Gerillalar ile Türk ordusu arasındaki çatışmalar devam ediyor. Bahar ve yaz aylarında başlayan hareketlilik hiç gerilemedi. Kuzey Kürdistan ve medya savunma alanlarında gerillaların yaptıkları operasyon ve eylemler bütün hızıyla devam ederken, Türk ordusu da bu hareketliliği engellemek için çeşitli operasyon girişimlerinde bulundu. Karşılıklı operasyonlarda yaşanan şiddetli çatışmalarda can kayıpları yaşandı. Gerilla kendi cephesinden günlük açıklamalarla yaşanan çatışmaların sonuçlarını kamuoyuna duyurdu. Ancak Türk ordusu çok şiddetli geçen ve ağır kayıpların yaşandığı bu sürece ilişkin kamuoyuna doğru dürüst bir açıklamada bulunmak yerine bazen hiçbir şey yaşanmamış gibi davrandı. Oysa bahar ve yaz ayları ile başlayan çatışmalı süreç hızından hiçbir şey kaybetmeden sonbahar aylarında da sürdü. Onlarca askerin öldüğü belgeli olmasına rağmen Türk ordusu birkaç "hafif yaralı" asker sayısı vererek durumu örtmeye çalıştı. Recep Tayyip Erdoğan ise, "Kırsal alanda bir karış toprağımız bile kimsenin hakimiyetinde değil" diyor. Danışmanları PKK'nin başlattığı "Devrimci Halk Savaşı" strateji ve taktiğinin ise başarısız olduğunu iddia ediyor. Peki durum gerçekten AKP iktidarı, Türk ordu yetkilileri ile medyasının söylediği gibi mi? Tabii ki öyle değil. İşte size somut örnekleri ile gördüğümüz, yaşadığımız, tanık olduğumuz ve birincil elden bilgisini aldığımız gerilla eylemleri, askeri operasyonlar gerçeği...
HAKKARİ ÇEVRESİNDE GERİLLA ALANLARA HAKİM
Aylardır gerillaların denetiminde olan bölgede gazetecilik yapıyoruz. Bizim tanık olduğumuz, gördüğümüz, yaşadığımız, belgelediğimiz durum ise çok farklı. Çatışmaların en yoğun olduğu Şemzinan (Şemdinli), Çele (Çukurca) ve Gever (Yüksekova) merkezleri ile bu alanlara yakın kırsal bölgelerde yaşanan çatışmaların bir bölümüne tanık olduk. Ayrıca çatışmaların içinde bulunan gerillalar ve cephe komutanları ile konuştuk. Yerel kaynaklardan bilgiler edindik. Günlerce bu hatlarda yürüdük. Kamera ve fotoğraf çekimleri yaptık. Sınır taşlarını, sınırdaki tel örgüleri geçtik. Sınır hattındaki karakolları gözlemledik. Türk ordusunun karadan ve havadan operasyon girişimlerini gördük. Onlarca hava saldırısı, obüs, tank, havan ve top bombardımanı altında kaldık. Türk ordusunun bütün bu girişimlerine karşı direnen, eyleme geçen ve operasyon yapan gerilla birlikleriyle karşılaştık. Bizim yaşadığımız, gördüğümüz ve tanık olduğumuz gerçekler ile Türk devlet yetkilileri ve medyasının yansıttığı gerçekler çok farklı.
ÇATIŞMADAN ÇIKAN YARALI GERİLLANIN ANLATTIKLARI
Eylül ayının son günleri ve Ekim ayının ilk üç haftasında gördüğümüz, belirli yönleri ile belgelediğimiz Çele, Gever ve Şemzinan hattındaki gerçekleri buraya not edelim:
2012 yılının başından itibaren Çele (Çukurca) bölgesi sıcak çatışmaların en çok yaşandığı bölgeydi. Bu hattaki bütün askeri üs ve karakolların gerilla kuşatmasında olduğunu birebir yaşayarak gördük. Gerillalar ile ilçe merkezine 15 ile 20 dakika uzaklığında röportajlar yaptık. Gerilla mevzilerini dolaştık. Asker karakol/kalekollarını çektik. Askerlerin hareketlerini (daha doğrusu hareketsizliğini) kaydettik. Onlarca uçak saldırısı, sayısız topçu bombardımanını gördük. Ancak gerilla, mevzilerinden bir adım bile geri çekilmemişti. Ekim ayının ilk günlerinde Bilican Alayı yakınlarında operasyona çıkmak isteyen Türk ordu birlikleri ile bir grup gerilla arasında çatışma yaşandı. Türk ordusu ve medyası bu çatışma ile ilgili açıklama ve haberlerinde 13 gerillanın yaşamını yitirdiğini duyurdu. Onlara göre hiç asker kaybı da yoktu. Ancak biz o alana yakın bir bölgedeydik. Türk radyo ve televizyonlarından operasyon haberlerini dinliyorduk. Türk haberleri "13 gerillanın öldürüldüğünü" geçiyordu. Tam o sırada sözkonusu olan o çatışmada yaralanıp gelen bir gerilla ile karşılaştık. Adı Xemgin'di. Gerillanın yarası çok ağır değildi. Deneyimli bir gerillaydı. Patlamanın basıncı kulaklarını etkilemişti. Ayaklarından ise birkaç şarapnel parçası almıştı. Biz biraz tedirgindik. Ancak o yarasını umursamıyordu. Bize çatışma anını detaylıca anlattı. Çatışma, Bilican Alayı yakınlarında yaşanmış, operasyon yapmak isteyen Türk ordu birlikleri ile iç içe girmişlerdi. 13 rakamını sorduk. Gülerek "diğer iki kişi kim?" diye sordu. O alandaki gerilla grubunun sadece 11 kişi olduğunu söyledi ve devam etti: "Bizim grup Bilican Alayı'nın çevresindeydi. Askerler sadece karakolun güvenliğini sağlamak için araziye çıkmak istedi. Biz yanıbaşlarındaydık. 5 asker bize yakın bir kayanın yanına geldi. Çok yakın ve açık hedeftiler. İlk ateşte o 5 asker öldü. Onlara yakın askerler çığlık attı ve kaos içine girdiler. Sonra askerlerin grup disiplinleri bozuldu. Gerillanın ateşi ile 4 asker daha öldü. Çatışma şiddetlendi. Askerler yardım istedi. Önce kobra helikopterleri geldi. Alanı rastgele bombaladılar. Askerler geri çekilmişti. Bir kobra roketi RPG roketleri taşıyan arkadaşımızın yakınına düştü. O patlama benim yakınımdaydı. Basıncı kulaklarımı etkiledi ve ayaklarımdan bir iki şarapnel parçası aldım. Ancak çatışmada başka askerler de öldü. Arkadaşlarımız askerlerden birkaç silah kaldırdı. Sonra kobra helikopterler de gitti. Uçaklar geldi. Sonra top atışları devam etti. Ancak etkili olamadılar. Çünkü biz kendimizi sağlama almıştık. Durum budur. Türk medyasının geçtiği haber yalandır!" Bütün bu detayları Xemgin bize anlattı. Gayet rahattı. Daha başka merak ettiğimiz sorular sorduk. Yanıtladı. O da bize sorular yöneltti. Sohbetimiz birkaç saat devam etti. Daha sonra o yaralı gerilla atına binip tedaviye gitti. Aradan bir hafta ya da 10 gün geçmemişti. Xemgin'in selamlarını aldık. Xemgin yine birliğine geri dönmüştü. Kaldığı yerden devam edecekti...
ZAGROSLAR GERİLLANIN MEKANI
Biz bulunduğumuz alandan operasyon ve çatışmaların daha yoğun olduğu başka bir alana doğru yolumuza devam ettik. Zagrosların en sarp alanlarına doğru yürüyoruz. Medya savunma alanlarından Kuzey Kürdistan'a doğru ilerliyoruz. Sınır hattında Türk savaş uçaklarının saldırıları tüm hızıyla devam ediyor. Uçak saldırıları durunca bu kez topçu saldırıları anlamsız ve rastgele aralıklarla sürüyor. Yolculuğumuzda bize eşlik eden gerillalar deneyimli. Oldukça rahatlar. Mola vereceğimiz yerleri özenle seçiyorlar. Yolculuğumuzda doğanın sunduğu imkanları ve kendilerindeki erzakları ikram ediyorlar. Biz operasyonların ve çatışmaların yoğunlaştığı alandan gelen bilgileri merak ediyoruz. Yolculuğumuzu hızlandırıyoruz. Sınır taşlarını geçiyoruz. Derin vadilere giriyoruz. Yüksek tepeleri saatler süren yürüyüşlerle aşıyoruz. Dağların doruklarına yakınız. Kürt ülkesinin sarp dağlarını, ırmaklarını, vadilerini ve ormanlarını izliyoruz. Savaş nedeniyle boşaltılan köylerden geçiyoruz. Güzelim köylerde sadece yabanıl hayat var. Evler yıkılmış, kimseler yok. Tarlalar ekilmemiş. Bağlar ve bahçeler bakımsız. Gerillalar ile köylerden geçiyoruz. Karakolları anlatıyor bir gerilla. Her tepenin ardında, kendilerine göre güvenlikli olan alanlarda karakollar ve asker tepeleri var. Ancak gerilla için bir anlamı yok. Gerillalar rahat bir şekilde bizi bu bölgelerden geçiriyor. Çünkü alan hakimiyeti gerillanın kontrolünde.
ASKER MEVZİLERİ TERK ETMEK ZORUNDA KALMIŞ
Gerçekten de yol boyunca askerlerin kullandıkları mevziler terk edilmiş. Gerillalar o mevzileri kontrol altına almış. Mevzilerde askerlerden kalan malzemeler dikkatimizi çekiyor. Asker miğferleri, tel örgüler, elbise parçaları, askerlerin kullandıkları konserveler ve dahası. Gerillanın yoğun operasyon ve eylemleri sonucu askerler geri çekilmek zorunda kalmışlar. Bu tabloyu en güzel anlatan kare askerlerin artlarında bıraktıkları boş mevziler ve asker miğferi.
Savaş uçakları ise yine hareketli. Gerillalar "Arkadaşlar yine kapsamlı bir eylem yapmış" diyor. Gerilla komutanı muhabere telsizini dinliyor. Ekim ayının ilk günlerinde giderek şiddetlenen çatışmalara ilişkin bize bilgi veriyor. Gever (Yüksekova) hattında gerillaların kuşattığı karakollara erzak ve cephane taşımak isteyen askeri konvoy ve operasyon kolu gerillalar tarafından vurulmuş. Askerler geri çekilmek zorunda kalmış. Ancak gerillaların bulunduğu varsayılan bölgeye rastgele savaş uçakları ve topçu bataryaları bombardıman yapıyor. Bu çatışmalara ilişkin Türk medyasında hiçbir haber geçmiyor. Oysa yaklaşık 2 hafta süren sıcak çatışmada çok sayıda asker ölüyor, askeri araçlar sabotaj eylemleri ile parçalanıyor, helikopterler darbe yiyor, savaş uçakları kesintisiz hergün bombardıman yapıyor. Türk ordusu, AKP iktidarı ve medyası ise bütün bu yaşananları görmezden geliyor. Suriye ile yaşadıkları krizle bu gerçeği örttüklerini söylüyor bir gerilla. Ve bize Gever hattında Cilo ve Çarçela dağları arasındaki askeri operasyon ve çatışmalarla ilgili bilgileri veriyor.
BİR YANDAN KIŞ HAZIRLIĞI, BİR YANDAN ÇATIŞMA İÇİNDELER
"Hakkari’nin Şemdinli, Yüksekova ve Çukurca ilçelerinde devam eden devrimci harekat çerçevesinde alandaki eylemsellikler ve çatışmalar devam ediyor.
4 Ekim günü saat 00.40 sularında Gever’den Şemdinli’ye giden bir askeri konvoya yönelik olarak Şapata ve Radyolink alanları arasında arkadaşlar tarafından bir eylem gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen eylem sonucunda 1 kirpi tipi araç imha olurken düşmanın ölü ve yaralılarının sayısı tam net değil. Aynı gün saat 02.30 sularında Şemdinli’den Gevere giden bir askeri konvoya yönelik olarak gerillalarımız tarafından bir eylem gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen eylem sonucunda bir akrep tipi zırhlı araç imha ediliyor. Bir süreden beri Şemdinli ilçesine bağlı Garê ve Melayan sırtlarında operasyona çıkan işgalci TC ordusu gerillalarımızın direnişi ile karşılaşmış ve ilerleyemeyen işgalci TC ordusu bir kademe geri çekilmek zorunda kalmıştır. Alandaki operasyon halen devam etmektedir. 4 Ekim günü sabah saat 09.00 sularında ise Gever’in Gite köyüne indirme yapmak isteyen bir skorsky tipi helikopter, gerillaların direnişi ile karşılaşmış ve indirme yapamadan alandan uzaklaşmak zorunda kalmıştır."
Bu bilgiler HPG Basın İrtibat merkezi tarafından kamuoyu ile paylaşılıyor. Ancak Türk medyasında bu olan bitenle ilgili bir satır bilgi yok. Ancak biz çatışma alanlarına yakın yerdeyiz. İlgili gerillalar da yaşananları bize özetliyor. Uçak ve top saldırısı ise devam ediyor hala.
Biz gerilla mevzilerini ziyaret ederken Zagrosların en sarp bölgesine doğru ilerliyoruz. Ekim ayının başı, ancak bu alanda soğuklar daha erken başlamış. Yükseldikçe soğuk hava fırtınaya dönüşüyor. Gerillalar ise buna hiç aldırış etmeden uğraşılarına devam ediyorlar. Bir yandan kış hazırlıkları, bir yandan yeni mevziler bir yandan da çatışma içerisindeler. Normal bir insanın, bir askerin enerjisinin yetemeyeceği ölçüde çabalarını sürdürüyorlar. Konakladığımız yerde HPG Komuta Konsey Üyesi Kendal Glord bizi karşılıyor. Bu alandaki hareketliliği soruyoruz. Yeni çatışma ve eylem haberlerinin geldiğini söylüyor. Cihazıyla son bilgileri alıyor.
ASKERİ KONVOYLARA GEÇİT YOK
4 Ekim günü saat 22.00 sularında Yüksekova ilçesi Geliye Doskî alanına bağlı Memuşte ve Veregoz köyleri arasında geçmekte olan TC ordusuna ait askeri konvoya yönelik bir eylem gerçekleştirildiğini söylüyor. Gerillalar 30 araçtan oluşan askeri konvoyu 4 koldan vuruyor. Gerillalar 1 jammer sinyal karıştırıcı aracı imha etmiş, 2 akrep tipi zırhlı aracı da darbelemiş. Eylem ardından gerillalar ile askerler arasında 4 saat boyunca çatışma yaşanıyor.
Konvoy operasyon alanına ulaşamamış ve saat 03.00’de geri çekilmek zorunda kalmış.
Yine bu alanda Mergezerê alanına bağlı Gire Çeta'da, saat 15.30’da ise gerillalar Bezele (Aktütün) karakolundan dönen ve 6 TIR’dan oluşan konvoya yönelik Geliye Bembu alanına bağlı Sirînos ile Derebanê köyleri arasında bir eylem gerçekleştiriyor. 3 TIR yakılıyor. TIR şoförleri ise uyarılarak serbest bırakılıyor.
Bu alanda bulunduğumuz günlerde buna benzer gerilla eylemleri gerçekleştiriliyor. Savaş uçakları, helikopter hareketliliği ve top atışlarının yoğunluğunu biz de gözlemleyebiliyoruz. Ancak sıcak temas yaşanan eylem alanlarına biraz uzağız. Zaman zaman sıcak çatışma alanından bulunduğumuz alana bazı gerillalar geliyor. O gerillalar yaşanan anları sıcağı sıcağına bize aktarıyor. Çoğu günlerdir çatışma içerisinde olmasına rağmen yorgunluk görüntüsü vermiyorlar. Aynı hızda ve enerjide kendi çatışma mevzilerine geri dönüyorlar. Öylesine ki çatışmalarda yaralandığı halde yarasını arkadaşlarından gizleyenler olduğunu görüyoruz. Gerilla komutanlarının sert eleştirisi karşısında sessiz kalan bu gerillalara "neden böyle yaptıklarını" soruyoruz. Gerillalar bize gülümsüyor. O sıcak alanda, arkadaşlarından ayrı kalmak istemiyorlar. "Yaranın tedavisi daha sonra da olur" diyorlar. Pratik tedbirler aldıklarını söylüyorlar. Ancak çatışmalara bir günde birkaç saat giren askerlerin hemen değiştirildiğini duyuyoruz. Bunun nedeni askerlerin psikolojisinin hemen bozulmasıymış. Korku ve tedirginlik nedeniyle askerler günlük olarak değiştiriliyor. Ama çoğu zaman askeri sevkiyatlar engellendiği için de askerler bir hayli zorlanıyorlar.
TSK ZORLANINCA HAVA SALDIRISI YAPIYOR!
Gerilla eylemleri karşısında zorlanan ve hedefine varamayan Türk ordusu; eğer büyük kayıp vermişse, hemen Medya Savunma Alanlarına bağlı Kandil, Xakurke, Xınere gibi bölgelere hava saldırısı düzenliyor. Köylere, köylerin arazilerine bombardımanlar yapıyor. Çoğu kez tanık olduğumuz bu rastgele bombardımanlarda siviller büyük zarar görüyor.
DEVAM EDECEK...
ANF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder