4 Mart 2011 Cuma

Eylemsizlikle Biten ve Başlayan Ne?


Bütün gözler Mart ayı ile birlikte Kürdistan’da olabileceklere çevrilmiş durumda. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Arap halklarının isyanları ile giderek ısınan bölgede; KCK’nin ilan ettiği eylemsizlik sürecinde gelinen nokta yeni bir dönüm noktası oluşturacak. KCK Yürütme Konseyi, 13 Ağustos 2010 tarihinden bu yana devam eden eylemsizlik sürecinin AKP Hükümeti’nin izlediği inkar-imha politikaları nedeniyle geçerliliğini yitirdiğini açıkladı. Demokratik Kürt Hareketi, Türk devletinin şiddetle tasfiye etme ve inkar politikasındaki ısrarına rağmen demokratik-siyasal seçeneğin hayat bulması için 1993 yılından bu yana tek taraflı ateşkesler ilan etti.

PKK’nin 1993, 1995, 1998, 1999’da ilan ettiği ateşkesler dönemin iktidarları tarafından çözüm için değerlendirilmedi. Çözüm şansını değerlendirmeyen ANAP, DYP, RP, MHP, DSP gibi siyasi partiler; dönemin bütün genelkurmay başkanları başarısız kaldı ve siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kaldı. PKK ise, kendisini daha dinamik kılarak mücadelesini devam ettirdi.

Ateşkesler ve eylemsizlik sürecini kendisi için en çok kullanan parti ise AKP. PKK’nin en çok şans tanıdığı parti AKP oldu. Buna rağmen AKP, Kürtleri oyalayıp, çürütme siyaseti ile Kürtlerin örgütlü güçlerini tasfiye etmeyi hedefledi. 2002’de iktidara gelen AKP Hükümeti’ne çözüm şansı vermek için hemen hemen her yıl Kürt sorununun çözümü için muazzam fırsatlar sunuldu. Ancak siyasal çözüm yerine askeri operasyonlar, siyasileri tutuklama çabaları durmayınca 1 Haziran 2010’da Kürt meselesi yeni bir döneme girdi.

Bu dönem de açığa çıkan önemli sonuç ise, Türkiye’nin artık savaşı kaldıramayacağı gerçeği oldu. 1 Haziran’dan kısa bir süre sonra ateşkes çağrıları ve eylemsizlik istekleri hükümetten geldi. 2010 Ağustos’unda ilan edilen eylemsizlik önce 2010 Eylül’de kısa süreliğine uzatıldı. Tartışmalar, görüşmelerle eylemsizlik 2010 Kasım’ında uzun süreli eylemsizlik kararı olarak açıklandı. Herkes umutlanmıştı… Ama AKP bu dönemi önce 12 Eylül 2010’da referandum için kullandı. Sonra uzatılan eylemsizliği ise, 12 Haziran 2011 seçimleri için kendisine sermaye yapmaya çalıştı. Kürtlerin tutuklanması devam etti. Hükümet siyasal alanda hiçbir çözüm düzenlemesi yapmadı. Aksine 2003 yılında PKK’yi zamana yayarak çürütme siyasetini 2011 yılında farklı aktörler aracılığı ile yaşama geçirmeye çalıştı. Ve Kürtler artık bir daha AKP’nin oynununa ve oyalamasına kanmayacaklarını göstermek için eylemsizlik kararı ile ilgili 28 Şubat açıklamasını yaptılar.

Ancak bu kararın açıklandığı sürecin Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu konjonktürünün önceki dönemlerden çok ama çok farklı olduğunu herkesin görmesi gerek. Önceki dönemlerde küresel egemen sistemin 11 Eylül saldırıları sonrasında oluşturduğu “terörizm küresel mücadele” konsepti bugün Tunus, Mısır, Yemen, Ürdün ve Libya başta olmak üzere bütün bölgede ters tepmiştir. Bugün halkların isyan olgusu sistemi sarsmakta, halkların meşru mücadelesi ise, iktidarlar bir bir yıkılmaktadır. Dolayısıyla Kürt isyanının direngen, kesintisiz ve dinamik gücü bu konjönktürden çok güçlenerek çıkacak ve hatta bölgede isyanlara pozitif öncülük yapacak bir hareket olma karakterini ortaya koyacaktır.

Bu duruma özgün olarak Mart ayı Kürtler için önemli bir ay olduğu vurgusunu da yapmak lazım. Çünkü 2011 yılının Mart ayı, önceki yıllardan farklı özellikler taşıyor.
15 Şubat eylemleriyle start alan 8 Mart’ta Kadın serhildanları, 21 Mart’ta ise Kürtlerin görkemli Newroz kutlamalarıyla devam edecek kitlesel gösterileri ve Türkiye’de yapılacak olan 12 Haziran genel seçimlerini etkileyecek. Bunu şunun için söylüyorum PKK’nin 30 yılı bulan kesintisiz yayın organı Serxwebun gazetesindeki yazılarda Devrimci Halk Savaşı konusuna vurgu yapılıyor. Bugün Arap halklarına isyan gücünü veren dinamizmi işaret eden analiz ve yorumlarda, Kürtlerin kendi çözümlerini nasıl inşa edeceklerinin yol ve yöntemleri ortaya konulmuş. Kısacası Kürt meselesi zor mesele. Sonuç olarak içine girilen süreç, siyaseten tedavülden kalkma sürecine girmiş AKP; Erdoğan ve ekibini de tedavülden kaldırma potansiyelini fazlasıyla içeriyor…

guelbaki@ymail.com

Hiç yorum yok: