6 Ağustos 2010 Cuma

Beşikçi Hoca ve Kürtler-1

Sosyolog Dr. İsmail Beşikçi kendisini Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme mücadelesine adamış bir bilim adamıdır. Bu konuda yazdığı 36 kitap’ın yanında yayınlanmış yüzlerce makalesi vardır. Yazdığı kitaplar ve makaleler hakkında TC savcıları tarafından aleyhine yüzlerce dava açıldı. Ömrünün 17 yılını Kürt halkı için zındanlarda geçirdi. Sakarya Cezaevinden Uluslararası PEN Kulübü başkanına yazdığı mektuptan dolayı 1982 yılında Gölcük Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde yargılandığı davada 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldığında mahkeme sonrası bana, „ilginç değil mi savunmamı okumadan bana ceza verdiler. Herkese söyle Beşikçi taviz vermedi“ dedi. Ben onun bu sözünü Türk ve Kürt kamuoyuna anlattım. Televizyon programlarında dile getirdim.

Sarı hoca 1987 yılına kadar Gölcük, Çanakkale ve Antep cezaevlerinde aldığı bu cezasını çektikten sonra 27 Mayıs 1987 tarihinde Antep Cezaevi’nden şartlı salıverildi. Kendisini Gölcük Sıkıyönetim Askeri Cezaevi’nde savunan ben ve amcazadem halen Urfa barosu avukatlarından Ali Fuat Bucak idi. Antep’ten tahliye olduğu gün kendisini karşılamaya gidenler ise biri Türk kökenli dördü Kürt kökenli beş kişi idik.

PKK öncülüğünde 15 Ağustos’ta başlatılan Kürt özgürlük mücadelesi Beşikçi’yi derinden etkilemişti. Antep’te kendisi ile görüşürken benden öğrenmek isteği konular hep bu mücadelenin yapısı, gelişimi ile ilgili konulardı. Bilgilenmek istediği en önemli konu ise Kürt kadınlarının gerillaya katılımı ile ilgili idi.

1989 yılında ise „Özgür Gelecek“ dergisine verdiği bir demeçten dolayı Ankara 2 Nolu DGM tarafından ünlü 142/3 maddesinden dolayı yargılanıyordu. Son duruşmasında savunmasını ben yaptım. Verdiğim yazılı dilekçenin altında sadece benim imzam olmasına rağmen, daha sonra Öz-Ge yayınları tarafından yayınlanan „Red ve İnkara karşı Kürt kimlik mücadelesi“ kitabında bu dilekçenin altında başka avukatlarında isimlerinin geçtiğini gülerek okudum. Son duruşmada savunma yaparken DGM savcısı Talat Şalk tarafından ismimin not alındığını fark ettim. Beşikçi hakkında ilk defa TC mahkemeleri tarafından beraat kararı verildi. Kemalist ideolojinin bağrında bir delik daha açılmıştı. Mahkemeden çıkarken adresimin, ev ve büro telefonlarımın olduğu kartvizitimi Talat Şalk’a verdim. Hakkımdaki bilgileriniz eksik kalmasın dedim.

1990 yılının Mart ayında Beşikçi’nin Türkiye ve Kürdistan kamuoyunun gündemine bomba gibi düşen „Devletler Arası Sömürge Kürdistan“ kitabı rahmetle andığım Ayşe Zarakolu ve sevgili eşi Ragıp Zarakolu tarafından Alan-Belge Yayınları tarafından yayınlandı. Bu kitaptan dolayı Beşikçi hakkında tutuklama kararı verildi. Kendisini Sağmalcılar Cezaevine götürdüler. Burada PKK’li tutuklular ile birlikte kalıyordu. 1999 yılında geri çekilme sırasında şehit düşen komutan Serdar (Seyfettin Rüzgar) ile birlikte kalıyordu.

1982 yargılaması sırasında mumla aradığım Kürt ve Türk kökenli avukatlar yağmur gibi adlarına tevkil yetkisi vermem için büroma başvuruyorlardı. Kürt özgürlük mücadelesi onlarıda bir bilim adamını savunma için cesaretlendirmişti. Bir gün Beşikçi ile görüşmeye gittiğimde, Beşikçi Çanakkale Cezaevi’nde iken kendisine para göndereceğini söyleyip beni sekreterini yağmur altında bekletmeye mecbur eden TİP kökenli Kürt avukatın onu ziyarete gelip savunmasını yüklenme teklifini yaptığını görünce, orada bu TİP kökenli Kürt avukatı tokatlamamak için kendimi çok zorlamıştım. (devamı gelecek haftaya)


serhatbucak46@hotmail.de

Hiç yorum yok: