Çarkın'la
cezaevinde görüşen Hüseyin Aygün, faili meçhul cinayetleri işleyen
ekibin adını sorduğunu ve şu cevabı aldığını söyledi: Özel Harekât Şube
Müdürlüğü...
Çarkın'la
cezaevinde görüşen Aygün, faili meçhul cinayetleri işleyen ekibin adını
sorduğunu ve şu cevabı aldığını söyledi: Kontrgerilla, Susurluk,
Ergenekon değil; Özel Harekât Şube Müdürlüğü...
Tunceli milletvekili (CHP) Hüseyin Aygün, "faili meçhul cinayetler soruşturması" kapsamında Sincan F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın ile dün yaptığı görüşmeyle ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir basın toplantısı düzenledi.
Aygün, Çarkın'la görüşmesinin dört saat sürdüğünü, Çarkın'ın, 1986-1996 yılları arasında çeşitli görevleri sırasındaki faaliyetlerini anlattığını söyledi. Çarkın'ın bunların bir kısmını savcılığa da ilettiğini, bir kısmını ilk kez, bir kısmını da açıklanmamak kaydıyla anlattığını belirten Aygün, Çarkın'ın, öldürdüğü ve gözaltında kaybettiği kişilerin ve bu kişilerin yakınlarının 19 yıldır rüyalarına girdiğini söylediğini aktardı.
Çarkın'ın, "Benim vicdanım Mehmet Ağar gibi rahat değil" dediğini, "Yeşil'in yaşadığını ve devletin korumasında olduğunu tahmin ettiğini" söylediğini belirten Aygün, Çarkın'ın anlatımına göre 19 yıldır kayıp olan ve "polis katili olarak lanse edilen" Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ün, Çarkın ve ekibi tarafından öldürüldüğünü söyledi.
Aygün sözlerini şöyle sürdürdü: "Öldürülenlerin yasal şekilde gözaltına alındığını ama kendilerinin yasallık perdesi altında bir terör örgütü gibi çalıştıklarını söylüyor. Öldürdüğü insanlarının birçoğunun korkmadığını, geri adım atmadığını, slogan attığını bu yüzden de bu insanlara hayranlık duyduğunu söylüyor. Üç parmak işareti, gördüm, duydum, biliyorum anlamına geliyormuş. Bu işin içinde yer alan diğer faillere de bir mesaj olduğunu gizlemiyor" dedi.
Aygün, Çarkın'ın Maltepe'de TİKKO (Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu) üyesi olduğu iddia edilen silahsız üç genci öldürdüklerini de anlattığını, "Öldürüldükten sonra odalarına girdim, çayları henüz sıcaktı. Bu olaya da çok üzüldüm, rüyalarıma girdi" dediğini aktardı.
Siyasi Şube'de işkence ve cinayet, Muş'ta sekiz cinayet, Maraş'ta 60 yaşındakinin "infazı"...
Aygün, Çarkın'ın Ayhan Efeoğlu'nu siyasi şubede işkence sonucu öldürdüğünü, cenazesinin bavul içinde kendilerine teslim edildiğini, "Biz işkence ekibi değil, infaz ekibiydik" dediğini belirtti.
Aygün, "Çarkın ayrıca, Ankara dışı eylemler diye bir bölüm altında, Muş'ta sekiz kişinin öldürülmesinden bahsetti.
Kendisinin katılmadığını söylüyor ancak çok ayrıntılı anlattı. 1994 kışında, üç araçla Muş'ta bu operasyon yapılmış. Sekiz kişi Muş merkez mezarlığına, mevcut mezarlar açılarak gömülmüş. Bunu anlatırken birkaç kez ağladı. Gaziantep'e iki araçla 20 kişi gittiklerini, 60 yaşında birini alıp Maraş yolunda infaz ettiklerini söyledi. Bu olaylar ilk kez gündeme geliyor" diye konuştu.
Aygün, "Kendi adıma Ayhan Çarkın'ın 1990'lı yılların karanlıklarının aydınlatılması için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun alt komisyonunun da Çarkın'la görüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Çarkın, 1990'lı yıllardaki yargısız infaz ve gözaltında kaybetme politikasının aydınlığa çıkması için Türkiye toplumuna kapı açabilir. Kendisinde de böyle bir istek ve irade olduğunu dün cezaevinde gördüm. Muhtemelen bu görüşmeler, bundan sonra da sürecek" dedi.
"Hedefimiz Ayhan Çarkın'dan intikam almak değil, bir dönemi temizlemek olmalı" diyen Aygün, Çarkın'ın isim telaffuz edip etmediğinin sorulması üzerine, "Bu işin içinde bunlar vardı diyerek, çok yüksek rütbe ve konumdaki kişilerin de isimlerini veriyor; 'bunlar haberdardı' diyor" dedi.
Aygün, Çarkın'a, "Bunun adı kontrgerilla, Susurluk, Ergenekon muydu?" diye sorduğunu, ondan "Emniyet Özel Hareket Şube Müdürlüğü" cevabını aldığını söyledi ve Çarkın'ın, aralarında itirafçı ve sivil görevlilerinin de bulunduğu en az 150 kişilik bir ekibin halen faaliyete devam ettiğini söylediğini aktardı.
Tunceli milletvekili (CHP) Hüseyin Aygün, "faili meçhul cinayetler soruşturması" kapsamında Sincan F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın ile dün yaptığı görüşmeyle ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir basın toplantısı düzenledi.
Aygün, Çarkın'la görüşmesinin dört saat sürdüğünü, Çarkın'ın, 1986-1996 yılları arasında çeşitli görevleri sırasındaki faaliyetlerini anlattığını söyledi. Çarkın'ın bunların bir kısmını savcılığa da ilettiğini, bir kısmını ilk kez, bir kısmını da açıklanmamak kaydıyla anlattığını belirten Aygün, Çarkın'ın, öldürdüğü ve gözaltında kaybettiği kişilerin ve bu kişilerin yakınlarının 19 yıldır rüyalarına girdiğini söylediğini aktardı.
Maltepe'de silahsız üç gencin öldürülmesi
Çarkın'ın, "Benim vicdanım Mehmet Ağar gibi rahat değil" dediğini, "Yeşil'in yaşadığını ve devletin korumasında olduğunu tahmin ettiğini" söylediğini belirten Aygün, Çarkın'ın anlatımına göre 19 yıldır kayıp olan ve "polis katili olarak lanse edilen" Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ün, Çarkın ve ekibi tarafından öldürüldüğünü söyledi.
Aygün sözlerini şöyle sürdürdü: "Öldürülenlerin yasal şekilde gözaltına alındığını ama kendilerinin yasallık perdesi altında bir terör örgütü gibi çalıştıklarını söylüyor. Öldürdüğü insanlarının birçoğunun korkmadığını, geri adım atmadığını, slogan attığını bu yüzden de bu insanlara hayranlık duyduğunu söylüyor. Üç parmak işareti, gördüm, duydum, biliyorum anlamına geliyormuş. Bu işin içinde yer alan diğer faillere de bir mesaj olduğunu gizlemiyor" dedi.
Aygün, Çarkın'ın Maltepe'de TİKKO (Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu) üyesi olduğu iddia edilen silahsız üç genci öldürdüklerini de anlattığını, "Öldürüldükten sonra odalarına girdim, çayları henüz sıcaktı. Bu olaya da çok üzüldüm, rüyalarıma girdi" dediğini aktardı.
Siyasi Şube'de işkence ve cinayet, Muş'ta sekiz cinayet, Maraş'ta 60 yaşındakinin "infazı"...
Aygün, Çarkın'ın Ayhan Efeoğlu'nu siyasi şubede işkence sonucu öldürdüğünü, cenazesinin bavul içinde kendilerine teslim edildiğini, "Biz işkence ekibi değil, infaz ekibiydik" dediğini belirtti.
Aygün, "Çarkın ayrıca, Ankara dışı eylemler diye bir bölüm altında, Muş'ta sekiz kişinin öldürülmesinden bahsetti.
Kendisinin katılmadığını söylüyor ancak çok ayrıntılı anlattı. 1994 kışında, üç araçla Muş'ta bu operasyon yapılmış. Sekiz kişi Muş merkez mezarlığına, mevcut mezarlar açılarak gömülmüş. Bunu anlatırken birkaç kez ağladı. Gaziantep'e iki araçla 20 kişi gittiklerini, 60 yaşında birini alıp Maraş yolunda infaz ettiklerini söyledi. Bu olaylar ilk kez gündeme geliyor" diye konuştu.
"150 kişilik ekip hâlâ faaliyette"
Aygün, "Kendi adıma Ayhan Çarkın'ın 1990'lı yılların karanlıklarının aydınlatılması için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun alt komisyonunun da Çarkın'la görüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Çarkın, 1990'lı yıllardaki yargısız infaz ve gözaltında kaybetme politikasının aydınlığa çıkması için Türkiye toplumuna kapı açabilir. Kendisinde de böyle bir istek ve irade olduğunu dün cezaevinde gördüm. Muhtemelen bu görüşmeler, bundan sonra da sürecek" dedi.
"Hedefimiz Ayhan Çarkın'dan intikam almak değil, bir dönemi temizlemek olmalı" diyen Aygün, Çarkın'ın isim telaffuz edip etmediğinin sorulması üzerine, "Bu işin içinde bunlar vardı diyerek, çok yüksek rütbe ve konumdaki kişilerin de isimlerini veriyor; 'bunlar haberdardı' diyor" dedi.
Aygün, Çarkın'a, "Bunun adı kontrgerilla, Susurluk, Ergenekon muydu?" diye sorduğunu, ondan "Emniyet Özel Hareket Şube Müdürlüğü" cevabını aldığını söyledi ve Çarkın'ın, aralarında itirafçı ve sivil görevlilerinin de bulunduğu en az 150 kişilik bir ekibin halen faaliyete devam ettiğini söylediğini aktardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder