Tüm tutuklamalara rağmen halk her yerde on binlerce katılımla siyasi
iradesini ortaya koyunca, buna yeni siyasi soykırım operasyonlarıyla
cevap verildi.
Siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. Tüm tutuklamalara rağmen halk her yerde on binlerce katılımla siyasi iradesini ortaya koyunca, buna yeni siyasi soykırım operasyonlarıyla cevap verildi. Batman’da on binler meydanlara dökülünce iki gün sonra belediye çalışanlarının tümüne yakını tutuklandı. Bu rastlantı değildir. Yapılanlar, irade kırmaya yönelik bir psikolojik savaş harekâtıdır. Halka BDP’ye sahip çıkmayın, BDP’ye sahip çıkarak bizim saldırılarımızı durduramazsınız mesajı verilmektedir. Kürdistan’da sadece devlete bağlı olan siyasi güçler ve boyun eğenler siyaset içinde yer alabilir; siyasi sömürgecilik ve kültürel soykırıma karşı çıkanlar için sadece ölüm ve zindan yolu vardır, denilmektedir.
Siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. Tüm tutuklamalara rağmen halk her yerde on binlerce katılımla siyasi iradesini ortaya koyunca, buna yeni siyasi soykırım operasyonlarıyla cevap verildi. Batman’da on binler meydanlara dökülünce iki gün sonra belediye çalışanlarının tümüne yakını tutuklandı. Bu rastlantı değildir. Yapılanlar, irade kırmaya yönelik bir psikolojik savaş harekâtıdır. Halka BDP’ye sahip çıkmayın, BDP’ye sahip çıkarak bizim saldırılarımızı durduramazsınız mesajı verilmektedir. Kürdistan’da sadece devlete bağlı olan siyasi güçler ve boyun eğenler siyaset içinde yer alabilir; siyasi sömürgecilik ve kültürel soykırıma karşı çıkanlar için sadece ölüm ve zindan yolu vardır, denilmektedir.
Batman belediye başkanı ve
birçok yönetici daha önce zaten tutuklanmıştı. Şimdi belediyeyi tümden
felç edecek bir operasyon başlattılar. Zaten önceden tüm belediyelere
yapılacak operasyonun psikolojik altyapısını hazırlamışlardı.
Belediyelerden PKK’ye para gittiğini iddia etmek yalanın ötesinde bir
komplodur. Türkiye’de aleyhte kamuoyu oluşturmanın ve cezalandırmanın en
kestirme yoludur.
Bu siyasi soykırım operasyonlarının hiçbir hukuki
temeli de delili de yoktur; tamamen siyasidir. Kim bu operasyonların
gerekçelerine inanıyorsa o da AKP’nin bu siyasi soykırım operasyonunu
haklı görüyor demektir. Bu siyasi soykırım operasyonları tamamen Kürt
hareketini siyasi alanda zayıflatmaya yöneliktir. Tüm faşist otoriter
hükümetlerin uyguladığı yöntem uygulanmaktadır. 12 Eylül ile 1990’lı
yılların terörü bitirme konseptinin en bilinen uygulamalarıdır. Başka
türlü değerlendirmek devekuşu gibi kafayı kuma gömmektir. AKP’yi ve
devleti karşıya almamak için görmezlikten gelmek ya da iki taraflı
eleştiriyle bu tutuklamaları meşrulaştırmaktır.
Bu siyasi
soykırım operasyonlarıyla BDP’nin peşinden gitmeyin, BDP’den belediye
başkanı ve milletvekili seçmeyin, seçseniz de bunları tutuklarız,
etkisizleştiririz denilmektedir. Böylece Kürt halkına BDP’yi terk edin,
BDP’yi desteklemekten vazgeçin dayatması yapılmaktadır. İşte AKP’nin
ileri demokrasisi! Kimi liberal ve kendine demokrat diyenlerin ilerleme
dedikleri budur. Kürtler için demokratik seçeneğin olmadığı bir Türkiye.
Liberal ve kimi demokratların Kürtsüz demokrasisi!
Kürdistan’da
demokrasi yoksa Türkiye’de de demokrasi yoktur. Kürdistan’daki devlet ve
hükümet politikaları neyse Türkiye’nin gerçek yüzü odur. Bu da
ortadadır. Böyle bir Türkiye’de hangi ilerlemeden söz edilebilir?
Kürdistan’daki siyasi sistem ve uygulamalar faşist değilse nedir?
Türkiye tarafındaki bazı yumuşak yaklaşımlara bakarak AKP hükümetine
faşist demekten çekinmek büyük bir yanılgıdır. Türk devletinin “Türkiye
cephesini sağlama alıp Kürtleri ezeyim” biçimindeki özel savaşını
anlamamaktır.
Kürdistan’da her gün onlarca sivil katledilmediğine
bakılarak AKP hükümetinin faşist olmadığı sanılıyorsa bu büyük bir
yanılgıdır. Kaldı ki Kürdistan'da kadın, çocuk, yaşlı, genç sivil
öldürmeler de rutin hale gelmiştir. Günümüzde en açık faşist rejimler ve
kişiler bile zorunlu kalmadıkça öldürmekten kaçınıyorlar. Günümüz
dünyasında faşist söylem ve uygulamalar da çehre değiştirmiştir.
21.yüzyıl faşizmi de 20.yüzyıldakinden farklıdır. Belki buna post-modern
faşizm de denilebilir. Faşizm, esas olarak halkın örgütlenmesini
dağıtmak, talepte bulunmasını engellemek ve suskun toplum yaratmayı
amaçlar. Şimdi Kürdistan’da yoğun baskılarla amaçlanan da uygulanan da
budur.
Kürdistan halkının demokratik örgütlenmesine izin verilmiyor;
siyasi iradesi üzerinde faşist baskı uygulanıyorsa orada ne demokrasi
vardır ne de sorunların demokratik siyasi yollarla çözüm ortamı vardır.
Bu tür siyasi koşulların olduğu ortamlarda her türlü direnme meşru ve
haktır. Aslında AKP hükümetinin 29 Mart seçimlerinden sonra 14 Nisan
günü başlattığı siyasi soykırım operasyonlarıyla birlikte demokratik
siyasi mücadele ve çözüm imkânları ortadan kalkmıştı. Ancak Kürt Halk
Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi belki zaman içinde çözüme uygun ortam
yaratılır düşüncesiyle hep tek taraflı adımlar atmış, ama bundan sonuç
alamamıştır.
Türk devleti bölgede kapitalist modernitenin
ajanlığını kabul edip ABD'den siyasi ve askeri destek alınca Kürt
Özgürlük Hareketi’ni ezerek Kürt sorununu ortadan kaldıracağını
düşünmüştür. Mevcut durumda Türk devletinin yaklaşımı ve hareket tarzı
bu doğrultudadır. Dolayısıyla bu zihniyet ve saldırılar direnişle
kırılabilirse ancak o zaman Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin
demokratikleşmesinin önü açılabilir. Gelinen aşamada hiçbir yaklaşım ve
yöntem Türk devletinin bu politikasını boşa çıkarıp Kürt sorunun siyasi
çözümü için zemin yaratmaz. Artık bir müzakere ve çözüm zemini de ancak
ciddi bir direnişle mümkündür.
Bu saldırıların sürmesinden ve AKP
hükümetinin çözümsüzlükte ısrar etmesinden birinci dereceden sorumlu
olanlar kendine liberal ve demokrat diyen bazı çevreler ve işbirlikçi
uşak Kürtlerdir. Bunlar AKP’nin politikalarını destekleyerek bu siyasi
soykırım operasyonlarını da meşrulaştırıyorlar; Türk devletinin şiddetle
ezme politikalarına da gübrelik oluyorlar. Bunlar bir de utanmadan Kürt
sorununun çözülmemesini PKK’ye ve PKK’nin direnişine bağlıyorlar.
Aslında bunlar Kürt halkına ve PKK’ye karşı savaş açan AKP’nin ‘Düşünce
Yeniçerileri’dir. Bunlar 1990’lı yılların Mehmetçik basının kirli savaşı
destekleyen kalemşorlarıyla aynı role soyunan tetikçiler olarak tarihe
geçeceklerdir.
Cuma Ronahî
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder