5 Şubat 2013 Salı

Kadına Yönelik Şiddet ve AKP




Sultan OĞRAŞ

AKP’nin kadına bakış açısı, erkek egemen sistemin kadına biçtiği rolün en berlirgin halidir. Kadına yönelik baskı, klasik ve geleneksel yaklaşım devam ediyor. Hâlâ aileler çocuk yaşta kızlarını evlendiriyor. Daha gözlerini doğru dürüst dünyaya açmamış, yaşamın gerçeklerinden uzak, evliliğin ne olduğunu bilmeyen, daha kendisi çocuk olan, değil bir çocuğa daha kendisine bakacak durumda olmayan kız çocuklarına çocuk doğurtuluyor.

Küçük yaşta koca baskısı, kaynana baskısı altına alınıp eve kapatılıyor, iradesi kırılıyor. Bunların hepsi bir araya geldiğinde kadın bunlar kaşısında boğuluyor, çıkmaza giriyor, bunalım yaşıyor. Bu onu ya intihara sürüklüyor ya da farklı arayışlara sevkediyor. Sığınaklar arıyor.

Fakat çok fazla bir şansı da olmuyor. Çünkü erkek egemen sistemin kadına biçtiği rol erkeğin mülkiyeti, malı olmadır. Erkek, kadına “sen benim malımsın, dışarı çıkamazsın, çalışamazsın” diyerek kadını köleleştiriyor ve eve, dört duvar arasına mahkum ediyor.

Burda kadına düşen kendi irade ve gücünü görerek, kendini savunmak ve “ben de varım” diyebilmektir. “Ben bu hayatta varım, ben bir bireyim, bir kadınım, çalışabilirim, her şeyi yapabilirim” diyebilmelidir.

Biz kadınlar bunları yapabilmeliyiz, yapmak zorundayız. Örgütlenmeliyiz, haklarımızı aramalıyız, kendi kurumlarımızı kurmalıyız ve hep alanlarda olmalıyız.

8 Mart’larda ve her zaman alanlarda olalım ve kendi irademizle, kendi kadın duruşumuzla haklarımıza sahip çıkalım. Biz kadınlar kendimize sahip çıkmazsak ne devlet ne de erkek hiç bir hakkımızı tanımaz. Tüm haklarımızı önce devletin elinden, sonra erkekten almalıyız.

Erkekler de devlet karşısında köledir. Fakat kadına hem devletin hem erkeğin kölesi olma dayatılmıştır.

Kadının emeği erkek egemen sistemde görünmez kılınmış, esas toplumu ayakta tuttan emeği yok sayılmıştır. Çocuk bakımı ve yetiştirilmesi, ev işleri ve idaresi bunların hepsi kadının görünmeyen emeğidir.

Erkek yaptığı her iş için maaş aldığı gibi devlet kadının bu emeğinin karşılığını da vermeliğ ve maaşa bağlamalı.

Ama AKP hükümeti hakkını aramak için alanlara çıkan kadınlara hakaret edip “bunlar kadın” mı diyebiliyor. Onların zihniyetinde alanlara çıkan, hakkını arayan kadın değildir. Kadın evinin dışına çıkmamalı. Hak arayan kadın üzerinde de her türlü terör estiriliyor.

Toplumda en çok ezilen, emeği sömürülen, kadınlardır. Yaptıkları işin güvencesi, yok, sigortası yok, maddi karşılığı yok, bunun karşılığında kadın sadece eve kapatılıyor.

Bütün bu baskılara karşı, erkek egemenliğine karşı direneceğiz ve kazanacağız. Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkes, Alevi, Sünni arasında fark olmadan tüm kadınlar aynı baskıyı görüyor, eziliyor. Fakat kadın güçlüdür, iradelidir.

Bu zihniyete karşı başta kendi evimizde ve çocuklarımızı yetiştirirken karşı durabilmeliyiz. Kız çocuklarımızı erkek kardeşlerine hizmet edecek şekilde değil ikisini eşit bir şekilde yetiştirelim. Erkek ile kız arasında hiç fark olmadığını kavratalım.

Erkek egemen zihniyete karşı başta evde olmak üzere her yerde mücadeleyi yükseltmeliyiz. AKP hükümeti döneminde kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz büyük artış gösteriyor. Bu AKP zihniyetinin ürünüdür. Çocuk yaşta kızlar tecavüze uğrayıp sonra katlediliyor. 15 yaşındaki kız tecavüze uğradıktan sonra katlediliyor ve kefensiz gömülüyor.

Milas’ta bir anne iki çocuğunu öldürüyor, sonra intihara kalkışıyor. Yine karakollarda kadınlara yönelik şiddet işkence yapan zihniyet ile Hindistan’da 25 yaşındaki kadına otobüste tecavüz eden zihniyete lanet olsun diyorum.

Kadına bütün bunları reva gören zihniyeti ancak örgütlü bir şekilde, evde, sokakta, bulunduğumuz her yerde örgütlenerek mahkum edip, ortadan kaldırabiliriz.

Bulunduğumuz her yerde haklarımızı savunalım. AKP şahsından erkek egemen zihniyete karşı başarı sağlamak için örgütlü olmalıyız. Heryerde biz de varız diye haykırarak sesimizi duyurmalıyız.

Savaşı besleyen bu sistemi ancak kadınlar yıkabilir ve barışı getirebilir. Kadınların en çok duymak istediği barış, özgürlükten geçer.

Hiç yorum yok: