BAKİ GÜL
ŞEMDİNLİ - HPG gerillalarının 23 Temmuz’da başlattığı ve “Devrimci Operasyon” olarak tanımladığı süreç devam ediyor. Yaklaşık iki aydır süren bu savaşın kapsamı ve ortaya çıkardığı sonuçlar ise çok yönlü olarak gündemi belirledi. Her cepheden farklı sonuçlar çıkarıldı ve yorumlar yapıldı. Ancak savaşın gerçeği konusunda özellikle AKP iktidarı, Türk genelkurmayı ve Türk medyasının ağırlıklı bölümü Kürdistan’daki savaşta olduğu gibi özellikle Çukurca ve Şemdinli’de olup biteni gizlemeye çalıştı.
Peki Çukurca ve Şemdinli’de gizlenen neydi? Türk hükümeti, genelkurmayı ve medyası kamuoyundan savaş ve gerilla gerçeğini gizleyerek neyi hedefliyordu? İşte bu soruların yanıtlarını almak için yaklaşık bir aydır gazeteci-kameraman arkadaşım Mehdi Doğan ile Çukurca ve Şemdinli’de savaşı cepheden izlemeye çalıştık. Haber ve izlenimlerimizi görüntüledik. Mevzilerdeki gerillalar, cephe komutanları ile konuştuk. Askerlerin karakollarını, asker mevzilerini gözlemleme şansımız oldu. Bombardımanları yaşadık. Bu yaşadıklarımızı önümüzdeki günlerde Nuçe Tv ve ANF, Özgür Politika ve Özgür Gündem’de kamuoyu ile paylaşacağız.
Ancak Türk genelkurmayı ve Kuvvet komutanlarının Şemdinli’den yürütmeye çalıştığı operasyonlar ile yaptıkları açıklamaların gerçeği yansıtmadığını hemen belirtmek gerekiyor. HPG’nin kayıpları yaptığı açıklamalardaki gibidir. Ancak askerlerin kayıpları konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz. Çünkü her gün yapılan eylemlerde kesinlikle asker ölümleri sözkonusu. Ancak Türk hükümeti, genelkurmay bu kayıplarını hiç açıklamadı. Bizim Şemdinli’de olduğumuz süre içinde sadeci Gare (Tekeli Karakolu) ve çevresinde yapılan suikastlar sonucu ölen askerlerin hiçbiri açıklanmadı. Hatta bu suikastların kamera kayıtları sözkonusu. Yine Senela bölgesinde benzer biçimde 10’nun üzerinde ölen askerlerin sayısı da açıklanmadı. Haruna (Güzelkonak) karakoluna yapılan eylemin gerçeğini de Türk genelkurmayı gizledi. Ancak kamera kayıtları bütün gerçeği ortaya koyuyor. Dolayısıyla Türk medyasında yer alan genelkurmay açıklamaları ve AKP hükümet sözcülerinin konuşmaları gerçeği hiç yansıtmıyor.
Yaklaşık iki haftadır Şemdinli’deki askeri üsleri bütün yönleri ile kuşatan gerilla mevzilerindeydik. Savaşın önemli bir boyutuna tanıklık ettik. Gerilla karşısında Türk ordusu bir hamle yapmaya çalışıyor ancak hala bir başarısı sözkonusu değil. Gerilla ile Türk ordusu arasındaki savaş iç içe cephe savaşı olarak amansız bir şekilde sürüyor. Gerillalar aynı günde birkaç koldan ayrı noktalardan çeşitli eylemler gerçekleştiriyor. Gerilla Türk ordusunu istediği taktiğin içine de çekmiş durumda. Bu nedenle askerin kayıpları giderek çoğalıyor. Ancak Türk ordusu içinde bulunduğu sıkışıklığı teknik yöntemleri kullanarak sıklaştırılmış aşırı hava saldırıları, topçu atışları ve bazı alanları tutmaya çalışarak gerillanın aktivitesini kırmaya çalışıyor. Hemen belirtelim ki HPG'nin Şemdinli’de sadece bir cephesindeki yüzlerce gerilla mevzilerini aktif hale getirmesi ile Türk ordusu çok büyük darbeler yiyebilir. Çünkü gerilla karakolları, yolları, askerin geçiş hatlarını çok iyi kontrol ediyor. Askerlerin anlık bütün hareketlerini gözlemliyor. Gerilla aylardır arazi hakimiyetini daha da geliştirmiş, iç içe çatışmalarla ordunun hareket kabiliyetini alt-üst ediyor. Çok dinamik, donanımlı ve hazırlıklı gerilla mevzilerinden söz etmek gerekiyor.
Şemdinli’deki savaşın çok şiddetli olduğunun da altını çizmekte fayda var. Savaşın şiddeti öylesine büyük ki genelkurmay ve kuvvet komutanları bu alana özel önem veriyorlar. Çünkü Şemdinli’de Türk ordusu ve Türk devletinin kırılmasının sonuçları stratejik önemde olacak. Daha şimdiden bu kırılmanın özellikleri de ortaya çıkmış durumda. Türk ordusu ve hükümeti bu alanda ne yapacağını bilecek durumda değil. Savaşı kaotik bir şekilde sürdürüyor. Askerlerin ruh hali de bu kaotik durumu yeterince gösteriyor. Nöbet yerlerinde askerler kafalarını çıkaramıyor. Yaptıkları korkuluk ve kuklaların başındaki asker miğferi sallayarak yer değiştiriyorlar. Askerler nöbet yerlerine yarış atları gibi koşarak gidip geliyor. Başlarını mevzilerden çıkaramıyorlar. Gerillaların karakol-kalekol ya da asker tepelerine sıktıkları bir kurşun ya da attıkları bir havana karşı rastgele onlarca havan, obüs ve tank atışı ile karşılık veriyor. Askeri mantıkta bu çok büyük bir korkunun ifadesi olarak tanımlanıyor. Yine askerlerin araziye çıkarken taşıdıkları korku ve kaygının düzeyi attıkları adımlarda rahatlıkla görülüyor. Gerillanın arazideki gizliliği, yaptıkları tuzaklar askerlerin ilerlemesini engelliyor. Kısacası askerin ruh hali de aynen Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Necdet Özel’in ruh hali gibi. Kahırlı, korkulu bir ruh hali. Ne ABD destekli teknik istihbarat desteği, ne kapsamlı hava saldırıları bir sonuç vermiyor.
Askerler bu nedenle koruculardan yardım istiyor. Ancak bu siyasal ve toplumsal konjonktürde Kürdistan’da siyasi ve askeri koruculuğun iflas ettiğini belirtmek durumundayız. Gerillalar bu konuda çok hassas. Asker mevzilerindeki korucuları bile direk hedef almıyorlar. Koruculara çağrılar yapılıyor. Ancak korucular çok ısrarlı ve askerle birlikte kurşun sıkarsa kendilerini hedef haline getiriyorlar. Görüştüğümüz HPG komutanları, Şemzinan’daki cephe komutanları ve gerillaların hemen hepsi koruculara Türk ordusunun yanında yer almamaları gerektiğini açıkça ortaya koyuyorlar. Çağrıları bu dönemde korucuların Kürdistan’daki kirli savaşa ortak olmamaları yönünde.
Dolayısıyla gerillanın Şemdinli kuşatması devam ediyor. Asker çıkış peşinde ancak hesapladıkları ve planladıkları her şey aleyhlerine dönmek üzere. Gerillanın 30 yıla yakın bir süredir gösterdiği tecrübe ile son 2 aylık kuşatmanın Kürdistan’ın Özgürlük tarihinde bir dönüm noktası yarattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık sonucu ne olursa olsun Şemdinli’deki “devrimci operasyon” büyük ölçüde hedefine varmış, Türk devleti, ordusu ve sömürgeci siyaseti işlevsiz hale gelebilmiştir. Bu süreç bunu bütün yönleri ile göstermiştir. Ama bu gerillanın Şemdinli direnişini sona erdireceği anlamına gelmiyor. Aksine gerilla direnişi daha da derinleşerek devam edecek. Önümüzdeki günlerde bunu daha iyi göreceğiz.
ANF
ŞEMDİNLİ - HPG gerillalarının 23 Temmuz’da başlattığı ve “Devrimci Operasyon” olarak tanımladığı süreç devam ediyor. Yaklaşık iki aydır süren bu savaşın kapsamı ve ortaya çıkardığı sonuçlar ise çok yönlü olarak gündemi belirledi. Her cepheden farklı sonuçlar çıkarıldı ve yorumlar yapıldı. Ancak savaşın gerçeği konusunda özellikle AKP iktidarı, Türk genelkurmayı ve Türk medyasının ağırlıklı bölümü Kürdistan’daki savaşta olduğu gibi özellikle Çukurca ve Şemdinli’de olup biteni gizlemeye çalıştı.
Peki Çukurca ve Şemdinli’de gizlenen neydi? Türk hükümeti, genelkurmayı ve medyası kamuoyundan savaş ve gerilla gerçeğini gizleyerek neyi hedefliyordu? İşte bu soruların yanıtlarını almak için yaklaşık bir aydır gazeteci-kameraman arkadaşım Mehdi Doğan ile Çukurca ve Şemdinli’de savaşı cepheden izlemeye çalıştık. Haber ve izlenimlerimizi görüntüledik. Mevzilerdeki gerillalar, cephe komutanları ile konuştuk. Askerlerin karakollarını, asker mevzilerini gözlemleme şansımız oldu. Bombardımanları yaşadık. Bu yaşadıklarımızı önümüzdeki günlerde Nuçe Tv ve ANF, Özgür Politika ve Özgür Gündem’de kamuoyu ile paylaşacağız.
Ancak Türk genelkurmayı ve Kuvvet komutanlarının Şemdinli’den yürütmeye çalıştığı operasyonlar ile yaptıkları açıklamaların gerçeği yansıtmadığını hemen belirtmek gerekiyor. HPG’nin kayıpları yaptığı açıklamalardaki gibidir. Ancak askerlerin kayıpları konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz. Çünkü her gün yapılan eylemlerde kesinlikle asker ölümleri sözkonusu. Ancak Türk hükümeti, genelkurmay bu kayıplarını hiç açıklamadı. Bizim Şemdinli’de olduğumuz süre içinde sadeci Gare (Tekeli Karakolu) ve çevresinde yapılan suikastlar sonucu ölen askerlerin hiçbiri açıklanmadı. Hatta bu suikastların kamera kayıtları sözkonusu. Yine Senela bölgesinde benzer biçimde 10’nun üzerinde ölen askerlerin sayısı da açıklanmadı. Haruna (Güzelkonak) karakoluna yapılan eylemin gerçeğini de Türk genelkurmayı gizledi. Ancak kamera kayıtları bütün gerçeği ortaya koyuyor. Dolayısıyla Türk medyasında yer alan genelkurmay açıklamaları ve AKP hükümet sözcülerinin konuşmaları gerçeği hiç yansıtmıyor.
Yaklaşık iki haftadır Şemdinli’deki askeri üsleri bütün yönleri ile kuşatan gerilla mevzilerindeydik. Savaşın önemli bir boyutuna tanıklık ettik. Gerilla karşısında Türk ordusu bir hamle yapmaya çalışıyor ancak hala bir başarısı sözkonusu değil. Gerilla ile Türk ordusu arasındaki savaş iç içe cephe savaşı olarak amansız bir şekilde sürüyor. Gerillalar aynı günde birkaç koldan ayrı noktalardan çeşitli eylemler gerçekleştiriyor. Gerilla Türk ordusunu istediği taktiğin içine de çekmiş durumda. Bu nedenle askerin kayıpları giderek çoğalıyor. Ancak Türk ordusu içinde bulunduğu sıkışıklığı teknik yöntemleri kullanarak sıklaştırılmış aşırı hava saldırıları, topçu atışları ve bazı alanları tutmaya çalışarak gerillanın aktivitesini kırmaya çalışıyor. Hemen belirtelim ki HPG'nin Şemdinli’de sadece bir cephesindeki yüzlerce gerilla mevzilerini aktif hale getirmesi ile Türk ordusu çok büyük darbeler yiyebilir. Çünkü gerilla karakolları, yolları, askerin geçiş hatlarını çok iyi kontrol ediyor. Askerlerin anlık bütün hareketlerini gözlemliyor. Gerilla aylardır arazi hakimiyetini daha da geliştirmiş, iç içe çatışmalarla ordunun hareket kabiliyetini alt-üst ediyor. Çok dinamik, donanımlı ve hazırlıklı gerilla mevzilerinden söz etmek gerekiyor.
Şemdinli’deki savaşın çok şiddetli olduğunun da altını çizmekte fayda var. Savaşın şiddeti öylesine büyük ki genelkurmay ve kuvvet komutanları bu alana özel önem veriyorlar. Çünkü Şemdinli’de Türk ordusu ve Türk devletinin kırılmasının sonuçları stratejik önemde olacak. Daha şimdiden bu kırılmanın özellikleri de ortaya çıkmış durumda. Türk ordusu ve hükümeti bu alanda ne yapacağını bilecek durumda değil. Savaşı kaotik bir şekilde sürdürüyor. Askerlerin ruh hali de bu kaotik durumu yeterince gösteriyor. Nöbet yerlerinde askerler kafalarını çıkaramıyor. Yaptıkları korkuluk ve kuklaların başındaki asker miğferi sallayarak yer değiştiriyorlar. Askerler nöbet yerlerine yarış atları gibi koşarak gidip geliyor. Başlarını mevzilerden çıkaramıyorlar. Gerillaların karakol-kalekol ya da asker tepelerine sıktıkları bir kurşun ya da attıkları bir havana karşı rastgele onlarca havan, obüs ve tank atışı ile karşılık veriyor. Askeri mantıkta bu çok büyük bir korkunun ifadesi olarak tanımlanıyor. Yine askerlerin araziye çıkarken taşıdıkları korku ve kaygının düzeyi attıkları adımlarda rahatlıkla görülüyor. Gerillanın arazideki gizliliği, yaptıkları tuzaklar askerlerin ilerlemesini engelliyor. Kısacası askerin ruh hali de aynen Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Necdet Özel’in ruh hali gibi. Kahırlı, korkulu bir ruh hali. Ne ABD destekli teknik istihbarat desteği, ne kapsamlı hava saldırıları bir sonuç vermiyor.
Askerler bu nedenle koruculardan yardım istiyor. Ancak bu siyasal ve toplumsal konjonktürde Kürdistan’da siyasi ve askeri koruculuğun iflas ettiğini belirtmek durumundayız. Gerillalar bu konuda çok hassas. Asker mevzilerindeki korucuları bile direk hedef almıyorlar. Koruculara çağrılar yapılıyor. Ancak korucular çok ısrarlı ve askerle birlikte kurşun sıkarsa kendilerini hedef haline getiriyorlar. Görüştüğümüz HPG komutanları, Şemzinan’daki cephe komutanları ve gerillaların hemen hepsi koruculara Türk ordusunun yanında yer almamaları gerektiğini açıkça ortaya koyuyorlar. Çağrıları bu dönemde korucuların Kürdistan’daki kirli savaşa ortak olmamaları yönünde.
Dolayısıyla gerillanın Şemdinli kuşatması devam ediyor. Asker çıkış peşinde ancak hesapladıkları ve planladıkları her şey aleyhlerine dönmek üzere. Gerillanın 30 yıla yakın bir süredir gösterdiği tecrübe ile son 2 aylık kuşatmanın Kürdistan’ın Özgürlük tarihinde bir dönüm noktası yarattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık sonucu ne olursa olsun Şemdinli’deki “devrimci operasyon” büyük ölçüde hedefine varmış, Türk devleti, ordusu ve sömürgeci siyaseti işlevsiz hale gelebilmiştir. Bu süreç bunu bütün yönleri ile göstermiştir. Ama bu gerillanın Şemdinli direnişini sona erdireceği anlamına gelmiyor. Aksine gerilla direnişi daha da derinleşerek devam edecek. Önümüzdeki günlerde bunu daha iyi göreceğiz.
ANF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder