Yine düğmeye basıldı. Kan isteyen güçler yine meydana çıktı. Yine silah tekelleri mumla suç aramaya, göbeklerini gençlerin kanı ile şişiren yeşil sermayenin temsilcileri ipe un sermeye başladı.
Sebahat Tuncel milletin polisine tokat, Bengi Yıldız ise devletin güvenlik güçlerine taş atmış. Bir vekil, devletin komiserine tokat atmazmış, eline taş alıp polise fırlatamazmış. Bir vekil vekilliğini bilmeliymiş.
Herkes bir şey söylüyor. Başbakan Kürtleri tehdit ediyor, İçişleri Bakanı 'bunu kabul edemem' diyor. Bakan ve milletvekilleri 'bunun hesabı mutlaka sorulmalıdır' diye ağızlarından köpükler saçarak konuşuyorlar. Gazeteciler adeta kasap kesilmiş durumda, utanmadan, Sebahat Tuncel'e, Bengin Yıldız'a adeta küfür ediyorlar.
Onlar konuşup tartışsınlar, küfür edip basitleşsinler, Kürtleri tehdit etsinler, Kürt vekillerine karşı saygısızlık yapmaya devam etsinler. Kürtler de bildiklerini yapacak, kendi gündemlerini kendileri oluşturacaklar.
Ama Kürtlerin yaptığı ve yapacağı başka bir şey daha var; kendilerini savunmak, devletin ve AKP'nin zulmüne karşı kendi öz savunmalarını yapmak. Bu bir militan da olabilir, bir siyasetçi, bir köylü, bir emekçi, bir çocuk, bir kadın veya bir milletvekili de olabilir. Saldırıya uğrayan, işkenceye maruz kalan, devletin ve Duçe Tayyip Erdoğan'ın hedefinde olan her Kürt kendini savunacaktır. Bu bir milletvekili de olsa.
Bu süreçte en fazla savunmaya ihtiyacı olan Kürt milletvekilleridir. Dolayısıyla en fazla kendilerini savunacak olan kendileridir. Zira Kürtleri koruyacak başka bir güç yoktur. Türkiye'de bulunan üç temel savunma gücü olan Türk ordusu, polisi ve adaleti zaten her yerde Kürtlere saldırmaktadır. Bu anlamda Sebahat Tuncel'in attığı tokat, Bengi Yıldız'ın avuçladığı taş saldırıya uğrayan Kürt halkını savunma amaçlıdır.
Medyanın deyimiyle, milletin vekili olan bir vekil nasıl bir profile sahip olmalıdır? Polise taş ve tokat atan bir vekil, vekil olabilir mi?
Tabii ki olur. Neden olmasın? Fikir ile zikri bir olan bir vekil, vekilliğini yaptığı milletine karşı birinci derecede sorumludur. Bunun anlamı da iradesini temsil ettiği milletin saldırıya uğraması durumunda her türlü meşru hakkını kullanarak onu savunmaktır.
Evet, bir vekil yaşama pahasına da olsa milletini savunur. Sadece kürsüde nutuk atmaz, aynı zamanda milletine karşı yapılacak saldırı karşısında gerektiğinde gövdesini siper eder. Bu profil klasik vekilliği aşan, gerçekten de halkın iradesi ve temsilcisi olan yeni vekil profilidir.
Bu profil son üç gündür manşetlerde verilen Sebahat Tuncel ve Bengi Yıldızların profilidir.
Peki, olayların somut gelişimi nasıl olmuştu?
Bölge'nin her yerinde olduğu gibi Batman ve Silopi'de de Newroz Bayramı'nı kutlayan Kürt halkına vahşice saldırılmış, kadın, yaşlı, genç, çocuk, vekil demeden herkes işkenceden geçirilmiş, kitlenin üzerine göz yaştırıcı bomba atılmıştır. Vekillerin gözlerinin önünde yerlerden sürüklenen kadın ve çocukları gören bir Kürt vekili bu vahşi saldırıları yapan bir polise tokat atmış, diğer vekil ise eline bir taş alıp yetkilileri uyarmıştır.
Bu saldırılar karşısında Kürt vekilleri başka ne yapabilirlerdi? Şeker mi verselerdi, ya da karanfil mi uzatsalardı? Gerçekten de siz olsaydınız ne yapardınız?
Polisin yanına gelen Sebahat Tuncel'in hangi halde olduğunu görmeyenler, ancak kör olabilirler. Sebahat Tuncel tepeden tırnağa ıslak ve barut içinde polise doğru gelip, saldırıyı durdurmak istemiştir. Ama polis şefi, saldırı emrini vermeye devam etmiştir.
Bir daha soruyoruz, Sebahat Tuncel başka ne yapabilirdi? Gözlerinin önünde kan ve barut içinde yerlerde kıvranan çocukları, kadın ve gençleri başka nasıl savunabilirdi? Polisin zulmünü, onun vahşi saldırısını, barut ve kan kokusu içinde yerlerde kıvranan kadın ve çocukları görmeyip, Sebahat Tuncel'in tokadından, Bengi Yıldız'ın avucuna aldığı küçük bir taştan fırtına yaratanlar vicdanlarını, adalet duygularını, ahlaki değerlerini tüketenlerdir.
Kürt halkına karşı yapılan devlet ve AKP saldırısına kulak tıkatacaksınız, Kürt çocuklarının katledilmelerine kulak asmayacaksınız, 13 yaşındaki Uğur'a sıkılan 13 kurşun karşısında kör-sağır kesileceksiniz, Sebahat Tuncel'in saldırgan polis şefine attığı bir tokattan dolayı her tarafı velveleye vereceksiniz. Ya 13 yaşında Ceylan'ın parçalanmış bedenini eteğinde taşıyan annenin feryadına karşı nasıl bir duruş sergilediniz? Bengi Yıldız ne yaptı? Avucundaki taşla bir Türk polisinin kafasını mı kırdı, yoksa bir Türk askerinin gözünü mü çıkarttı? Ne yaptı, söyler misiniz, ne yaptı?
"Türk polisi orantısız güç kullansa da, kitleye müdahale etse de polise karşı çıkmak doğru değildir. Türk askeri, Kürtleri öldürse de onlara dokunmayacaksınız. Eğer yapılacak bir şey varsa, bırakın biz yapalım" diyenlere, Kürtlerin yanıtı şudur:
"Hayır, yalan söylüyorsunuz. Kürtler için adalet yoktur, Kürtler için yasalarınız Duçe'nin yasalarıdır, Kürtler için vicdanınızı, politik ahlakınızı ve insani duygularınızı yitirmişsiniz. Kürtler h‰l‰ taaruz altındadır. Kurdukları çözüm çadırlarına bile tahammülünüz yoktur. Eğer bu saldırılara dur demezseniz daha birçok Sebahat ve Bengiler çıkacak. Bunu böyle bilin!
Sebahat Tuncel milletin polisine tokat, Bengi Yıldız ise devletin güvenlik güçlerine taş atmış. Bir vekil, devletin komiserine tokat atmazmış, eline taş alıp polise fırlatamazmış. Bir vekil vekilliğini bilmeliymiş.
Herkes bir şey söylüyor. Başbakan Kürtleri tehdit ediyor, İçişleri Bakanı 'bunu kabul edemem' diyor. Bakan ve milletvekilleri 'bunun hesabı mutlaka sorulmalıdır' diye ağızlarından köpükler saçarak konuşuyorlar. Gazeteciler adeta kasap kesilmiş durumda, utanmadan, Sebahat Tuncel'e, Bengin Yıldız'a adeta küfür ediyorlar.
Onlar konuşup tartışsınlar, küfür edip basitleşsinler, Kürtleri tehdit etsinler, Kürt vekillerine karşı saygısızlık yapmaya devam etsinler. Kürtler de bildiklerini yapacak, kendi gündemlerini kendileri oluşturacaklar.
Ama Kürtlerin yaptığı ve yapacağı başka bir şey daha var; kendilerini savunmak, devletin ve AKP'nin zulmüne karşı kendi öz savunmalarını yapmak. Bu bir militan da olabilir, bir siyasetçi, bir köylü, bir emekçi, bir çocuk, bir kadın veya bir milletvekili de olabilir. Saldırıya uğrayan, işkenceye maruz kalan, devletin ve Duçe Tayyip Erdoğan'ın hedefinde olan her Kürt kendini savunacaktır. Bu bir milletvekili de olsa.
Bu süreçte en fazla savunmaya ihtiyacı olan Kürt milletvekilleridir. Dolayısıyla en fazla kendilerini savunacak olan kendileridir. Zira Kürtleri koruyacak başka bir güç yoktur. Türkiye'de bulunan üç temel savunma gücü olan Türk ordusu, polisi ve adaleti zaten her yerde Kürtlere saldırmaktadır. Bu anlamda Sebahat Tuncel'in attığı tokat, Bengi Yıldız'ın avuçladığı taş saldırıya uğrayan Kürt halkını savunma amaçlıdır.
Medyanın deyimiyle, milletin vekili olan bir vekil nasıl bir profile sahip olmalıdır? Polise taş ve tokat atan bir vekil, vekil olabilir mi?
Tabii ki olur. Neden olmasın? Fikir ile zikri bir olan bir vekil, vekilliğini yaptığı milletine karşı birinci derecede sorumludur. Bunun anlamı da iradesini temsil ettiği milletin saldırıya uğraması durumunda her türlü meşru hakkını kullanarak onu savunmaktır.
Evet, bir vekil yaşama pahasına da olsa milletini savunur. Sadece kürsüde nutuk atmaz, aynı zamanda milletine karşı yapılacak saldırı karşısında gerektiğinde gövdesini siper eder. Bu profil klasik vekilliği aşan, gerçekten de halkın iradesi ve temsilcisi olan yeni vekil profilidir.
Bu profil son üç gündür manşetlerde verilen Sebahat Tuncel ve Bengi Yıldızların profilidir.
Peki, olayların somut gelişimi nasıl olmuştu?
Bölge'nin her yerinde olduğu gibi Batman ve Silopi'de de Newroz Bayramı'nı kutlayan Kürt halkına vahşice saldırılmış, kadın, yaşlı, genç, çocuk, vekil demeden herkes işkenceden geçirilmiş, kitlenin üzerine göz yaştırıcı bomba atılmıştır. Vekillerin gözlerinin önünde yerlerden sürüklenen kadın ve çocukları gören bir Kürt vekili bu vahşi saldırıları yapan bir polise tokat atmış, diğer vekil ise eline bir taş alıp yetkilileri uyarmıştır.
Bu saldırılar karşısında Kürt vekilleri başka ne yapabilirlerdi? Şeker mi verselerdi, ya da karanfil mi uzatsalardı? Gerçekten de siz olsaydınız ne yapardınız?
Polisin yanına gelen Sebahat Tuncel'in hangi halde olduğunu görmeyenler, ancak kör olabilirler. Sebahat Tuncel tepeden tırnağa ıslak ve barut içinde polise doğru gelip, saldırıyı durdurmak istemiştir. Ama polis şefi, saldırı emrini vermeye devam etmiştir.
Bir daha soruyoruz, Sebahat Tuncel başka ne yapabilirdi? Gözlerinin önünde kan ve barut içinde yerlerde kıvranan çocukları, kadın ve gençleri başka nasıl savunabilirdi? Polisin zulmünü, onun vahşi saldırısını, barut ve kan kokusu içinde yerlerde kıvranan kadın ve çocukları görmeyip, Sebahat Tuncel'in tokadından, Bengi Yıldız'ın avucuna aldığı küçük bir taştan fırtına yaratanlar vicdanlarını, adalet duygularını, ahlaki değerlerini tüketenlerdir.
Kürt halkına karşı yapılan devlet ve AKP saldırısına kulak tıkatacaksınız, Kürt çocuklarının katledilmelerine kulak asmayacaksınız, 13 yaşındaki Uğur'a sıkılan 13 kurşun karşısında kör-sağır kesileceksiniz, Sebahat Tuncel'in saldırgan polis şefine attığı bir tokattan dolayı her tarafı velveleye vereceksiniz. Ya 13 yaşında Ceylan'ın parçalanmış bedenini eteğinde taşıyan annenin feryadına karşı nasıl bir duruş sergilediniz? Bengi Yıldız ne yaptı? Avucundaki taşla bir Türk polisinin kafasını mı kırdı, yoksa bir Türk askerinin gözünü mü çıkarttı? Ne yaptı, söyler misiniz, ne yaptı?
"Türk polisi orantısız güç kullansa da, kitleye müdahale etse de polise karşı çıkmak doğru değildir. Türk askeri, Kürtleri öldürse de onlara dokunmayacaksınız. Eğer yapılacak bir şey varsa, bırakın biz yapalım" diyenlere, Kürtlerin yanıtı şudur:
"Hayır, yalan söylüyorsunuz. Kürtler için adalet yoktur, Kürtler için yasalarınız Duçe'nin yasalarıdır, Kürtler için vicdanınızı, politik ahlakınızı ve insani duygularınızı yitirmişsiniz. Kürtler h‰l‰ taaruz altındadır. Kurdukları çözüm çadırlarına bile tahammülünüz yoktur. Eğer bu saldırılara dur demezseniz daha birçok Sebahat ve Bengiler çıkacak. Bunu böyle bilin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder