3 Ocak 2012 Salı

Bir AKP Devleti Vahşeti Daha: 8 Cenazenin de Kafası Kopartılmış!

Arşiv Fotoğrafı
Bingöl Yayladere kırsalında 15 Aralık'ta infaz edilen 8 HPG gerillasının kimlikleri, cesetler tamamen yakıldığı için teşhis edilemiyor. Yaşamını yitirenler arasında oğlu olduğunu düşünen Mehmet Karakaya, "8 cenazeye tek tek baktık. Hepsinin burundan yukarısı, kafa kısmı tamamen yok edilmiş. Hepsinin kafaları kopartılmış’’ dedi.

Bingöl'ün Yayladere kırsalında 15 Aralık'ta operasyonda infaz edilen 5'i kadın 8 gerillanın cesedi otopsi yapılmak üzere 17 Aralık'ta İstanbul'a getirildi. Yenibosna Adli Tıp Kurumu önünde İHD, YAKAYDER, Barış Anneleri ve BDP'lilerin bekleyişleri sürüyor.

Cenazelerin kendi çocuklarına ait olabileceği endişesiyle şimdiye kadar 3'ü İstanbul'da, 3'ü Diyarbakır'da olmak üzere toplam 6 aile, cenazelerin kimlik teşhisi için savcılığa başvuruda bulundu.

İstanbul'da başvuranlardan biri de Mehmet Karakaya. Oğlu Şerif Karakaya'nın gerilla saflarında olduğu ve Bingöl kırsalında bulunduğu düşüncesiyle cenazelerin İstanbul'a getirilmesinden hemen sonra önce İHD'ye sonra Adli Tıp Kurumu'na gidip başvuruda bulundu.

'HEPSİNİN KAFASI KOPARTILMIŞ!'

İnsan Hakları Derneği'ne giderek hukuki yardım talep eden Karakaya, daha sonra dernek yetkilileri ile birlikte Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'na gitti. Savcılığa, cenazelerden birinin oğluna ait olabileceğini, teşhis için cenazelerin gösterilmesini ve DNA testinin yapılması için başvuruda bulunan Mehmet Karakaya, savcılıkta engellemelerle karşılaştı ve oradan uzaklaştırılmak istendi. Ancak Karakaya'nın ısrarlı davranması üzerine savcılık yetkilileri cenazeleri göstermek zorunda kaldılar. Karakaya, savcı ve güvenlik görevlileri nezaretinde İHD yetkilileri ile birlikte gördüğü cenazeleri şöyle anlatıyor: "8 cenazeye tek tek baktık. Hepsinin burundan yukarısı, kafa kısmı tamamen yok edilmiş. Yani hepsinin kafaları kopartılmış. Vücudun kalan kısımları tamamen yakılmış bir kömür yığını şeklindeydi. Öyle yakılmış ki, cinsiyetlerini bile ayırt edemezsiniz. Bütün organları yakılıp yok edilmiş. Cenazeleri teşhis etmek mümkün değildi."

NEDEN İSTANBUL?

Savcılık, cenazelerin gösterilmesinin ardından cenazelerle ilgili kendilerinde herhangi bir bilgi ve belge olmadığını, cenazelerin neden İstanbul'a getirildiğini anlayamadıklarını, kimlik bilgileri için Elazığ'ın Karakoçan ilçesindeki cumhuriyet savcılığına başvurmaları gerektiğini söyledi.

Şimdiye kadar gerilla cenazeleri kimlik tespiti için genellikle Malatya Adli Tıp Kurumu'na gönderilirdi. Mehmet Karakaya, bu kez İstanbul'un tercih edilmesini ise şöyle yorumladı: "Bizim gördüğümüz kadarıyla yoğun kimyasal kullanmışlar. İstanbul'a getirmelerinin nedenleri vardır muhakkak. Belki Malatya'da kimlik tespiti yapamayacaklarını bildikleri için İstanbul'a getirildi. Belki, Kürdistan'da yoğun katılımla kaldırılan gerilla cenazelerinden sonra gerilla ailelerini yıldırarak Kürt halkına mesaj veriyorlar. Yada batı metropollerindeki Kürt halkının gerilla cenazeleri karşında gösterecekleri tepkiyi, sahiplenme refleksini görmek istediler."

İstanbul'dan herhangi bir bilgi elde edemeyen Mehmet Karakaya ve diğer iki aile, Karakoçan'ın yolunu tutarlar. Ancak Karakoçan'daki savcılığa vardıklarında da ilginç bir tepkiyle karşılaşırlar. Karakaya, Karakoçan'da yaşadıklarını da, şöyle anlattı: "Oradaki savcı dosyanın kendilerinde olmadığını, dosyayı Diyarbakır'a gönderdiklerini ve hemen burayı terk etmemizi istedi. Savcının yanındaki güvenlik güçleri küfür ederek bizi yaka paça dışarı attılar. ‘Çocuklarınız gibi yakılmak istemiyorsanız bir daha buraya gelmeyin, gelirseniz sonunuz onlar gibi olacak' dediler."

'İLÇE HALKI BASKI ALTINDA'

Diyarbakır’a gitmeden ilçe halkından çatışmayla ilgili bilgi almak isteyen aile, bu kez de devletin ilçedekileri tehdit ettiği gerçeğiyle karşılaştı. İlçedekilerin, ağız birliği etmişcesine tek kelime etmediklerini söyleyen Karakaya, "Çatışmanın nerede olduğunu sorduğumuzda, aslında çatışma olmadığını, bir vahşetin yaşandığını ama bu konu hakkında bir şey söylemek istemediklerini belirttiler. Eğer bir şey söyleyeceklerse de, bunu bağımsız bir heyete anlatabileceklerini söylediler ve bizim de zaman kaybetmeden oradan çıkmamızı istediler. Çünkü güvenlik güçlerinin kendilerini tehdit ederek bu konu hakkında konuşanın akıbetinin de 8 gerilladan farklı olmayacağını söylediklerini anlattılar" diye konuştu.

SAVCILIK AİLELERİ KOVUYOR!

Karakoçan’dan çıkıp bu kez Diyarbakır’a giden 3 aile, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunur. Savcılık, dosyanın kendilerine gelmediğini, cenazelerin de İstanbul’da olduğunu ve İstanbul’a gitmelerini ister. Savcılık, aileyi kovarak, 'bir daha gelmemeleri' uyarısında bulunur. Savcılık kapısında bekleyen güvenlik güçleri tarafından küfür ve hakaretle oradan uzaklaştırılmak istenen aileler, kimliklerle ilgili bilgi almadan Diyarbakır'dan ayrılmayacaklarını kararlı bir şekilde savcılık yetkilerine anlatır.

Karakaya, devamında ise şunları anlattı: "Diyarbakır'da dört gün boyunca sürekli savcılık kapısında bekledik. Bize herhangi bir bilgi verilmeden buradan gitmeyeceğimizi ve gerekirse açlık grevine gireceğimizi söyledik. Israrlı davrandığımızı gören savcılık, dördüncü günün sonunda DNA testi için kan vermemizi kabul etti. Kan örneği verdik. 'Siz gidin, biz size haber vereceğiz' dediler. Ne zaman sonuçlanacağını sorduğumuzda da ‘Bir ay da olabilir, bir yıl da olabilir. Bir daha da buraya gelmeyin' dediler. Biz de İstanbul'a geri döndük ve yeniden Yenibosna Adlı Tıp Kurumu önünde beklemeye devam ettik. O gün bugündür sabahtan akşama kadar kapıda nöbet tutuyoruz. Her gün kurumun önündeki güvenlik güçlerinin hakaretlerine, küfürlerine, tacizlerine maruz kalıyoruz. Oysa bilmeliler ki, ne bizi, ne çocuklarımızı kimyasal silahlarla öldürerek bitiremezler."

‘CENAZELERİMİZ SAHİPSİZ DEĞİL’

Son olarak, uluslararası bağımsız bir heyetin olayı incelemesini ve bağımsız doktorlar tarafından cenazelerin nasıl bu hale getirildiğini, kimyasal kullanılıp kullanılmadığının açıklanmasını talep eden Karakaya, "Ayrıca oğlum bu cenazelerin içerisindeyse tespit edilip cenazesinin bana teslim edilmesini istiyorum. DNA’ları tespit edilmeden, kimlikleri açıklanmadan defnedilmelerini kesinlikle istemiyoruz" dedi.

Kürt halkını da, evlatlarına sahip çıkmaya davet eden Karakaya, sözlerini şöyle bitirdi: "Bu cenazeler Kürt halkınındır, Kürdistan'ın çocuklarınındır. Sahipsiz değiller. Çocuklarımızın kimlik tespiti için ve insanca cenazelerimizi almak için sonuna kadar direneceğiz."

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: