6 Ağustos 2010 Cuma

Halk Savaşından Barış ve Özgürlüğe:NEPAL

Nepal’de monarşiye karşı verilen silahlı mücadelenin stratejik saldırı döneminde olan ve kırsal alanların neredeyse tümünü ele geçiren ve şehirlerde de önemli kitle gücüne sahip olan Nepal Komünist Partisi Maoist, devlet mekanizmasını tümden imha yerine, şiddete (silaha) dayanmayan mücadele yöntemlerini devreye soktu. 
 
Farklı çokarlara sahip, aralarında uzlaşmaz çelişkiler bulunan sınıflar arasındaki mücadelenin esasını kuşkusuz zora dayalı (silahlı) mücadele oluşturur.

Silahlı mücadeleyle elde edilen başarılar belli bir aşamadan sonra farklı mücadele biçimlerine dönüşebiliyor. Ancak bu farklı mücadele biçimlerinin başarı olasılıkları da tartışılabilir. Bu başarı izlenen politikanın doğruluğuna, istikrarına ve kitle desteğine bağlıdır. Ayrıca bu mücadele biçimleri her ülkenin koşullarına, yapısına göre farklılıklar gösterir. Silahlı mücadelenin belli bir aşamasından sonra devreye sokulmak istenen barışçıl mücadele aslında silahlı mücadeleden çok daha zordur. Çünkü, silahlı mücadelede hedef ve amaca ulaşma araçları, yol ve yöntemleri çok daha nettir. Barışçıl mücadelede ise durum çok daha karmaşık, olabiliyor. Oyunlar, başka güçlerin taraflara müdah
aleleri vb. gibi bir çok olumsuz neden sayılabilir.

Barışçı mücadele yöntemlerinin başarısı aslında yine tarafların silahlı gücüne bağlıdır. Bir güç olamayan, etkin silahlı bir gücü olmayan bir taraf barışçı mücadele yöntemlerini zaten sürdüremez. Kaldı ki karşıt güç de güçsüz olan tarafı muhatap kabul edip barış görüşmelerine dahi girmez. Yani, silahlı mücadeleye dayalı olmayan mücadele yöntemlerinin garantisi yine tarafların silahlı gücüdür.

Bu konuda en önemli örneklerden biri Nepal`dir. Nepal’de monarşiye karşı verilen silahlı mücadelenin stratejik saldırı döneminde olan ve kırsal alanların neredeyse tümünü ele geciren ve şehirlerde de önemli kitle gücüne sahip olan Nepal Komünist Partisi Maoist, devlet mekanizmasını tümden imha yerine, şiddete (silaha) dayanmayan mücadele yöntemlerini devreye soktu. On yıllık yoğun bir silahlı mücadele sonrasında NKPM devletle barış görüsmeleri yaptı ve bir barış anlaşması imzaladı. Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in önderliğinde 10 yıl süren büyük halk savaşı ve 19 günlük kitle hareketinin ardından imzalanan 21 Kasım 2006’da Kapsamlı Barış Anlaşmasıyla 250 yıl hüküm süren monarşiyi sona erdirerek, Nepal’i federal demokratik cumhuriyete ulaştırdı.

Federal demokratik cumhuriyetin kurulması, Nepal halkının monarşi karşısında verdiği 10 yıllık ısrarlı mücadelesinin sonucudur. NBKP(M) ( Nepal Birleşik Komünist Partisi/Maoist) Başkanı Prachanda bu konuya ilişkin olarak görüşlerini şöyle açıklıyordu: „ Mücadeleyle dolu bir on yılın ve 19 gün süren bir halk hareketinin ardından ülke, cumhuriyetin ilanına hazır hale gelmişti. Barış sürecine dahil olmamıza rağmen cumhuriyetin ilanını gerçekleştirmek için çok çaba sarfetmemiz gerekti, çünkü parlamentodaki partiler cumhuriyet rejimine karşı isteksizdiler. Fakat nihayet amacımızı gerçekleştirdik. Cumhuriyetin ilan edildiği gün bizim için bir zafer kutlamasıydı. Parlamenter partilerle hareket etmek fikrinin yanlış olduğunu düşünmüyorum. Onların katılımı cumhuriyet ilanını kolaylaştırdı. Bu, tarihin bir parçasıdır ve görmezden gelinemez. Evet, bu parlamenter partiler bizim başarılarımızdan korkuyor ve parlamenter karakterleri gereği daha önceki perspektiflerinden vazgeçmiş durumdalar. Halkın ayaklanarak edindiği kazanımları bir karşı-devrim yoluyla geri almak istiyorlar. Fakat yine de bu partilerle birlikte hareket etmemizin yanlış olduğunu söylemek yanlış ve haksız olurdu“.

Halk Savaşı üçüncü aşamasına ulaştıktan sonra Nepalli komünistler Kasım 2005’de taktiklerini degiştirdiler. Barış anlaşması, yeni anayasa hazırlama, geçici hükümette yer alma, kurucu meclis seçimlerine girme ve monarşinin yıkılıp yerine burjuva demokratik cumhuriyeti kurulması gibi gelişmelerin bu taktiksel değişikliklerin sonucu olduğunu savunuyor NKPM.

Nepal bağlamında demokratik cumhuriyet taktiği NKPM’in Nisan 2008`deki kurucu meclis seçimlerinde büyük başarı kazanmasını ve koalisyon hükümetinde yer almasını sağladı. NKPM Başkanı Pushpa kamal Dahal (Prachanda) liderliğinde koalisyon hükümeti kuruldu. Ancak iç ve dış düşman güçlerin yoğun engellemeleri karşısında genel kurmay başkanının (Rookmangud Katawal) görevden alınması ve cumhurbaşkanının hükümetin kararına karşı genelkurmay başkanını tekrar göreve getirmesi, (yasal yetkisi olmadığı halde) Prachan’ın başbakanlıktan istifa etmesine getirdi. Nepal tarihindeki ilk komünist başbakan başkanlığındaki hükümet de böylece yıkılmış oldu. Aslında bu, bir anlamda, yeni demokratik devrim sürecinde olan ve devrimin başarısı için yeni strateji ve taktikler deneyen Prachanda ve partisi için bir yenilgi olarak da algılanabilir.

Nepal Başbakanı ve Nepal Birleşik Komünist Partisi (Maoist) başkanı olan Pushpa Kamal Dahal (Prachanda), 4 Mayıs 2009, yaşanan siyasi gerginliğin dağılması; demokrasi, ulusal birlik ve barış sürecinin tehlikeye girmeyeceği bir ortam yaratılabilmesi adına hükümetteki görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Prachanda istifasını verirken şunları söylüyordu: “Bir yanda, on yıllık iç savaşın ardından kurucu meclis seçimleri ile ülkeyi federal bir cumhuriyete dönüştürdük. Ve yüzyıllardır hüküm süren monarşiyi ortadan kaldırdık. Fakat diğer yandan gerek ülke içindeki gerekse dışarıdaki gericiler ve statükocular henüz daha bir bebek kadar yeni olan cumhuriyete, hızlı sosyo-ekonomik dönüşüme ve halkın beklediği gelişime karşı başından beri ciddi komplolar tertipliyor”. 24 Mayis 2009`da parlamentoda yapılan oylamada UML’nin genel sekreteri Madhav Kumar Nepal, Nepal Federal Demokratik Cumhuriyeti’nin ikinci başbakanı oldu.

Farklı Mücadele biçimleri etkisini gösterdi

 
Maoistlerin hükümetten çekilmeleri onların mücadelelerinde daha çeşitli yöntemler geliştirdi. Bunlardan biri de yeni hükümeti oluşturan Kongre Partisi (NC) ve Birleşik Marksist-Leninist (UML) partilerinin Ramechap bölge liderlerini bölgeden uzaklaştırma eylemi. Parlamento çalışmalarını bloke etmek (bir hafta süren bir eylemdi bu), ülkenin farklı bölgelerinde büyük kitle gösterileri düzenlemek, genel grev, başkent Kathmandu’ya giriş-çıkışların belli bir süre kapatılması da diğer eylem biçimleri arasında yer alıyordu. Hükümetten çekilmek zorunda bırakılan Maocuların eylemleri bunlarla sınırlı kalmıyordu.

Maocuların istemlerine yeni hükümet adeta kulaklarını tıkamıştı. Mevcut politik krizin şiddet olaylarına doğru gittigini ifade eden NBKP/M (Nepal Birleşik Komünist Partisi/Maoist) lideri Prachanda hükümete şu uyarılarda bulunuyordu: “Eğer savaş patlak verirse, sonuçlarını tahmin etmek bile mümkün değil. Zira, biz halk ayaklanmasını ilan ettiğimizde üç beş inançlı kadroyduk. Şu an ise binlerce kadrodan oluşan güçlü bir halk ordusuna sahibiz. Kadrolarımız hayal edilemeyecek kadar güçlü, hareketimiz zaten çok geniş halk kesimlerine dayanıyor.”
NBKP/M’nin ikinci sırada yeralan lideri Dr. Baburam Bhattarai de tepkisini şöyle dile getiriyordu: “Eğer diyalog ile çözüme ulaşamazsak biz de ülkede Tsunami yaratacak başka yollara bakarız.”

Özerk bölgeler ilan edildi 

 

Taleplerinin kabul edilmesi ve barış sürecinin hükümlerine uymayan hükümetin istifası için eylemlerini daha da boyutlandıran Maocular özerk bölgeleri yeniden ilan ettiler. 
Sivil egemenliğin tesis edilmesini ve hükümet ile devlet başkanının istifasını isteyen NBKP/M (Nepal Birleşik Komünist Partisi/Maoist), ilan ettiği genel ayaklanmanın 3. evresinde ülkenin doğusunda iki ayrı paralel eyalet hükümeti ilan etti. Maoistlerin ilan ettiği Limbuwan ve Kochila adlı özerk eyaletler üçer bölgenin bir araya getirilmesi ile oluşturuldu. Genel ayaklanmanın 3. evresinin programına göre 2009`da toplam 13 özerk eyalet ve paralel hükümet ilan edildi.

Maocular Kirant Federal Devleti’ni ilan etti 

 
Silahlı mücadeledeki başarısını demokratik mücadele yöntemlerinde de göstermek isteyen Maocular önemli kazanımlar yaratmaya devam ediyordu. Bu eylemleriyle Nepal komünistleri NBKP/B (Nepal Birleşik Komünist Partisi/Maoist)’in içinde yer almadığı bir hükümeti işlevsiz kılmak ve kendi taleplerini kabul ettirmek istiyorlardı. 
Nepal Birleşik Komünist Partisi (Maoist)’in politbüro üyesi Gopal Kiranti, ülkenin doğusundaki Bhojpur, Khotang, Udaypur, Okhaldhunga, Solukhumbu ve sankhuwasabha’yı kapsayan bölgede sembolik Kirant devletini kurduklarını ilan etti. 

Kirant Devleti Halk Hareketi Komitesi koordinatörü de olan Kiranti, Kirant devletini fiilen ilan ettiklerini duyurarak, dış müdahalelere karşı olan, bağımsız bir ülke isteyen herkesin Kirant Federal Devleti’ne yerleşebileceğini ve özgürce yaşayabileceğini söyledi.


Ve eylemler sonuç vermeye başladı 

 
Nepal Başbakanı Madhav Kumar Nepal, Maoistlerin direnişleri karşısında istifa etti. Nepal’de Maoistlerin öncülüğünde geliştirilen etkin kitle eylemleri sonucunda (2 Temmuz 2010) Başbakan Madhav Kumar Nepal (UML) istifa etmek zorunda kaldı. İstifanın ardından Maoistlerin merkezinde yer alacağı ortak hükümetin kurulması bekleniyor.

Nepal’in başkenti Katmandu’daki resmi konutunda yaptığı ve televizyonda yayınlanın konuşmasında istifasını açıklayan Madhav Kumar Nepal, ülkedeki siyasi çözümsüzlüğe son vermek ve barışı ileriye taşımak için istifasını verdiğini açıklamıştı. Parlamentoda en büyük parti durumundaki Maoist liderler, uzun zamandır Nepal’in istifasını istiyorlardı.

Nepal’de azınlıklar sorununun çözümü

 
Nepal 1768 yılından beri krallıkla yönetildiği için Nepal toplumunu oluşturan onlarca farlklı azınlık, ki bunlar kast olarak adlandırılıyor, monarşi yönetiminin acımasızca sömürü ve baskısına maruz kalmıştır. Hatta bazı kastlar öylesine aşağılanmış ki bu kastlardan bir insana el vermek bile günah sayılmış. Hemen hemen hiç bir sosyal,siyasal, ekonomik hakka sahip olmayan bu kastlar genellikle şehirlerden uzak, kırsal alanlarda yaşamaya mecbur edilmiş.

Büyük haksızlıklara maruz kalmış bu insanların kendi kaderlerini kendilerince belirleme, bazı olanaklara kavuşma, kendilerini ifade edebilmeleri ancak halk savaşının başarısının belirli bir aşamasından sonra olmuştur. NKPM önderliğinde verilen halk savaşında yaratılan kurtarılmış alanlarda halk, kurulan kooperatiflerle ekonomik olanaklardan yararlanmış, gerillaların kısmi tarım devrimiyle toprak sahibi olmuş, açılan okullarda egitim olanağı bulmuş ve yapılan hastanelerde sağlık olanaklarından yararlanabildi. Mücadelenin daha da gelişimiyle ezilen halklar kendini belirleme, karar verme ve yönetime katılma olanağı da buldu. Bu olanak önce köy komitelerinin oluşturulmasıyla sağlandı. Bu köy komiteleri bütün halk adına bölgesel hükümet seçimlerinde temsil hakkı kazandı. 1999 yılında yani halk savaşının başlamasından üç yıl sonra kurtarılmış bölgelerde köy ve bölge komiteleri seçimleri yapıldı. Yine aynı yıl birlik cepheleri oluşturuldu. Birlik cepheleri üyeleri kendi kendilerini yönetme özelliği kazandı.

İlk halk hükümetinin Rolpa ve Rukum`da oluşturulması çağrısı yapıldı. Bu birlik cephesi prensibine göre yapıldı. Birlik cephesi halk gruplarından oluşuyordu ve partinin (NKPM) denetimindeydi.

9 Ocak 2004’te de 80 bin kişilik bir kitle önünde Magarat’ta ilk bölgesel hükümet ve ilk halk hükümeti ilan edildi. Tamang, Newar, Madhes, Tharuwan, Tamuwan, Kirat, Bheri-Kamali ve Seti-mahakali bölgelerinde de halk hükümetleri oluşturuldu. Bütün bu gelişmeler olurken gerillanın başarılı eylemleri devam ediyordu ve parti şehirlerde de kitle örgütlemelerine hız vermişti. Devrimci mücadelenin başarısı için Nepalli komünistler parti, ordu ve birleşik cephe üçlüsünün birliktenliğine büyük önem verdiler. Başarı için bu üç kurum vazgeçilmez öğelerdir.

Nepal hükümeti ülkenin yüzde 80’inde kontrolü ele geçiren ve kentlerde de büyük kitle eylemleri koyabilen NKPM ile 21 Kasım 2006`da barış anlaşması yapmak zorunda kaldı.

Azınlıklar konusu anlaşma metnine şöyle yansıdı: „(Md.3.5) Mevcut merkezi ve üniter devlet sistemine son vererek, onu, geçerli sınıfsal, etnik, dilsel, cinsi, kültürel, dinsel ve bölgesel ayrımcılığa son verecek biçimde, kadın, yerli topluluklar, ezilen, yok sayılan azınlık toplulukların ve geri kalmış bölgelerin sorunları da dahil olmak üzere çeşitli sorunlara hitap edecek , kapsayıcı, demokratik, ilerici bir sistem şeklinde yeniden yapılandırmak.“

Kuşkusuz NBKP/M asıl amacı bölgesel hükümetler, otonom yönetimler veya özerk bölgeler yaratmak değil. Onların iki aşamadan oluşan (yeni demokratik devrim ve sosyalist devrim) devrim stratejileri var. Bu stratejide de burjuva devlet yapısının tümden imhası söz konusu. Ancak mücadelenin belirli bir aşamasına kadar bu sistemin bazı kurumlarıyla da çalışmak zorunda olduğunu sık sık dile getiriyor NBKP/M (Nepal Birleşik Komünist Partisi/Maoist). Kurucu meclis seçimleri ve monarşinin yıkılışı ise devrimin son noktası olarak görülmüyor. 

 MUSTAFA KILINÇ

Hiç yorum yok: