Esir Muş Kaymakam Adayı Kenan Erenoğlu |
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık gecesi 35 kişi karadan ve havadan bombalanarak vahşi bir şekilde katledildiler. Yanmış ve parçalara ayrılmış cesetlerin getirilmesi için de devlet kurumları hiçbir refleks göstermezken, köylüler katırlar üzerinde cenazelerini taşıdılar. Bu sırada AKP’nin kontrolündeki ana akım medya, hiçbir şey olmamış gibi utanç verici bir sessizlik içindeydi. İktidardaki patronlarından talimat bekliyorlardı.
Aynı medya, katliamdan üç gün sonra Gülyazı Köyü’ndeki öfkeli kalabalığın arasına gönderilen Uludere Kaymakamı Naif Yılmaz’a yönelik saldırı karşısında büyük bir gürültü kopardı. Zaten katliamın ertesinde, olayı örtbas etmek için akıllara ziyan ahmakça şüpheler yaratan medya, kaymakama atılan yumrukları da tahrip gücü yüksek ve yanıcı bombalardan daha tehlikeli olarak göstermeye çalıştı.
AHMAK SORULAR…
Bu sırada ANF’nin neden uçakların havalandığını önceden bildirmediğini !!! söyleyen “ahmak zihniyetler” de çıktı. Tüm bir toplumun kendileri gibi, bir katliamı anlamak için bu kadar aptalca sorularla meşgul olduğunu sanıyorlardı herhalde. Bazıları, Kürt gençlerinin facebook sayfalarında paylaştığı gerilla resimlerine işaret ederek, katliama gerekçe arayacak kadar “katliamcı zihniyetlerini” dışa vurduklarının farkında değildi.
Sorulması gereken onca soru, hesap verilmesi gereken onca suç varken, suni gündemler yaratarak, 35 sivilin hayatını kaybettiği katliamı unutturma, örtbas etme ve haklı çıkarma çabaları süredursun, bir bardak suda kopartılan fırtınaya bakılırsa Türk medyasının gerçekten “kaymakam sevdalısı” olduğu sanılır. Yine, katliamdan 27 saat sonra meydanın karşısına çıkıp Gediktepe’yi hatırlatarak askerlerin bir daha o duruma düşmemesi için katliamı gerekçelendirmeye çalışan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da bakılırsa, askerlerini çok düşünüyormuş gibi algı oluşabilir.
‘KEŞKE ÖLSELERDİ…’
Peki gerçekten öyle mi? 2007’de Dağlıca’da 8 askerin esir alınması ardından “O askerler keşke esir düşmeseler de ölselerdi” diyen dönemin bakanı Mehmet Ali Şahin değilmiydi? O kadar uzağa da gitmeye gerek yok. Halen gerillanın elinde bulunan esir askerler var, bunlar için şu ana kadar hükümet ne tek bir açıklama yaptı, ne de kılını kıpırdattı. Bu esirler arasında bir kaymakam adayı da bulunuyor. Hükümetin ve medyasının konuşmaktan itina ettiği, unutturmaya çalıştığı ve belki de “keşke ölseydi” dediği bir kaymakam adayı…
12 Ağustos günü Muş-Kulp karayolu üzerinde HPG’nin yaptığı bir kimlik kontrolü sırasında Muş kaymakam adayı Kenan Erenoğlu esir alınmıştı. Olayın ardından KCK ve HPG birçok kez çağrılar yaptı, 9 Temmuz’da Diyarbakır’ın Lice ilçesinde esir alınan iki askerle birlikte görüntüleri defalarca yayınlandı. Esirlerin aileleri ve insan hakları örgütleri de devreye girdi, ancak hükümet ve medyadaki sessizlik bozulmadı. Askerlerin serbest bırakılması için oluşturulan heyette yer alan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan bu sessizlik karşısında 20 Ekim günü ANF’ye yaptığı açıklamada "Hükümet kendi vatandaşına yabancılaşmıştır" diyordu.
35 sivil insanın ölümünü, bu katliam karşısında bir halkın tepkisini ve aylardır gerillanın elinde olan iki asker ile bir kaymakam adayını hiç görmeyenlerin Uludere Kaymakamı için gösterdikleri “derin hassasiyetlerinin” bir anlamı ve gerçekliği olabilir mi?
ANF NEWS AGENCY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder