Kürtlerin işi zor derken zorluk, Türk siyasetiyle yarışmaktan ve onların basın ile siyasetini ikna etmek sıkıntısından kaynaklanıyor. Türk basını, Türk hükümetleri ve Türk devleti Kürdistan ve Anadolu üzerinde kurduğu iktidarı paylaşmaz. Sıkıntıdan paylaşacakmış gibi göründüğü bir anda, ters bir vuruşla Kürtlerin tümünü yan yatırır. Kürt ve Türk toplantılarının baş konuğu Cengiz Çandar özerklik ilanı için “laf salatası” dedi.
“laf salatası” demişse, olayın “laf salatası” olarak kalma ihtimali az değildir. Çünkü Kürt siyasetçilerinin ve sorumlularının en çok itibar ettiği Türk gazetecisi Cengiz Çandar’dır. Brüksel’deki Kürt yöneticilerle en çok içli dışlı olan da o dur. Fakat PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu, Cengiz Çandar ile ilgili iyi bir açıklama yaptı:
“AKP’ye diyet ödüyor,” dedi.
Türk basınındaki Kürt dostu görünenlerin tümü, Türkün ulusal çıkarları karşısında Kürdün topunu satar. Ama Kürtler bu satışın niteliğinden yine bir şey anlayamazlar. PSK eski genel Sekreteri Kemal Burkay, Temmuzda Türkiye’yi demokratikleştirmek için döneceğini açıkladı. Turistik bir gezinin Türkiye’nin demokratikleşmesine en ufak bir katkısının olmayacağını herkes biliyor.
Bir ülke düşünün ki, vali, kaymakam, bürokrat, bakan, emniyet amiri, komiser, bucak müdürü, bu mesleklerin hiç birinde sol eğilimli biri yok. Hepsi Hitlerin SS birlikleri gibi tek tip, yani Türk-İslam Sentezi elamanlarından. Sosyalist ve Alevi kimlikli Kemal Burkay, tepeden tırnağa Türkleştirilmiş, sağcılaştırılmış ve dindarlaştırılmış Türk devlet mekanizmasının nesine demokratik katkı sağlayacak?
Kürtler bir türlü ulusal özgürlüklerini sağlayamadıkları gibi, Kürt halkının cellatlarıyla sağlıklı ve tutarlı bir ilişki de kuramıyorlar.
Kürtlerin işi gerçekten zor. 13 Türk askeri ve iki PKK gerillasının hayatını kaybettiği Silvan çatışmasından sonra film yeniden başa sarıldı. Aynı Türk filmini defalarca izlemenin ne kadar bıktırıcı olduğunu hepimiz biliyoruz. Film aynı, fakat zaman ve nesiller aynı değil. Eski bir filmi yeni zamanda yeni nesillere izletmenin etkisi de bir iki hafta ile sınırlı.
Anadolu ve Kürdistan coğrafyasındaki Türk –Kürt kapışmasının her iki halkın bundan sonraki kaderini çizeceğini batılı strateji uzmanları da biliyor. Onun için Türkiye’deki Kürt sorununa kimse dokunamıyor. Amerika ve Avrupa da dokunamıyor. PKK ve Türk devleti de bir adım ilerisine dokunamıyor. Soruna gerçek anlamda dokunulsa iktidarın ve coğrafyanın çatırdayarak çökeceğini herkes biliyor. Bu nedenle herkes sorunu oyalıyor.
Sorunu oyalamak çok kötü bir şey değil. Bir sorunu çözmeye gücün yetmiyorsa oyalayacaksın. Bir çok yazımızda söylemiştik. Kürt sorunun erken çözümü yoktur. Ayrıca Türk devletinin Kürt sorununu çözecek takati de yoktur.
Çözüm adına konuşulan şeyler, sorunun sıkıştırması karşısında ağızdan kaçan şeylerdir. Sosyalist kimlikli Kemal Burkay, Türkiye’deki dinsel ve ırkçı gericiliğin reforumcu bir özelliğinin olmayacağını bilmez mi? Aile hayatını ve çevre ile ilişkilerini 1500 yıl önceki dinsel buyruklara göre düzenleyenlerin yönetiminin, dini her türlü dünyevi işlerin dışında tutmaya çalışan çağdaş insanın beklentilerinin karşılığı olmayacağını da bilir herhalde.
13 Askerin hayatını kaybetmesinden sonra faşist kitleler BDP binalarını linç kuşatmasına aldı. Aynur Doğan Kürtçe şarkı söylediği için sahnede linç edildi.
Aynı şeyler.
Üzerinde yaşadığımız dünya, canlı üretimi konusunda evrimini çoktan tamamlamış. Bu koşullarda, bu sıcaklıkta, bu atmosfer ortamında yeni bir canlı daha türeseydi şimdiye kadar türerdi. Dinazorların hayatında dünyanın koşulları farklıydı, o koşullar ortadan kalkınca dinazorlar da ortadan kalktı. Mevcut haliyle Türk devleti de Kürt sorunundaki evrimini tamamladı. Bu devletten yeni bir şey çıkmaz. Aksine sürekli eskinin tekrarı çıkar.
Türkiye’nin ve Kürdistan’ın üstüne abanmış olan ırkçı ve dinci gericiliğin ömrü de, batılı devletlerin İslam coğrafyasının kemiklerini kırma süresiyle orantılıdır. Fethullahçı iktidarın Amerikan korunmasına alınması da bundandır. Fransız basının Fethullah Gülen’i Amerika’nın ucuz ve geçici bir ajanı olarak nitelemesi de bundandır. Beş-on yıl sonra Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın durumu çok farklı olacaktır. Bu dört ülkeden birer özgür kürdistan’ın fışkıracak olması abartı sayılmamalıdır. Her şey mücadele, çıkarlar ve dünyanın yeni konumlanışıyla ilgilidir.
Onun için eski filmlerin tekrarını izlerken sinirlerinize hakim olmalısınız. Filmler eski olabilir, fakat zaman ve nesiller sürekli değişiyor.
Kürt sorunun çözülmesi, Türk İslamına ve Türk ırkına dayalı oluşturulmuş mevcut devletin çözülmesi oranında çözülecektir.
Bu, doğada yeni bir canlının türemesi için dünyadaki koşulların tümden değişmesi mantığıyla da orantılıdır.
Irak’ta Kürt sorunu nasıl çözüldü? Eski Irak devletinin yıkılmasıyla...
Suriye’de Kürt sorunu nasıl çözülecek? Suriye’deki mevcut rejimin devrilmesiyle...
İran’da Kürt sorunu nasıl çözülecek? İran’daki faşist rejimin yıkılmasıyla...
Türkiye’deki Kürt sorunu nasıl çözülecek? Kuzey Kürdistan’da Türk devletinin çökmesiyle...
Doğa ve toplum yasaları böyle buyuruyor...
“laf salatası” demişse, olayın “laf salatası” olarak kalma ihtimali az değildir. Çünkü Kürt siyasetçilerinin ve sorumlularının en çok itibar ettiği Türk gazetecisi Cengiz Çandar’dır. Brüksel’deki Kürt yöneticilerle en çok içli dışlı olan da o dur. Fakat PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu, Cengiz Çandar ile ilgili iyi bir açıklama yaptı:
“AKP’ye diyet ödüyor,” dedi.
Türk basınındaki Kürt dostu görünenlerin tümü, Türkün ulusal çıkarları karşısında Kürdün topunu satar. Ama Kürtler bu satışın niteliğinden yine bir şey anlayamazlar. PSK eski genel Sekreteri Kemal Burkay, Temmuzda Türkiye’yi demokratikleştirmek için döneceğini açıkladı. Turistik bir gezinin Türkiye’nin demokratikleşmesine en ufak bir katkısının olmayacağını herkes biliyor.
Bir ülke düşünün ki, vali, kaymakam, bürokrat, bakan, emniyet amiri, komiser, bucak müdürü, bu mesleklerin hiç birinde sol eğilimli biri yok. Hepsi Hitlerin SS birlikleri gibi tek tip, yani Türk-İslam Sentezi elamanlarından. Sosyalist ve Alevi kimlikli Kemal Burkay, tepeden tırnağa Türkleştirilmiş, sağcılaştırılmış ve dindarlaştırılmış Türk devlet mekanizmasının nesine demokratik katkı sağlayacak?
Kürtler bir türlü ulusal özgürlüklerini sağlayamadıkları gibi, Kürt halkının cellatlarıyla sağlıklı ve tutarlı bir ilişki de kuramıyorlar.
Kürtlerin işi gerçekten zor. 13 Türk askeri ve iki PKK gerillasının hayatını kaybettiği Silvan çatışmasından sonra film yeniden başa sarıldı. Aynı Türk filmini defalarca izlemenin ne kadar bıktırıcı olduğunu hepimiz biliyoruz. Film aynı, fakat zaman ve nesiller aynı değil. Eski bir filmi yeni zamanda yeni nesillere izletmenin etkisi de bir iki hafta ile sınırlı.
Anadolu ve Kürdistan coğrafyasındaki Türk –Kürt kapışmasının her iki halkın bundan sonraki kaderini çizeceğini batılı strateji uzmanları da biliyor. Onun için Türkiye’deki Kürt sorununa kimse dokunamıyor. Amerika ve Avrupa da dokunamıyor. PKK ve Türk devleti de bir adım ilerisine dokunamıyor. Soruna gerçek anlamda dokunulsa iktidarın ve coğrafyanın çatırdayarak çökeceğini herkes biliyor. Bu nedenle herkes sorunu oyalıyor.
Sorunu oyalamak çok kötü bir şey değil. Bir sorunu çözmeye gücün yetmiyorsa oyalayacaksın. Bir çok yazımızda söylemiştik. Kürt sorunun erken çözümü yoktur. Ayrıca Türk devletinin Kürt sorununu çözecek takati de yoktur.
Çözüm adına konuşulan şeyler, sorunun sıkıştırması karşısında ağızdan kaçan şeylerdir. Sosyalist kimlikli Kemal Burkay, Türkiye’deki dinsel ve ırkçı gericiliğin reforumcu bir özelliğinin olmayacağını bilmez mi? Aile hayatını ve çevre ile ilişkilerini 1500 yıl önceki dinsel buyruklara göre düzenleyenlerin yönetiminin, dini her türlü dünyevi işlerin dışında tutmaya çalışan çağdaş insanın beklentilerinin karşılığı olmayacağını da bilir herhalde.
13 Askerin hayatını kaybetmesinden sonra faşist kitleler BDP binalarını linç kuşatmasına aldı. Aynur Doğan Kürtçe şarkı söylediği için sahnede linç edildi.
Aynı şeyler.
Üzerinde yaşadığımız dünya, canlı üretimi konusunda evrimini çoktan tamamlamış. Bu koşullarda, bu sıcaklıkta, bu atmosfer ortamında yeni bir canlı daha türeseydi şimdiye kadar türerdi. Dinazorların hayatında dünyanın koşulları farklıydı, o koşullar ortadan kalkınca dinazorlar da ortadan kalktı. Mevcut haliyle Türk devleti de Kürt sorunundaki evrimini tamamladı. Bu devletten yeni bir şey çıkmaz. Aksine sürekli eskinin tekrarı çıkar.
Türkiye’nin ve Kürdistan’ın üstüne abanmış olan ırkçı ve dinci gericiliğin ömrü de, batılı devletlerin İslam coğrafyasının kemiklerini kırma süresiyle orantılıdır. Fethullahçı iktidarın Amerikan korunmasına alınması da bundandır. Fransız basının Fethullah Gülen’i Amerika’nın ucuz ve geçici bir ajanı olarak nitelemesi de bundandır. Beş-on yıl sonra Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın durumu çok farklı olacaktır. Bu dört ülkeden birer özgür kürdistan’ın fışkıracak olması abartı sayılmamalıdır. Her şey mücadele, çıkarlar ve dünyanın yeni konumlanışıyla ilgilidir.
Onun için eski filmlerin tekrarını izlerken sinirlerinize hakim olmalısınız. Filmler eski olabilir, fakat zaman ve nesiller sürekli değişiyor.
Kürt sorunun çözülmesi, Türk İslamına ve Türk ırkına dayalı oluşturulmuş mevcut devletin çözülmesi oranında çözülecektir.
Bu, doğada yeni bir canlının türemesi için dünyadaki koşulların tümden değişmesi mantığıyla da orantılıdır.
Irak’ta Kürt sorunu nasıl çözüldü? Eski Irak devletinin yıkılmasıyla...
Suriye’de Kürt sorunu nasıl çözülecek? Suriye’deki mevcut rejimin devrilmesiyle...
İran’da Kürt sorunu nasıl çözülecek? İran’daki faşist rejimin yıkılmasıyla...
Türkiye’deki Kürt sorunu nasıl çözülecek? Kuzey Kürdistan’da Türk devletinin çökmesiyle...
Doğa ve toplum yasaları böyle buyuruyor...
bildiricihasan@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder