Kitabı Buradan İndirebilirsiniz:
İnternette okuma rekoru kıran bir
kitaptan bahsedeceğim. Kitap daha yayınlanmadan el konuldu. Yazarı Ahmet
Şık ise kitap internete konulmadan önce Ergenekon meselesi yüzünden tutuklanmıştı. Tutukluluğu halen devam ediyor.
‘’İmamın Ordusu’’ kitabın adıdır. Kast
edilen ise Gülen’in etkisi altındaki polis teşkilatıdır. Kitap, Gülen
cemaatinin, başta Emniyet olmak üzere, devletin hangi kademelerinde
nasıl örgütlü olduğunu anlatıyor. Eskiden orduya dokunan ya da onu
eleştiren yanarken bugün onun yerini Gülen cemaati aldı. Kitap
internette birçok aydın ve demokrat çevre tarafından sahiplenildi.
‘’Dokunan Yanar’’ başlığı altındaki kitabın internette okunma rekorları
kılmasına rağmen bu ilgi sokakta güçlü bir eyleme ve tepkiye
dönüştürülemedi.
Erzurum’dan ‘’Nurcu’’ bir imam olarak
yola çıkan Fethullah Gülen Ege Bölgesi’nde imamlık yaptığı zamanlarda
açtığı dershane ve yurtlarla örgütlenmeye başlamış. Fethullah Gülen ve
cemaati o sırada Nurcuların kendi içinde yaşadığı sorunlardan da
faydalanmış ve diğer Nurculardan’ ayrılarak kendilerini bağımsız bir
grup olarak ilan etmişler. Fethullah Gülen ve cemaatinin gelişmesinde
en önemli etki kuşkusuz ABD’nin komünizme karşı “Yeşil Kuşak” oluşturma
projesidir. Bu açıdan da Fethullah Gülen ve cemaati bunun bir ürünüdür.
Gülen; Nurcu hareketini emperyalizmin hizmetine sokan insandır.
Fethullah Gülen komünizme karşı mücadele
dernekleri yoluyla ortaya çıktı. O zamana kadar sadece İzmir’de bulunan
Komünizme Karşı Mücadele derneği`nin ikinci şubesi Fethullah Gülen’in
insiyatifi ile Erzurum’da açıldı. (sayfa 25) Geçtiğimiz günlerde ifade
veren 12 Eylül darbecileri o günlerde görünürde Fethullah Gülen’i
arasalar da aslında cemaat 12 Eylül askeri darbesi tarafından
desteklenmiş ve işlerini yürütmeye devam etmiştir. Gülen 12 Eylül
darbecilerini ihbarcılık yoluyla desteklemiştir. Gülen “Allah 12
Eylül’ü yapanlardan razı olsun” diyen insandır.
Fethullah Gülen siyasette her zaman
herkese eşit mesafede olduğunu söylese de hep sistem yanlısı bir
politika izlemiştir. Gülen hareketi her zaman hem gerçekteki hem de
‘’görünürdeki iktidara’’ yakın durmayı tercih etmiştir. Cemaat,
Necmettin Erbakan’ı iktidardan indiren 28 Şubat sürecini desteklemiş ve
Erbakan’ı yüzüstü bırakan öğrencilerinin de yanında yer almıştır. Tek
başına iktidar olan AKP, devlet içerisinde önemli bir rol edinme amacı
güden cemaatin gelişmesinde çok önemli bir rol oynadı.
Fethullah Gülen’in en önemli amacı
devleti yönetecek kadrolar yetiştirmektir. Kendisi buna ‘’Altın Nesil’’
adını veriyor. 12 Eylül’den sonra çeşitli siyasiler tarafında da
destleklenen Fethullah Gülen 1990’lı yıllarda siyasi alanda da söz
sahibi olan etkin bir cemaat haline gelmiştir. Özellikle eğitim alanında
gelişen cemaat açtığı dershaneler, yurtlar ve okullar ile hem
örgütlenme sağlıyor hem de buralardan gelir elde ediyor. Esnaf ve
cemaat yandaşlarından alınan ‘’küçük hayırlarla’’ da büyük finans
gelirleri elde ettiler. Finans ve banka sektörü, otomotiv, enerji,
kimya, basın-yayın sektörüne kadar büyük parasal güce hükmedecek cemaat
holdingleri kurdular.
Kitapta cemaat örgütlenmesinin önemli
araçlarından olan Işık evleri ve yurtlarından da bahsediliyor.
Fethullah Gülen’in bir zamanlar önemli adamlarından biri olduğu
söylenen Nurettin Veren’in (Nurettin Veren ile Fethullah Gülen’in daha
sonra arası açılmış ve Veren TİP’e üye olmuştur) yazdığı kitaptan
yararlanan Ahmet Şık, bu evlerde disiplini sağlamak için yapılan 18
maddelik yemin metnini ele alıyor. Bir tarz eğitim grubu olan Işık
evlerinin örgütün temel birimi olduğu görülüyor. Gizlilik, bağlılık ve
Fethullah Gülen ile sıkı dayanışmayı içeren metin oldukça ilginç (sayfa
22-23). Metin cemaatçi dayanışmanın tüzüğüdür. Tüzük cematteki kişilerin
birbirine karşı nazik ve saygılı olması gerektiği, sorunların belli
periyodlarla tartışılması, çözülemeyen sorunların evlerdeki veya
yurtlardaki üst yetkili ‘’imama’’ götürülmesi, imamın konu hakkında
verdiği karara herkesin uyması, dışarıya karşı ittifak halinde olunması,
her cemaat yandaşının resmi veya gayriresmi işinin olma zorunluluğu,
alınan kararları yerine getirilmesi ve bunun denetlenmesi, her türlü
çıkar ilişkisinde cemaat içindekilere öncelik tanınması gibi maddeleri
de içeriyor. Örgütlenen cemaat yandaşları bu metne uyacağına dair yemin
ediyor. Belli disiplin içindeki bu evlerde içki ve sigara içilmiyor,
yine aynı disiplin ve düzen içinde beraberce namaz kılınıyor ve haftanın
belirli günlerinden Fethullah Gülen videoları izlettiriliyor.
Kitap, cemaatin devlet içinde
örgütlenmek istediği ve güçlü örgütlülüğü bulunan yerlerden de sıkça
bahsediyor. Cemaatin güçlü örgütlülüğü bulunan yerlerin başında Polis
MYO, Polis akademileri, Emniyet, Emniyet içindeki İstihbarat birimleri,
telefon dinleme ve teknik takip gibi görevleri bulunan KOM daire
başkanlıkları ve il şube müdürlükleri geliyor. Cemaat, Polis
Akademilerinde ve Polis MY Okullarında özel olarak eğitilen ‘’sınıf
imamları’’, ‘’sınıf komiserleri’’,’’devre imamı’’ önderliğinde faaliyet
yürütüyor. Örgütlenecek öğrenciler belirlendikten sonra aile veya
muhabbet ortamı sağlanıyor ve ilişkiye geçiliyor. Okul içinde imamlar
haricinde öğrenciler birbirleri ile irtibat kurmuyorlar, bu yolla da
örgütlenme deşifre olmuyor. Cemaat, yanlarına çekemedikleri öğrencilere
genelde ‘’komünist’’ diyor, diğer öğrenciler de bu öğrencilere karşı
cephe oluşturuyor. Ayrıca bu öğrencilere cemaatçi öğretmenler
tarafından da baskı uygulanıyor. Uygulanan cezalardan bazıları sınıfta
bıraktırma, disiplin cezası verme ve okuldan attırma. Mezun olan
öğrenciler yine cemaatin elinde olduğu söylenen Personel Daire
Başkanlığı aracılığı ile görev yerlerine gönderiliyorlar. Mezun olan
öğrenciler maaşa geçtikten sonra maaşlarının bekar olanlar 1/5’ini,
evli olanlar 1/10’unu bağış olarak (cemaat himmet diyor) cemaata
veriyorlar. Daha yüksek rütbeden mezun olan polisler ise cemaat
tarafından ‘’önceden belirlenmiş’’ kura seçimiyle genellikle büyük
şehirlerin şube müdürlükleri ya da büyük şehirlerdeki İstihbarat Daire
Başkanlık’larına müdür- müdür yardımcısı olarak atanıyorlar.
Emniyet içindeki cemaat örgütlenmesini
soruşturanlara ise genelde aynı yöntemler uygulanıyor. Yapılan
soruşturmalar çoğunlukla takipsizlikle sonuçlanıyor. Soruşturmayı yapan
bu kişiler cemaat tarafından toplum karşısında
itibarsızlaştırılıyorlar, polislerin mafya ya da sol örgütlerle
ilişkileri olduğunu gösteren kasetler ortaya çıkıyor veya görevlerinden
alınarak işlevsiz hale getiriliyorlar. Bunun yanında Fethullahçıların
emniyette kullandığı en sık yöntemlerinden biri de ihbar mektupları.
Kendilerini araştıran veya kendileri için tehlikeli olduklarını
düşündükleri insanları İstihbarat Daire Başkanlıklarından uzaklaştırmak
için haklarında imzasız ihbar mektupları gönderiyorlar. Kendilerini
‘’ülkücü, laik, demokrat’’ görünümleri altında gizliyorlar uzaklaştırmak
istedikleri için de ‘’irticacı, şeriatçı, aşırı solcu, Bulgar Alevisi,
mason ve hatta Fethullahçı’’ suçlamalarıyla ihbar mektupları yazılıyor.
Böyle bir durumda kim gerçek Fethullahçı kim değil bilinmiyor ve bu
yolla kendilerini gizlemeyi başarıyorlar. Cemaatin polis teşkilatında
insan kazanmak ve karşıtlarını tasfiye etmek yolundaki entrikaları
okurun tüylerini ürpertiyor.
AK Parti’nin iktidara gelmesinden sonra
bürokraside özellikle Emniyet içinde Fethullahçı örgütlenmeyi daha sık
duyar olduk. Fethullah Gülen geleceğin yönetici kadroları olacağını
düşündüğü ‘’Altın Nesil’’in meyvelerini toplamaktadır. Kendisine rakip
olanları ise Emniyet’teki örgütlenmesi sayesinde bertaraf etmektedir.
Cemaatin mali gücü, başta eğitim olmak üzere birçok alanda dünya
pazarında yer edinmiş ve bu mali güç her geçen gün gittikçe de
artmaktadır. Ahmet Şık yazdığı bu kitapla ekranlarda her daim ağlayan
adam olarak görülen Fethullah Gülen ve cemaatinin Emniyetteki gücünü ve
gücün nasıl ‘’İmamın Ordusu’’na dönüştüğünü işlemiş.
Rakiplerini ahlaksızlık suçlamaları
yoluyla tasfiye eden cemaatin üniversiteye giriş sınavı sorularında,
kamuya personel almak için sınavlarda, polis okulları sınavlarında, yurt
dışına gönderilecek öğrencilerin seçiminde vb nasıl hırsızlık ve
ahlaksızlıklar yaptığı günden güne ortaya çıkıyor.
Ahmet Şık’ın kitabında ezenlerle
işbirliği temelinde örgütlenen bir burjuva dayanışma ve eğitim
hareketinin gelişmesini ve işleyişini görüyoruz. Bu hareketin bütün
ahlaksızlıklarına rağmen disipline ve fedakarlığa verdiği önem dikkat
çekicidir. Cemaatte bireysel çıkarcılık yanında liberal solda bile
görülmeyen sıkı bir kollektif anlayış dikkat çekiyor. Başka türlü zaten
başarılı olamazlardı. İktidardakilerle daima işbirliği yapıyor olmaları,
kendileri dışındakilere karşı sıkı gizlilik uygulamaları, rakiplerini
çoğu aşırı ahlaksızlığa dayanan türlü yöntemlerle tasfiye etmeleri bu
grubun gelişmesinin en önemli dinamikleri görülüyor. Bunlar alternatif
bir eğitim ve dayanışma hareketi çabamızın ne kadar önemli olduğunu
ortaya koyuyor.
Kaynak:ODAK DERGİSİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder