9 Ocak 2012 Pazartesi

Başbuğ Koğuşta Yalnız

Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, AKP hükümetine karşı darbe planlamaktan dolayı tutuklandı. "İnternet Andıç"ı denen şey, İlker Başbuğ komutanlığındaki Genelkurmayın bir çok internet sitesi kurdurarak, bu internet siteleri aracılığıyla AKP ve Cemaat aleyhinde yayınlar yapmasıydı. 

Osmanlı yıkıntıları üzerinde TC'yi kuran Kemalisterle, Kemalistlerin Osmanlı hanedanlığına haksızlık yaptığını söyleyen Türkçü ve islamcı kadrolar arasındaki çatışma hiç bitmedi. Bu çatışmalardan Kürtlere yüzyıla yayılmış bir red ve inkar rejimi, Şeyh Sait Hareketine yönelik katliam, Zilan ve Dersim soykırımları kaldı.
 
AKP faşizmiyle Başbuğ'un temsil ettiği Kemalist klik, aynı paranın iki yüzüdürler. Paranın bir yüzünde Atatürk'ün, diğer yüzünde Abdulhamit'in resimi vardır.

Kemalist devletle, İslamcı ve Türkçü devlet kadraoları arasındaki kavgadan Kürtlere, Dersim, Zilan ve en son Roboski katliamları düştü.

Bu nedenle ikili faşist klik arasındaki çatışmayı çekirdek çıtlatarak izleyin. Her dönemi idare eden yorum fırıldaklarının düşüncelerine zerre kadar önem vermeyin.

Bizler Türk devletinin yalanlarından, suçlarını birbirine yıkan ikiyüzlülüklerinden, mağdurları kullanarak kendi aralarından yaptıkları iktidar ve silah değiş tokuşlarından bıktık.

Bizi, Kürt halkının kayıtsız şartsız özgürlüğü ilgilendiriyor.
Bizleri Roboski katliamını Türk devletinin hangi kliğinin yaptığı da ilgilendirmememeldir. TC'nin resmi bombarduman uçakları ve maaşlı tetikçileri, 35 Kürdü planlayarak katletmiştir. Onlar, Marmarisli veya Zonguldak'lı oldukları için değil, Kürt oldukları için öldürülmüşlerdir. Bu katliamdan Türk devletini yöneten AKP ve onun tetikçi ordusu sorumludur.
***
Cezaevinde tutuklu bulunan generallerden hiç biri İlker Başbuğ ile aynı koğuşta kalmak istememiş. Star gazetesinin haberi şöyle:
"Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, İnternet Andıcı davası tutuklu sanığı emekli Orgeneral Hasan Iğsız ve emekli Tümamiral Hıfzı Çubuklu ile Balyoz tutuklu sanıkları emekli Orgeneraller Çetin Doğan, İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek'in de kaldığı 5 No'lu L Tipi Cezaevi'nin F-2 koğuşuna yerleştirilmişti. İlk gecesini yalnız ve dinlenerek geçiren Başbuğ'un yanına bir veya iki tutuklu sanık daha verilmek istendi.

Cezaevi yetkilileri Başbuğ'un yanına cezaevinde tutuklu bulunan Orgeneral rütbeli sanıklardan vermek istedi. Ancak Hasan Iğsız, Çetin Doğan, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına gibi isimlerin yer aldığı emekli orgenerallerin Başbuğ ile aynı koğuşta kalma teklifini kabul etmedikleri öğrenildi."

Görüldüğü gibi, Türk Generallerinin dava arkadaşlığı Türkiye'ye hükmettikleri yıllar için geçerlidir. Bu generallerden en köksüzü İlker Başbuğ'du. Basın karşısında bağırıyor, azarlıyor, sağa sola Genelkurmaylık numaraları çekiyordu. Tutuklandı ve işi bitti. Eski silah arkadaşlarından koğuşunda kalmak isteyen dahi yok. 
Hapisahaneye İslamcı-Türkçü bir kadro düşseydi, hapishanenin önü şimdi ziyaretgaha dönmüştü. Daha önceleri de bir çok kez dile getirmiştim. CHP, devlet rantıyla geçinen Kemalistlerin uyduruk partisidir. CHP'nin Kürdistan'daki oy oranına bakarsanız ne dediğimi anlarsınız. Türkiye'ye her zaman Türkçü ve islamcı kadrolar hakim olmuştur. Yerine göre ordu bunları, bunlar da orduyu kullanarak yüz yıl idare etmişlerdir. Ordu yıllarca Kürtlere ve solculara vurarak, Türkçü ve islamcı muhafazakarlığı iktidara taşıdı.

İlker Başbuğ yalnız başına kaldığı koğuştan sokağın ve iktidarın gerçek hakimleri kimlerdir herhalde görebiliyordur...  Yıllarca Türk muhafazakarlığının tetikçiliğini yaptıktan sonra, onlar tarafından tutuklanmak ve tutuklu koğuş arkadaşı bulamamak...  Bir generalin yaşayacağı en büyük trajedi bu olsa gerek...

***

Kürdistan'ın özgür ve bağımsız sesi rojevakurdistan güçlenerek yoluna devam ediyor. Rojevakurdistan'ın kuruluş ve yayın felsefesi sağlamdır. Türk sömürgecilerinin kendi arasındaki silah ve iktidar değişikliğine alet olmuş tek yazarımız yoktur. AKP faşizmini Kürt halkının başına musallat eden ve bugün binlerce Kürt siyasetçisinin tutuklanmasının da önünü açan sömürge anayasasının ilgili maddelerinin onaylandığı refarandumda hiç bir arkadaşımız "evet" oyu vermedi. Hiç bir arkadaşımız, kemalist diktatörlerle Türkçü ve islamcı diktatörler arasındaki kavgada eğilimini bir tarafın aleyhine diğer taraf lehine kullanmadı. Siyaseti elbette bizler dar bir manevra alanı olarak görmüyoruz. Siyasetçiler manevra yapabilir. Fakat aydınların çıkar ilişkilerine dayalı manevra özgürlüğü olamaz. Aydınların işi, Kürt özgürlüğünü ve egemenliğini sınırlayan uyduruk mazeretlerin gerekçelerinin taşıyıcısı olmak değil, Kürt özgürlüğünü sınırlayan mazeretlerin çerçevesini ve sınırlarını yıkmak olmalıdır.

Faysal Dağlı, Haydar Işık, Selda Aksoy ve Metin Çiyayi de yazılarıyla Rojevakurdistan'a katıldılar.  Faysal Dağlı, yazarlığın yanı sıra, Rojevakurdistan'ın yeniden yapılanmasında editörlük görevi de yapacak... Bu demektir ki, bundan böyle daha nitelikli bir rojevakurdistan okuyacaksınız...


Kaynak:    http://www.rojevakurdistan.com/

Hiç yorum yok: