23 Aralık 2011 Cuma

'Çingene Mustafa' Nasıl KCK'lı Oldu

Bugün Adliye'ye sevkedilen 48 gazeteci arasında Fransız AFP'nin Foto Muhabiri Mustafa Özer de yer aldı.
 
Mustafa Özer'i 20 yıl kadar önce tanıyan Taraf yazarı Tuncer Köseoğlu, başarılı bir gazeteci olan Özer'in KCK soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını çarpıcı bir dille anlattı: 

"90’lı yılların başında Sabah Gazetesi’nin Cağaloğlu Bürosu’na geldiğinde henüz sakalı, bıyığı çıkmamış 17 yaşında genç bir delikanlıydı" diye Özer'i anlatmaya başlayan Köseoğlu'nun yazısı şöyle devam ediyor: 

"Elinde makinesiyle çıkıp gelivermişti. Gazeteci olmak istiyordu. “Çapa Hastanesi Acil Servisi’nin önüne git ve orada bekle” dedik. Gitmekle kalmadı, 24 saat hastanenin banklarında yatarak haber yapmaya başladı. Gün içinde bir araç uğrar, çektiği filmlerle haberi alır, büroya getirirdi. İşe başladığının henüz ayı dolmadan büyük bir haber yakalamıştı. Toprağa gömülü halde bulunan bir kızın hikâyesiydi bu. Hastaneye kaldırılan kız konuşamıyordu. Mustafa elinde alfabenin yazılı olduğu bir kartonu kıza göstererek adını ve ailesini işaretlerle söyletti. Saatlerce süren bu çabanın sonunda kızın ailesi ve adresi bulunmuştu. 

Mustafa büyük bir heyecanla büroya geldi. Bulduğu telefon numarasından kızın ailesini aradı. Her polis muhabirinin hayatında en az bir kez denediği yöntemi denemiş ve telefonda konuştuğu kişiye cinayet masasından ‘başkomiser’ olarak tanıtmıştı kendini. 

Kızın bir vesikalık fotoğrafını istiyordu ailesinden. Telefonu kapatırken, fotoğrafı almaya gelecek olan genci, yani kendisini tarif ederken “Siz genç biri olduğuna bakmayın yeni mezun komiserdir o” demişti. Çapa Polis Noktası’nda buluşmak için sözleştiler. 

Fotoğrafı almak için gittiği polis noktasında bir sürpriz bekliyordu onu. Aradığı kızın ailesinden biri polisti ve bunun bir zarf olduğunu anlamıştı. Noktada kızın ailesi ve diğer polisler iyice benzetti Mustafa’yı. O gün orada meslek hayatının ilk dayağını yiyen, henüz bıyıkları terlememiş delikanlı şu anda KCK’dan gözaltına alınan; başarısı dünyaca tescillenmiş foto muhabiri Mustafa Özer’den başkası değil. 

Bu dayak yıldırmadı Mustafa’yı. Mesleğini iyi yapabilmek için gecesini gündüzüne kattı. 

Savaş Ay, Fatih Sarıbaş gibi ustalarla çalıştı. Arkadaşlarının “Şopar”, bazen de “Çingene” diye takıldığı Mustafa geçen yıllar içinde dünyaca tanınan, çok iyi bir foto muhabiri oldu. Dünyada ve Türkiye’de nerede bir çatışma varsa Mustafa oradaydı. 10 yıldan fazla süredir Fransızların yarı resmî ajansı AFP’nin Türkiye foto muhabirliğini yapan Mustafa birçok ödüllü fotoğrafa imza attı. 

Dünya üzerindeki hemen hemen her savaş bölgesine giden Mustafa’nın uzman olduğu yerlerin başında Kuzey Irak ve Güneydoğu gelir. 

Yıllarca buralara gidip fotoğraflar çekti. Onun fotoğraflarıyla haberdar olduk olaylardan. Bu bölgeye giden gazeteciler iyi bilir. Habercilik çok zordur. Ama daha zor olan, haber kaynaklarıyla güvenli ilişki kurmaktır. 
O ilişkiyi kuramazsan çalışabilmen hemen hemen imkânsızdır. Mustafa bunu başarabilen biriydi. Şimdi tam da bu nedenle, haber kaynaklarıyla ilişki kurmaktan gözaltına alınıyor. İddialardan birisi ve en önemlisi bazı fotoğraflarını bu haber kaynaklarıyla paylaşması. Eğer Mustafa KCK’lı ise o bölgeye giden, haber yapan, fotoğraf çeken, kameraya alan her gazeteci de KCK’lıdır diyesi geliyor insanın!.. 

‘Press 2011’ 

Geçen yıl vizyona giren ve 90’lı yıllarda Güneydoğu’da patır patır öldürülen Özgür Gündem muhabirlerini anlatan filmi izlemediyseniz mutlaka izleyin derim. Orada öldürülen gazetecilerin hikâyesini canlı tanıklardan dinlediğim halde filmi izlerken tüylerim diken diken olmuştu. Aradan yıllar geçti. Çok şükür gazeteciler o günlerdeki gibi sokak ortasında enselerinden vurularak peşi sıra öldürülmüyor artık. Bunun yerine gözdağı vermek için baskınlar yapılıyor, gözaltılar sürüyor. 

Mustafa ile birlikte 40’a yakın gazeteci gözaltına alındı. Bu insanların ortak özelliği, sokakta azıcık ücretlerle muhabir olarak çalışıyor olmaları. Yani haberin içindeki insanlar bunlar. Van’da Dicle Haber Ajansı’nın çadırını silahlarla gece yarısı basan polis, muhabir Evrim Kepenek’i gözaltına aldı. Evrim, Taraf’ta çok kısa bir süre stajyer muhabirlik yaptı. 

Gazeteciliği şudur budur bir şey demem. Ama eğer Rizeli Evrim KCK’lıysa ben de canınız nasıl adlandırmak istiyorsa oyum. Mesele tam da bu işte. Burada amaç bu insanları kargatulumba gözaltına alıp, merkez medyada çalışan gazetecilere de gözdağı vermek. “Bunlardan uzak durun, haber, fotoğraf paylaşmayın” demek. Aslında 90’lı yıllardan 2011’e geçen onca yılda, sadece baskı taktiği değişti. Önce haber yapanı ensesinden vuruyorlardı, şimdi gece yarısı baskınlarıyla gözaltına alıyorlar. İleri demokraside gazeteciler öldürülmediği için avuçlarımızı açıp şükür mü etmeliyiz acaba... Anlaşılan Doğu Cephesi geçen yıllara direnç göstermiş, bazı şeyler hâlâ aynı kalmış..."

Hiç yorum yok: