23 Temmuz 2011 Cumartesi

Gülen Cemaati Polis Eliyle Resmen Savaşa Katılıyor...


Kürt İllerinde Terör Estiren Özel Harekat Polisleri
Sanki savaş o gün başlamış gibi Silvan'da 13 Türk askerinin HPG güçleri ile girdiği çatışma sonucu ölümü üzerine başlatılan ırkçı hezeyanın alt metni yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. AKP Hükümeti'nin savaş hazırlığı sürecinde olgunlaştırdığı, sivil kıtalar sokaklarda Kürtler'e saldırarak savaş kışkırtıcılığı görevini yapıyor. Bir yılı aşkındır özel harekâtçıları Kürdistan'da görevlendirme hazırlığında olan Başbakan Erdoğan, 13 askerin ölümünü bahane ederek, sanki yeni bir karar açıklar gibi bundan böyle savaşa, büyük bölümü Gülen Cemaati'nin denetimindeki polisin aktif olarak kullanılacağı, "müjdesini" veriyor.

"Polis" derken aslında bir dönemin hem Kürdistan'da, hem de batı illerinde cinayet şebekesi olarak çalışan özel harekat timlerinden söz ediyor başbakan. Ancak o da özel harekatçıların ne anlama geldiğini bildiği için şimdilik polis demekle yetiniyor. Basına sızan bilgilere göre hükümet bir yıldır başlattığı bu hazırlıklar çerçevesinde, zırhlı araç alımına başladı. Hatta Tansu Çiller döneminin kirli savaş finansında kullandığı, başbakanlık örtülü ödeneği de silah alımı için yeniden devreye sokuldu.

Oysa başbakan, Silvan olayını bir iyi niyet kötü niyet diliyle açıklıyordu. Başbakan, "Terör örgütü ve uzantıları çok iyi bilmelidir ki bu kötü niyetli davranışlar bizden hiçbir yerde, asla iyi niyet beklemesin. Siyasi uzantılarına çok iyi niyet gösterdik. Demokratik alanda mücadelelerini sürdürmeleri için her türlü zemini hazırladık." diyor.

Gülen Cemaati’nin günlük yayın organı Zaman Gazetesi’nin haberinde ise, “Tayyip Erdoğan’ın, “Terörle mücadele çerçevesinde iç güvenlikte polisin kullanılması için çalışma yapıyoruz. Bölgelerin hassasiyetine göre bu konuda adım atılacak” açıklamasındaki çalışmanın, “İçişleri Bakanlığı tarafından yaklaşık bir yıl önce başlatıldığı” vurgulanıyor.

Bu arada, Kürdistan kastedilerek sarf edilen, “Bölgelerin hassasiyetine göre bu konuda adım atılacak” sözleri göz önüne alınırsa, 12 Eylül referandumu sonrası dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Hakkari’de yaptığı “özel çalışmalar” sonucunu veriyor. Bu durumda, Hakkari ve civarının AKP’nin birincil hedefi olduğu anlaşılıyor.

Gülen Cemaati, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı Polis Akademisi’nde başlatılan mutabakatın mimarlarından, ortaklarındandır. Polis teşkilatının her kademesinde egemenliği olduğu bilinen Cemaat, Başbakan’ın bu açıklaması ile Kürt savaşında alenen sahaya iniyor. Elinde tuttuğu basın yayın kuruluşları aracılığı ile psikolojik savaş uzmanı kadrolarını, “geliştiren” Cemaat, şimdi de polis eliyle aktif silahlı savaşta görev üstleniyor. Özellikle, Cematin, ”sivil” uzantılarının, Kürdistan'da istihbarat ve provakasyon amaçlı faaliyetlerde görev alması planlanıyor.

Yine aynı gazete, “Erdoğan'ın terörle mücadelede polisin etkinliğinin artırılacağını açıklamasından önce Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, zırhlı araç satın alımı yapmayı planladığını” duyuruyor.

AKP SAVAŞ HÜKÜMETİ KURDU…


Anlaşılıyor ki Başbakan bir yıl öncesinden kötü niyetli, imha amaçlı hazırlıklarına başlamış. BDP ile masaya siyasal çözüm amaçlı değil sadece oyalama amaçlı oturmuş. AKP'nin diyaloga dayalı tüm girişimleri bir aldatmaca, oyalamaca. “Açılım” adı altında yapılan tüm Dolmabahçe kahvaltıları, siyasal varlığını iktidara yakınlıkla izah eden, güce tapınmacı AKP yandaşları eli ile toplumu maniple etme girişimleridir. AKP, asıl amacını perdelemek için bu zavallı yandaşlarını kullanmaktan da hicap duymamıştır. Bugün somut olarak ortaya çıkan, AKP ve Hükümeti'nin amacının, tasfiye planları olgunlaşıncaya kadar Kürt siyasetini oyalamaktır. Silvan olayı, Başbakan'ın kötü niyetli emellerini hayata geçirmesi için sadece bir bahane olarak önüne çıkmıştır.

İmralı Adası’nda, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet yetkilileri arasında yürütülen görüşmeler konusunda, AKP’nin takındığı tutum, şimdi daha net anlaşılıyor. Görüşmelerin ne varlığını kabul eden, ne de reddeden AKP, masa başında müzakere yoluyla çözümler yerine, yeni katliam planlarını hazırlamaktadır.

AKP Hükümeti bir yandan yandaşları aracılığı ile kamuoyu baskısı oluşturarak PKK’yi eylemsizlik ilan etmeye zorlarken, el altından imha amaçlı özel savaş yöntemleri için araç gereç teminine koyulmuş. Devlet olma ciddiyetinden uzak, pusucu bir yaklaşım içine girişmiş.

Yeni kabinesinde içişleri bakanlığının yanında, bir de başına Beşir Atalay’ın getirildiği, direk kendisine bağlı özel savaş bakanlığı ihdas eden Erdoğan’ın 61’inci hükümeti, bir savaş hükümeti olarak tasarladığı anlaşılıyor. Beşir Atalay da bu hükümetin, “özel savaştan sorumlu devlet bakanı” oluyor.

Mehdi Atay

Hiç yorum yok: