20 Ocak 2013 Pazar

CPT İmralı Gerçeklerini Açıklayabilecek mi?

CTP defalarca Protesto edildi
Kürt Gençlerinin CPT İşgal eylemlerinden....


Öcalan 14 yıldır tecritte tutuluyor
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit tüm hızıyla devam ederken, İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) İmralı Adası’nda 5 defa incelemelerde bulundu. 27 Şubat-3 Mart 1999 tarihleri arasında İmralı'da yaptığı incelemede "İmralı'da izolasyon var" tespiti yapan CPT, 16-17 Şubat 2003 tarihinde gerçekleştirdiği ikinci incelemede ise "Hava muhalefeti varsa, başka bir gün görüştürülsün" uyarısını yaptı. 27 Temmuz’dan bu yana Öcalan avukatları ile görüştürülmezken, CPT’nin sessizliği ise tepkilere neden olmuştu. CPT son olarak 17 Ocak günü İmralı Adası’na giderek incelemelerde bulundu. İncelemeden bu yana herhangi bir açıklama yapılmazken, CPT’nin İmralı Adası’nda yaşanan ağırlaştırılmış tecride ilişkin gerçekleri açıklayıp açıklamayacağı ise merak konusu olmaya devam ediyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi'ndeki ağırlaştırılmış tecridi, 15 Şubat 1999'da Türkiye getirilişinden bu yana 14. yılını doldurdu. Her dönem siyasi sürece göre avukat görüşleri engellenen Öcalan buna rağmen zaman zaman kendisi ile müzakere yürütme amacı ile görüşmeye gelen devlet yetkilileri ile süreci yumuşatma adına çaba sarf etti. 1999 yılında 46 kez avukatlarıyla görüşen Öcalan'ın avukatlarıyla 2000 yılında yaptığı görüş sayısı 32'ye indi. 2002 yılında avukatların, Öcalan ile görüşmek için yaptığı 46 başvurudan 12'si reddedildi. 2003 yılında ise, 27 Kasım ile 12 Mart tarihleri arasında görüşlere izin verilmeyerek, yapılan 25 başvurudan 13'ü reddedildi. 2004 yılında 19, 2005 yılında 15, 2006 yılında 21, 2007 yılında 30 kez görüşme gerçekleştirilmişti. 2007 yılından itibaren her geçen yıl Öcalan'ın avukatları ile yapacağı görüşler giderek daha da azaltıldı. 2008 yılında 147 gün, 2009 yılında 77 gün, 2010 yılında ise 119 gün görüşmelere izin verilmedi. 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana ise avukat görüşmeleri 543 gündür "koster bozuk", "hava muhalefeti", "gemi onarımda" gibi uyduruk gerekçelerle engelleniyor.

TECRİT VE İZOLASYON SERCİNE CPT’NİN DAHİL OLUŞU


Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarının, müvekkillerine uygulanan tecride ilişkin 14 yıllık süre zarfında İşkenceyi Önleme Komitesi'ne (CPT) yaptığı başvurular sonucu, CPT İmralı Özel Güvenlikli F Tipi Cezaevi'nde 5 kez inceleme yaptı. 27 Şubat-3 Mart 1999 tarihleri arasında İmralı'da yaptığı incelemede "İmralı'da izolasyon var" tespiti yapan CPT, 16-17 Şubat 2003 tarihinde gerçekleştirdiği ikinci incelemede de avukat görüşmelerinin engellenmesine dikkat çekerek, "Hava muhalefeti varsa, başka bir gün görüştürülsün" uyarısı yaptı. 19-22 Mayıs 2007 tarihinde üçüncü incelemesini yapan CPT, "1999'dan bu yana İmralı'da bir şey değişmedi" tespitiyle tecrit koşullarının ağırlaşarak devam ettiğine vurgu yapmıştı. 2010'da yapılan son CPT ziyaretinde ise, İmralı'daki tecridin düzeltilmesi gerektiği vurgulanmıştı. 2011 ile 2012 yıllarında avukatların müvekkilleriyle görüşmelerinin engellenmesine ilişkin ise Öcalan'ın Avrupa'da bulunan avukatları tarafından her ay düzenli olarak CPT'ye rapor yazılarak İmralı ile ilgili bilgilendirme yapılarak inceleme talebinde bulundu. CPT’nin İmralı Adası’na yaptığı son ziyaret ise 17 Ocak günü gerçekleşti.

CPT’NİN İLK RAPORU

CPT, İmralı Cezaevi'ne ilk ziyaret 1999 yılında gerçekleşti. 27 Şubat- 3 Mart 1999 tarihleri arasında CPT heyeti tarafından yapılan ziyaretin ardından açıklanan ve 49 maddeden oluşan raporda, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın gözaltı sürecinde yaşananlar dahil, birçok konuda yaşadıklarına ilişkin dönemin hükümetine tavsiyelerde bulunuldu. Raporda, "Öcalan'ın yüksek güvenlikli rejim altında, ıssız bir mekanda ve tek başına tutulmasının zihin sağlığı üzerindeki potansiyel olumsuz etkiler yaratacağı, bu olumsuzlukların giderilmesi için ek tedbirlerin alınması gerektiği" tavsiyesinde bulunuldu. Öcalan'ın bir radyoya, gazetelere ve kitaplara ulaşımının temin edilmesinin de gereken bir koşul olduğu belirtilen raporda Öcalan'ı ziyaret etmek isteyen akrabalarının güvenlik ve aşırı gecikme olmadan ziyareti gerçekleştirmelerinin de zorlaştığı ve bunun için tedbirlerin alınması gerektiği vurgulanmıştı. Raporda günün belli bir bölümünde Öcalan'ın kendi hücresi ile yandaki oda arasında özgürce dolaşmasına ve ünitenin dışarıdaki egzersiz olanaklarına daha sık ulaşımına izin verilmesi gerektiği belirtilmiş ve bu hakkın da hiçbir güvenliği tehdit etmeyeceği vurgulanmıştı.

‘HAVA MUHALEFETİ VARSA BAŞKA BİR GÜN GÖRÜŞTÜRÜLSÜN’

11 Eylül 2001'de ABD'de ikiz kulelere yapılan saldırıdan sonra Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle haftada iki kez yaptığı görüşmeler haftada bir güne, ardında da iki saatlik görüşmeler bir saate indirildi. Bunun ardından ise çeşitli gerekçelerle görüşmeler haftalarca engellenmeye başladı. Bu gerekçeler ile Öcalan'ın avukatları ile yaptığı görüşmeler iki-üç ayda bir yapılır oldu. Bu görüşmelerin ardından CPT heyetinin ikinci İmralı ziyareti 16-17 Şubat 2003 tarihlerinde gerçekleşti. Ziyaret sonrasında hazırlanan raporda, Öcalan'a uygulanan izolasyonun son bulması gündemleştirilirken, Öcalan'ın avukatları ve ailesi ile yapılan görüşmelerin çeşitli gerekçelerle engellenmesinin giderilmesi noktasında tavsiyeler yer aldı. "Üç aydan fazla ziyaret hakkının fiili olarak askıya alınması herhangi bir tutuklu için ciddi bir durum olur ve çok uzun bir sureden beri izolasyonda tutulan bir tutuklu için açıkça kabul edilemeyecek bir durumdur" denilen raporda Öcalan'ın akrabaları ve avukatları tarafından ziyaret edilmesinin pratikte işlevsel olması için araçlar bulunması yönünde hükümete tavsiyelerde bulunulmuştu. Raporda ayrıca "Hava muhalefeti" nedeniyle avukatları ile görüşemeyen Öcalan'ın hafta içerisinde başka bir gün avukatları ile görüştürülmesi gerektiği vurgulanmıştı.

‘İMRALI’DA DEĞİŞEN BİRŞEY YOK’

İmralı'daki tecrit, izolasyon ve rutubetli iklim koşulları, insan sağlığı üzerinde büyük tahribatlara neden olduğu için Öcalan'ın rahatsızlıklarına günden güne bir yenisi eklendi. Mart 2007'de Öcalan'ın avukatları, saç telleri üzerinden yaptıkları inceleme sonucunda müvekkillerinin zehirlendiğini açıklamaları üzerine gözler İmralı'ya ve Öcalan'ın sağlık durumundaki gidişata çevrildi. Bulunduğu odanın mimarisinin çok kötü olduğunu ve karbondioksitin oranının yüzde 75 olduğunu belirten Öcalan, avukatlarına Başbakanlık, Tabipler Odası, CPT ve AİHM'e gerekli başvurular yaparak zehirlenme riskine karşı inceleme yapmaları için girişimde bulunmaları gerektiğini söyledi. Kendisine karşı zehirleme gibi bir yönelim olabileceğini belirten Öcalan, "Tüm koşullara rağmen direnmeye devam edeceğini ve kendisine yönelik her girişimin Türkiye'yi Irak'laştıracağı" uyarısında bulundu.

CPT'nin İmralı'ya yaptığı üçüncü ziyaret ise Öcalan'ın zehirlendiği yönündeki açıklamaların gündemleştiği döneme denk geldi.19-22 Mayıs 2007 tarihleri arasında yapılan ziyaretten bir yıl sonra yazılan ve ağır metaller ile zehirlenme yönündeki açıklamalara dair bulguları içeren raporun ileriki bir tarihte açıklanacağı kaydedildi. Dönemin CPT Yürütücü Sekreter Vekili Fabrice Kellens ve Cenevre Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü müdürü ve bir uzman olan psikiyatrist Timothy Harding ile iki mütercim tarafından gerçekleştirilen ziyaretin ardından yayınlanan raporda Öcalan'ın cezaevindeki maddi koşullarının CPT'nin 4 yıl önceki ziyaret zamanı ile karşılaştırıldığında, ya hiç bir şekilde değişmemiş ya da çok az değişmiş olduğuna vurgu yapıldı. Raporda, "1999'da bulunulan ve sonradan genişletilerek mahpusun İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tek başına tutulmasının zararlı etkilerinin hafifletilmesi yönündeki tavsiyelere uygun bir karşılık gelmemiştir. Daha da önemlisi, 1999 yılında CPT tarafından önerilen diğer başka mahpusların da adaya nakledilmesi yönündeki çözüm taslağı hayata geçirilmemiştir” vurgusu yapıldı. Öcalan'a verilen hücre cezalarına da değinilen raporda bu cezalar da eleştirilmişti. Raporun tavsiyeler bölümünde ayrıca Öcalan'ın diğer tutuklular ile birlikte bulunacağı ve daha geniş bir faaliyet alınana sahip bir cezaevine nakli de vurgulanmıştı.

MEDYA RAPORU ÇARPITTI

CPT'nin İmralı Cezaevi ile ilgili hazırladığı dördüncü rapor ise 2010 yılında açıklandı. Raporda, inşa edilen yeni cezaevinde 5 tutsak ile birlikte kalan ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Tabutluk" diye nitelendirdiği cezaevinde Öcalan'ın hücresinde gün ışığına erişimin iyileştirilmesi için gerekli adımların atılmasının tavsiye edildi. Raporda ayrıca Öcalan'ın aile üyeleriyle telefon görüşmesi yapmasına izin verilmesi konusundaki tavsiye de bir kez daha yinelenmişti. Raporda tıbben acil olarak tanımlanan durumlara müdahale edebilecek durumda olan tıbbi olanakların da oluşturulması gerektiği vurgulanmıştı. Fakat rapor basında "İmralı'da tecrit yok" diye servis edilerek manipüle edilmeye çalışılmıştı. Raporun çarpıtılması üzerine Öcalan’ın o dönemki avukatları bunun bilinçli olarak yapıldığını vurgulamıştı. CPT'nin raporuna ilişkin o dönem Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği yanıtta Öcalan'ın ayda iki kez 10'ar dakikalık telefon görüşmesi, televizyon, 4 saatlik havalandırma ve yakınları ile açık görüş yapma hakkından hiç bir zaman yararlanamayacağı belirtilmiş ve bunların hepsine ise Öcalan'ın'' iki kez disiplin cezasına çarptırılması'' gerekçe gösterilmişti.

HAMMARBERG: CPT İLE GÖRÜŞECEĞİM


CPT heyetinin İmralı’da yaptığı son incelemenin ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ağırlaştırılmış tecrit uygulandı. Kesintisiz devam eden tecrit sürecinde avukatlar ve çok sayıda insan hakkı kurumu tarafından CPT’ye çağrı yapılsa da CPT sessizliğini korudu. Ocak 2012’te Türkiye’ye gelen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg ise, ''tecride ilişkin CPT yetkilileriyle görüşeceğini'' söyledi. 20 Haziran günü İstanbul'a gelen ve Öcalan'ın avukatlarıyla görüşen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye Raportörü Fransız Sosyalist Parlamenter Josette Durrieu ve Denetim Komisyonu Sekreteri Sylvie Affholder, Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvururken, bu başvuruya da olumlu yanıt verilmedi. 20 Şubat tarihinde ise Uluslararası Af Örgütü, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e gönderdiği mektup ile Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle görüşmelerini düzenleyen yasa tasarısına ilişkin kaygılarını dile getirmişti.

CPT YENİDEN GELDİ ANCAK BİLGİLENDİRME YAPMADI

CPT heyeti 21-28 Haziran tarihleri arasında Türkiye’ye gelerek cezaevlerinde incelemelerde bulundu. İncelemeler Pozantı Cezaevi’nde yaşananlara odaklanırken, heyet tarafından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit ise görmezden gelindi. CPT, 6 Kasım günü yıllık raporunu açıkladı. Ancak raporda Türkiye’ye ilişkin yıl içinde söylenenlerin tekrarı dışında yeni bir ifadeye yer verilmedi. Raporda Adana’daki Pozantı cezaevinde çocuk tutuklulara yönelik kötü muamele iddialarına ilişkin bu ziyaretin gerçekleştiği ifade edilirken, CPT’nin bu çerçevede Pozantı’daki çocuk tutukluların sevk edildiği Ankara-Sincan cezaevinin yanı sıra İstanbul-Maltepe çocuk cezaevi ile Diyarbakır ve “Gaziantep” E Tipi çocuk koğuşlarını ziyaret etti. CPT heyetinin ayrıca Haziran ayında birçok cezaevine çıkan yangınlar konusunda da Türk yetkililerle görüşmelerde bulunduğu ifade edildi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan konusunda ise şu ifadeler yer aldı: “10 Şubat 2012’de CPT temsilcileri Strasbourg’da üst düzey Türk memurlarla Abdullah Öcalan ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ndeki diğer tutukluların durumuna ilişkin görüşmeler gerçekleştirdi. Bu kişilerin yakınları ve avukat ziyaretlerini kabul edebilmeleri için pratikteki imkana özel bir dikkat gösterildi. Haziran 2012’de Türkiye’ye komitenin gerçekleştirdiği ad hoc ziyareti vesilesiyle Ankara’da bu konuda başka tartışmalar da oldu.” Türkiye'de 21-28 Haziran tarihlerinde inceleme yapan CPT heyeti ile yaptığı görüşmeyi değerlendiren İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise CPT'nin PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilgili olarak kendilerine, "Yakında İmralı ile ilgili tatmin edici gelişme olacak" dediğini söylemişti.

AVUKATLAR SÜREKLİ CPT’YE BAŞVURUDA BULUNDU


27 Temmuz 2011 yılından bu yana Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile avukatlar arasında yapılması gereken görüşmelerin engellenmesine ilişkin avukatlar belirli aralıklarla CPT’ye başvuruda bulundu. Tecridin ilk günlerinde Asrın Hukuk Bürosu, Haziran, Temmuz ve Ağustos ayında gerçekleştirilemeyen görüşmelere ilişkin rapor hazırlayarak CPT’ye sundu. Avukatların diğer başvurusu ise tecridin 65. gününde gerçekleştir. Avukatlar, 65 gündür yapamadıklara görüşmeler için yaptıkları 17 başvuru reddedilmesi ve İmralı Adası'na çektikleri telgrafların ulaşıp ulaşmadığı konusunda ise, herhangi bir cevap verilmemesi üzerine Fransa'nın Strasbourg ketinde bulunan CPT yetkilileri yüz yüze görüşüp, Öcalan üzerindeki tecridi yetkililere anlattı. Avukatlar görüşmelerinde CPT'nin kendi mekanizmalarını kullanarak, girişimlerde bulunması ve bir heyeti İmralı Cezaevi'nde incelemelerde bulunması amacıyla talep etti. Avukatlar ilerleyen süreçlerde de dönem dönem CPT’ye başvurularını yeniledi.

KÜRDİSTAN, AVRUPA VE TÜRKİYE’DE EYLEMLER

Tecrit sürecinde CPT sessizliğini korurken, Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’da ise tecride ilişkin çeşitli eylemler yapıldı. PKK ve PAJK’lı tutsaklar açlık grevleri ile tecride dikkat çekerken, Türkiye ve Kürdistan’da bulunan halklar ise sokaklara dökülerek tecridi lanetledi. Avrupa’da ise tecride ilişkin yapılan açlık grevlerinin yanı sıra gençler defalarca CPT binasını işgal etti. Tecridin 49. gününde 19 Eylül 2011 tarihinde Kürt gençleri, Avrupa Konseyi'ne bağlı CPT'nin de içerisinde bulunduğu Avrupa Konseyi binasını işgal etti. 14 Kasım 2012 günü ise Kürt gençleri bu sefer de Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan CPT binasını işgal etti. Gençler bunun gibi defalarca işgal eyleminde bulunurken bu eylemler kimi zaman ise polis müdahalesi ile sonuçlandı.

HÜSEYNOV: AVUKATLARLA GÖRÜŞME HAKKI EN TEMEL HAK

5 Kasım 2012 günü CPT Başkanı Latif Hüseynov (Lətif Huseynov) Öcalan’a uygulanan tecridi basın mensuplarına değerlendirdi. Huseynov, "Sayın Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüşme hakkı en temel haklardan biridir" dedi.CPT heyetinin 21-28 Haziran tarihleri arasında Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette neden İmralı’ya gitmediği yönündeki ANF sorusuna ise Hüseynov, “CPT olarak bunu kabul ediyoruz. Biz o dönem başta Pozantı olmak üzere tutuklu çocukların kötü ve onur kırıcı muamele gördükleri iddialarına öncelik verdik ama İmralı’ya dair beklenti ve endişelerimizi Ankara’ya ilettik” demekle yetindi.

SON ZİYARET VE CPT’NİN TARİHİ SINAVI

CPT uzun bir aradan sonra son olarak 17 Ocak günü İmralı Cezaevi’nde incelemelerde bulundu. 9 kişilik heyet, cezaevindeki incelemelerinin ardından askeri helikopterle Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanlığı'na geldi. Öte yandan daha önceleri İmralı Adası'na incelemek yapmak için geldiklerinde yetkililere haber vermeyen CPT'nin bu seferki ziyaretlerini daha önceden yetkili makamlara bildirdiği belirtildi. Daha önce yapılan incelemeler, ziyaretin birkaç gün ardından ortaya çıkarken, bu defa ziyaretin yapıldığı saatlerde haberin basın yansıtılması ise hükümetin son günlerde yürüttüğü politikalar çerçevesinde yorumlanıyor. Hükümetin televizyon tartışmalarını başlatmasının ardından ziyaretin gerçekleşmesi de bir başka dikkat çekici konu oldu. Gözler ise tecrit süreci boyunca sessizliğini koruyan ve inceleme yapmayan CPT’nin önümüzdeki günlerde yapacağı değerlendirme veya açıklamada, İmralı’da devam eden tecridi nasıl ortaya koyacağına çevrildi.


ANF

Hiç yorum yok: