27 Temmuz 2011 Çarşamba

Kıbrıs ve Erdoğan..


Türkiye, “demokratikleşme ve sivilleşme” konusunda, ‘iç talep’in çok düşük olduğu bir yer.

‘Irkçı ve şoven resmi ideoloji’, oldukça başarılı olmuş toplum üzerinde…


Süreç içinde, o denli ‘kısır bir muhalefet’ olmuş ki, ‘muhalifler’ bile, sistem tarafından kendi içinden çıkartılmış.

Seçildiği ilk günlerde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i hatırlayalım.

Kendilerini ‘muhalefet kesimi’nde tanımlayanların birçoğu bile umut bağlamıştı Sezer’e…


Adeta, demokratikleşme umudunu simgesi haline getirmişlerdi.


Ancak bir süre sonra, Sezer’in ‘statükonun en has bekçisi’ olduğu anlaşıldı.


Aslında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ‘biçilen rol’ de Sezer’inkine benziyor.


Militarizmin geriletilmesinde, Erdoğan’a değer biçenlerin nasıl da yanıldıkları zamanla ortaya çıkıyor.


Tayyip Erdoğan, sistemin ‘kilit’ konularında militaristler ile ‘muhteşem bir uyum’ içindedir aslında..


Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin ‘Kıbrıs politikası’ üzerine yaptığı konuşmalar,  bu durumun en çarpıcı örneğiydi.


Kıbrıs’ta konuşan sanki Türk Genelkurmay Başkanı idi ya da sanki Kıbrıs’ın eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tı.


Irkçı, şoven, işgalci idi tüm konuşma metni..


‘Verecek bir karış toprağımız yok’ edası ile nasıl bir ‘statüko bekçisi’ olduğunu kanıtladı o da…


Kıbrıs, Türk militarist yapısının en hassas noktalarından biri…


Kontrgerillanın tüm kirli ilişkilerinin merkezi.


Kıbrıs’a bu haliyle sahip çıkmak, kontrgerillaya sahip çıkmaktır.


Oradaki tüm kirli ilişkilere ve sonuçlarına sahip çıkmaktır.


Unutamayalım, Kıbrıs’ta yerleşik tüm kirliliklerin simgesi Rauf Denktaş, 1957 yılında Türk Mukavemet Teşkilatı’nın başına getirilmiştir.


Ve ‘Türk Mukavemet Teşkilatı’, ‘Özel Harp Dairesi’ne bağlıydı ve bu daire tarafından yönlendiriliyordu.


Bu teşkilatın bütün amacı ‘adaya Türk müdahalesi’nin alt zeminini hazırlamaktı.


Bu amaca ulaşmak için birçok suç işlediler.


Ve Kıbrıs’ın işgali gerçekleşti.


Bu işgale ve işgalin tüm sonuçlarına sahip çıkmak ‘gerçek Kıbrıslılara’ hakarettir.


Bugün Tayyip Erdoğan’ın yaptığı da budur.


Bu politikaya muhalefet eden tüm Kıbrıslıları ‘marjinal’ olarak ilan etmekte ve yok saymaktadır.


Tayyip Erdoğan, izlediği Kıbrıs politikası ile Türk Mukavemet Teşkilatı, Rauf Denktaş ve Özel Harp Dairesi ile aynı çizgiye gelmiştir.


Not: Şabomozu kaybettik. Çok acılıyız. Işık içinde uyusun.

Hiç yorum yok: