Futbol dünyasında patlak veren şike iddiası her an yeni bilgilerle kafa
karıştırmaya devam ediyor. Aynı zamanda süreci Fenerbahçe'nin küme
düşüp/düşmeyeceği üzerinden okunması da.
Elli üzerinde kişi gözaltına alındı ve soruşturma devam ediyor. Gözaltına alınan isimlerden Giresunspor Kulübü eski Başkanı Olgun Aydın Peker, Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz ve Bülent Uygun, 2004 yılındaki Sedat Peker ve ekibine yönelik Kelebek Operasyonu kapsamında da gözaltına alınarak yargılanan isimlerdi. Uygun, Sedat Peker'in sahibi olduğu internet sitesinde köşe yazarlığı yapmıştı. Bunun yanında Sedat Peker ile yakın ilişki içinde olduğu bilinen ve onun kayınbiraderi olan Mecnun Odyakmaz'ın adı Ergenekon iddianamesinde de gündeme gelmişti. Sedat Peker ile olan telefon görüşmeleri iddianamede yer almıştı. Gözaltına alınan isimlerden Diyarbakırspor eski Başkanı Abdurrahman Yakut ise 12 Haziran seçimlerinde AKP'den milletvekili aday adayı olmuştu. Sadece bu bile bize durumun başka boyutları olduğunu gösteriyor.
Endüstriyel Futbol
Türkiye'de bu süreç ilk kez yaşanmıyor. Daha önce de birçok kez iddialar ortaya atılmış ama genelde üzeri örtülerek unutturulmuştu (Akçaabat Sebat-Kayseri maçını ve sonrasında Meclis'teki komisyon raporunu hatırlayalım). Şimdi boyutları daha büyük görünüyor ve etkilerinin de büyük olacağının düşünülmesiyle birlikte, geçmişten bağımsız, sadece bu sezona ait bir durummuş gibi algılanmasına neden oluyor.
Şike olayı son sezona ait gibi gösteriliyor. Fakat bu geçmiş yıllardan bağımsız bir şey değil ve Türkiye'de kulüpler için zaten var olan şike yapabilirlikleri, yapmaları ve bunun toptan temizliğinden ibaret bir süreç yaşanıyor.
Geçmişiyle bugünden bağımsız olmayan bir süreç var endüstriyel futbol ilişkileriyle beraber daha da meşrulaştırılarak yapılıyor. 2006 yılında İtalya'da da Juventus küme düşürülmüş, birçok kulüp ceza almıştı. Fakat şikenin sadece bu olaylarla bitmediğini daha yeni çıkan ses kayıtlarıyla gördük. Buna keza çok da uzak olmayan bir süreçte Almanya'da başlatılan ve Türkiye'ye de uzanan soruşturmayı biliyoruz.
Yeni Şike Eğilimleri
Genel fotoğrafa bakalım: Dolar milyarderlerine ait olan kulüplerin futbol dünyasında güçlenmeleri ve "diğer" kulüplere başarı şansı tanımayacak kadar lobi kazanmaları oynanan oyunun da sadece basit bir oyun olmadığını gösteriyor bize. Bahis (sektörün büyüklüğü bir trilyon doların üzerinde ve dörtte biri futbol maçları üzerinden dönüyor) veya şike skandalları şaşırmamız gereken bir durum değil, tersine kapitalizmin futbolunun bir parçası. Futbolda pasta büyüdükçe (TV, reklam, sponsorluk, bilet fiyatları vb.) şike diye kavramsallaştırdığımız eğilimler artıyor ve artmaya da devam edecek.
Bunun üzerinden, bu sürece eklenmekte olan süper lig kulüplerinin tekelini elinde bulunduran üç kulüpten birinin böyle bir olayla gündeme taşınması bir tarafıyla hem onun (yani FB'nin) hem de tüm ligin şike dolu geçmişini temizlemekten ibaret.
Üç büyük kulübün tekelleşme sürecini yaratan ve yaratmaya devam eden faktörlerden biriydi şike ve olmaya devam ediyor, edecek de. Burada birilerinin canı yanacak. Fakat bu en az hasarla geçiştirilecek ve sonrasında şike diye kavramsallaştığımız (endüstriyel futbolda var olmaması düşünülemez bile) başarıya giden her yol mubahtır anlayışının bir eğilimi olarak, devam edecek ve artık yıkıntıların üzeri örtüldüğü için de bir sorun olmayacak. Aslında yeni şike eğilimleri için bir temizlik harekatı bu durum ve sonucu ne olursa olsun gelecekteki şikeleri üretecek.
Elli üzerinde kişi gözaltına alındı ve soruşturma devam ediyor. Gözaltına alınan isimlerden Giresunspor Kulübü eski Başkanı Olgun Aydın Peker, Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz ve Bülent Uygun, 2004 yılındaki Sedat Peker ve ekibine yönelik Kelebek Operasyonu kapsamında da gözaltına alınarak yargılanan isimlerdi. Uygun, Sedat Peker'in sahibi olduğu internet sitesinde köşe yazarlığı yapmıştı. Bunun yanında Sedat Peker ile yakın ilişki içinde olduğu bilinen ve onun kayınbiraderi olan Mecnun Odyakmaz'ın adı Ergenekon iddianamesinde de gündeme gelmişti. Sedat Peker ile olan telefon görüşmeleri iddianamede yer almıştı. Gözaltına alınan isimlerden Diyarbakırspor eski Başkanı Abdurrahman Yakut ise 12 Haziran seçimlerinde AKP'den milletvekili aday adayı olmuştu. Sadece bu bile bize durumun başka boyutları olduğunu gösteriyor.
Endüstriyel Futbol
Türkiye'de bu süreç ilk kez yaşanmıyor. Daha önce de birçok kez iddialar ortaya atılmış ama genelde üzeri örtülerek unutturulmuştu (Akçaabat Sebat-Kayseri maçını ve sonrasında Meclis'teki komisyon raporunu hatırlayalım). Şimdi boyutları daha büyük görünüyor ve etkilerinin de büyük olacağının düşünülmesiyle birlikte, geçmişten bağımsız, sadece bu sezona ait bir durummuş gibi algılanmasına neden oluyor.
Şike olayı son sezona ait gibi gösteriliyor. Fakat bu geçmiş yıllardan bağımsız bir şey değil ve Türkiye'de kulüpler için zaten var olan şike yapabilirlikleri, yapmaları ve bunun toptan temizliğinden ibaret bir süreç yaşanıyor.
Geçmişiyle bugünden bağımsız olmayan bir süreç var endüstriyel futbol ilişkileriyle beraber daha da meşrulaştırılarak yapılıyor. 2006 yılında İtalya'da da Juventus küme düşürülmüş, birçok kulüp ceza almıştı. Fakat şikenin sadece bu olaylarla bitmediğini daha yeni çıkan ses kayıtlarıyla gördük. Buna keza çok da uzak olmayan bir süreçte Almanya'da başlatılan ve Türkiye'ye de uzanan soruşturmayı biliyoruz.
Yeni Şike Eğilimleri
Genel fotoğrafa bakalım: Dolar milyarderlerine ait olan kulüplerin futbol dünyasında güçlenmeleri ve "diğer" kulüplere başarı şansı tanımayacak kadar lobi kazanmaları oynanan oyunun da sadece basit bir oyun olmadığını gösteriyor bize. Bahis (sektörün büyüklüğü bir trilyon doların üzerinde ve dörtte biri futbol maçları üzerinden dönüyor) veya şike skandalları şaşırmamız gereken bir durum değil, tersine kapitalizmin futbolunun bir parçası. Futbolda pasta büyüdükçe (TV, reklam, sponsorluk, bilet fiyatları vb.) şike diye kavramsallaştırdığımız eğilimler artıyor ve artmaya da devam edecek.
Bunun üzerinden, bu sürece eklenmekte olan süper lig kulüplerinin tekelini elinde bulunduran üç kulüpten birinin böyle bir olayla gündeme taşınması bir tarafıyla hem onun (yani FB'nin) hem de tüm ligin şike dolu geçmişini temizlemekten ibaret.
Üç büyük kulübün tekelleşme sürecini yaratan ve yaratmaya devam eden faktörlerden biriydi şike ve olmaya devam ediyor, edecek de. Burada birilerinin canı yanacak. Fakat bu en az hasarla geçiştirilecek ve sonrasında şike diye kavramsallaştığımız (endüstriyel futbolda var olmaması düşünülemez bile) başarıya giden her yol mubahtır anlayışının bir eğilimi olarak, devam edecek ve artık yıkıntıların üzeri örtüldüğü için de bir sorun olmayacak. Aslında yeni şike eğilimleri için bir temizlik harekatı bu durum ve sonucu ne olursa olsun gelecekteki şikeleri üretecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder