25 Aralık 2011 Pazar

Macaristan'da Demokrasi Tepetaklak

Ekonomik krizin pençesine düşen Avrupa'da, ekonomiyle birlikte demokrasi de başaşağı gidiyor. AB'nin merkezi organlarından tek tek hükümetlerin yaptığı yasal düzenlemelere kadar her alanda gözlenebilen bu eğilimin son ama şu ana kadarki en ciddi pratiği ise Macaristan'da yaşanıyor.

Dünya basınında hak ettiği kadar yer almadı ama Macaristan'da iktidarda bulunan sağcı Fidesz partisi, son birbuçuk yıldır attığı sistematik adımlarla ülkeyi adım adım tek parti diktatörlüğüne doğru götürüyor. 2010 yılında yapılan seçimlerden galip çıkan ve parlamentoda üçte iki çoğunluk sağlayan parti, son 18 ayda anayada yaptığı on farklı değişiklikle ifade özgürlüğünden sosyal haklara kadar birçok anti-demokratik uygulamaya imza attı. Ancak son olarak kabul edilen ve 1 Ocak 2012'de yürürlüğe girecek olan yeni anayasa ile anti-demokratik uygulamalar daha da daraltilarak kalıcı hale getiriliyor.

Yeni anayasanın yürürlüğe girmesiyle bütçe kontrolünden sosyal yaşama kadar birçok alanda ciddi değişiklikler hayata geçecek. Ekonomi, medya, yargı ve denetleme üzerindeki birçok yetki parlamentonun elinden alınarak hükümet tarafından atanan bürokratlardan oluşan konseylere devredilecek. Tamamı iktidar partisi tarafından atanacak bu bürokratların görev süreleri 6 ile 12 yıl arasında değişiyor. Muhalif kesimler bu konseylerin işbaşı yapmasıyla birlikte hükümetin toplum üzerinde daha önce görülmemiş bir kontrole sahip olacağını ve parlamentonun göstermelik bir organ haline geleceğini söylüyor.

Bununla birlikte anayasada seçim kanunu üzerinde de değişiklik yapan iktidar partisi, ince hesaplamalarla önümüzdeki dönemde yapılacak seçimlerden galip çıkmayı şimdiden garanti altına alıyor. Farklı bölgelere farklı dağılımlar sağlayan düzenlemeyle Fidesz partisi lehine önemli değişiklikler yapıldı ve artık bu partinin bir seçim mağlubiyeti almasının çok zor olacağı dile getiriliyor. Ancak başka bir parti hükümete gelse bile Fidesz'in programına sadık kalmak zorunda kalacak. Çünkü iktidar partisi tarafından atanan konseylerin bütün yasal düzenlemeleri veto etme yetkisi bulunuyor.

Yeni anayasa ayrıca Merkez Bankasının özerkliğine son verilerek hükümete bağlanmasından Hristiyanlığın muhafazakar bir yorumunun "devlet politikası" olarak kabul edilmesine kadar birçok alanda daha demokrasinin alanını tırpanlayan düzenlemeler içeriyor.

ZİNCİRLİ MUHALEFET

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Macar hükümetinin yapmış olduğu değişiklikleri eleştirerek, özellikle ekonomi yönetiminin bürokratlardan oluşan bir komisyona devredilmesini ve Merkez Bankasının özerkliğine son verilmesini eleştirdi. Rakiplerinin "Viktatör" olarak andığı Başbakan Viktor Orban ise, yeni anayasayı savunarak bunun özellikle ekonomik krizle başa çıkmak için zorunlu bir adım olduğunu iddia etti. Ancak gerek muhalefet gerekse demokrat çevreler, Orban'ın bu anayasayla birlikte uzun süreli bir totaliter rejimin altyapısını hazırladığını savunuyor.

Anayasada ayrıca "ileriye dönük" hazırlıklar konusunda sinyaller veren düzenlemeler de var. Siyasi arenada iktidardaki Fidesz'e rakip olabilecek iki parti bulunuyor. Avrupa'nın en tehlikeli ırkçı organizasyonlarından biri olarak gösterilen ve silahlı paramiliter güçlere sahip Jobbik partisi ile eski Komünist Parti'nin devamı niteliğindeki Sosyalist Parti. Ancak Sosyalist Parti ile ilgili gelişmeler hayra alamet değil. Yeni anayasaya eski Komünist Parti'nin bir "suç organizasyonu" olduğuna dair maddeler eklendi. Birçok çevre, iktidar partisinin önümüzdeki dönemde bu maddelere dayanarak Sosyalist Parti'yi yasaklayabileceğini öne sürüyor.

Parlamentodan geçen yeni düzenlemeleri protesto eden aralarında eski başbakan Ferenc Gyurcsany'nin de bulunduğu 43 muhalif milletvekili daha önce görülmemiş bir şekilde zincirlenerek gözaltına alındı. LMP millevekili Benedek Javor, gözaltına alınmadan hemen önce "Bugün Macaristan'da demokrasi sona ermiştir" sözleriyle ülkede yaşanan durumun kritikliğini gözler önüne serdi.

Güçlü bir kamuoyuna sahip olan Macaristan'da halkın yeni anayasaya nasıl tepki vereceği merak konusu. Parlamenterlerin gözaltına alınmasından birkaç saat sonra binlerce göstericinin organize olarak hükümeti protesto etmesi halkın sessiz kalmayacağının işareti olarak görülebilir. Ancak Macaristan, şu anda giderek güçlenen bir bürokrasi, tek parti iktidarı, totaliter bir anayasa ve sokaklarda örgütlenen üniformalı paramiliter faşist gruplarla giderek Nazi Almanya'sını çağrıştıran bir görüntü sergiliyor.

Hiç yorum yok: