Özgür Amed
30 Ekim Topyekûn Direnişine BBC, CNN, Reuters, Washington Post, Al Jazeere, Turkish Weekly ve New Channel 10 gibi onlarca haber sitesi ve gazeteler geniş yer verdi.Amed cephesinden kaçırdıkları bazı notları da biz aktaralım.
** Amed E tipi cezaevi önüne toplanan çoğu kişinin aklından geçeni bir abimiz özetledi: “Biz şimdi burada toplandık ya! Sonra cezaevini mi işgal edeceğiz, ele geçireceğiz değil?”
**Emek caddesinden Batıkent tarafına taşan olaylar ilginçti. Hemen orada bulunan AKP ilçe binası zaten sürekli panzer ile korunuyor. O tarafa giden kitleden çekindikleri için pek çok akrep ve toma anında intikal ettirildi oraya. Tabi bunlar gelir gelmez 2 taraftan da lastiklerle kapatılan caddeyi gaza boğdular. Bu esnada bazı uyanık abêler, ara sokaklarda kitleyi kovalayan polisi fena dezgeye getirdi. Olay yerine yakın bir yas evine girmişlerdi. Ve gaz yemekten zaten gözleri yaşlar içinde idi. Polis tahmin etmedi onların eylemci olduğunu, yas yerinde ağlayan yakınları olarak algılayıp geçti…
**Koca Batıkent tarlasına dadanan tomalar deli danalar gibi taşa, suya, toprağa ve gördükleri çoluk çocuğa su sıktı. Kitle dağılırken bir çocuğun hüngür hüngür ağladığını gördüm. Yaşı en fazla 10 idi. Beyaz atleti ile çıplak kalmıştı. Ağlarken boşta durmuyordu. Tepedeki helikopter başta olmak üzere, alandaki polislere ve tomalara; hatta tomanın renginden, tekerleğine kadar küfür ediyordu. Çoğu ilk defa duyduğum küfürler ile etrafta herkesin dikkatini hemen çekti. Bir tane xalo kahkaha ile gülüyordu ona. Neyse, gittim çektim onu geriye. Sakinleştirmek istedim. “Ne oldu? Niye ağlıyorsun?” diye sordum. O hala küfür ediyordu. “Kuro ne oldi, sölesene. Ağlama hele!” dedikten sonra biraz sakinleşti. Ağlama ve küfür etme sebebini, elinde buruşturduğu elbisesini göstererek açıkladı: En sevdiğim tişörte su sıktılar!… Anladım ki eve gidecek ve annesi onu karşılayacak. Yani hengamenin ortasında bu küçüğün apayrı dünyası, masumiyeti, küfürleri ve derdi beni çokça düşündürdü. Onu öptüm ve gönderdim…
**Küfür demişken, dün polis anonslarla küfre doydu. Emniyet Müdürü Recep beyin “ılımlı açıklamaları” ile çokça insaflı hale geldiklerini de gördük. Ağza alınmayacak hakaret ve ağır cinsiyetçi küfürler havada uçuşuyordu. Gençlerin karşı tarafa karşılık verişi ise tek bir kelimeden ibaretti: “Tırrekler he welle”…
**Uluslararası Amed Film Festivaline katılan yabancı konuklar, yönetmenler “Kent gezisi” olarak eylemin ortasındaki yerlerini aldılar. Umarım beğenmişlerdir.
**Emek caddesi tarafında kendi attığı gazın kurbanı olan ve gözleri yanan polislere limon uzatan annenin o an için onlara yaşattığı paradokstan ilgili şahıslar ne anladı, ne hissettiğini keşke öğrenebilme şansım olsaydı…
**Caddelerde ateş yakmak için sponsor olarak kullanılan Zaman gazetesine teşekkür eden eylemci bir arkadaş, bu duygu yüklü davranışı ile herkesi hüzünlendirdi tabi…
**Her tarafın gaza boğulacağını bilen halk, zor günlerin dostu limona sığındı. Gel gör ki limon bulmak mesele idi dün. Karaborsa ya düşmüştü. Çoğu çatışma yerinin öteberisinde limonlarda görevlerini tamamlamış olarak yerlerde idi.
**Gaz vahşetine yaratıcı aklın bir tasarımı olarak “kesme şekeri” keşfeden Kürtler, dün alanlara şekerler ile inmişti. Herkesin cebinde 1-2 parça duruyordu. Ayrıca balkon ve pencerelerden çokça şeker atıldı millete. “Alın bulunsun” diyorlardı. Takviye babında da annelerin çantalarında çokça vardı. Nasıl etkileri var, henüz denemedim. Kimin icadı ise kendisi ile gurur duyabilir. Yakında yürüyüş güzergâhlarında simit, su yanına şeker satışı da başlayabilir. Bu alanda çalışma yürüten esnafların varlığı artık sır değil…
**Taksiler dün vurgun yaptı. İllegal tarifeler uyguladılar fırsat bilerek.
**Hayatı durduracağız meselesini yanlış anlayan bazı yaşlılar vardı. Yerinden kıpırdamama kararı almıştı. Yerinde iken bir şey yememe kararı alanlarda vardı.
**Fırını açtığı halde “ekmek satmayacağım bugün” diyen direniş destekçisi abi, onca ekmeği dün ne yaptı, kime sattı bilmiyorum.
(Tüm açlık grevi direnişlerine selam olsun)
ANF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder