21 Eylül 2012 Cuma

Şemdinli, Çukurca ve Gerillanın Cesareti

BAKİ GÜL

Çukurca ve Şemdinli’deki savaşı anlatmak ve yazmak gerçekten çok zor. Gerillaların gösterdikleri fedakarlık ve cesaretin örnekleri o kadar çok ki… Ne anlatılsa ve yazılsa eksik kalır. Gözlerini kırpmadan her an her bedeli ödemeye hazır Kürt gençlerini gördüm. Kadın ve erkek neden bu dağlarda olduklarını çok iyi biliyorlar. Herşeyin farkındalar. Bir birleri için ölüme giderlerken bir halkın, bir ülkenin ve onların önderliğinin özgürlüğünün yakınlaştığını biliyorlar. Kendilerini öylesine hedeflerine kenetlemişler ki çatışmaların en önünde olmak için birbirleriyle yarışıyorlar. 

Geri cepheden ön cephelere savaş alanının en sıcak yerine “iç firar” eden gerillalar gördüm. Yazdıkları notlarda “Beni başka yerde aramayın ben Şemdinli’de cephedeyim. Bijî Serok Apo” cümleleri yer alıyor. Çatışmaları ve eylemleri koordine etmesi gereken tabur komutanları, bölük komutanları saldırı grupları içinde en önde yer alıyorlar. Kadın-erkek, genç yaşlı gerillalar bir bütünlük içinde mevzilerde yerlerini alıyor. Ne doğanın zor şartları ne de Türk ordusunun kullandığı en ağır silahlar ve bombardımanlar gerillayı yıldırmıyor. Hangi görev olsa seve seve kabul ediyorlar. Bütün zorluklar gerilla için adeta yaşama gerekçesi olmuş durumda. 15 Ağustos 1984’de atılan “ilk kurşun”un etkisi bugünlerde Şemdinli’de etkisini daha iyi gösteriyor. Yılların tecrübesi, mücadelelerine olan inançları giderek daha fazla derinleşmiş. Giderek uzmanlaşan gerillalalar her alanda askeri ve siyasi hakimiyetlerini geliştirmiş durumdalar. 


Devam eden çatışmaların son 30 yıldaki gerilla savaş tarihinde çok önemli ve çok özgün yanları var. Hem askeri strateji ve taktik olarak hem de siyasal özellikleri olarak HPG gerillalarının bu dönemde yürüttükleri savaş oldukça farklı. Dolayısıyla Türk medyasında ve siyasetinde yapılan tartışmalar, ortaya konulan “uzman” analizleri hiç de doğruya yakın değil. Ankara siyasetinin ezberleri ile hala gerilla gerçeği anlamaya çalışanlar ise sadece kendilerini kandırıyorlar. Türk televizyon kanallarında ve gazetelerde gerilla üzerine yapılan siyasi ve askeri yorumların toplamının klasik devlet söyleminin tekrarı olduğunu da vurgulamak gerekli. 


AKP’nin paralı askerlerinin savaştaki performansı ise tam bir fiyasko. Şemdinli cephesindeki bir gerilla komutanı AKP’nin paralı askerleri konusunda önemli tespitlerde bulunup şöyle diyordu: “AKP paralı askerlerle savaşı yürütmek istiyor. Ancak para karşılığı savaşan bu askerlerin savaşamadığını söylüyor. Çünkü onlar paraları yemek için yaşamak istiyor. Bir ülke ve halk sevgisi onlarda sözkonusu değil. Paralı askerlerin çok kez mevzileri bırakıp kaçtıklarını gördük.” Gerçekten de birçok yerde benzer örnekleri gerillalar anlattı. Dolayısıyla ne paralı askerler, ne gözden geçirilip yapılan TOKİ imzalı yeni karakollar, ne olağanüstü teknik ve modern silahla gerillanın eylem aktivitesini kıramıyor. 


Gerillalar asker mevzilerine, karakollara, karakol tepelerine, askerlerin geçiş yerlerine istedikleri tarzda eylemler düzenliyor. İstedikleri sonuçları ortaya çıkarıyorlar. Yani AKP Hükümeti’nin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun “çok bilmiş” cahil danışmanlarının yarım aklı ile Türk ordusu bu savaşı yürütemiyor. Özel timler, paralı askerler, kaymakam ve valileri bir araya getirerek bu savaşı Türk ordusu başarıya götüremez. Komutanların karakollarda yatması, Bolu’dan, Özel Kuvvet Komutanlarının sıcak savaş bölgesine gelmesi de bir şey ifade etmiyor. Zaten askerlerin de bundan bir moral alabilecek durumları yok. Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın ergenekoncularla uzlaşma sinyali verdiği ve bazı eski askerlerin ve korucuların bu cephede yer alacağını ifade etmesi de AKP’nin ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyor.


AKP, gerilla karşısında önceki hükümetlerden daha büyük bir başarısızlığa kendisini hazırlamak durumundadır. Çünkü gerillanın 2012’deki performansı potansiyelinin tamamı üzerine kurulu değil. Gerilla potansiyelinin küçük bir bölümünü hayata geçirmiş durumunda. Bu küçük potansiyel Çukurça, Şemdinli hattından Botan’a, Amed ve Serhad bölgesine kadar çok büyük askeri ve siyasi sonuçlar ortaya çıkarmış durumunda. Bu nedenle AKP ve akıl hocalarının yürüttüğü siyasetin ne yazık ki yanlış olduğunu söylemek durumundayız. Ancak yapılan bu yanlışın Demirel, Çiller, Ecevit, Mesut Yılmaz ya da diğer hükümetlerin akibetinden daha büyük sonuçlara yol açacağını AKP Hükümeti görmek durumunda. 


Gerillanın kışın Çukurca ile başlattığı, Şîtazin ve Oramar ile devam ettirdiği Çukurca ve Şemdinli ile yükselttiği, Botan, Amed ve Serhat ile yaygınlaştırdığı bu sürecin siyasete etkisinin birinci ve temel sonucu AKP’nin Kürt coğrafyasındaki askeri olarak yenildiği anlamına geliyor. 


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Hiç yorum yok: