Görkemli Kandil Dağları’nın eteklerinde, Güney Kürdistan’ın tümüne model
olabilecek bir yaşam hükmünü sürüyor. Yaklaşık 60 köye hizmet veren
Kandil Belediyesi, demokratik belediyecilik anlayışını oturtma
mücadelesi veriyor. Hem de Güney Kürdistan Hükümeti tarafından resmi bir
belediye olarak tanınmamasına rağmen…
ANF Muhabiri M. Nuri Ekinci, Kandil Belediyesi yetkilileriyle görüştü. Onlarca köye giderek Kandil halkının sorunlarına ayna tuttu, sınırlı imkanlarla geçit vermez coğrafyanın en ücra köşelerine giderek hizmet sunan Kandil Belediyesi’nin çalışmalarını inceledi. Yazı dizisinin 1. bölümünü yayınlıyoruz:
Kandil Dağları; derin vadileri, geçit vermez boğazları ile Kürtler için öteden beri direniş mekânı. Türk devleti içinse özellikle son yıllarda korkuyla adını andığı bir coğrafya.
BAHARDAN BU YANA 60 KÖYE HİZMET ULAŞTI
Bu coğrafya tüm saldırı ve yönelimlere rağmen görkemini koruyor. Kandil’in eteklerinde ise, Güney Kürdistan’ın tümüne model olabilecek bir yaşam hükmünü sürüyor. Yaklaşık 60 köye hizmet veren Kandil belediyesi, demokratik bir belediyecilik anlayışını oturtma mücadelesi veriyor. Hem de Güney Kürdistan Hükümeti tarafından resmi bir belediye olarak tanınmamasına rağmen…
Kandil Belediyesi’nin kıt imkânlara, sınırlı sayıdaki çalışana rağmen bahardan bu yana yoğun bir çalışma temposu içinde olduklarını öğrenir öğrenmez yollara düşüyoruz.
İki katlı Belediye binasına gittiğimizde alışılmışın dışında sakin bir ortam buluyoruz. Belediyenin gündelik ihtiyaçlarını karşılayan birkaç köylü ve belediye çalışanı haricinde kimse yok ortalarda. İkram edilen çayları yudumlarken, bizi ağırlayan Belediye yetkilisine çalışmalarını izlemek istediğimizi söylüyoruz. Önce “bahardan bu yana yoğun bir çalışma içindeyiz, geç kaldınız” diyerek önce sitem ediyor, ardından 60 köye götürdükleri hizmetleri özetliyor.
‘BELEDİYE İÇİNSE BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE’
Yol yapım çalışmalarının Doğu Kandil alanında sürdüğünü, ancak araçla Tütme Köyü’ne gitmemiz durumunda oradaki ekip ile irtibat kurabileceğimizi belirtiyor.
Bu kısa sohbet ardından Doğu Kandil alanına doğru yola çıkmayı planlıyoruz. Ancak ne aracımız var ne de o bölgeyi bir tanıyanımız. Belediye yetkilisi bu endişemizi de gideriyor: “O tarafa giden hangi araca belediye çalışmalarının olduğu yere bizi götür deseniz hayır demez. Bir halk belediyesi olarak tüm çalışmalarımızı onların desteği ile gerçekleştiriyoruz” diyor.
Dediği gibi oluyor. Yolda karşılaştığımız bir aracı durdurup Belediye çalışmalarını takip için Kandil’in Doğusuna gittiğimizi söylediğimizde, “halk için olunca başımız, gözümüz üstüne her yerde hizmete hazırız” diyerek arabaya buyur ediyor. Aracın sahibi İran zulmünden kaçıp gelen Doğu Kürdistanlı bir genç; adı Alan.
OKUL HARÇLIĞINI SEBZE SATARAK ÇIKARIYORLAR
Dağların heybeti altında kıvrılan yollardan ilerliyoruz. Ranya-Haci Ümran yolunu birbirine bağlayan asfalt yolda ilerlerken sağlı sollu çardaklar altında sebze meyve satanları görüyorum. 5 ve 7 yaşlarında biri kız bir oğlan çocuğunu gördüğümde araç sahibinden durmasını rica ediyorum. Önüne koydukları kasada salatalık ve domates satıyorlar. Babalarının bir gelirleri olmadığı için yaz aylarında çalışıp hem okul masraflarını çıkardıklarını hem de ailelerine katkıda bulunduklarını söylüyorlar. Keşke daha fazla sohbet etme şansım olsa diyerek arabaya yöneliyorum. Tabii ki fotoğraf çekmeyi ihmal etmeden.
KORTEK’İN VİRAJLI YOLUNDA KATLİAMIN İZLERİ DURUYOR
Araç Kortek’in virajlı yolunda Surede köyüne doğru ilerliyor. Kürt halkının artık bir katliamla hatırladığı o yolda, aracın şoförü Alan tam zirveye doğru arabayı sürerken Türk savaş uçaklarınca 7 sivilin bombalandığı yeri gösteriyor. Tepeden bir süre aracın kalıntılarını izliyoruz.
Tozlu köy yolunda kıvrılarak giden aracın içinde ozan Mehmet Arife Cizrevi, Mehmet Şêxo ve Aram Tigran gibi Kürt ozanlarını dinliyoruz. Adeta dağ başlarını mesken edinenlere rehberlik ediyor yanık türküler. Koyulaşan sohbeti bozan gördüğümüz yeni yerleri merakımızı giderme çabalarımız oluyor. Üç saate yakın süren yol, cana yakın araç şoförümüz Alan sayesinde çabucak bitiyor.
Uğurlarken teşekkür etmekten başka vereceğimiz değerli bir şey bulamadık. Onu da en fazla mutlu eden bu içten teşekkürlerimiz olsa gerekti. Kısa bir süre sonra belediyenin emekçilerinden Erdal ile yanında yıllar önce tanıdığım Hamza gelmişti. Yunanistan sahasında 15 yıl önce tanımıştım. Kimi çalışmalara birlikte katıldıktan sonra yollarımız ayrılmıştı. Ve işte hiç beklemediğim bir alanda yine karşılaşıyorduk. Fiziksel bir değişim yaşamasına rağmen mütevazı ve emekçiliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Kandil’in bu ücra köylerine belediyenin çalışmalarına katkı sunmak için ta nerelerden çıka gelmişti.
GERİLLA ŞEHİTLİĞİ’NDE HÜZÜNLÜ ANLAR
Tütme köyünü geçip, Rızge köyünün sırtlarından geçerken, ‘Şehit Harun Gerilla Şehitliği’ görünmeye başlıyor. Araca birden sessizlik çöküyor. Şehitliği ziyaretimiz de aynı biçimde gerçekleşiyor. Kameraman arkadaşımız Şerdem gerilla mezarlarını ziyaret ettikten sonra mozolenin önünde mermerden yapılan büyükçe bir mezarın önünde duruyor. Üzerinde büyük bir portre bulunan mezar geçen yıl gerilla güçleri ile İran devleti arasında Casusan tepesinde yaşanan çatışmalarda hayatını kaybeden Simko Serhildan adlı gerilla komutanına ait. Şehitlik çalışmalarını yürüten ve bize refakat eden gerilla ‘ona yakışır bir mezar yapmaya çalıştık’ diyor. Söylenecek bir söz bulamıyoruz.
ÖĞLEN MEREDO, AKŞAM SERXAN VE ALİREŞ KÖYÜNDEYİZ
Meredo köyünden öğle yemeği için bir davet alıyoruz. Geniş bir avlu içinden geçerek ulaştığımız evde çardak altında oturuyoruz. Kurulan yer sofrası köy yemekleri ve soğuk ayran ile oldukça zengin bir sofra. Serin ve temiz havanın vurduğu üzüm asmalarının kapladığı çardağın altında yenen yemeğe sıcak bir sohbet eşlik ediyor. Ancak yolumuz uzun. “Biraz da biz halk için çalışalım’ dediğimde Belediye çalışanları da evin sahibi de gülmeye başlıyor. Evden tebessümle ayrılıyoruz.
Meredo köyünden itibaren ekibimize Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi’nin bir kadın üyesi eşlik ediyor. Onların çalışma alanına gidiyoruz. Gideceğimiz köylerde ilişkilerimizi onlar sağlayacak. Alireş köyüne yöneldiğimizde sol yamacımızda kalan yüksek tepelerin Casusan tepeleri olduğunu öğreniyoruz. Yıllarca tampon bölge olarak boş kalan alanları Güney Kürdistan köylüleri yaz aylarında yayla yeri olarak kullanıyor.
BÖLGE HÜKÜMETİ’NİN YAPMADIĞI YOLU BELEDİYE YAPTI
Federal Bölge Hükümeti, Serxan köyüne çektiği elektrik şebekesini, aralarında 5 km olmasına rağmen yol olmadığı gerekçesi ile Alireş köyüne getirmek istememiş. Bunun üzerine halkın taleplerini değerlendiren belediye meclisi iki köy arasına yeni bir yol yapmaya karar vermiş. Bu şekilde yerel hükümetin gerekçesi ortadan kalkmış oldu diyor Alireş halkı. Tozlu yoldan ilerlerken yerel hükümete bağlı şirketlerin araçlarının da Kandil belediyesinin açtığı yolu kullandığını görüyoruz. 50 haneye yakın bir yer olmasına rağmen köyde okul da yok.
Serxan köyü geniş bir arazi üzerine kurulduğu için evler dağınık duruyor. Köyün içinde bir eve gidiyoruz. Kapıda bizi Ahmet Resul Kadır adlı 40 yaşlarında bir köylü karşılıyor. Yanımızdaki PÇDK üyesi sayesinde tüm kapılar açılıyor bize. Ahmet Resul Kadır ve eşi Menice’ye köyde belediyenin çalışmalarını ve genel olarak da köyün durumunu soruyoruz.
ÇOCUKLARINI EŞEK SIRTINDA OKULA GÖNDERİYOR
Ahmet, “yerel hükümet buraları kendi kaderi ile baş başa bıraktı. Zamanında ve günümüzde Kürdistan için çok bedel ödedik. Ama şimdi bazıları zengin, bizim gibileri de kendi haline bırakmış. Elektrik direklerini yeni köye getirdiler. Köyde okul olmadığı için çocuklarımı kar, kış demeden eşeksırtında okula götürmek zorunda kalıyorum” diyor. Köydeki diğer insanların durumunun da kendisinden farksız olmadığını aktarıyor. Menice ise köyde sağlık ocağı olmadığından şikayetçi. “köyümüzde bir doktor ve sağlık merkezi yoktur. Herkesin şehirlere gidip tedavi olması için maddi durumları iyi değildir. Bundan dolayı da özellikle kadın ve çocuklarda ciddi sağlık sorunları gelişiyor. Belediye sağlık hizmetleri veriyor. Ama onların da imkanları sınırlı ve her yere ulaşamıyorlar.”
Dışarıda yol yapım çalışmalarını yürüten kamyonların toz dumanı altında çekim ve röportajlarımızı yaptıktan sonra Alireş köyüne doğru yola çıkıyoruz.
ANF
ANF Muhabiri M. Nuri Ekinci, Kandil Belediyesi yetkilileriyle görüştü. Onlarca köye giderek Kandil halkının sorunlarına ayna tuttu, sınırlı imkanlarla geçit vermez coğrafyanın en ücra köşelerine giderek hizmet sunan Kandil Belediyesi’nin çalışmalarını inceledi. Yazı dizisinin 1. bölümünü yayınlıyoruz:
Kandil Dağları; derin vadileri, geçit vermez boğazları ile Kürtler için öteden beri direniş mekânı. Türk devleti içinse özellikle son yıllarda korkuyla adını andığı bir coğrafya.
BAHARDAN BU YANA 60 KÖYE HİZMET ULAŞTI
Bu coğrafya tüm saldırı ve yönelimlere rağmen görkemini koruyor. Kandil’in eteklerinde ise, Güney Kürdistan’ın tümüne model olabilecek bir yaşam hükmünü sürüyor. Yaklaşık 60 köye hizmet veren Kandil belediyesi, demokratik bir belediyecilik anlayışını oturtma mücadelesi veriyor. Hem de Güney Kürdistan Hükümeti tarafından resmi bir belediye olarak tanınmamasına rağmen…
Kandil Belediyesi’nin kıt imkânlara, sınırlı sayıdaki çalışana rağmen bahardan bu yana yoğun bir çalışma temposu içinde olduklarını öğrenir öğrenmez yollara düşüyoruz.
İki katlı Belediye binasına gittiğimizde alışılmışın dışında sakin bir ortam buluyoruz. Belediyenin gündelik ihtiyaçlarını karşılayan birkaç köylü ve belediye çalışanı haricinde kimse yok ortalarda. İkram edilen çayları yudumlarken, bizi ağırlayan Belediye yetkilisine çalışmalarını izlemek istediğimizi söylüyoruz. Önce “bahardan bu yana yoğun bir çalışma içindeyiz, geç kaldınız” diyerek önce sitem ediyor, ardından 60 köye götürdükleri hizmetleri özetliyor.
‘BELEDİYE İÇİNSE BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE’
Yol yapım çalışmalarının Doğu Kandil alanında sürdüğünü, ancak araçla Tütme Köyü’ne gitmemiz durumunda oradaki ekip ile irtibat kurabileceğimizi belirtiyor.
Bu kısa sohbet ardından Doğu Kandil alanına doğru yola çıkmayı planlıyoruz. Ancak ne aracımız var ne de o bölgeyi bir tanıyanımız. Belediye yetkilisi bu endişemizi de gideriyor: “O tarafa giden hangi araca belediye çalışmalarının olduğu yere bizi götür deseniz hayır demez. Bir halk belediyesi olarak tüm çalışmalarımızı onların desteği ile gerçekleştiriyoruz” diyor.
Dediği gibi oluyor. Yolda karşılaştığımız bir aracı durdurup Belediye çalışmalarını takip için Kandil’in Doğusuna gittiğimizi söylediğimizde, “halk için olunca başımız, gözümüz üstüne her yerde hizmete hazırız” diyerek arabaya buyur ediyor. Aracın sahibi İran zulmünden kaçıp gelen Doğu Kürdistanlı bir genç; adı Alan.
OKUL HARÇLIĞINI SEBZE SATARAK ÇIKARIYORLAR
Dağların heybeti altında kıvrılan yollardan ilerliyoruz. Ranya-Haci Ümran yolunu birbirine bağlayan asfalt yolda ilerlerken sağlı sollu çardaklar altında sebze meyve satanları görüyorum. 5 ve 7 yaşlarında biri kız bir oğlan çocuğunu gördüğümde araç sahibinden durmasını rica ediyorum. Önüne koydukları kasada salatalık ve domates satıyorlar. Babalarının bir gelirleri olmadığı için yaz aylarında çalışıp hem okul masraflarını çıkardıklarını hem de ailelerine katkıda bulunduklarını söylüyorlar. Keşke daha fazla sohbet etme şansım olsa diyerek arabaya yöneliyorum. Tabii ki fotoğraf çekmeyi ihmal etmeden.
KORTEK’İN VİRAJLI YOLUNDA KATLİAMIN İZLERİ DURUYOR
Araç Kortek’in virajlı yolunda Surede köyüne doğru ilerliyor. Kürt halkının artık bir katliamla hatırladığı o yolda, aracın şoförü Alan tam zirveye doğru arabayı sürerken Türk savaş uçaklarınca 7 sivilin bombalandığı yeri gösteriyor. Tepeden bir süre aracın kalıntılarını izliyoruz.
Tozlu köy yolunda kıvrılarak giden aracın içinde ozan Mehmet Arife Cizrevi, Mehmet Şêxo ve Aram Tigran gibi Kürt ozanlarını dinliyoruz. Adeta dağ başlarını mesken edinenlere rehberlik ediyor yanık türküler. Koyulaşan sohbeti bozan gördüğümüz yeni yerleri merakımızı giderme çabalarımız oluyor. Üç saate yakın süren yol, cana yakın araç şoförümüz Alan sayesinde çabucak bitiyor.
Uğurlarken teşekkür etmekten başka vereceğimiz değerli bir şey bulamadık. Onu da en fazla mutlu eden bu içten teşekkürlerimiz olsa gerekti. Kısa bir süre sonra belediyenin emekçilerinden Erdal ile yanında yıllar önce tanıdığım Hamza gelmişti. Yunanistan sahasında 15 yıl önce tanımıştım. Kimi çalışmalara birlikte katıldıktan sonra yollarımız ayrılmıştı. Ve işte hiç beklemediğim bir alanda yine karşılaşıyorduk. Fiziksel bir değişim yaşamasına rağmen mütevazı ve emekçiliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Kandil’in bu ücra köylerine belediyenin çalışmalarına katkı sunmak için ta nerelerden çıka gelmişti.
GERİLLA ŞEHİTLİĞİ’NDE HÜZÜNLÜ ANLAR
Tütme köyünü geçip, Rızge köyünün sırtlarından geçerken, ‘Şehit Harun Gerilla Şehitliği’ görünmeye başlıyor. Araca birden sessizlik çöküyor. Şehitliği ziyaretimiz de aynı biçimde gerçekleşiyor. Kameraman arkadaşımız Şerdem gerilla mezarlarını ziyaret ettikten sonra mozolenin önünde mermerden yapılan büyükçe bir mezarın önünde duruyor. Üzerinde büyük bir portre bulunan mezar geçen yıl gerilla güçleri ile İran devleti arasında Casusan tepesinde yaşanan çatışmalarda hayatını kaybeden Simko Serhildan adlı gerilla komutanına ait. Şehitlik çalışmalarını yürüten ve bize refakat eden gerilla ‘ona yakışır bir mezar yapmaya çalıştık’ diyor. Söylenecek bir söz bulamıyoruz.
ÖĞLEN MEREDO, AKŞAM SERXAN VE ALİREŞ KÖYÜNDEYİZ
Meredo köyünden öğle yemeği için bir davet alıyoruz. Geniş bir avlu içinden geçerek ulaştığımız evde çardak altında oturuyoruz. Kurulan yer sofrası köy yemekleri ve soğuk ayran ile oldukça zengin bir sofra. Serin ve temiz havanın vurduğu üzüm asmalarının kapladığı çardağın altında yenen yemeğe sıcak bir sohbet eşlik ediyor. Ancak yolumuz uzun. “Biraz da biz halk için çalışalım’ dediğimde Belediye çalışanları da evin sahibi de gülmeye başlıyor. Evden tebessümle ayrılıyoruz.
Meredo köyünden itibaren ekibimize Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi’nin bir kadın üyesi eşlik ediyor. Onların çalışma alanına gidiyoruz. Gideceğimiz köylerde ilişkilerimizi onlar sağlayacak. Alireş köyüne yöneldiğimizde sol yamacımızda kalan yüksek tepelerin Casusan tepeleri olduğunu öğreniyoruz. Yıllarca tampon bölge olarak boş kalan alanları Güney Kürdistan köylüleri yaz aylarında yayla yeri olarak kullanıyor.
BÖLGE HÜKÜMETİ’NİN YAPMADIĞI YOLU BELEDİYE YAPTI
Federal Bölge Hükümeti, Serxan köyüne çektiği elektrik şebekesini, aralarında 5 km olmasına rağmen yol olmadığı gerekçesi ile Alireş köyüne getirmek istememiş. Bunun üzerine halkın taleplerini değerlendiren belediye meclisi iki köy arasına yeni bir yol yapmaya karar vermiş. Bu şekilde yerel hükümetin gerekçesi ortadan kalkmış oldu diyor Alireş halkı. Tozlu yoldan ilerlerken yerel hükümete bağlı şirketlerin araçlarının da Kandil belediyesinin açtığı yolu kullandığını görüyoruz. 50 haneye yakın bir yer olmasına rağmen köyde okul da yok.
Serxan köyü geniş bir arazi üzerine kurulduğu için evler dağınık duruyor. Köyün içinde bir eve gidiyoruz. Kapıda bizi Ahmet Resul Kadır adlı 40 yaşlarında bir köylü karşılıyor. Yanımızdaki PÇDK üyesi sayesinde tüm kapılar açılıyor bize. Ahmet Resul Kadır ve eşi Menice’ye köyde belediyenin çalışmalarını ve genel olarak da köyün durumunu soruyoruz.
ÇOCUKLARINI EŞEK SIRTINDA OKULA GÖNDERİYOR
Ahmet, “yerel hükümet buraları kendi kaderi ile baş başa bıraktı. Zamanında ve günümüzde Kürdistan için çok bedel ödedik. Ama şimdi bazıları zengin, bizim gibileri de kendi haline bırakmış. Elektrik direklerini yeni köye getirdiler. Köyde okul olmadığı için çocuklarımı kar, kış demeden eşeksırtında okula götürmek zorunda kalıyorum” diyor. Köydeki diğer insanların durumunun da kendisinden farksız olmadığını aktarıyor. Menice ise köyde sağlık ocağı olmadığından şikayetçi. “köyümüzde bir doktor ve sağlık merkezi yoktur. Herkesin şehirlere gidip tedavi olması için maddi durumları iyi değildir. Bundan dolayı da özellikle kadın ve çocuklarda ciddi sağlık sorunları gelişiyor. Belediye sağlık hizmetleri veriyor. Ama onların da imkanları sınırlı ve her yere ulaşamıyorlar.”
Dışarıda yol yapım çalışmalarını yürüten kamyonların toz dumanı altında çekim ve röportajlarımızı yaptıktan sonra Alireş köyüne doğru yola çıkıyoruz.
ANF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder