BAKİ GÜL
Daha baştan söylemekte fayda var: Gerilla mücadelesine karşı AKP’nin askeri güvenlik politikaları da sonuç veremez. Dağ hükmünü vermiş. Kürtler direnecek, AKP yenilecek. Ne Erdoğan’ın kabadayı kaba gururu ne de çevresindeki düşünce ve konuşma ishali olmuş danışmanları AKP’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı kurtarmaya yetmeyecek.
Kendi gözlerimle gördüğüm “KALEKOL” ve “KARAKOL” yapılanmaları askerin başarısı için çok fazla sonuç veremez. Sınır hattında Silopi’den başlayan ve Hakkari’ye kadar uzanan hattaki karakollara baktığınızda sıralı ve kümeli bir tablo karşınıza çıkıyor. Karakollar, karakolları koruyan tepeler, yol kontrolleri için Türk ordusu konumlanmış durumda. Bazı ilçelerde ve kentlerdeki yurttaşların iki katı nüfusa sahip askerler mevzilendirilmiş durumda. TSK’nin sahip olduğu teknik ya da niceliği onun büyük bir ordu olamayacağı gerçeğini de ortaya çıkarmış durumda. Bütün tekniğe sahip karakollara baskın yapan gerillaların ele geçirdiği belgelerde çok ilginç detaylar var. Örneğin 200 kişilik bir askeri birlikte bir gece için 98 asker nöbet tutuyor. Termal kameralar çalışıyor. Merkezi istihbarat, ABD desteği, gözetleme kuleleri, ağır silahlar, tanklar, panzerler ve daha birçok olanak ile korunan karakollar ve askerler, gerillanın mücadelesi karşısında ağır kayıplar vermeye devam ediyor.
AKP’nin orduyu kendi emrine alması, Özel Tim ve polisleri de gerilla karşısında etkin kullanma çabasına özel paralı askerleri de dahil etmesi sorunu çözmüyor. Türk ordusu daha doğrusu Türk devletinin gerilla karşısındaki askeri ve siyasi performansı şu ana kadar büyük bir başarısızlığın göstergesi durumunda. Zaten geçtiğimiz günlerde Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın savaşta yaşanan asker kayıplarının gizlenmesini itiraf etmesi de bunu gösteriyor.
Çünkü Şîtazin, Oramar eylemi ile başlayan gerilla eylemleri Şemdinli, Çukurca, Eruh ve Beytülşebap hattında devam etti. Amed, Dersim gibi eyaletlerde de gerilla eylemleri kesintisiz ve çeşitli haller alarak sürdü. 15 Ağustos 1984 ile başlayan gerilla savaşı son yıllarda farklı bir hal aldı. Gerilla eylemleri geniş bir alana yayılıyor. Eylem içinde eylem gerçekleştiriliyor. Eylemlerin kesintisizliği, yaygınlığı ve gerillanın alan hakimiyeti konusunda 30 yıllık sürecin en önemli dönemleri yaşanıyor.
Medya savunma alanlarında konuştuğum HPG Komuta Konsey üyeleri, çeşitli düzeylerdeki gerilla komutanları gerillanın her alanda inisiyatifli olduğuna vurgu yapıyor. Yaşanan sürecin özellikleri üzerine konuşurken dikkatimi çeken önemli özellik ise gerilla yapısının motivasyonu. Gerilla kendisini bütün yönü ile yaşanan sürecin başarısına kilitlemiş durumda. Bütün gerilla yapısının –en azından benim tanık olduğum gerilla birlikleri içerisinde- hazırlık düzeyi en ileri düzeyde. Gerilla planlı, programlı, neyi ne zaman yapacağını biliyor. İdeolojik ve askeri olarak geldiği düzey önceki dönemleri aşan özellikte.
Gerilla mevzilerini ve birliklerini dolaşırken de bunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Gerilla komutanlarının anlatımlarında “gerillanın araziye hakimiyeti, komuta düzeyindeki birikimi ve 30 yıllık tecrübe, genç katılımların yoğunluğunun getirdiği dinamizme” dikkat çekiliyor. Ve tabii ki AKP’nin öfke uyandıran zulüm politikaları gerillaları daha da radikal kılıyor. Bunun çok açık bir şekilde görülmesi gerekiyor. Belki tekrar gibi olacak ama konuştuğumuz her gerilla, gerilla komutanları ve KCK yetkilileri savaşın bu hale gelmesini şöyle anlatıyor: “AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca Kürtleri oyalaması ve her fırsat gördüğünde gerilla üzerindeki kitlesel katliam girişimleri, halk üzerindeki baskıları ve en önemlisi de İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit bu savaşın derinleşmesinin temel gerekçesidir.”
Gerçekten de AKP Kürt sorununun geldiği düzeyi en önemlisi de PKK gerçeğini iyi bilmiyor. Kendisini yanıltan düşünce ve strateji üreticilerinin fabrika hatası taktikleri sadece R. Tayyip Erdoğan’ı hasta edebilir. Abdullah Gül’ü hastaneye yatırır. İ. Naim Şahin’e saçmalama ortamı, Bülent Arınç ile Cemil Çiçek’i ise birbirine salar. Çünkü AKP stratejik bir yanlışın içindedir. Seçimlerde aldığı yüzde 50’lilik oranına dayanarak Kürdistan’da sömürgeciliği tazeleme girişimi AKP’nin gerçek yüzünü de ortaya çıkarmış durumdadır. Kürtler ne CHP’nin iflas eden inkar ve imha sistemini ne de AKP’nin derinleşmiş özel savaş politikalarını kabul edecek durumda değildir. Gerillalar sadece kendi gücünü ispat aşamasında değil, başarıyı yaratma aşamasındadır.
1
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
Daha baştan söylemekte fayda var: Gerilla mücadelesine karşı AKP’nin askeri güvenlik politikaları da sonuç veremez. Dağ hükmünü vermiş. Kürtler direnecek, AKP yenilecek. Ne Erdoğan’ın kabadayı kaba gururu ne de çevresindeki düşünce ve konuşma ishali olmuş danışmanları AKP’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı kurtarmaya yetmeyecek.
Kendi gözlerimle gördüğüm “KALEKOL” ve “KARAKOL” yapılanmaları askerin başarısı için çok fazla sonuç veremez. Sınır hattında Silopi’den başlayan ve Hakkari’ye kadar uzanan hattaki karakollara baktığınızda sıralı ve kümeli bir tablo karşınıza çıkıyor. Karakollar, karakolları koruyan tepeler, yol kontrolleri için Türk ordusu konumlanmış durumda. Bazı ilçelerde ve kentlerdeki yurttaşların iki katı nüfusa sahip askerler mevzilendirilmiş durumda. TSK’nin sahip olduğu teknik ya da niceliği onun büyük bir ordu olamayacağı gerçeğini de ortaya çıkarmış durumda. Bütün tekniğe sahip karakollara baskın yapan gerillaların ele geçirdiği belgelerde çok ilginç detaylar var. Örneğin 200 kişilik bir askeri birlikte bir gece için 98 asker nöbet tutuyor. Termal kameralar çalışıyor. Merkezi istihbarat, ABD desteği, gözetleme kuleleri, ağır silahlar, tanklar, panzerler ve daha birçok olanak ile korunan karakollar ve askerler, gerillanın mücadelesi karşısında ağır kayıplar vermeye devam ediyor.
AKP’nin orduyu kendi emrine alması, Özel Tim ve polisleri de gerilla karşısında etkin kullanma çabasına özel paralı askerleri de dahil etmesi sorunu çözmüyor. Türk ordusu daha doğrusu Türk devletinin gerilla karşısındaki askeri ve siyasi performansı şu ana kadar büyük bir başarısızlığın göstergesi durumunda. Zaten geçtiğimiz günlerde Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın savaşta yaşanan asker kayıplarının gizlenmesini itiraf etmesi de bunu gösteriyor.
Çünkü Şîtazin, Oramar eylemi ile başlayan gerilla eylemleri Şemdinli, Çukurca, Eruh ve Beytülşebap hattında devam etti. Amed, Dersim gibi eyaletlerde de gerilla eylemleri kesintisiz ve çeşitli haller alarak sürdü. 15 Ağustos 1984 ile başlayan gerilla savaşı son yıllarda farklı bir hal aldı. Gerilla eylemleri geniş bir alana yayılıyor. Eylem içinde eylem gerçekleştiriliyor. Eylemlerin kesintisizliği, yaygınlığı ve gerillanın alan hakimiyeti konusunda 30 yıllık sürecin en önemli dönemleri yaşanıyor.
Medya savunma alanlarında konuştuğum HPG Komuta Konsey üyeleri, çeşitli düzeylerdeki gerilla komutanları gerillanın her alanda inisiyatifli olduğuna vurgu yapıyor. Yaşanan sürecin özellikleri üzerine konuşurken dikkatimi çeken önemli özellik ise gerilla yapısının motivasyonu. Gerilla kendisini bütün yönü ile yaşanan sürecin başarısına kilitlemiş durumda. Bütün gerilla yapısının –en azından benim tanık olduğum gerilla birlikleri içerisinde- hazırlık düzeyi en ileri düzeyde. Gerilla planlı, programlı, neyi ne zaman yapacağını biliyor. İdeolojik ve askeri olarak geldiği düzey önceki dönemleri aşan özellikte.
Gerilla mevzilerini ve birliklerini dolaşırken de bunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Gerilla komutanlarının anlatımlarında “gerillanın araziye hakimiyeti, komuta düzeyindeki birikimi ve 30 yıllık tecrübe, genç katılımların yoğunluğunun getirdiği dinamizme” dikkat çekiliyor. Ve tabii ki AKP’nin öfke uyandıran zulüm politikaları gerillaları daha da radikal kılıyor. Bunun çok açık bir şekilde görülmesi gerekiyor. Belki tekrar gibi olacak ama konuştuğumuz her gerilla, gerilla komutanları ve KCK yetkilileri savaşın bu hale gelmesini şöyle anlatıyor: “AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca Kürtleri oyalaması ve her fırsat gördüğünde gerilla üzerindeki kitlesel katliam girişimleri, halk üzerindeki baskıları ve en önemlisi de İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit bu savaşın derinleşmesinin temel gerekçesidir.”
Gerçekten de AKP Kürt sorununun geldiği düzeyi en önemlisi de PKK gerçeğini iyi bilmiyor. Kendisini yanıltan düşünce ve strateji üreticilerinin fabrika hatası taktikleri sadece R. Tayyip Erdoğan’ı hasta edebilir. Abdullah Gül’ü hastaneye yatırır. İ. Naim Şahin’e saçmalama ortamı, Bülent Arınç ile Cemil Çiçek’i ise birbirine salar. Çünkü AKP stratejik bir yanlışın içindedir. Seçimlerde aldığı yüzde 50’lilik oranına dayanarak Kürdistan’da sömürgeciliği tazeleme girişimi AKP’nin gerçek yüzünü de ortaya çıkarmış durumdadır. Kürtler ne CHP’nin iflas eden inkar ve imha sistemini ne de AKP’nin derinleşmiş özel savaş politikalarını kabul edecek durumda değildir. Gerillalar sadece kendi gücünü ispat aşamasında değil, başarıyı yaratma aşamasındadır.
1
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder