Kandil Belediyesi Federal Kürdistan Hükümeti tarafından resmi olarak
tanınmıyor. Ancak bu belediyenin hizmetlerine engel değil, Kandil’in
derin vadilerine kadar hizmet götüren Belediye’nin en büyük destekçisi
halk.
Kandil Dağları’nın derin vadileri arasındaki köylere yolculuğumuz devam ediyor. Alireş köyü çoğunlukla hayvancılık ile geçimlerini sağladıklarından keskin bir gübre kokusu etrafı sarmış durumda. PÇDK sağlık komitesi kimi tedbirler önermiş, ancak daha yapılacak çok iş var, öyle anlaşılıyor.
Köyün ortalarında ve dağın hemen yamacında bulunan bir eve gidiyoruz. Köy evlerine göre oldukça büyük bir yer. Bizi karşılayan genç kadın yakındaki tarlada çalışan babasını çağırması için küçük kardeşini gönderiyor. Tarladan oğluyla birlikte dönen İbrahim Ahmet’le belediye çalışanları ve PÇDK’liler hemen sohbete başladılar bile. Buralarda alışılmış bir tarz var. İlk karşılaşanlar hal hatır sorduktan sonra ne var ne yok diye gelişmeleri soruyorlar. Bu defa biz hızlı davranıyor, köyde ne var ne yok diye araya giriyoruz. Saç ve sakallarına aklar düşmüş İbrahim Ahmet sakin bir şekilde “ne olacak ki, köyde her şey gözler önündedir” diyerek yaşadıkları sorunlara işaret ediyor. “Saddam döneminde buralar sadece savaş için kullanıldı. Şimdi de kimi partiler siyasal hesaplarla buralara yatırım yapmıyor. 5 kilometrelik yol bahane edilip, köyümüze elektrik bile çekilmek istenmedi. Kandil belediyesi yeni yol açarak buna da çözüm buldu. Bakalım ne zaman işlerine gelip elektriğimizi çekecekler. En büyük sorunumuz sağlık, okul ve sudur. Kandil belediyesinin bunları karşılama imkanları yoktur. Çünkü belediye halkın desteği ile birçok hizmet verdi. Ancak büyük yatırım gerektirecek işleri yerel hükümetin yapması gerekir. Halk hizmetinde siyasi çıkarlar düşünülmemelidir bence” diyerek durumu özetliyor.
HALK GERİLLAYI NASIL GÖRÜYOR?
Gerillanın alandaki varlığı ve Türk devletinin hava saldırılarının etkilerini soruyorum. “Bu alanlara gerilla gelmeden önce sürekli can ve mal kaygısı yaşardık. Gerilla imkanları dahilinde şimdi sorunlarımıza çözüm oluyor. Onlarda devrimci bir kültür ve terbiye var. Önceleri diğer örgütler gibi düşünmüştük. Ancak altında yattıkları ceviz ağacından düşen cevizleri bir kenara toplayıp sahibine verdiklerini gördüğümüzde, dışarıda kalan bir hayvanı korumaya alıp bize teslim ettiklerinde bunların bir amaç için buralarda kaldığını öğrendik. Türk devleti de halk ve gerillayı karşı karşıya getiremediği için hedef seçmeden rast gele Kandil’i bombalıyor. Gerilla halkın bulunduğu alanlarda kalmıyor ki, onlar dağın en ücra yerlerinde kalıyor. Ama Türk devleti köyleri açıkça sivilleri vuruyor. Bu saldırılar açık olmasına rağmen yerel hükümet siyasi hesaplarından dolayı sessiz kalıyor.”
OYUNCAKLA YOL YAPAN ÇOCUKLAR…
Güneş son ışınlarını Karux dağları ardından göndermeden önce köy sakinleri de akşama hazırlanıyorlar. Sürüler köye doğru akarken, evlerinin önünde oynayan çocuklar dikkatimizi çekiyor.
Köylerde yaşananlar onları etkilemiş olacak ki ellerindeki araçlarla yol açıyorlardı. Yaşça büyük olan çocuk elindeki oyuncak kepçe ile yol açarken, bir direği çukurları doldurmak için boyundan büyük kürek ile toprak taşıyordu.
Gün yerini geceye bırakırken yeniden yola koyuluyoruz. Bestê köyüne ulaşıp araçtan indiğimizde bizi ilk karşılayan köyün köpekleri oluyor. Sürülere kurt saldırısını engellemek için bu kadar köpek beslediklerini söylüyor PÇDK çalışanı.
Bu köyde de Xelil ailesinin konuğu oluyoruz. Evin önündeki büyük su tankerleri gözümüze çarpıyor. Suyu nereden karşıladıklarını soruyorum. Evin en yaşlısı olan Mele Xelil 5 km mesafedeki küçük bir çeşmeden kendi imkanları ile suyu getirdiklerini söylüyor. Kandil’in en ücra yerlerinde dünyaya seslerini duyuracak fazla imkanları olmadığını anlatıyor. Burada okul su ve sağlık merkezi sorunu dile geliyor. Mele Xelil, birçok kez bu sorunların giderilmesi için Yerel Hükümet’e başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını söylüyor. Kandil Belediyesi bu köyde hem köylerin ev ve bahçe yerlerini ve yollarını hem de köy içinde kimi yolları yapmış Xelil bunun için belediyeye teşekkür ederek “Kandil belediyesi elinden gelen tüm imkânları bizlere sunuyor. Ancak okul, su, eğitim, sağlık ve sosyal tesislerin sorunları çözecek olan yerel hükümettir” diyerek taleplerini dile getiriyor.
ERKEN GELEN YAZ YAYLACILIĞI VURDU
Oğlu Ahmet Resul de geçim kaynaklarının hayvancılık olduğunu bu yıl baharda yağmur az yağdığı için yayladan erken inmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Kandil’deki birçok köyde olduğu gibi burada da ekonomik sorun öne çıkıyor.
Geceyi bir önceki gün geldiğimiz Meredo köyünde geçiriyoruz. Günün ilk ışıkları ile Kandil dağının serinliğinde kahvaltımızı yapıp tekrar yollara düşüyoruz.
İstikametimiz Sorgule Köyü’nde bizi Kandil belediye meclis üyesi Şeyh Mihemed’in beklediğini öğreniyoruz. Mihemed’le kısa bir merhabalaşma ardından Kandil köylerinin sorunlarını ve belediye çalışmalarını soruyoruz:
“Kandil alanı merkezi bölgelere uzak bir alan, bundan dolayı da sorunları fazla” diyerek söze başlıyor. Sonrasında şöyle devam ediyor: “Kandil belediyesi olarak tüm çalışmalarımızı meclisimizin planlaması çerçevesinde yürütüyoruz. Çalışmalarımızı halkın desteği ve katılımı ile kısıtlı imkanlarla ve mümkün oldukça halkın tüm ihtiyaçlarına cevap olacak şekilde yürütüyoruz. Kandil Belediyesi geniş bir coğrafyada yaklaşık 60 köye ulaşıyor. Köylerde alt yapı sorunlarından tutalım sağlık okul vb birçok konuda sorunlar yaşanıyor. Tüm bunların üzerine geçmişte İran top atışları ile Türk devletinin aralıksız bombardımanları eklenince halkın sorunları daha da ağırlaşıyor.”
HÜKÜMET KANDİL BELEDİYESİNİ TANIMALI
Mihamed, ulaştıkları köylerde başta yol ve sağlık hizmetleri olmak üzere çözüm arayışında olduklarını belirtiyor. Ancak Belediye’nin tüm ihtiyaçları karşılayacak maddi olanağa sahip olmadığını da ekliyor:
“Kandil halkının iklim koşulları ve kışın yaşadığı zorlanmaları gözünde tutarak halkın en temel ihtiyaçlarını karşılamak için meclis üyelerimiz toplanıp bir çalışma planlaması gerçekleştirdik. Bu plana göre iki aydır Merodo ve Rızgê köylerinden başlayarak bir çalışmayı başlatmışız. Bu çalışma halen Tütme köyü yolu üzerinde devam ediyor. Doğu Kandil’deki Kalatuka, Şinova, Tütme, Alireş, Bestê ve Serxan gibi birçok köy ve yerleşim yerinin yollarında onarım çalışmaları yürütüldü. Yolları olmayan yerlere de 20 km’ye yakın yeni bir yol yapımını gerçekleştirdik. Halkın ihtiyacı ve talebi doğrultusunda birçok ev ve bahçe yerlerini açtık. Belediyemizin sınırları içinde kalan halkın temel ihtiyaçlarından birisi de sağlık sorunudur. Yapımı devam eden hastanemiz hizmete girdiğinde halkın birçok sağlık sorununa çözüm olacaktır. Ancak genel anlam da Kandil alanının yol, elektrik, su ve sağlık olmak üzere birçok ihtiyacı vardır. Eğitim alanında birçok eksiklik vardır. Kütüphane ihtiyacımız vardır. Belediyemiz halkın bu ihtiyaçlarının tümünü karşılayacak maddi bir güce sahip değildir.”
Bu ihtiyaçları hangi bütçeyle karşıladıklarını soruyoruz Mihamed’e. Cevabı, “yaptığımız tüm bu çalışmaları kıt imkânlarla gerçekleştirdik. Hizmetlerin tümünde halkın katılımı ve desteğini gördük. Zaten en temel gelir kaynağımız halkın yardımlarıdır. Halkın katılımı ile demokratik bir belediyeciliği esas aldığımızdan, halkın destek ve yardımları ile Kürdistan’ın bu ücra köşelerine iyi bir hizmet vermeye çalışıyoruz” oluyor.
En ücra köşelere kadar hizmet götüren Kandil Belediyesi Federal Kürdistan Hükümeti tarafından resmi olarak tanınmıyor. Yaşanan sorunları Belediye Meclisleri olarak Hükümetin gündemine koysalar da, belediyenin resmi tanınmasını ve diğer belediyeler gibi destek sağlanmasını istiyor Kandil Belediyesi yetkilileri.
“Kandil belediye Meclisi olarak bu vesile ile hastane, kütüphane, elektrik gibi temel sorunlarda hizmet vermek için destek çağrısını yapıyoruz. Kandil halkı Kürdistan halkının özgürlüğüne kavuşması için fedakarlık yapmış birçok bedel ödemiş ve halen ödemeye devam ediyor. Herkes şunu iyi bilmelidir çalışmalarımızda hizmetin dışında siyasi bir çıkarı düşünmüyoruz. Halka hizmeti her şeyin üstünde tutuyoruz. Çağrımız belediyemizin yerel hükümet tarafından resmi tanınmasıdır.”
SALDIRILARIN TÜMÜNDE SİVİLLER ZARAR GÖRDÜ
Kandil Belediye Meclis Üyesi Şeyh Mihemed Türk devletinin Kandil alanına yaptığı saldırıları da değerlendirdi. “Kortek katliamını ve diğer saldırılarda direk halk hedef alınıyor son birkaç yıldır Kandil alanına yapılan saldırıların tümünde sivil halk zarar görmüştür. Halktan insanlar katledilmiş, hayvanları telef olmuş, halkın bağ ve bahçeleri tahrip olmuştur. Saldırılarda yaylada kalan köylüler, tavuk çiftliği bile hedef alındı. Halk büyük zarar görmesine rağmen Federal Hükümet’ten bir kınama masajı bile gelmedi. Bu saldırılardan dolayı çocuklarımız okullarda rahatlıkla eğitim göremiyor, halk tarla ve bahçelerinde işlerini yapamıyor. Kürt halkı ve dostlarına çağrımız Kandil üzerindeki bu saldırıları kınamaları, Kandil halkı ile dayanışma içinde olmalarıdır” diye konuştu.
Mihammed’le belediye çalışmalarını ve halkın durumunu değerlendirdikten sonra Rızgê köyü üzerinden Tütme köyüne doğru yola çıkıyoruz. Yanımızdaki PÇDK Üyesi yol boyunca alanı tanıtıyor. Gerillanın bu köylere yıllar önce vadide kurduğu baraj ile elektrik verdiğini söylüyor. Rızgê köyünün karşı sırtlarına geldiğimizde kış hazırlığına başlayan köylülerle karşılaşıyoruz. Köylüler hayvanların kışlık besini için palamut ağaçlarının yapraklarını buduyorlar. Köylüler bir yemek ikram etmeden bizi bırakmayacaklarını söylüyor. Kısa süre sonra kaplar içinde sarma ve dolmalar ile ayranlarla bir yer sofrası kuruluyor.
HER EVDE SAVAŞTAN İZLER VAR
Güneş batmakta iken bize de yol görünüyor. Rizgê köylüleriyle vedalaştığımızda Kandil’in gölgesi çoktan vadilere düşmüştü. Yüksek bir yamacın üstüne geldiğimizde geriye dönüp bakıyorum. Köylülerin yaşam mücadelesini ve her şeye rağmen heybetinden bir şey yitirmeyen Kandil’i düşünüyorum.
Son bir fotoğraf karesiyle yolculuğu noktalamak istiyorum. Bu fotoğrafın ardında nice bedel ödeyen, savaşın acılarını derinden yaşayan ama bugün de direnen bir halk var. İçlerinde evleri defalarca İran-Irak savaşında, İran saldırısında, Türk savaş uçaklarının bombardımanında yıkılan insanlar var.
Yolumuzun düştüğü her evde savaştan izler var. Ama hepsinin ortak dileği, kendi topraklarında özgürce yaşamak.
ANF
Kandil Dağları’nın derin vadileri arasındaki köylere yolculuğumuz devam ediyor. Alireş köyü çoğunlukla hayvancılık ile geçimlerini sağladıklarından keskin bir gübre kokusu etrafı sarmış durumda. PÇDK sağlık komitesi kimi tedbirler önermiş, ancak daha yapılacak çok iş var, öyle anlaşılıyor.
Köyün ortalarında ve dağın hemen yamacında bulunan bir eve gidiyoruz. Köy evlerine göre oldukça büyük bir yer. Bizi karşılayan genç kadın yakındaki tarlada çalışan babasını çağırması için küçük kardeşini gönderiyor. Tarladan oğluyla birlikte dönen İbrahim Ahmet’le belediye çalışanları ve PÇDK’liler hemen sohbete başladılar bile. Buralarda alışılmış bir tarz var. İlk karşılaşanlar hal hatır sorduktan sonra ne var ne yok diye gelişmeleri soruyorlar. Bu defa biz hızlı davranıyor, köyde ne var ne yok diye araya giriyoruz. Saç ve sakallarına aklar düşmüş İbrahim Ahmet sakin bir şekilde “ne olacak ki, köyde her şey gözler önündedir” diyerek yaşadıkları sorunlara işaret ediyor. “Saddam döneminde buralar sadece savaş için kullanıldı. Şimdi de kimi partiler siyasal hesaplarla buralara yatırım yapmıyor. 5 kilometrelik yol bahane edilip, köyümüze elektrik bile çekilmek istenmedi. Kandil belediyesi yeni yol açarak buna da çözüm buldu. Bakalım ne zaman işlerine gelip elektriğimizi çekecekler. En büyük sorunumuz sağlık, okul ve sudur. Kandil belediyesinin bunları karşılama imkanları yoktur. Çünkü belediye halkın desteği ile birçok hizmet verdi. Ancak büyük yatırım gerektirecek işleri yerel hükümetin yapması gerekir. Halk hizmetinde siyasi çıkarlar düşünülmemelidir bence” diyerek durumu özetliyor.
HALK GERİLLAYI NASIL GÖRÜYOR?
Gerillanın alandaki varlığı ve Türk devletinin hava saldırılarının etkilerini soruyorum. “Bu alanlara gerilla gelmeden önce sürekli can ve mal kaygısı yaşardık. Gerilla imkanları dahilinde şimdi sorunlarımıza çözüm oluyor. Onlarda devrimci bir kültür ve terbiye var. Önceleri diğer örgütler gibi düşünmüştük. Ancak altında yattıkları ceviz ağacından düşen cevizleri bir kenara toplayıp sahibine verdiklerini gördüğümüzde, dışarıda kalan bir hayvanı korumaya alıp bize teslim ettiklerinde bunların bir amaç için buralarda kaldığını öğrendik. Türk devleti de halk ve gerillayı karşı karşıya getiremediği için hedef seçmeden rast gele Kandil’i bombalıyor. Gerilla halkın bulunduğu alanlarda kalmıyor ki, onlar dağın en ücra yerlerinde kalıyor. Ama Türk devleti köyleri açıkça sivilleri vuruyor. Bu saldırılar açık olmasına rağmen yerel hükümet siyasi hesaplarından dolayı sessiz kalıyor.”
OYUNCAKLA YOL YAPAN ÇOCUKLAR…
Güneş son ışınlarını Karux dağları ardından göndermeden önce köy sakinleri de akşama hazırlanıyorlar. Sürüler köye doğru akarken, evlerinin önünde oynayan çocuklar dikkatimizi çekiyor.
Köylerde yaşananlar onları etkilemiş olacak ki ellerindeki araçlarla yol açıyorlardı. Yaşça büyük olan çocuk elindeki oyuncak kepçe ile yol açarken, bir direği çukurları doldurmak için boyundan büyük kürek ile toprak taşıyordu.
Gün yerini geceye bırakırken yeniden yola koyuluyoruz. Bestê köyüne ulaşıp araçtan indiğimizde bizi ilk karşılayan köyün köpekleri oluyor. Sürülere kurt saldırısını engellemek için bu kadar köpek beslediklerini söylüyor PÇDK çalışanı.
Bu köyde de Xelil ailesinin konuğu oluyoruz. Evin önündeki büyük su tankerleri gözümüze çarpıyor. Suyu nereden karşıladıklarını soruyorum. Evin en yaşlısı olan Mele Xelil 5 km mesafedeki küçük bir çeşmeden kendi imkanları ile suyu getirdiklerini söylüyor. Kandil’in en ücra yerlerinde dünyaya seslerini duyuracak fazla imkanları olmadığını anlatıyor. Burada okul su ve sağlık merkezi sorunu dile geliyor. Mele Xelil, birçok kez bu sorunların giderilmesi için Yerel Hükümet’e başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını söylüyor. Kandil Belediyesi bu köyde hem köylerin ev ve bahçe yerlerini ve yollarını hem de köy içinde kimi yolları yapmış Xelil bunun için belediyeye teşekkür ederek “Kandil belediyesi elinden gelen tüm imkânları bizlere sunuyor. Ancak okul, su, eğitim, sağlık ve sosyal tesislerin sorunları çözecek olan yerel hükümettir” diyerek taleplerini dile getiriyor.
ERKEN GELEN YAZ YAYLACILIĞI VURDU
Oğlu Ahmet Resul de geçim kaynaklarının hayvancılık olduğunu bu yıl baharda yağmur az yağdığı için yayladan erken inmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Kandil’deki birçok köyde olduğu gibi burada da ekonomik sorun öne çıkıyor.
Geceyi bir önceki gün geldiğimiz Meredo köyünde geçiriyoruz. Günün ilk ışıkları ile Kandil dağının serinliğinde kahvaltımızı yapıp tekrar yollara düşüyoruz.
İstikametimiz Sorgule Köyü’nde bizi Kandil belediye meclis üyesi Şeyh Mihemed’in beklediğini öğreniyoruz. Mihemed’le kısa bir merhabalaşma ardından Kandil köylerinin sorunlarını ve belediye çalışmalarını soruyoruz:
“Kandil alanı merkezi bölgelere uzak bir alan, bundan dolayı da sorunları fazla” diyerek söze başlıyor. Sonrasında şöyle devam ediyor: “Kandil belediyesi olarak tüm çalışmalarımızı meclisimizin planlaması çerçevesinde yürütüyoruz. Çalışmalarımızı halkın desteği ve katılımı ile kısıtlı imkanlarla ve mümkün oldukça halkın tüm ihtiyaçlarına cevap olacak şekilde yürütüyoruz. Kandil Belediyesi geniş bir coğrafyada yaklaşık 60 köye ulaşıyor. Köylerde alt yapı sorunlarından tutalım sağlık okul vb birçok konuda sorunlar yaşanıyor. Tüm bunların üzerine geçmişte İran top atışları ile Türk devletinin aralıksız bombardımanları eklenince halkın sorunları daha da ağırlaşıyor.”
HÜKÜMET KANDİL BELEDİYESİNİ TANIMALI
Mihamed, ulaştıkları köylerde başta yol ve sağlık hizmetleri olmak üzere çözüm arayışında olduklarını belirtiyor. Ancak Belediye’nin tüm ihtiyaçları karşılayacak maddi olanağa sahip olmadığını da ekliyor:
“Kandil halkının iklim koşulları ve kışın yaşadığı zorlanmaları gözünde tutarak halkın en temel ihtiyaçlarını karşılamak için meclis üyelerimiz toplanıp bir çalışma planlaması gerçekleştirdik. Bu plana göre iki aydır Merodo ve Rızgê köylerinden başlayarak bir çalışmayı başlatmışız. Bu çalışma halen Tütme köyü yolu üzerinde devam ediyor. Doğu Kandil’deki Kalatuka, Şinova, Tütme, Alireş, Bestê ve Serxan gibi birçok köy ve yerleşim yerinin yollarında onarım çalışmaları yürütüldü. Yolları olmayan yerlere de 20 km’ye yakın yeni bir yol yapımını gerçekleştirdik. Halkın ihtiyacı ve talebi doğrultusunda birçok ev ve bahçe yerlerini açtık. Belediyemizin sınırları içinde kalan halkın temel ihtiyaçlarından birisi de sağlık sorunudur. Yapımı devam eden hastanemiz hizmete girdiğinde halkın birçok sağlık sorununa çözüm olacaktır. Ancak genel anlam da Kandil alanının yol, elektrik, su ve sağlık olmak üzere birçok ihtiyacı vardır. Eğitim alanında birçok eksiklik vardır. Kütüphane ihtiyacımız vardır. Belediyemiz halkın bu ihtiyaçlarının tümünü karşılayacak maddi bir güce sahip değildir.”
Bu ihtiyaçları hangi bütçeyle karşıladıklarını soruyoruz Mihamed’e. Cevabı, “yaptığımız tüm bu çalışmaları kıt imkânlarla gerçekleştirdik. Hizmetlerin tümünde halkın katılımı ve desteğini gördük. Zaten en temel gelir kaynağımız halkın yardımlarıdır. Halkın katılımı ile demokratik bir belediyeciliği esas aldığımızdan, halkın destek ve yardımları ile Kürdistan’ın bu ücra köşelerine iyi bir hizmet vermeye çalışıyoruz” oluyor.
En ücra köşelere kadar hizmet götüren Kandil Belediyesi Federal Kürdistan Hükümeti tarafından resmi olarak tanınmıyor. Yaşanan sorunları Belediye Meclisleri olarak Hükümetin gündemine koysalar da, belediyenin resmi tanınmasını ve diğer belediyeler gibi destek sağlanmasını istiyor Kandil Belediyesi yetkilileri.
“Kandil belediye Meclisi olarak bu vesile ile hastane, kütüphane, elektrik gibi temel sorunlarda hizmet vermek için destek çağrısını yapıyoruz. Kandil halkı Kürdistan halkının özgürlüğüne kavuşması için fedakarlık yapmış birçok bedel ödemiş ve halen ödemeye devam ediyor. Herkes şunu iyi bilmelidir çalışmalarımızda hizmetin dışında siyasi bir çıkarı düşünmüyoruz. Halka hizmeti her şeyin üstünde tutuyoruz. Çağrımız belediyemizin yerel hükümet tarafından resmi tanınmasıdır.”
SALDIRILARIN TÜMÜNDE SİVİLLER ZARAR GÖRDÜ
Kandil Belediye Meclis Üyesi Şeyh Mihemed Türk devletinin Kandil alanına yaptığı saldırıları da değerlendirdi. “Kortek katliamını ve diğer saldırılarda direk halk hedef alınıyor son birkaç yıldır Kandil alanına yapılan saldırıların tümünde sivil halk zarar görmüştür. Halktan insanlar katledilmiş, hayvanları telef olmuş, halkın bağ ve bahçeleri tahrip olmuştur. Saldırılarda yaylada kalan köylüler, tavuk çiftliği bile hedef alındı. Halk büyük zarar görmesine rağmen Federal Hükümet’ten bir kınama masajı bile gelmedi. Bu saldırılardan dolayı çocuklarımız okullarda rahatlıkla eğitim göremiyor, halk tarla ve bahçelerinde işlerini yapamıyor. Kürt halkı ve dostlarına çağrımız Kandil üzerindeki bu saldırıları kınamaları, Kandil halkı ile dayanışma içinde olmalarıdır” diye konuştu.
Mihammed’le belediye çalışmalarını ve halkın durumunu değerlendirdikten sonra Rızgê köyü üzerinden Tütme köyüne doğru yola çıkıyoruz. Yanımızdaki PÇDK Üyesi yol boyunca alanı tanıtıyor. Gerillanın bu köylere yıllar önce vadide kurduğu baraj ile elektrik verdiğini söylüyor. Rızgê köyünün karşı sırtlarına geldiğimizde kış hazırlığına başlayan köylülerle karşılaşıyoruz. Köylüler hayvanların kışlık besini için palamut ağaçlarının yapraklarını buduyorlar. Köylüler bir yemek ikram etmeden bizi bırakmayacaklarını söylüyor. Kısa süre sonra kaplar içinde sarma ve dolmalar ile ayranlarla bir yer sofrası kuruluyor.
HER EVDE SAVAŞTAN İZLER VAR
Güneş batmakta iken bize de yol görünüyor. Rizgê köylüleriyle vedalaştığımızda Kandil’in gölgesi çoktan vadilere düşmüştü. Yüksek bir yamacın üstüne geldiğimizde geriye dönüp bakıyorum. Köylülerin yaşam mücadelesini ve her şeye rağmen heybetinden bir şey yitirmeyen Kandil’i düşünüyorum.
Son bir fotoğraf karesiyle yolculuğu noktalamak istiyorum. Bu fotoğrafın ardında nice bedel ödeyen, savaşın acılarını derinden yaşayan ama bugün de direnen bir halk var. İçlerinde evleri defalarca İran-Irak savaşında, İran saldırısında, Türk savaş uçaklarının bombardımanında yıkılan insanlar var.
Yolumuzun düştüğü her evde savaştan izler var. Ama hepsinin ortak dileği, kendi topraklarında özgürce yaşamak.
ANF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder