yine açık ara AKP’nin üstünlüğü söz konusu...
Her şey planlı yürütülüyor.
Her adım, her uygulama planlı...
Operasyonlar, bombalamalar planlı...
Ev ve işyeri baskınları, kundaklamalar, saldırılar planlı...
Gözaltı ve tutuklamalar planlı...
İçeri alınan siyasetçiler, sivil toplumcular, aktivistler, sendikacılar, belediyeciler, savunmanlar, aydınlar, yazarlar, çizerler, yayımcılar, gazeteciler planlı...
Kadınlar, gençler, çocuklar planlı...
Plan dışı olan, AKP mevzuatına uymayan tek şey yok!
Plan tıkır tıkır işliyor...
Hasılat rekor düzeyde: sayısız gözaltı ve yaklaşık 5 bin tutuklu...
* * *
AKP, “ilk 6 ayda iyi iş çıkardığını, BDP’yi de derdest edip siyaseten etkisizleşmiş CHP’nin yanına atmak üzere olduğunu” düşünüyor. Kendince sonuçlar gördükçe daha da iştahlanıyor.
Nerede duracağı belli değil.
Sınır yok!
Ama yanlış...
Vallahi de yanlış billahi de yanlış...
Bu “tartışılmış tasarlanmış plan” AKP’nin aleyhine dönecek!
İşaretleri de yok değil...
Birincisi; bunun hukuka değil, hükümete dayalı bir operasyon olduğu, dolayısıyla yargının bağımsız olmadığı fikrini kuvvetlendiriyor.
İkincisi, operasyonların yaygınlığı ve kapsadığı alan bakımından ölçüsüzlüğü, meşruluğunu hayli zayıflatmış gözüküyor...
Tamam, Kürtlerin işi kolay değil...
Ancak AKP’nin hiç değil...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder