Mersin Milletvekili (Hüseyin) Selahattin Bey (Köseoğlu) de konuşmasını aynı yükses ses tonuyla yaptı:
''... Yüz, yüzyirmi yıl boyunca yönetimin düzeltilmesine dönük, pek de
memnun edici olmayan çabalar oldu. Avrupalı güçler yönetimimizde
eksikler gördüğü sürece, bize saldıracaklardır. Reformlar talep
edecekler. Taleplerinde haklılar mı? Evet haklılar. Tebaa sıfatıyla
bizleri elinden geldiğince kucaklayan halkın namusunu, itibarını ve
malını korumaya dönük görevlerimizi yerine getiremedik... Millet
Meclisinin amacı, tek bir gayrimüslimin dahi geriye kalmaması, en
sonuncusunun bile sürülüp, imha edilmesi midir acaba? Böylesi bir
durumda dünyanın gözündeki varlığımız ne olur? Kendi ayaklarımızın
üzerinde durabilir miyiz? Affınızı diliyorum, ama bu sorunun
çözümlenmesi milli can damarlarımızla alakalalıdır.
Efendiler, bir hükümet bir İslami hükümet, bir Osmanlı hükümeti ya da nasıl adlandırırsanız adlandırın, bir Türk hükümeti, dininden,
cinsiyetinden veya dogmalardan bağımsız olarak düzenine tabi olan tüm
tebaanın hükümetidir. Yoksa sadece müslümanların olan bir hükümet mi?
Herkese aynı eşit haklar tanıyacak mı? Neden imhaya ve yıkıma dayalı bir
politika izliyoruz? Zira imha, başka tarz ve yöntemlerle hayata
geçirilebilir. Çeşitli yolları var...''
Kayseri Milletvekili
Osman Bey (Uşşaklı) tam da bu noktada konuşmacının sözlerini şu sözlerle
kesti: ''Bu yağmaya ve yıkıma dönük bir politikadır'' Selahattin Bey
onaylayarak devam etti:
''Bu sayede kimin adı lekeleniyor? Zavallı
millet!.. Ve şöyle sorulacaktır: acaba hangi ulusun tarihinde
katliamlarla onur duyulur ve övünülür?''
TBMM: Türk Genelkurmay
Başkanlığı, Türk İstiklal Harbi (T.İ.H.) cilt 4, Mondros Mütarekesi ve
Tatbikatı, Ankara, 1962, sayfa 2708)
............................................................................................................
Kırşehir Milletvekili Yahya Galip (Kargı) söz alıyor:
''... Pontos sorunu çok önceden ortaya çıkmıştır. Pontosluların bir örgüt kuracağını, bir hükümet kuracağını, şunu bunu yapacağını duyduk. Ancak insanların tehcirlerden dolayı ortadan yokedildiği gibi bir sorun olduğunu duymadık... Efendiler, meydana geldiği söylenen tüm kötülüklerin özel yetkilerden kaynaklandığına emin olabilirsiniz. Şunu anlamıyorum; bir ülkeyi ayakta tutan, yasalardır. Ve yıkan şey ise yasaların çiğnenmesidir. Özel yetkilerin anlamı, herkesin keyfine göre insan asması, kesmesi, kentleri yerle bir etmesi, evlerin talan edilmesi ve dünyanın yakılıp kül edilmesi midir?
Çünkü işleri baskı olan insanlar, hırsızlıkları ortaya çıkmasın diye evleri yakıyorlar. Pontos sorununu yaratan ve bu kötülüğü Pontos'un başına getiren herkes, bize en büyük kötülüğü yaptılar. Pontosluların techir edilmesi adı altında köylerdeki yaşamı, mal ve mülkü ortadan kaldırdılar... Tek bir kişinin bile techirini onaylamadığıma buradaki herkesin şahit olmasını istiyorum. Sürgünler bu ülke için saatli bomba gibidir. Çok korkunçtur. Bunun bedelini daha kaç yıl boyunca ödemek zorunda kalacağız? Mahkemeler kimin suçlu kimin suçsuz olduğuna karar vermelidir.''
TBMM: Türk
Genelkurmay Başkanlığı, Türk İstiklal Harbi (T.İ.H.) cilt 4, Mondros
Mütarekesi ve Tatbikatı, Ankara, 1962, sayfa 2708)
............................................................................................................
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder