Kadına Yönelik Şiddet ve AKP
Sultan OĞRAŞ
AKP’nin kadına bakış açısı, erkek egemen sistemin kadına biçtiği rolün
en berlirgin halidir. Kadına yönelik baskı, klasik ve geleneksel
yaklaşım devam ediyor. Hâlâ aileler çocuk yaşta kızlarını evlendiriyor.
Daha gözlerini doğru dürüst dünyaya açmamış, yaşamın gerçeklerinden
uzak, evliliğin ne olduğunu bilmeyen, daha kendisi çocuk olan, değil bir
çocuğa daha kendisine bakacak durumda olmayan kız çocuklarına çocuk
doğurtuluyor.
Küçük yaşta koca baskısı, kaynana baskısı altına
alınıp eve kapatılıyor, iradesi kırılıyor. Bunların hepsi bir araya
geldiğinde kadın bunlar kaşısında boğuluyor, çıkmaza giriyor, bunalım
yaşıyor. Bu onu ya intihara sürüklüyor ya da farklı arayışlara
sevkediyor. Sığınaklar arıyor.
Fakat çok fazla bir şansı da
olmuyor. Çünkü erkek egemen sistemin kadına biçtiği rol erkeğin
mülkiyeti, malı olmadır. Erkek, kadına “sen benim malımsın, dışarı
çıkamazsın, çalışamazsın” diyerek kadını köleleştiriyor ve eve, dört
duvar arasına mahkum ediyor.
Burda kadına düşen kendi irade ve
gücünü görerek, kendini savunmak ve “ben de varım” diyebilmektir. “Ben
bu hayatta varım, ben bir bireyim, bir kadınım, çalışabilirim, her şeyi
yapabilirim” diyebilmelidir.
Biz kadınlar bunları
yapabilmeliyiz, yapmak zorundayız. Örgütlenmeliyiz, haklarımızı
aramalıyız, kendi kurumlarımızı kurmalıyız ve hep alanlarda olmalıyız.
8 Mart’larda ve her zaman alanlarda olalım ve kendi irademizle, kendi
kadın duruşumuzla haklarımıza sahip çıkalım. Biz kadınlar kendimize
sahip çıkmazsak ne devlet ne de erkek hiç bir hakkımızı tanımaz. Tüm
haklarımızı önce devletin elinden, sonra erkekten almalıyız.
Erkekler de devlet karşısında köledir. Fakat kadına hem devletin hem erkeğin kölesi olma dayatılmıştır.
Kadının emeği erkek egemen sistemde görünmez kılınmış, esas toplumu
ayakta tuttan emeği yok sayılmıştır. Çocuk bakımı ve yetiştirilmesi, ev
işleri ve idaresi bunların hepsi kadının görünmeyen emeğidir.
Erkek yaptığı her iş için maaş aldığı gibi devlet kadının bu emeğinin karşılığını da vermeliğ ve maaşa bağlamalı.
Ama AKP hükümeti hakkını aramak için alanlara çıkan kadınlara hakaret
edip “bunlar kadın” mı diyebiliyor. Onların zihniyetinde alanlara çıkan,
hakkını arayan kadın değildir. Kadın evinin dışına çıkmamalı. Hak
arayan kadın üzerinde de her türlü terör estiriliyor.
Toplumda
en çok ezilen, emeği sömürülen, kadınlardır. Yaptıkları işin güvencesi,
yok, sigortası yok, maddi karşılığı yok, bunun karşılığında kadın sadece
eve kapatılıyor.
Bütün bu baskılara karşı, erkek egemenliğine
karşı direneceğiz ve kazanacağız. Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkes, Alevi,
Sünni arasında fark olmadan tüm kadınlar aynı baskıyı görüyor, eziliyor.
Fakat kadın güçlüdür, iradelidir.
Bu zihniyete karşı başta
kendi evimizde ve çocuklarımızı yetiştirirken karşı durabilmeliyiz. Kız
çocuklarımızı erkek kardeşlerine hizmet edecek şekilde değil ikisini
eşit bir şekilde yetiştirelim. Erkek ile kız arasında hiç fark
olmadığını kavratalım.
Erkek egemen zihniyete karşı başta evde
olmak üzere her yerde mücadeleyi yükseltmeliyiz. AKP hükümeti döneminde
kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz büyük artış gösteriyor. Bu AKP
zihniyetinin ürünüdür. Çocuk yaşta kızlar tecavüze uğrayıp sonra
katlediliyor. 15 yaşındaki kız tecavüze uğradıktan sonra katlediliyor ve
kefensiz gömülüyor.
Milas’ta bir anne iki çocuğunu öldürüyor,
sonra intihara kalkışıyor. Yine karakollarda kadınlara yönelik şiddet
işkence yapan zihniyet ile Hindistan’da 25 yaşındaki kadına otobüste
tecavüz eden zihniyete lanet olsun diyorum.
Kadına bütün
bunları reva gören zihniyeti ancak örgütlü bir şekilde, evde, sokakta,
bulunduğumuz her yerde örgütlenerek mahkum edip, ortadan kaldırabiliriz.
Bulunduğumuz her yerde haklarımızı savunalım. AKP şahsından erkek
egemen zihniyete karşı başarı sağlamak için örgütlü olmalıyız. Heryerde
biz de varız diye haykırarak sesimizi duyurmalıyız.
Savaşı
besleyen bu sistemi ancak kadınlar yıkabilir ve barışı getirebilir.
Kadınların en çok duymak istediği barış, özgürlükten geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder