8 Eylül 2011 Perşembe

''Milli Birlik ve Kardeşlik'' Destanı

Kürtleri teslim almak, ırkçı, asimilasyonist politikadan başka planı yok AKP’nin. Kandil’i bol bol bombalıyor/bombaladı/bombalayacak. Kandil ve PKK kamplarının çevresindeki yüzlerce köy bombalanıyor/bombalandı/bombalanacak: İnsansızlaştırılan bir bölge elde etmek istiyor AKP. Türkiye, İran, Irak, ABD ve Kürt Federe Yönetimi’nin işbirliği bu konuda olmasa(ydı) sivillerin ölümüne rağmen dünya bu operasyonlara göz yummazdı. Dünya demek ABD, AB, Rusya, Çin, Kanada ve Japonya demek! Ya da ABD’ye bile tek başına “dünya” diyebilirsiniz. AKP eşittir “devlet” oldu. Devletten nedense ırkçı Türkçülüğün esasları çıkartılamıyor. Hoş, Türkçülüğün esaslarını bir Zaza (Kürt) bulmuştu ya, hakları var! Kendini bu ülkenin sahipleri gören Beyaz Türklerdir(Kürt, Arap, Makedon, Kafkas, Balkan vs.). AKP rejimi, AB yolunda ilerlerken Baasvari bir rejim kurmanın formülünü buldu. Daha fazla özgürlük, demokrasi söylemlerini yeterli bulan AB, 80-100 sene iktidarda kalacak AKP Hanedanı’na evet diyor.

            AKP on yıldır iktidardadır. Zeynel Abidin Bin Ali, Muammer Kaddafi, Hüsnü Mübarek, Hafız/Beşar Esad, Kral Abdullahlar gibi 50-100 sene iktidarda kalmayı istiyorlar. Ve tüm bunları AB tipi demokrasi adına yapacaklar(!) Adı bu rejimin ileri demokrasi de olsa-çok sayıda çakma muhalefet partileriyle de sistem desteklense!-aslında bu rejim bir monarşi, otokrasi veya diktatörlük değil midir? İktidarda olanla muhalefette olanlar da aynı devlet partisidir çünkü: Birden fazla da olsa bu partiler kılık değiştirmiş tek devlet partisidir(ler). Meğer AKP, bürokratik ve askeri vesayeti kıracağım derken, kendi otoriter (Ilımlı İslam’ı yani ABD İslam’ını) rejimini kurmak istiyormuş.

            Rejimin yeni kalemşorlarının, bir ırkı ortadan kaldıracak düzeyde-hiçbir dinde ve mezhepte yer almayacak kadar!-gözleri dönebiliyor. Biz onları-dünya görüşleri, inançları ne olursa olsun!-akil insanlar bilirdik. Hüseyin Gülerce, “Yepyeni bir dönem var. Türkiye bu kez terörün belini kıracak!” diyor. Tercüme edeyim: “Tüm yöntemleri kullanarak PKK’yi (aslında Türkleşmek istemeyen Kürtleri demek istiyor!) yok edin!” Fehmi Koru ise Sri Lanka modeli(ni) öneriyor. Tercümeye gerek yok ama ben yine de edeyim: “PKK’yi ve bu arada tüm Kürtleri fiziki imhaya (soykırıma) uğratın!”

            Ortada yol göstericilerin “kötü” ve aklın vereceği “iyi” düşüncelerin savaşı var. Bu savaşı bu iki düşünce tipi yönlendirecek. Erdoğan’ın (Birinci Yol) yeni konsepti (MGK konseptidir de!) kötü bir arkadaştır: Özel Harekâtçı Polislerle, Jandarma (Ordu) Özel Harekâtçılarla (yani JİTEM’le) eskiye oranla daha inceltilmiş operasyonlar yaparak  [deşifre olmuş (göze çokça batmış) faili meçhule(!) girmeden, tutuklamalarla] inkâr ve imhaya tavan yaptırmak. Bu arada (en kıdemlileri ve kedileri dahi olmayan) eski tüfeklerden işbirlikçi Kürt devşirmek. MGK’de de şu özetleyeceğim cümlelerle vurgulanan bu açılıma(!) Milli Birlik ve Kardeşlik projesi diyebilirsiniz: “Var olan güvenlik ve otoritenin en güçlü şekilde hissettirileceği terörle mücadele yeni strateji ve yöntemlerle daha etkin, kararlı ve sonuç alıcı bir mücadelenin ortaya konulacağı vurgulanmıştır.” Yani kısacası demokratik Kürt siyasal mücadelesi ortadan kaldırılıyor. İkinci Yol: PKK ve Öcalan’ın Türk siyaseti ve akademisyenlerince biraz daha ayrıntılı incelenmesi(dir). Yeni Hükümet uzlaşmacı ve paylaşımcı bir tavır takınarak Kürt Sorunu’nu çözüme yardımcı olması gerekir. Hatta bunu-Kürtlerle mutabakatı beklemeden de-sırf AB’ye girebilmek için tek başına AKP yapmalıdır. Çünkü “Tarih” AKP’ye böyle bir görevi yüklemiştir. Görevini yapmayanı Tarih-her zaman yaptığını yaparak!-tasfiye edecek ve adını dahi anmayacaktır!

Bülent Tekin 

Hiç yorum yok: