İndependent gazetesi Robert Fisk, El Kaide lideri Usama Bin Ladin’in tıpkı ABD’den aldığı kimyasal silahlarla binlerce Kürdü katleden Saddam Hüseyin gibi ABD’den aldığı yardımları anlatamadan öldüğünü yazdı.
Bin Ladin'le mülakat yapan az sayıdaki gazeteciden biri olan Robert Fisk, ''İhanete mi uğradı? Tabii ki. Pakistan, başından beri saklandığı yeri biliyordu'' başlıklı yazısında, El Kaide lideri muhtemelen hem Pakistan istihbaratının hem de ordunun ihanetine hedef oldu belirtti.
''Bundan sonra birileri intikam saldırıları peşinde olacaktır'' uyarısında bulunan Fisk, ''Ama Arap dünyasındaki kitlesel devrimler zaten El Kaide'nin siyasi olarak öldüğüne işaret ediyor'' diyerek devamla şunları kaydetti:
''Bin Ladin'in bizzat kendisi bana Arap dünyasındaki Batı yanlısı rejimleri, Mübarek ve Yemen'deki bin Ali diktatörlüklerini yıkmak istediğini söylemişti. Yeni bir İslami halife yaratmak istiyordu. Ancak son bir kaç ayda milyonlarca Arap müslüman ayaklandı ve şehit olmaya, ama İslam için değil; özgürlük ve demokrasi için can vermeye hazır olduklarını gösterdi. Bin Ladin, bu diktatörleri deviremedi, ama milyonlar başardı. Onlar halife de istemiyorlardı.''
''Peki sağ yakalanamaz mıydı bin Ladin'' diye soran Fisk yanıtı vererek şunları belirtiyor: ''Amerikan merkezi haber alma teşkilatı CIA, özel kuvvetler ya da her kimse kendisini öldürmeden yakalayamaz mıydı? 'Adalet' diye duyurdu Obama, bin Ladin'in öldürülmesini. Eskiden, adalet uygun bir yargı süreci anlamına gelirdi. Mahkeme, duruşma, savunma. Saddam'ın çocukları gibi bin Ladin de silahla öldürüldü.''
''Kendisinin sağ yakalanmak istemediği doğru. Ancak bir yargılama süreci bin Ladin'den çok başkaları için daha fazla kaygı verici olacaktı. Sonuçta, Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgal edildiği dönemde CIA'yle bağlantılarından söz edebilir, İslamabad'da Suudi istihbaratının başındaki Prens Türki el Faysal'la toplantısının ayrıntılarını anlatabilirdi.''
''Binlerce Kürdün kimyasal silahla öldürüldüğü katliamdan değil, 153 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutularak, bu kimyasal malzemelerin Amerika'dan geldiğini açıklayamadan, Donald Rumsfeld'le dostluğunu ve İran savaşı sırasında ABD'den aldığı yardımları anlatamadan asılan Saddam gibi...''
Bin Ladin'le mülakat yapan az sayıdaki gazeteciden biri olan Robert Fisk, ''İhanete mi uğradı? Tabii ki. Pakistan, başından beri saklandığı yeri biliyordu'' başlıklı yazısında, El Kaide lideri muhtemelen hem Pakistan istihbaratının hem de ordunun ihanetine hedef oldu belirtti.
''Bundan sonra birileri intikam saldırıları peşinde olacaktır'' uyarısında bulunan Fisk, ''Ama Arap dünyasındaki kitlesel devrimler zaten El Kaide'nin siyasi olarak öldüğüne işaret ediyor'' diyerek devamla şunları kaydetti:
''Bin Ladin'in bizzat kendisi bana Arap dünyasındaki Batı yanlısı rejimleri, Mübarek ve Yemen'deki bin Ali diktatörlüklerini yıkmak istediğini söylemişti. Yeni bir İslami halife yaratmak istiyordu. Ancak son bir kaç ayda milyonlarca Arap müslüman ayaklandı ve şehit olmaya, ama İslam için değil; özgürlük ve demokrasi için can vermeye hazır olduklarını gösterdi. Bin Ladin, bu diktatörleri deviremedi, ama milyonlar başardı. Onlar halife de istemiyorlardı.''
''Peki sağ yakalanamaz mıydı bin Ladin'' diye soran Fisk yanıtı vererek şunları belirtiyor: ''Amerikan merkezi haber alma teşkilatı CIA, özel kuvvetler ya da her kimse kendisini öldürmeden yakalayamaz mıydı? 'Adalet' diye duyurdu Obama, bin Ladin'in öldürülmesini. Eskiden, adalet uygun bir yargı süreci anlamına gelirdi. Mahkeme, duruşma, savunma. Saddam'ın çocukları gibi bin Ladin de silahla öldürüldü.''
''Kendisinin sağ yakalanmak istemediği doğru. Ancak bir yargılama süreci bin Ladin'den çok başkaları için daha fazla kaygı verici olacaktı. Sonuçta, Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgal edildiği dönemde CIA'yle bağlantılarından söz edebilir, İslamabad'da Suudi istihbaratının başındaki Prens Türki el Faysal'la toplantısının ayrıntılarını anlatabilirdi.''
''Binlerce Kürdün kimyasal silahla öldürüldüğü katliamdan değil, 153 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutularak, bu kimyasal malzemelerin Amerika'dan geldiğini açıklayamadan, Donald Rumsfeld'le dostluğunu ve İran savaşı sırasında ABD'den aldığı yardımları anlatamadan asılan Saddam gibi...''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder