Uludere Katliamı ardından
inceleme yapmak amacıyla aralarında Konfederasyonumuzun da olduğu birçok
sivil toplum kuruşu ve demokratik kitle örgütü hazırladıkları raporu 3
Ocak tarihinde (dün) Mülkiyeliler Birliği'nde gerçekleştirilen basın
toplantısıyla kamuoyu ile paylaştı.
Rapor'un Tam Metni Aşağıdadır
ŞIRNAK İLİ
ULUDERE (QILEBAN) İLÇESİ
GÜLYAZI (BUJEH) VE ORTASU (ROBOSKİ) KÖYLÜLERİNİN KATLEDİLMESİ İLE İLGİLİ
ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU
( ROBOSKİ KATLİAMI RAPORU )
03 Ocak 2012
OLAY :
Şırnak
İli Uludere (Qileban) İlçesi Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski)
Köylerinden Irak sınırına geçmiş ve dönmekte olan sivillerin sınırın
sıfır noktasında 28.12.2011 tarihinde 21.30-22:30 sularında Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu meydana gelen
saldırıda;17’si çocuk, tamamı erkek olmak üzere toplam 35 insanın toplu
halde yaşamlarını yitirmesi, 1 kişinin yaralanması ve 2 kişinin yara
almadan sağ kurtulması olayı.
AMAÇ:
Bu katliam nedeni ile
mağdurlar, mağdur yakınları, varsa görgü tanıkları ve resmi yetkililer
ile görüşmek, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler sonunda
rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndererek
maddi gerçeğin açığa çıkarılmasına katkıda bulunmak, kamuoyunun gerçek
bilgiye ulaşmasını sağlamak, faillerin bulunması ve haklarında gerekli
soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla bir insan hakları
heyeti oluşturulmuştur.
HEYET OLUŞUMU:
Olay 29.12.2011 günü
sabah saat 09 civarında öğrenilir öğrenilmez, İHD ve MAZLUMDER Genel
Merkezleri, yerel şubeleri ile görüşerek ön inceleme ve araştırma yapmak
üzere bir heyet oluşturulmasını ve böylece oluşan I. heyet olay
bölgesine 29.12.2011 günü akşam saatlerinde gitmiştir.
STÖ ve DKÖ’lerden heyet oluşumu için görüşmeler
yapılmış, aynı gün İHD, MAZLUMDER, KESK, TTB, TİHV, ÇHD, Türkiye Barış
Meclisi ve DİSK Genel İş’ten oluşan merkezi heyet akşam saatlerinde
Diyarbakır’a ulaşmıştır.
ÖN İNCELEME VE ARAŞTIRMA YAPAN I. HEYETİN OLUŞUMU:
I. Heyet: MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Selahattin ÇOBAN, MAZLUMDER
Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahim AY, MAZLUMDER Diyarbakır Şube
Yöneticisi Deniz ÇAVUŞ, MAZLUMDER Diyarbakır Şube yöneticisi Nurettin
BOZKURT, MAZLUMDER Hakkari Şube Başkanı Cengiz ŞEN, MAZLUMDER Hakkari
Şube Yöneticisi Nihat GÜR ve MAZLUMDER Hakkari Şube Yöneticisi Çetin CAN
ile
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Yöneticisi ve
İHD MYK Üyesi Serdar ÇELEBİ, İHD MYK Üyesi Haşim USLU, İHD Siirt Şube
Başkanı Vetha AYDIN, İHD Mardin Şube Başkanı Erdal KUZU, İHD Mardin Şube
Yöneticisi Hüseyin CANGİR, İHD Van Şube Sekreteri Sami GÖRENDAĞ, İHD
Van şube üyesi Arşad NARÇİN, İHD Hakkari Şube Sekreteri Sait ÇAĞLAYAN,
İHD Hakkari Şube Saymanı Ferzende TAŞ, İHD Hakkari Şube Yöneticisi Garip
GAZİOĞLU, İHD Yüksekova Temsilcisi Bedirhan ALKAN’dan oluşmuştur.
STK ve DTÖ’lerden Oluşan II. HEYET: II. Heyet İHD
Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, MAZLUMDER Genel Başkanı A. Faruk Ünsal,
MAZLUMDER GYK Üyesi Nurcan Aktay, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Türk
Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyeleri Osman Öztürk, Halis Yerlikaya,
Zülfikar Cebe, Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı,
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Hürriyet Şener,
Türkiye Barış Meclisi Sekretaryasından Selma Güngör, İmam Canpolat, DİSK
Genel İş Yönetim Kurulu Üyesi Remzi Çalışkan ve yazar Temel Demirer’den
oluşmuştur. Heyete Diyarbakır’dan Eğitim Sen Diyarbakır Şube Başkanı
Kasım Birtek, KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü BTS Şube
Sekreteri Veysel Özhekti, BES Diyarbakır Şube Başkanı Edip Binbir, SES
Diyarbakır Şube Yöneticisi Ramazan Kaval, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı
Şemsettin Koç eşlik etmişlerdir. Heyete yol boyunca Batman, Mardin,
Siirt, Şırnak, Hakkari ve Van illerinden kurumlarımızın yerel
şubelerinin yöneticileri ve üyeleri de katılmıştır.
HEYET GİRİŞİMLERİ:
Heyetten birinci
grup, 29 Aralık 2011 tarihinde saat 17.00 sularında Şırnak İli Uludere
(Qileban) İlçesine varmış, Devlet Hastanesinde cenazeleri tek tek
incelemiş, otopsi yeri ve şartları ile cenazelerin tutulma koşullarını
incelemiş, fotoğraf çekimi yapmış ve saat 19.00’da “önizlenim” raporu
yayınlamış, 30.12.2011 tarihinde sabah erken saatlerde otopsi
işlemlerinin tamamlanmasını beklemiş, otopsi işlemlerinin ardından
Gülyazı (Bujeh) Ve Ortasu (Roboski) Köylerine geçmiş, olayın meydana
geldiği yerde incelemelerde bulunmuş, birçok köylü ve maktül yakınları
ile görüşmüş, görgü ve beyanlarını almıştır. İnceleme ve araştırmanın
büyük bir kısmı heyet üyeleri tarafından fotoğraf ve kamera çekimi ile
kayıt altına alınmıştır.
MAZLUMDER Genel Merkezi, heyet çalışmalarına
kolaylıklar sağlanması ve heyet görüşmeleri için 30.12.2011 tarihinde
yazı ile Şırnak Valiliği, Uludere Kaymakamlığı, Şırnak Cumhuriyet
Başsavcılığı ve Uludere İlçe Jandarma Komutanlığından randevu talep
etmiştir.
Merkezi heyet 30.12.2011 günü sabah saat 04.30’da
Diyarbakır’dan bir otobüs ile yola çıkmış, saat 11.00 civarında Uludere’
ye ulaşmış, burada cenaze konvoyu ile Ortasu ve Gülyazı köylerine kadar
konvoyla yola devam etmiş, Gülyazı Köyünde cenaze defin işlemlerinin
başlangıç kısmına katılmış, zaman geçirmeden olay yerine gitmiş, olay
yerine heyetin gittiğini gören askeri birliğin olay yerine (sınır
hattına) helikopterlerle asker sevkiyatı yaparak heyetin olay yerine 200
metrede geri dönmesine mecbur bıraktığı, olay yerinden dönen heyet
olayın görgü tanıkları ile görüşmüş, üç aileyi evlerinde ziyaret ederek
taziyede bulunmuş ve olay hakkında bilgilerine başvurmuş, Ortasu köyü
muhtarı ile olaydan sağ kurutulan iki kişi ve diğer köylülerle görüşmüş,
akşam saat 20.00 gibi köyden ayrılmıştır.
HEYETİN OLAY YERİNE GİDİŞİ VE YAPTIĞI GÖRÜŞMELER:
Heyetten birinci grup Şırnak İli Uludere (Qileban)
İlçesine 29 Aralık 2011 günü saat 17.00 sularında varmıştır. Uludere
(Qileban) İlçesinin girişinden itibaren çok fazla yabancı plakalı aracın
ve insanın olduğu gözlemlenmiştir. Öldürülen 35 kişi Uludere (Qileban)
İlçesi devlet hastanesine, yaralı bir kişinin Şırnak Devlet hastanesine
götürülmüş olduğu diğer iki sağ kurtulan kişiden birinin şokta olduğu ve
konuşamadığı ve diğer kişi olan Hacı ENCÜ’nün ise konuşabildiği
bilgisine ulaşılmıştır. Heyet daha sonra hastane girişinde bulunanlara
geliş amaçlarını belirtmiş ve insan hakları savunucuları olarak olaydan
duydukları üzüntüyü belirterek başsağlığı dileklerini iletmiştir. Heyet,
hastanenin dışında kalabalığın ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda
herhangi bir hazırlığın olmadığını, dışarıdaki insanların ayakta veya
yerde oturduklarını, bir kısım insanların kendi getirdikleri yollukları
yediklerini gözlemlemiştir. Heyet hastaneden içeri girdiğinde herhangi
bir görevli veya muhatap bulamayıp cenaze yakınlarından cenazelerin
büyük kısmının yukarıdaki katlarda bulunduğunu, otopsi işlemlerinin ise
aşağı/bodrum katta yapıldığını öğrenmesi üzerine önce otopsi yerine
inmiş, inişe göre merdivenin solunda hemen koridorun bir paravanla
ayrıldığını ve paravanların üzerine yatak çarşafı türü şeyler atıldığını
ve içeride çok kesif bir mazot kokusu olduğunu, inişe göre merdivenin
sağında kalorifer kazanı bulunduğunu ve ciddi bir kirlilik olduğunu,
otopside bulunan kişileri bir birinden ayırd edememe nedeni ile otopsiye
giren avukatlardan bir kısım bilgiler almış ve özellikle görevlilerin
çok az sayıda ve hatta adli tıp uzmanları dışında görevlinin olmadığını
gözlemlemiştir. Otopsi işlemlerine aileleri temsilen Şırnak Barosundan
tek bir avukatın bulunmasına izin verildiği, iki savcının işlemleri
yürüttüğü, saat 18.30 itibariyle sadece 6 cenazenin otopsi işleminin
tamamlandığı tespit edilmiştir.
Hastanenin kalabalık, cenazelerin gruplar halinde
gelişigüzel odalarda battaniyelere sarılı halde bekletildikleri,
ailelerin de cenazelerin başında beklemekte oldukları görülmüştür.
Heyet giriş katında özellikle kadınların ağıt
yaktığını ve feryatlarının hastaneyi inlettiğini gözlemlemiş daha sonra
üst katlarda cesetleri bir bir fotoğraflamıştır.
Heyet, otopsi esnasında bekleyen ailelerden konu
hakkında bilgi edinilmeye çalışılmıştır. Olayda yara almadan kurtulan ve
hastanede bulunan Haci Encü ile görüşmüş ve maktullerin yakınlarıyla,
köylülerle baş başa görüşmüştür. Başta hiçbir güvenlik görevlisinin
bulunmadığı ancak “önizlenim” raporu yazıldığı esnada iki yarım otobüs
robokop ile TOMA tabir edilen araçların hastane önüne geldiği ve
polislerin tek sıra halinde inerek hastanenin avlusunun önünden
araçların eşliğinde geçtiği gözlemlenmiştir.
30.12.2011 tarihinde hastaneden sabah saatlerinde
ayrılan heyetin birinci grubu olayda ölen köylülerin köyüne gitmiş
olayın meydana geldiği yer incelenmiştir. Köyden takriben 4-5 km uzak
olduğu tahmin edilen olay yerine gitmek için sürekli kullanılan
“kaçakçı” yolu diye tabir edilen yolun buzlu olduğu ancak yolun iş
makineleri tarafından temizlendiği ve palet izlerinin görüldüğü, yinede
çamur olduğu gözlemlenmiştir. Dağlık olduğu gözlemlenen mıntıkada halen
kar mevcut olduğu ve savaş uçaklarının bombalama yaptığı yerin sınırın
“sıfır” noktası olduğu yerlerde pıhtılaşmış kan izleri görülmüştür. Ölü
katırlar ile parçalanmış başkaca parçalarının etrafa savrulmuş olduğu
görülmüştür.
Heyet olay yerinde bir saatten fazla, köyde de iki saatten fazla incelemelerde bulunmuştur.
Görüşmeler geniş tutulmuş, delil olabilecek her şey fotoğraflanmaya, kayıt altına alınmaya çalışılmıştır.
Heyet köyde bulunduğu süre zarfında tek bir asker ve
ya güvenlik görevlisini görmemiştir. Köylülerin bulunduğu taziye
yerinde, köyün içinde, giriş ve çıkışlarında hiçbir resmi veya sivil
jandarma veya başkaca kamu görevlisi görmemiştir.
Merkezi heyetin genel gözlemleri şunlardır: Gülyazı
Köyü’nde yapılan toplu defin alanında ve köy içinde hiçbir resmi yetkili
ve güvenlik görevlisinin olmadığı, defin alanında Ortasu ve Gülyazı
köylüleri ile civar bölge halkından çok büyük bir kalabalık olduğu,
Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı Osman Baydemir ile diğer il ve
ilçe belediye başkanların olduğu, BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş,
BDP Grup Başkan Vekili Şırnak milletvekili Hasip Kaplan ile diğer BDP
milletvekilleri, bağımsız milletvekili Ahmet Türk’ün ve CHP İstanbul
milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun olduğu görülmüş ve kendilerine de
başsağlığı dilenmiştir.
Gülyazı köyü yanında tepe yamacında büyük bir askeri
birliğin olduğu, bu birlikte askeri helikopterlerin bulunduğu uzaktan
gözle görülmüştür.
Gülyazı köyünün nüfusunun oldukça kalabalık olduğu ancak hala köy statüsünde tutulduğu gözlemlenmiştir.
Olay yeri ile olay yerine en yakın askeri birliğin(sınır taburu) arasında harita üzerindeki mesafenin 6,7 km olduğu görülmüştür.
Merkezi heyet Ortasu Köyünden olay yerine giderken,
askeri helikopterler tarafından sınır hattına ve heyetin yol güzergahına
tam teçhizatlı askeri birlik indirilmiş, ara ara heyet üzerinde
helikopterli uçuş yapılarak heyet taciz edilmiştir. Merkezi heyet olay
yerine 200 metre kala askerler tarafından durdurulmuş ve olay yerine
gidemeyecekleri, bu bölgenin yasaklandığı kendilerine iletilmiş, Heyetin
olay yerine gitmekte ısrar etmesi üzerine askeri telsizle gelen emir
üzerine olay yerindeki askeri görevli heyetin zorla indirileceğini
belirtmesi üzerine heyet geri dönmek zorunda kalmıştır. Ancak, heyet
çıplak gözle sınır hattını ve bombalama nedeniyle kararmış tepeyi
gözlemiştir.
Heyetlerimiz, aşağıda belirtilen şahıslarla yaptığı görüşmeleri olduğu gibi aktarmaktadır:
1- Olayda sağ kurtulan ve 29.12.2011 tarihinde hastanede görüştüğümüz Haci Encü (19 yaşında) özetle şu beyanlarda bulunmuştur:
“28.12.2011 günü Saat 16.00’da 40-50 kişilik bir
grupla birlikte mazot ve gıda maddesi getirmek üzere yine bu sayıda
katırla beraber sınırın Irak tarafına geçtik. Karakola özellikle bir
bilgilendirme yapmadık ancak gidip geldiğimizi zaten biliyorlardı.
Amacımız şeker ve mazot getirmekti. Hatta giderken İnsansız Hava
Aracının sesini dahi duyduk ancak sürekli gidip geldiğimiz için yolumuza
devam ettik. Akşam 19.00’da katırları yükleyerek yola çıktık. Saat
21.00 gibi sınıra yaklaştık. Bizim köyün yaylasına vardık, yayla tam
sınırdadır. Orada önce aydınlatma fişeği ve akabinde de top-obüs atışı
yapıldı. Biz yükümüzü sınırın diğer tarafında bıraktık. Hemen ardından
uçaklar geldi ve bombardıman başladı, biz iki gruptuk, öndeki grup ile
arkadaki grup arasında 300-400 metre mesafe vardı, ilk top atışından
hemen sonra uçak geldi, askerler bizim yaylayı tuttukları için, bu
tarafa geçebileceğimiz başka yol yoktu, bu nedenle gruplar sıkışarak bir
araya gelmek zorunda kaldı, sonunda iki büyük grup olduk, ilk uçak
bombardımanında sınırın sıfır noktasında bulunan yaklaşık 20 kişilik
grup imha oldu, hemen geriye kaçmaya başladık, kayalıklar arasında
kalanların üzerine bomba yağmaya başladı, benim de içinde bulunduğum
grup 6 kişiydi, bu gruptan 3 kişi kurtulduk, üzerimizde günlük sivil
elbiselerimiz vardı, hiç kimsede silah yoktu, olay 1 saat falan sürdü,
bir iki kişi 3 katırla beraber küçük bir deredeki suya girdik, bir saat
bekledikten sonra bir kayalığın altına sığındık, arkadaşlarımızdan haber
alamadık, saat 23.00-23.30 gibi gelen ışıklardan ve seslerden
köylülerin geldiğini anladık, köylüler feryat etmeye başlayınca askerler
tuttukları yerlerden çekilerek yaylayı da boşalttılar, çok uzun
zamandır bu işi yapıyoruz, iki kişi evliydi, diğerleri lise ve
ilköğrenim öğrencisiydi, henüz hiç kimse beni ifade vermem için
çağırmadı, olaydan sonra hiç asker görmedim, kurtulan diğer 2 kişi ise
Davut Encü (22 yaşında) ve Servet Encü (Şırnak Devlet Hastanesinde
yaralı) dür.”
2- Olayda sağ kurtulan ve 30.12.2011
tarihinde cenazelerin defin işleminden sonra görüştüğümüz Servet ENCÜ
özetle şu beyanlarda bulunmuştur.
“Bu işi (sınır ticareti) babalarımız da, dedelerimiz
de yapıyordu. Biz de yaptık. Burada fabrika falan yok. Biz bu iş ile
geçiniyoruz. Bu köyde bu sınırlarda herkes bu işi yapıyor.
Olayın olduğu gece gün akşam 2-3 köyden 7-8’er
kişilik olmak üzere toplam 40’a yakın kişi katırlarımızı alıp sınırı 2
km kadar geçtik. Orada Iraklılardan mazot, şeker ve gıda aldık. Haftanin
ve Sinat’a da gitmedik. Geri dönerken askerler yolumuzu kestiler. Her
zaman keserdiler. Ancak geçmemize izin verirlerdi. Bu kez izin
vermediler. Bizi sınırda beklettiler. En son da üzerimize bomba
yağdırdılar. Yaşları 10 ile 20 arasında değişen ve içlerinde
öğrencilerin de olduğu 37 kişi 50, 60 veya 100-TL için bu işi yaparken
vuruldular.
Ölenlerden Selam ENCÜ mühendislik okuyordu. Şıvan 15, Orhan 10, Mehmet 11 yaşındaydı. Orada PKK’li (örgüt mensubu) kimse yoktu.
PKK 40-50 katır getirip mazotla uğraşmaz. Bizi
sınırda durduran askerler bizimle hiç konuşmadılar. Olaydan sonra hiçbir
askeri yetkili yardıma gelmedi. Bombalamadan sonra yaralı olan birkaç
kişi yardım gelmemesi üzerine soğuktan donarak öldüler. 38 kişiden biz
üç kişi sağ kaldık. Kara gömülüp saklandığım için beni görmediler.
Daha önce de askerler bizi durdururlardı. Ancak daha
sonra geçmemize izin verirlerdi. Bu kez her tarafı kapatarak geçmemize
izin vermediler. Bombalama başlayınca askerler arabalarına binip
gittiler.
Ben sağ kalmasaydım cenazeler orada 1-2 gün daha
kalabilirdi. Biz, biri sınırda diğer ikisi uzakta olmak üzere üç ayrı
grup halinde idik. İzin verilmeyince yükümüzü bırakıp gitmeyi de
düşündük.
Bombalamadan sonra 100 m kadar yürüyüp telefonla yardım
istedim. 2-3 saat sonra yardım geldi. Asker veya yetkili kimse gelmedi,
sadece bizim insanımız geldi. Akşam saat 17.00’da yola çıkmıştık.
21.30’da sınıra gelmiştik. 21.40’ta da bombalama oldu. İçimizdeki
çocuklar okul harçlığı için bu işi yaparlardı.
Köyümüz sınırdan 5 km uzaktadır. İlk grup sınıra
yetiştiğinde askerin önlem aldığını görünce bize haber verdiler. Biz de
hava soğuk olduğu için getirdiğimiz eşyaları bırakıp öyle geçmeyi
düşündük. Bu sırada 4 uçak gelerek 1,5 saat boyunca bombaladı. Biz
karakola da telefonla haber verdik, gelmediler. Gece saat 3 gibi biz
yararlı ve ölüleri yolun yarısına kadar getirdik. Yaralıların yarısı
yolda öldü. Zamanında müdahale olsaydı 2-3 kişi kurtulabilirdi.
Sınırdaki askerler bizim köylü olduğumuzu ve bu işi yaptığımızı
biliyorlardı. Bazen yine sınırı beklerlerdi. 1 tek yolu kapatır, diğer
yolları açık bırakırlardı. Arkadaşlar sınırın askerlerce tutulduğunu
haber verdiler.
Ben bombalamadın etkisiyle havaya uçtum, yere düşüp
kara gömüldüm. Biz izin verildiği sürece bu işi yaparız. Bu güzergahta
şimdiye kadar bir çatışma yaşanmamıştır. Şimdiye kadar biz
yakalandığımızda katırlarımızı vurur, semerlerimizi ve getirdiğimizi
eşyaları yakarlardı. Bu kez bizi vurdular.
İlk grup sınırdan geçemeyince bize haber verdi. Biz
de olduğumuz yerde kaldık. Bu arada ilk grup geçişe bir süre sonra izin
verilir ya da geçecek başka bir yer bulabiliriz düşüncesi ile beklerken 2
ayrı grup halinde bombalandık. Ayrı ayrı bombalandık.”
Olaydan sonra hiçbir güvenlik gücünün ya da ambulansın gelmediğini ve yaralı olan birkaç kişinin kan kaybından öldüğünü gördüm.”
3-Bir Başka Köylü Olay Tanığı Değil Olay Yerine İlk Gidenlerden (İsminin yazılmasını istemeyen)
Olaydan 2 gece önce Uludere yol ayrımında çatışma
yaşanmıştı. Askerler sınır ticaretinden getirdiğimiz malları alıp ilçede
ilgili yerlere satan arkadaşlarımıza “bu gece son, artık bu işi
yapamayacaksınız” demiş.
4-Olayda yaşam hakkı ihlal edilen Ferhat ENCÜ’nün babası:
Son 1 aydır, bu işi yaparken askeriye bize hiçbir problem çıkarmamıştı.
5-Bir başka köylü (İsminin yazılmasını istemeyen)
Şırnak’ta gece 3 gibi sağlıkçılar olay yerine
ambulansla gelmeye çalışmışlar. Askerler ambulansla olay yerine
gidemezsiniz deyip engellemişler. Sağlık ekiplerinin karşılaştığı
köylüler olay yerine gitmedikleri için kendilerine tepki gösterince
sağlık ekipleri karakola gidip olay yerine gitmek istediklerini
söylemişler. Ancak karakolca, gidilmek isteniyorsa sadece patika yolun
kullanılabileceği, yolun emniyetli olmadığı söylenmiş. Bu hususu bana
Şırnak’ta görev yapan sağlık çalışanı bir arkadaşım söyledi.
6-Bir başka köylü (İsminin yazılmasını istemeyen)
Ben de zamanında kaçakçılık yaptım. Bizim askerlerle
aramızda yazılı olmayan bir anlaşmamız vardı. Devlet, bakanlar
Libya’daki yaralıları özel ambulans uçaklarla gidip getirirken veya Mavi
Marmara saldırısı nedeniyle İsrail’e götürülen yaralıları uçaklarla
Türkiye’ye taşırken Şırnak’taki helikopterler kullanılarak kendi vurduğu
yaralıları kurtarılabilirdi. Bazı yaralılar soğuktan donarak öldüler.
7- Olayda yaşam hakkı ihlal edilen Özcan UYSAL’ın kardeşi Şükrü UYSAL:
“Ben Ortasu köyünde yaşarım. Ben olay gün köydeydim.
Bizim köyde birçok insan geçimini sınır ticaretinden sağlamaktadır.
Sınır ticareti uzun yıllardır devam etmektedir. Uzun zamandan beri
yapıldığından köyümüzdeki karakolun bilgisi dahilinde yapılırdı.
28.12.2011 tarihinde gündüz saat 2’de benim kardeşimin de içinde
bulunduğu grup köyden çıkıp Irak sınırına doğru yol aldılar. Akşam saat 9
gibi geri dönerken sınırda askerlerin ileride yolu kestiklerini görünce
iki gruba ayrılmışlar öndeki gurup sınırda bekleyip askerleri
gözetlemiş ve gerideki gruba askerlerin pusuda olduklarını bildirirken
saldırıya uğramışlar onların gerisinde kalan gurup kayalık bir alana
sığınmışlar. Birinci grubun öldürüldüğü yer düz bir yerdir ve hala yerde
kar vardır. Askerler tarafından atılan aydınlatma fişeği ortalığı
gündüz gibi aydınlatır. Bu aydınlatma sayesinde askerler herkesi
rahatlıkla seçebilirdi. Kullanılan güzergâh sürekli kullanılan bir
güzergahtır. Yolu vardır. Yol üzerinde maden ocakları vardır. Olayda 35
köylü yaşamını yitirdi ve 3 kişi de yaralandı.”
8- Ortasu Köyü Muhtarı ile taziye evinde yaptığımız görüşmede Muhtar:
“İngiliz sınırı çizdiğinden beri biz bu güzergahta
sınır ticareti yani bu işi yapıyoruz. Asker ve devlet görevlileri bu işi
yani kaçakçılık yaptığımızı biliyorlar. Ben bu olayın Bülent Arınç’ın
Kürtlerin haklarını vereceğiz demesinden sonra olması nedeniyle
Ergenekon gibi Balyoz gibi bir hareket olduğunu düşünüyorum. Ayrıca
buradaki köyler BDP’ye oy vermiştir. Düşünüyorum niye bu olay oldu. Bir
mantıklı izah bulamıyorum. Bölge PKKnın geçiş güzergahı değil, çünkü
Irak tarafı düzlüktür, oradan Türkiye sınırına sızma yapılması mümkün
değil, kim gelirse Türk askeri tarafında fark edilir. Zaten bu
güzergahta şimdiye kadar hiçbir çatışma yaşanmadı. Genellikle operasyon
yapılacağında muhtar ve korucubaşı uyarılır kaçakçıların bölgeye
gitmemesi, giden varsa da gelmemesi gerektiği belirtilir. Bizim burası
özellikle Gülyazı Köyü nüfusu çok olmasına rağmen Belediye yapılmıyor.
Sınır kapısının açılmasını istiyoruz. Resmi başvurularımız oldu. Ama
nafile.”
9- Ortasu köyünde taziye evinde konuşan bir başka köylü:
“Heronlar her şeyi tespit ediyor. Bizim
çocuklarımızın üzerinde silah yoktu. Heronlar bunu tespit etmiş olması
lazım. Buna rağmen neden çocukları bombaladılar.”
10- Ortasu Köyünde taziye evinde konuşan Hacı Encü’nün ifadeleri:
“Akşam 19.00 gibi sınıra vardık. Sınırın 2,5 3 Km öte
tarafında mazot ve şeker yükleyip, sınıra geldik. Sınıra 200-300 metre
kala öncü ekipte olan Servet Encü bize geri gidin, asker sınırı kapatmış
dedi. Biz de geri gittik. Daha sonra sınırda aydınlatma yapıldı. Top
sesi duyduk. Sonra da savaş uçağı bombaladı. Bombalamaya ara verildi.
Yarım saat sonra bizim bulunduğumuz yer bombalandı. İlk grup tamamen
yanmıştı. Bizim grubun bulunduğu yer siyahlaşmamıştı.”
11- Ortasu Köyünde taziye evinde konuşan bir başka köylü:
“Olaydan sonra haber verilmesine rağmen kimse yardıma
gelmedi. Çağrılarımıza cevap vermediler. Cenazeleri kendimiz getirdik.
Zamanında müdahale edilseydi, yaralı çocuklarımız kurtulabilirdi.”
ULUDERE ve ŞIRNAK İLİNDE YAPILAN RESMİ GÖRÜŞMELER:
1- Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı: 30.12.2011
tarihinde MAZLUMDER Genel Merkezi tarafından faks gönderilmiş ve
teflonla 02.01.2012 tarihinde verilen cevapta“İki günlük yoğun programı
olduğu ve müsait olmadığı ve bu nedenle heyetle görüşemeyeceği”
bildirilmiştir.
2- Uludere Kaymakamı Naif Yavuz: 30.12.2011 tarihinde
MAZLUMDER Genel Merkezi tarafından Uludere Kaymakamlığına faks
gönderilmiş ve daha sonra yapılan tüm telefon görüşmeleri ve son olarak
02.01.2012 tarihinde yapılan telefon görüşmesine “kaymakam saldırıya
uğradı ve otelde dinleniyor, müsait değil” şeklinde Genel Merkez’e
olumsuz cevap vermişlerdir.
3-Uludere İlçe Jandarma Komutanlığı: 30.12.2011
tarihinde MAZLUMDER Genel Merkezi tarafından Şırnak Uludere İlçe
Jandarma Komutanlığına faks gönderilmiş ve son olarak 02.01.2012
tarihinde yapılan telefon görüşmesinde “görüşme yapamayacakları”
şeklinde Genel Merkez’e olumsuz cevap vermişlerdir.
4-Şırnak Valiliği: Heyet üyeleri, diğer resmi
makamlarla olduğu gibi Şırnak Valiliğine de yazılı olarak müracaatta
bulunmuş; 30.12.2011 tarihinde MAZLUMDER Genel Merkezi tarafından faks
gönderilmiş ve randevu talep etmiştir. Şırnak Valiliği ile MAZLUMDER
Genel Merkezi arasında yapılan telefon görüşmesinde yetkili bir muhatap
bulunamamıştır.
OLAYA İLİŞKİN İDDİALAR:
• Olaya
ilişkin birçok iddia ileri sürülmektedir. Bunlar arasında en çok göze
çarpanlar: resmi makamlar başta Genel Kurmay Başkanlığı’nın 29.12.2011
tarihli ve saat 11: 45 ve BA - 33 / 11 sayılı ilk resmi açıklaması,
“1. Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi
harekatı, TBMM tarafından 17 Ekim 2007 tarihinde kendisine verilen ve
birer yıllık sürelerle yenilenen yetki gereği sürdürülmektedir.
2. Terör örgütü elebaşlılarının son dönemde
verdikleri kayıplar için gruplara misilleme talimatı verdikleri ve bu
doğrultuda özellikle sınır ötesinde Sinat-Haftanin’e takviye maksadıyla
çok sayıda terörist gönderildiği bilgisi alınmıştır.
3. Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat ve
yapılan teknik analizler sonucunda, içlerinde örgüt elebaşlılarının da
bulunduğu terörist grupların bölgede bir araya geldikleri ve sınır
hattındaki karakol ve üs bölgelerimize yönelik saldırı hazırlığı içinde
oldukları anlaşılmış ve ilgili birlikler ikaz edilmiştir.
4 .Geçmişte bölücü terör örgütü tarafından
gerçekleştirilen saldırılarda, teröristlerin, kullandığı ağır silah,
cephane ve patlayıcıları yük hayvanları ile Irak’tan getirerek sınırdan
içeri soktukları, teslim olan terörist ifadelerinden bilinmektedir.
5. Bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak Kuzeyinden
gelerek hududumuza yakın karakol ve üs bölgelerimize eylem yapacağına
dair istihbaratın artması üzerine, keşif ve gözetleme gayretleri sınır
boylarında artırılmıştır. Bu kapsamda, 28 Aralık 2011 günü saat
18.39’da, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket
halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir.
6. Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler
tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru
bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş
altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında
hedef ateş altına alınmıştır.
7. Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün
ana kamplarının konuşlu olduğu, sivil yerleşim bulunmayan, Irak
kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir.
8. Olay hakkında idari ve adli inceleme ve işlemler devam etmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.” denilmektedir.
• Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan yardımcısı
Hüseyin ÇELİK’in ilk açıklamaları,
“Bugünkü MYK toplantısına üzücü bir olay damgasını
vurdu. Şırnak'da gerçekleşen olay son derece üzücüdür. Sinat Haftanin
bölgesinde hava kuvvetleri tarafından bir saldırı düzenlenmiştir.
Sonuçta 35 vatandaş hayatını kaybetmiştir. Ben hayatını kaybeden
vatandaşlara Allah'tan rahmet diliyorum ailelerine baş sağlığı
diliyorum. İlk etapta terörist oldukları zannı ile saldırı yapılmıştır.
Ancak mahalli idarelerden ve ilk giden devlet görevlilerinden bu
şahısların büyük çapta sigara kaçakçıları oldukları kimlikleri
açıklanmadan tespit edilmiştir. Haklarındaki bilgilere araştırmalar
sonucu ulaşılacaktır.
Hayatını kaybedenlerin ailelerine baş sağlığı
diliyorum. Yapılan bir hata varsa bu tespit edilecektir. İlk bilgilere
göre terörist değil kaçakçı oldukları yönünde.. Yüzde yüz kaçakçı
olduklarına ilişkin bir durum olsa dahi bu insanlar böyle bir sonu hak
etmiyor. Burada bir kasıt sözkonusu değildir. 33 Kurşun benzetmesini
yapanlar büyük bir yanlış içerisindedir. İlk bilgiler doğruysa bu bir
operasyon kazasıdır. Bir hata varsa asla örtbas edilmeyecektir.
Genelkurmay'ın 8 maddelik açıklamasını çok dikkatlice
okudum. Hatırlayın Hantepe saldırısında mühimmatlar katırlarla taşındı.
O zaman da niçin tedbir alınmadı diye eleştiriler olmuştu. Benim
sözlerim ve TSK'nın açıklaması arasında bir tezatlık yok.. Hava harekatı
terörist zannıyla yapıldı.
İstihbarat eksikliği, Operasyon Kazası...
Türkiye'de bir terör olayı olmasaydı bugün bu acı
olay yaşanmayacaktı. Terörist unsurlara karşı şahin vatandaşa karşı da
güvercin olacağız demiştik. Kaçakçılık yapanlara karşı böyle bir
faaliyet olmaz. Temenni ederiz ki böyle talihsiz bir olayla bir daha
karşı karşıya kalmayız.. Burada asla bilerek bir durum yaşanamaz; olsa
olsa bu bir istihbarat eksikliğinden kaynaklanan operasyon kazasıdır.
35 vatandaşımızın akrabalarının canı yanmıştır.
Özellikle tahrike gerek yok. Bu kimseye bir kar sağlamaz. Birilerinin
sokak eylemleri olabilir ama BDP'nin yas ilan etmesi normal bir şey ama
eğer insanları sokaklara dökmeye teşvik ederseniz daha fazla canın
yanmasını teşvik etmemelisiniz.
Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan kepenk kapatmalar esnafımıza illallah dedirtmiştir. İnsanlar zor durumda zaten.
Soru-cevaplar
- İdari soruşturma açıldı. Gereken yapılacak. Kendimizi hakim yerine koyamayız.
- Genelkurmay açıklamasıyla benim açıklamam arasında
bir tezat yok. Genelkurmay terörist zannıyla yapılan bir açıklama
yapmıştır. Hantepe baskınını hatırlayın, bu terörist mühimmat katırlarla
taşındı da neden önlem alınmadı denmişti. Onlar daha çok terör
örgütünün kullandığı güzergahta bu operasyonun yaptıklarını söylüyorlar.
Ama açıklama sonrasında bu insanların kimlikleri belli oldu.
- Bu insanların detaylı kimlikleri, neden orada
bulundukları detaylı araştırma sonrasında ortaya çıkacaktır. Maalesef bu
kazanın olması terörle mücadele etmeyeceğiz anlamına gelmez. Bu fitne
bitinceye kadar mücadele devam edecektir.
- TSK teröristlere karşı şahin, vatandaşlara karşı
güvercin olmalı. Kaçakçılık yapan insanlara karşı yapılacak hukuksal
yaptırımlar kanunlarımızda yazılıdır.
- Bir tarafta mağaradan canlı olarak teröristi teslim
alan asker kaçakçılık yapan insanların ölmesini istemezler. İlk
bilgilerimize göre zaten asla kasıt olamaz. Bu zaaf mıdır, yanlışlık
mıdır araştırmadan sonra ortaya çıkacak.
- Sabah ilk saatlerden itibaren Başbakanımız gerek Genelkurmay'dan gerek İçişleri Bakanı'ndan; herkesten bilgiler almıştır.”
• Medyanın ilk beyanları;
Sonuç olarak iddialar;
• PKK’li oldukları
• Yanlış istihbarat
• PKK kuryesi oldukları
• Kaçakçı oldukları
HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER:
A) OLAY YERİNE İLİŞKİN TESPİTLER :
Heyetten bir grup, 30.12.2011 tarihinde olay yerine
gitmek için Ortasu köyünden Saat 07.00’de kendi aracı ile hareket etti
belli bir mesafeden sonra yola traktör ile devam edildi. Olay yeri
yaklaşık olarak Ortasu köyüne 4-5 km uzaklıkta bir mesafedeydi.
Saat10.30 civarında olayın gerçekleştiği ve köylülerin “Yıldıztepe” veya
“Yıldız yaylası” olarak adlandırdığı yere ulaşıldı. Heyet ile beraber
bir grup gazeteci ve köylü de olay yerine geldi. Heyet katliamın
yapıldığı yerde aşağıdaki tespitlerde bulunmuştur.
1- Olay yerinin Ortasu köyüne yaklaşık olarak 4-5 km mesafede olduğu,
2- Ortasu
köyünden olay yerine yakın bir yere kadar kullanılabilir bir yol
olduğu, yaklaşık 1,5 Km’lik bir patika yoldan olayın gerçekleştiği yere
ulaşıldığı,
3- Yol üzerinde ekili tarım alanları ve kömür ocakları bulunduğu,
4- Yol
üzerinde boşaltılmış bir binanın bulunduğu ve çok eski olan bu binanın
daha önce boşaltılan karakol olduğu heyete eşlik eden köylüler
tarafından belirtildiği,
5- Olay
yerine yaklaşık 300 metre mesafe de ve bombanın düştüğü tepenin karşı
tepesinde sadece kafası bulunan bir katırın bulunduğu,
6- Olayın
meydana geldiği yerin Irak –Türkiye sınırının 0 noktası olduğu, sınır
taşının mevcut olduğu, patlamadan arta kalan kalıntıların etrafa
yayılmış olduğu bir kısmının Türkiye tarafında kaldığı, bir kısmının
Irak tarafında kaldığı,
7- Olay
yerinde sınır taşının Güneybatı istikametinde Irak sınırları içerisinde
sınır taşının 50 metre uzağında, yarım metre derinliğinde, 5 metre
çapında olduğu anlaşılan bir çukurun mevcut olduğu ve muhtemelen uçaktan
atılan bombanın açmış olduğu bir çukur olduğu,
8- Sınır taşının güneyinde vadiye doğru 500 metre aşağısında yine benzer nitelikte bir çukurun bulunduğu
9- Sınır
taşının hemen yanında bomba parçalarının görüldüğü, Sınır taşında
herhangi bir darbenin olmadığı, mazot bidonlarının etrafa yayıldığı
ancak parçalanmadığı, olay yerinde canlı organizma olarak
nitelendirebilecek insan, hayvan ve bitki örtüsünün zarar gördüğü ancak
isabet eden yer dışında taş, bidon ve benzeri maddelerin etkilenmediği,
10- Çukurun
açıldığı yerin etrafında yaklaşık 5 dönümlük alanda sınırın kuzey ve
güney yamaçlarından kararmanın olduğu, karın eridiği, ağaçların yandığı,
11- Sınır taşının hemen yanında zeytin ve ekmeğin olduğu bir poşetin olduğu ve poşette herhangi bir tahribat olmadığı,
12- Olay
yerinde hala parçalanmış yumuşak dokuların ve kemik parçalarının
olduğu, bazılarının katırlara ait olduğunun anlaşılır olduğu ancak bir
kısmının da neye veya kime ait olduğunun anlaşılamaz nitelikte olduğu,
13- Tepenin üstünün engebeli ve dağlık olmadığı düzlük bir alan olduğu,
14- Kuzeyinde hakim bir tepe de askerlerin gözetleme kuleleri olduğu ve olayın olduğu yeri net olarak görebildiği,
15- Olay
yerinde yaşamını yitiren insanlara ait elbiselerin olduğu ve bir
tanesinin cebinden çalışır halde bir cep telefonun bulunduğu,
16- Olay yerinde GSM şebekelerinin olduğu ve telefon ile görüşme yapılabildiği,
17- Olay
yerinde heyetin gittiği saat itibarı ile savcılık veya kolluğun olay
yerine gitmediği, herhangi bir delil toplama işlemimin yapılmadığı, olay
yerinin koruma altına alınmadığı tarafımızdan tespit edilmiştir.
B) OLAYA İLİŞKİN TESPİTLER :
• Saldırı
sonucu 35 insanın yaşam hakkı ihlal edilmiştir. Heyetin yaptığı
görüşmeler ve otopsi kayıtları ile yaşam hakkı ihlal edilenlerin listesi
aşağıdadır; (otopsi raporları sonucunda tespit edilen kimlik bilgileri
aşağıda belirtilmiştir.)
1. Özcan UYSAL 30/12/1993 Şırnak/Uludere doğumlu.
2. Seyithan ENÇ 30/12/1993 Şırnak/Uludere doğumlu.
3. Cemal ENCU 1994 Şırnak/Uludere doğumlu.
4. Vedat ENCU 1994 Şırnak/Uludere doğumlu.
5. Selim ENCU 1973 Şırnak/Uludere doğumlu.
6. Selahattin ENCU 1995 Şırnak/Uludere doğumlu.
7. Nadir ALMA 1986 Şırnak/Uludere doğumlu.
8. Celal ENCU 1986 Şırnak/Uludere doğumlu.
9. Bilal ENCU
10. Şirvan ENCU 1992 Şırnak/Uludere doğumlu.
11. Nevzat ENCU 1992 Şırnak/Uludere doğumlu.
12. Salih ENCU 1993 Şırnak/Uludere doğumlu.
13. Osman KAPLAN 1980 doğumlu.
14. Mahsun ENCU 1994 Şırnak/Uludere doğumlu.
15. Muhammet ENCU 1998 Şırnak/Uludere doğumlu.
16. Hüsnü ENCU 1981 Şırnak/Uludere doğumlu.
17. Savaş ENCU 1997 Şırnak/Uludere doğumlu.
18. Erkan ENCU 1998 Şırnak/Uludere doğumlu.
19. Cihan ENCU 1992 Şırnak/Uludere doğumlu.
20. Fadıl ENCU 1991 Şırnak/Uludere doğumlu.
21. Şerafettin ENCU 1994 Şırnak/Uludere doğumlu.
22. Hamza ENCU 1990 Şırnak/Uludere doğumlu.
23. Aslan ENCU 1994 Şırnak/Uludere doğumlu.
24. M.Ali TOSUN 1987 Şırnak/Uludere doğumlu.
25. Kimlik bilgileri 21 nolu cenaze ile aynı
26. Orhan ENCU 1992 Şırnak/Uludere doğumlu.
27. Salih ÜREK 1995 Şırnak/Uludere doğumlu.
28. Yüksel ÜREK 1995 Şırnak/Uludere doğumlu.
29. Adem ANT 1992 Şırnak/Uludere doğumlu.
30. Hüseyin ENCU 1991 Şırnak/Uludere doğumlu.
31. Bedran ENCU 1996 Şırnak/Uludere doğumlu.
32. Serhat ENCU 1995 Şırnak/Uludere doğumlu.
33. Şivan ENCU
34. Abdulselam ENCU Şırnak/Uludere doğumlu.
35. Aidiyeti bilinmeyen kol ve bacak.
• Olayda
tamamı sivil olup, otopsi tespit tutanağına göre yaşamını yitiren
kişilerden 17 kişinin çocuk, 14 kişinin büyük ve diğer 4 kişinin ise
otopsi tutanaklarında yaşlarının belirtilmediği,
• Yaş itibari ile büyük olarak tespit edilen kişilerin yaş aralığının genel olarak 19-25 yaş aralığında olduğu,
•
Olay esnasında gruba DUR ihtarı yapılmadığı ve uyarılmadıkları,
yaşamını yitiren insanlardan hiçbir surette güvenlik güçlerine ateş
açılmadığı, askerlerin de bireysel olarak ateş etmedikleri, olayda
uçakların bombardıman yaptıkları ve ölümlerin bu nedenle olduğu,
• Sivillerin
olay yerinde bulunan güvenlik güçlerince tanınan ve bilinen insanlar
oldukları, güvenlik güçlerinin sınır ticareti nedeniyle yapılan bu gidiş
ve gelişlerden haberdar oldukları,
• Tarafımızdan
yapılan tespitler ile görgü tanıklarının ve köylülerin anlatımından
sınır ticareti için aynı güzergahın sürekli kullanıldığı ve güvenlik
kuvvetleri dahil herkesçe bilindiği, kullanılan yolun büyük kısmının
patika yol olmadığı, yolun üstünde maden ocaklarının bulunduğu,
• Resmi
açıklamaların aksine olay yerinin Sinat- Haftanin olarak adlandırılan
bölgeye uzak olduğu, saldırıya uğrayan grubun da Irak-Türkiye sınırının
üstünde olduğu,
• Olaydan
sonra hiçbir resmi kurumun yaralıları ve cenazeleri almak için
girişimde bulunmadıkları ve köylünün kendi imkanlarıyla olay yerine geç
intikalden dolayı kimi yaralıların kan kaybı veya donarak öldükleri,
olaydan sonra köylülerin cenazeleri almaya gitmeleri ile birlikte yol
kesen askerlerin oradan ayrıldıkları, cenazelerin köylüler tarafından
alınarak kendi imkanları ile Gülyazı köyüne getirildikleri,
• Hastane
koşullarının otopsi işlemine elverişli olmadığı, cenazelerin
gelişigüzel odalara bırakıldığı, cenazelerin akrabaları tarafından
battaniyelere sarıldıkları, hastane personelinin yetersiz sayıda olduğu
hatta gördüğümüz kadarıyla neredeyse yok denecek sayıda olduğu ve
cenazelerin aileler tarafından otopsiye ve cenaze araçlarına taşındığı,
• Cenazelerden
otopsi sonucunda elde edilecek delillerin mevcut koşullar nedeniyle
usulüne uygun şekilde alınamayacağı, bu nedenle delillerin karartılma
ihtimalinin yüksek olduğu,
• Hastanede
heyetimiz tarafından görülen cesetlerin bir kısmının yanmış, iç
organlarının dışarıda olduğu, çoğunun kafatasının parçalandığı, vücut
bütünlüklerinin parçalanmak suretiyle bozulduğu,
• Olayda tahrip gücü çok yüksek, yakıcı nitelikte mühimmatın kullanıldığı,
• Katliamı yapan şüpheliler olarak herhangi bir gözaltı ve tutuklama olmadığı,
• Olayın meydana geldiği yerin Türkiye-Irak sınırının sıfır noktası olduğu,
• Olayda
hayatını kaybedenlerin sınır ticareti (mazot, sigara ve gıda maddeleri)
ile uğraştıkları, bunun uzun yıllardan beridir karakolun bilgisi
dahilinde yapıldığı, özellikle son bir ayda karakol tarafından kolaylık
sağlandığı ve müsamaha tanındığı,
AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR :
1. Olay
sonrası Karakol ve gözetleme kuleleri yakın olduğu ve haber verilmesine
rağmen ve yakın bir mesafede olmasına rağmen ve özellikle korucuların
ve diğer kişilerin olaydan hemen sonra askeri birimlere haber verdiği
kesin olduğu dikkate alındığında neden olay yerine hiçbir görevli,
yetkili gitmemiştir.
2. Olay sonrasında Şırnak ve diğer yerlerden gelen ambulanslar ile sağlık görevlilerine neden izin verilmemiştir.
3. Ağır
yaralı bazı kişilerin tıbbi müdahalesizlikten ve soğuktan öldükleri
iddiası karşısında ilgililerin olay yerine gitmeyişinin ve bu ölümlerin
sebebi tek tek ve ayrıntılı olarak ortaya çıkarılmalıdır.
4. Köylülerin
uzun yıllardır bu işi yaptığı dikkate alındığında geçmişte yaşanmış
benzer olaylar olup olmadığı yönünde özel bir araştırma yapılmalıdır. Bu
olayların meydana gelmesinde köyün bağlı olduğu karakolun bir kastı
veya ihmali olup olmadığı araştırılmalıdır.
5. Köyde
bulunan korucular ve muhtara daha önce operasyon yapılacağında “kaçağa
gitmeme” hususunun bildirildiği, bu olayda askerlerin gündüzün kaçağa
gidenleri gördüğü halde bu hususun bildirilmediği yönündeki iddialar
araştırılıp aydınlatılmalıdır.
6. Kaçakçı
toptancı ve dağıtıcılarına mal veren kaçakçıların kulağına giden “bu
son kaçak olacak” yönündeki iddialar ve bilgilerden amaçlananın ne
olduğu, bu bombalamanın yapılacağının önceden bilinip bilinmediği hususu
araştırılmalıdır.
7. İnsansız
hava araçlarının (Heron) çektiği görüntülerden yükün şekli nedeni ile
yükün mahiyeti hakkında bilgi verebildikleri ve silah olup olmadığını
tespit ettikleri iddiası nedeni ile bu olayda Heron görüntülerinin bu
grubun yükü ve silah durumu hakkında bilgi verip vermediği ve bu grubun
sivil olduğu yönünde bir rapor verip vermediği araştırılıp
aydınlatılmalıdır.
8.
Olayda kullanılan mühimmat ve patlayıcıların miktar, hedef ve amacının
ne olduğu ve ne kadar süre bombaladığı, iddia edildiği gibi öncesinde
bir aydınlatma fişeği ve karadan top atışının yapılıp yapılmadığı
hususlarının, uçaklar tarafından kullanılan bombaların niteliğinin
tespit edilmesi gerekir.
9.
Olay sonrası, saldırıyı düzenleyen uçaklarla hava komuta merkezi
arasındaki telsiz görüşmeleri, köy korucuları, köy muhtarı ile karakol
arasında veya 3. kişiler arasında yapılan telefon ve telsiz
görüşmelerinin kayıtları/görüşme nokta ve mesafelerinin aydınlatılması
gerekmektedir.
10.
Olay sonrası köyden giden grupların yolda askerlerle karşılaştığı ve
köylüler gittikten sonra yoldan ayrıldıkları/çekildikleri yönündeki
bilgiler araştırılmalıdır.
11. Genel
Kurmay’ın basın açıklamasına göre İHA’lara ilk görüntü 18:39 ‘da
rastlanılmış, bombardıman 21:37 ‘de yapılmıştır. Aradan geçen 3 saat
zarfında yerel unsurlardan herhangi bir istihbarı bilgiler teyit
ettirilmiş/ek bilgi alınmış mıdır? Alınmamış ise neden gerek
duyulmamıştır.
12. Resmi
makamların “örgüt üyesi zannedilip vuruldular” şeklindeki açıklamaları
dikkate alındığında “Velev ki sözü edilen grup “örgüt üyelerinden
müteşekkil bir grup” olsa herhangi bir uyarı yapılmadan bu şekilde savaş
uçakları ile tahrip gücü yüksek bombalar ile yargısız bir şekilde infaz
edilmelerini meşru ve haklı bir gerekçe olabilir mi?
13. Bazı
cenazelerin yanmış ve kömürleşmiş olması karşısında bombardımanda
kullanılan silahlar arasında kimyasal bileşik kullanılmış mıdır?
14. Şimdiye
kadar olayın meydana geldiği bölgede hava veya kara operasyonu yapılmış
mıdır? Yapılmış ise hangi tarihlerde yapıldığı ve sonucu ne olduğunun
açıklanması gerekmektedir.
15. Katliamın
yaşandığı gecenin sabahında köylüler kendi imkânları ile cenazeleri
çıkardıkları esnada havada dolaşan helikopterin uçuş amcanın ne olduğu
ve hangi gerekçeler ile yardım için inmediği aydınlatılmalıdır.
16. Yerel
askeri ve sivil yetkililerin yaşamını yitirenlerin ailelerini arayarak
cenazeleri ayrı ayrı gömmeleri konusunda telkinde bulunup bulunmadığının
aydınlatılması gerekir.
17. Yerel
yetkililer ile Hükümet yetkilileri olayı bilmelerine rağmen ilk gün
niçin kamuoyuna aydınlatıcı açıklamalar yapmamışlardır.
KANAAT ve ÖNERİLER:
1- Heyetimiz
bu olaya ilişkin olarak yapılanın bir yargısız infaz olduğu,
öldürülenlerin sayısı itibariyle “toplu bir katliam” niteliği taşıdığı,
2- Bu
olayın yıllardır hesabı sorulamayan ve “Terörle mücadele” adı altında
yapılan yargısız infaz ve katliamların bir devamı olduğu,
3- Bu
amaçla ulusal ve uluslar arası sivil ve demokratik kitle örgütlerinin
incelemede bulunmak üzere duyarlılık göstermeleri gerektiği,
4- Türkiye
Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’nun toplumda infial
uyandıran ve karanlık noktaları olan bu katliamı bir an önce gündemine
alıp gerekli incelemeyi yapması gerektiği,
5- BM ve Avrupa Konseyi insan hakları birimlerinin olayı incelemesi gerektiği,
6- Katliam
sorumlu ve faillerinin yargı önüne çıkarılması için tüm kurumlar üstüne
düşen görevleri hakkıyla yapması, etkili bir soruşturma yapılabilmesi
için olayda sorumluluğu bulunan askeri ve sivil tüm yetkililerinin
(bombalama emri verenler dahil) soruşturma sonuçlanıncaya kadar
görevlerinden açığa alınması, Savcılık ve idari birimlerin sorumlular
hakkında ivedi olarak etkin bir soruşturma yapması, sorumlular hakkında
açılacak kamu davasının adaleti sağlanması ve kamu vicdanını
rahatlatması gerektiği,
7- Devlet’in
yapılanın bir katliam olduğunu kabul etmesi ve özür dilemesi,
Hükümet’in olayın siyasi sorumluluğunu üstlenmesi, İç İşleri Bakanı’nın
istifa etmesi, Genel Kurmay Başkanı ve sorumlu kuvvet komutanı veya
komutanlarının görevden alınması gerektiği,
8- Devlet’in
öldürülenlerin ailelerine tatmin edici, acı ve elemlerini hafifletici
maddi ve manevi tazminat vermesi ve bunu minnet olarak yapmaması
gerektiği,
9- Medya
ve diğer her türlü yayın organı peşin hükümlü ve “suçlu” yaklaşımı ile
kişileri “yargısız infaza” layık görme eğiliminden vazgeçmesi ve etik
ilkeleri esas alması gerektiği,
10- Sanayi,
hayvancılık ve tarım imkânlarının olmadığı olay bölgesinde tek geçim
kaynağının sınır ticareti olduğu, sınır kapısının olmaması, mevzuatın
elverişli olmaması nedeni ile yapılan bu işe “kaçakçılık” adının
verildiği görülerek bir an önce sorunu çözecek yasal düzenlemeler
yapılması gerektiği, nüfusu kalabalık olan yörenin idari yapısının
Beldeye çıkarılması,
11- Kürt
Sorunun çözümünde şiddete dayalı politikaların bu tür karanlık
eylemlerin zeminini oluşturduğu, bu nedenle Hükümetin politikasını
değiştirerek demokratik ve barışçıl çözüm geliştirmesinin bu olayla
birlikte bir kez daha elzem olduğunun ortaya çıktığı,
Kanaatine varılmıştır.
İNSAN HAKLARI VE MAZLUMLAR İÇİN DAYANIŞMA DERNEĞİ (Mazlumder)
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ(İHD)
KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU(KESK)
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ(TTB)
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ(ÇHD)
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI(TİHV)
TÜRKİYE BARIŞ MECLİSİ(TBM)
DİSK GENEL İŞ SENDİKASI (Genel İş)
Ekler
1- Cenazelerin köylüler tarafından taşındığına dair fotoğraf
2- Olay Bölgesine gidilen yol ile ilgili fotoğraf
3- Cenazelerin hastanede rastgele yere bırakıldıklarına dair fotoğraf
4- Otopsinin hangi koşullarda yapılığını gösterir fotoğraf
5- 35 kişiye ait otopsi tutanakları (71 sayfa)
6- Olay yerinde bombalama sonrası kalıntıları ve sınır taşını gösterir fotoğraflar.
Raporu PDF olarak Bilgisayarınıza İndirmek İçin Tıklayın;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder