Fetullahcılığı biz cemaat kültürü olarak biliyorduk. Öyle de yer yer
cemaat kültürü olduğu içinde saygıda duyuyorduk. Sonuçta toplumsal
sorunlara belki de en iyi cevabı ya da bireyleri kapitalist modernist
kültürde korumayı cemaatler geçmişten beri iyi bildiler. Bunun için de
olsa cemaat kültürüne saygımız hep olmuştur.
Ne var ki Fettulah Gülen’in son sitelere düşen konuşmasını dinledikten sonra kısa da olsa geçmişine eğilme ihtiyacı duyduk.
Fettulah Gülen: "Ayıptır bu, ârdır, otuz senedir dağdaki bir avuç
şakînin hakkından gelemiyorsun" diyor ve hızını alamadan şöyle devam
ediyor:
"Allah'ım, birliğimizi sağla, aramızı te'lif buyur, bizi vifak ve
ittifaka muvaffak kıl. Hidayet ve ıslahını murat buyurduğun insanları
ıslah eyle, kalb ve kafalarına salah ver. Şayet düşmanlık yapanlar
arasında ıslahını murat buyurmadığın ve kendileri hesabına ıslah
istemeyen kimseler varsa, onların da altlarını üstlerine getir,
birliklerini boz, evlerine ateş sal, köklerini kurut ve işlerini bitir."
diye niyaz etmelidir.”
“Onların altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş
sal, köklerini kurut ve işlerini bitir” sözleri topyekün imhayı
dillendiren sözler olduğu açıktır.
Açık olmasına açık olan bu sözlerin kamuflaji ve halkları güdülmeye layık gören bir zihniyet dışa vurumu ise:
“Keşke, o bölgeye gönderilen muallimler, bugün dünyanın dört bir
tarafına ciddi fedakârlıklarla hicret eden gönüllüler gibi, dönmemek,
orada ölmek ve oraya gömülmek üzere gitselerdi. Keşke o halkın
karakterini çok iyi bilen, çok ciddi bir empati mülahazasıyla onları
doğru okuyan ve ona göre muamelede bulunan vaizler gönderebilseydik.
Keşke her köye olmasa bile birkaç tanesine bir sağlık memuru, pratisyen
hekim gönderebilseydik de okullardaki sağlık derslerini onlar verseler;
hem mesleklerini icra etme yoluyla hem de okuttukları çocuklar
vesilesiyle ailelerin içine girseler ve kendilerini ifade etselerdi.
Keşke halkı öyle kucaklayabilecek adliyeden insanlar ve mülkiye
memurları gönderebilseydik. Keşke evleri teker teker gezip toplumun
dertlerini dinleyen ve güvenin teminatı olan emniyet memurları
gönderebilseydik.”
Evet, keşke bu “geri” kalmış Kürtlerin evlerine, o faşist emniyet
memurlarınızı, emniyet müdürlerinizi gönderip onları kendi
Kürtlüklerinden vazgeçirebilseydik. Evet, okuttukları çocuklar
vesilesiyle ailelerinin içine girip onları hem Kürtlükten
“uzaklaştırsaydınız” hem de Kürtler arası bölünmeyi parçalanmayı çoğu
zaman sahte dincilik adına yapabilseydik.
Evet, Fettulah’ın tek derdi neden Kürtlerin yeterince asimile
edilmediği üzerine kurulu olan dertlerdir. Neden direnen Kürtleri
yeterince sertlik üzerine giderek TC askeri güçlerinin ezemediğine dönük
dertlerdir. Yoksa “Çoklarının dediği gibi, mensup olduğumuz Birleşmiş
Milletler ve NATO içinde önemli güce, kuvvete ve mekanize birliklere
sahip sayılı devletlerden biriyiz. Bir espriye bağlı ifade edersek, o
güç, kuvvet ve mekanize birliklerin neler yapabileceğini görmek
istiyorsanız, 27 Mayıs ihtilal’ına bakabilirsiniz” sözleri kolay kolay
sarf edilmez. Bu sözlerin sarf edilmesi sadece ve sadece bir halkın ve
öncüsü olan gücün ezilememesinin serzenişlerden kaynaklı
hayıflanmalardır.
Bir cemaat liderinin bir halkı ve onun öncü gücünü açıkça yok etmek
için hedeflemeye kalkmışsa orada artık onun ve cemaatinin sivil bir yanı
kalmamıştır. Bu yaklaşımlarıyla artık Fettulah ve yandaşları bire bir
askeri ve emniyet güçleridir. Yani sivil olmaktan çıkararak askeri ve
emniyetçilerin üniformalarını giymişlerdir.
Bu durumda ise ortaya çıkacak olan tablo kendiliğinden anlaşılırdır.
Madem Fettulah ve cemaati askeri ve polis üniforması giymişlerdir o
zaman bizim de yapacağımız Fettulah ve cemaatini öyle ele almamızdır.
Zaten şimdiden Kürdistan’ın birçok iline kendi emniyet müdürlerini
göndermişlerdir. Bizim de yapacağımız halkımızla birlikte dediğimiz gibi
halkımıza karşı ilan edilen bu savaşı kabul etmektir ve gereken cevabı
halkımızla birlikte vermektir.
Ancak Fetullah’a ilişkin birkaç bilgi vermeden de yazımızı
kapatmayalım. Dini cemaat olarak kabul ettiğimiz bu cenah meğerse
ezelden beri devletçi ve askerci bir gelenekten gelirlermiş. Fettulah ta
1980’lerde yaptığı bir konuşmada 12 Eylül faşist darbesine meğer de
nasıl da methiyeler dizermiş.
Sızıntı dergisinde Ekim 1980’de Son Karakol başlıklı yazısında Fettulah şöyle yazıyor:
“Millet teknesi, sağa sola yalpa yapan bir vapur gibi, batması her an
mukadder görünüyordu. Dillerde bin bir yabancı türkü, dudaklarda bin
bir öldürücü şarap… Daha köklü ve daha gönülden bir hareket gerekliydi
ki, milli bünyeyi kemiren yıllanmış seretanlar (kanser) bertaraf
edilebilsin. Ve işte şimdi, bin bir ümit ve sevinç içinde, asırlık
bekleyişin tuluû saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve
bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi
imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz… Sahnenin bu
rengârenk aldatıcılığı, ortalığı inleten valsin korkunç uyutuculuğu ve
kostümün göz bağlayıcılığı karşısında, oynanan oyunun gerçek yüz ve
vahşetini ilk sezen, son karakolun kahraman bekçileri oldu. Bu sezme,
ümit dünyamızda yeniden kendimize gelmemizi ve kendi kendimizi idrak
etmemizi temin etti. Aslında buna bir sezme demek de uygun değildir. Bu,
düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimâî bünyenin, haricî
bir kısım erâciften temizlenme, arındırılma ve aslına ircâ zaferi. Bu
zafer, kendinden ümit edilenleri getirdiği takdirde, Türk’ün zaferler
hanesinde en muallâ yeri işgal edecektir. Böyle bir ilk tefahhus ve
sezişe, başka bir yazımızda selam durulmuş ve gaziler ocağının yiğit eri
Mehmetçiğe teşekkürler sunulmuştu” diye bitirecektir.
Fettulah “Türk’ün zaferler hanesinde en mualla yeri işgal edecektir”
dediği kurum ya da zafer 12 Eylül faşist cuntasıdır. Hani bugünlerde
güya ret ettikleri 12 Eylül faşist cuntası var ya işte o cuntadır. Hani
bugünlerde çokça yargılıyoruz diye söz ettikleri Ergenekoncular var ya
işte Fettulah yazısında bu Ergenekonlara selam çakıyor.
Hani Türkiye toplumunda meşhur bir atasözü vardır: katrandan şekerde
yapsan cinsine çeker misali, Fettulah cemaat adına harekette etse özü 12
Eylül faşizmdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder