BDP Grup Beşkanı Selahattin Demirtaş, Demokratik Özerklik ilanından sonra DTK'nın hedef gösterildiğini belirterek "Önümüzdeki süreçte DTK'ye bir siyasi operasyon hazırlığı olduğu anlaşılıyor" dedi.
BDP Grup Beşkanı Selahattin Demirtaş, Demokratik Özerklik ilanından sonra DTK'nın hedef gösterildiğini belirterek "Önümüzdeki süreçte DTK'ye bir siyasi operasyon hazırlığı olduğu anlaşılıyor. Savcılar da buna hazırlık yapıyorlar. DTK'ya yönelik zaten soruşturma başlatılmış durumda. Gazeteler DTK'yi hedef göstererek bu operasyonun psikolojik zeminini hazırlıyorlar. Bölgedeki birçok cezaevinden tutukluların Karadeniz'deki cezaevlerine gönderilmesi, önümüzdeki süreçlerde operasyonların yapılacağına dair bir işarettir" dedi.
BDP'nin 4 Eylül'de yapacağı Olağan Kongresi öncesi Van'da düzenlenen toplantıya katılan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, yeni anayasa, Yüksek Askeri Şura (YAŞ), DTK'ya yönelik basında çıkan haberler, yaşanan kadın cinayetleri ve Kemal Burkay'ın Türkiye'ye dönüşüne ilişkin açıklamalarda bulundu. BDP'nin 4 Eylül tarihinde olağan kongresini gerçekleştireceğini kaydeden Demirtaş, BDP'nin bu kongre ile güçlü bir çıkış yapacağını belirtti. Bunun için çeşitli toplantılar yaptıklarını ifade eden Demirtaş, kongre çalışmalarının kısa bir süre içerisinde tamamlanacağını kaydetti. Yeni anayasa ile ilgili görüşlerini dile getiren Demirtaş, hiçbir partinin anayasa hazırlık çalışmalarında kendini merkeze koymaması gerektiğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin anayasanın hazırlanmasında merkez olması gerekliliğine işaret etti. Yeni anayasa çalışmalarını kurulacak anayasa konseyleri, uzlaşma komisyonları ve anayasa komisyonları tarafından yürütülmesini isteyen Demirtaş, BDP'nin de bu yönlü hazırlıklarının olduğunu belirtti. Demirtaş, ancak AKP kendini bunun merkezine oturtmaya çalıştığını vurguladı.
'AKP Anayasa çalışmalarında kendini merkez olarak görüyor'
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'in "BDP yemin ederse görüşürüz" şeklindeki açıklamasına değinen Demirtaş, "Doğrusu bunu söyleyen siyasetçi ya demokrasinin ne olduğunu bilmiyor ya da halkı aptal yerine koyuyor. Her şeyden önce BDP mecliste grubu olan bir partidir. Resmi olarak grubumuz kurulmuştur, grup kurmak yemin etmekle bağlantılı değildir. AKP'li başkan yardımcısının 'Sivil toplum örgütleri ve meclis dışındaki siyasi partilerle görüşeceğiz ama BDP yemin ederse görüşürüz' demek nasıl çarpık bir zihniyete sahip olduklarını gösteriyor. AKP kendini merkez olarak kabul ederek çalışma yürütüyor. AKP bu şekilde bir çalışma yaparsa özgürlükçü bir anayasa ortaya çıkmaz. AKP'nin Kürt sorunu gibi önemli bir sorunu çözme gibi bir niyeti olsaydı BDP ile görüşmeyi yemin gibi bir şarta bağlamazdı. Yeni anayasanın Kürt sorunu gibi bir sorunun çözümüne katkı sağlamayacak ise o zaman yeni bir anayasa yapmaya ihtiyaç yoktur. Böylesi bir anlayışı kabul etmiyoruz. Doğrusu biz uzlaşma içerisinde yapılması taraftarıyız ama bu yaklaşımlar süreci geri çeken yaklaşımlardır. Anayasa çalışmalarının başında yer alan bir kişi böyle konuşuyorsa zihniyetlerinin ne olduğu anlaşılmıştır. Onları kendi cahillikleri ile baş başa bırakıyoruz" diye konuştu.
'Muhtar köyde ağalık yaparsa demokrasi olmaz'
BDP olarak askeri vesayetin siyaset ve toplum üzerindeki baskısının kalkmasından her zaman yana olduklarını aktaran Demirtaş, en kötü sivil yönetimin bile cunta yönetimlerinden daha iyi olduğunu belirtti. AKP'nin bununla kendi zemini ve politikalarını güçlendirdiğini vurgulayan Demirtaş, "Son YAŞ toplantısı sivil siyaseti güçlendirmiştir. Ama bu askeri vesayet ortadan kalktığı için doğrudan demokrasi gelmiştir anlamına gelmemelidir. Yoksa demokrasiye kurumsallaştıracak ve güçlendirecek bir yöntem görmüş değiliz. Bir köyde iki muhtar olmaz, ama bir köyde bir muhtar olacaksa da, bu kendini köyün ağası olarak ilan etmez. Bir köyde muhtar olması o köyde demokrasinin olduğu anlamına gelmez. Muhtar aynı zamanda ağa ise o köyde yine demokrasi olmaz" dedi.
'Haberler büyük operasyonlara zemin hazırlıyor'
Taraf Gazetesi'nin "Silah zoruyla özerklik ilan ettiler" haberine ilişkin açıklamada bulanan Demirtaş, "Doğrusu bu haberi duyduğumuzda bir karikatür dergisinin yaptığı bir haber olarak düşündük. Öyle olsaydı gerçekten gülünebilecek bir haber olurdu. Hükümete yakın bir gazetenin bunu ciddi bir haber olarak yayınladığını öğrendiğimizde şok olduk. Tabi haberin kaynağını açıklasalar belki daha net konuşuruz. Son seçimde iki buçuk milyondan fazla insanın demokratik özerkliği oy verdiği ortadayken, meseleyi hala çarpıtmak ve kriminalize etmek ve DTK'yi hedef haline getirmek çözüm zihniyetini yansıtmaz. Eğer bir baskından söz edilecekse ben seçim dönemini hatırlatırım. Seçimde her sandık başında üç silahlı kişi vardı. Bellerinde silah vardı ve üniformalarında polis yazıyordu. Ama buna rağmen 2 buçuk milyon insan demokratik özerkliğe oy vermiştir. Demokratik Toplum Kongresi basına açık bir toplantıyla demokratik özerkliği tartışacak ama bunları görmeyeceksiniz, aynı zamanda silah zoruyla özerklik kabul edildi diyeceksiniz. Bu son derece yanlış bir anlayış. Bunu yapanlar eminim ki bir zihniyete hizmet ediyorlar. Önümüzdeki süreçte Demokratik Toplum Kongresine bir siyasi operasyon hazırlığı olduğu anlaşılıyor. Savcıların da buna hazırlık yapıyorlar. DTK'ya yönelik zaten soruşturma başlatılmış durumda. Bu gazete hedef göstererek bu operasyonun psikolojik zeminini hazırlıyorlar. Yüzlerce tutuklama ve gözaltı olursa, bu yayınların buna hizmet ettiği anlaşılır" dedi.
'Başbakan kadın katliamlarını karşı sesiz kalıyor'
Bölgedeki birçok cezaevinden Karadeniz ve Türkiye'nin değişik bölgelerine nakillerin yapılarak yer açılma çalışmalarının yapıldığını aktaran Demirtaş, bununda önümüzdeki süreçlerde operasyonların yapılacağına dair işaretlerin verdiğini belirtti. Bu operasyonların çözüme zerre kadar katkı sunmadığını, hatta çözümsüzlük ve gerilime neden olduğunu söyleyen Demirtaş, "Yeni siyasi operasyon yaparak aynı hataya işlemeyi düşünüyorlar ise bu operasyon yapanlara kaybettirir. DTK ve BDP olarak çalışmalarımız büyük bir özgüvenle yürüyor. Bu önerilerimizi değerlendirmek yerine, siyasi operasyonlar ve tutuklamalar yapılırsa emin olun ki biz kaybetmeyeceğiz" dedi. Bölgede son zamanlarda yaşanan kadın intiharları ve cinayetlerine ilişkinde konuşan Demirtaş, BDP'nin bu güne kadar bu konu ile ilgili defalarca kampanyalar düzenlediğini, bu cinayetlerin durması konusunda çok ciddi çalışmalar yaptıklarını belirtti. AKP hükümeti döneminde kadın cinayetlerinde önemli bir artışın olduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Başbakanın bu döneminde yaşanan katliamlara ilişkin tek bir açıklaması yoktur. Herhangi bir kadın öldürüldüğünde Başbakan tek bir açıklama yapmamıştır. Yıl içerisinde yüzlerce kadın katliamına karşı Başbakan sessiz duruyorsa bu bir onaylamadır. Biz her kadın cinayetinden sonra Başbakanı açıklama yapmaya davet ediyoruz" dedi.
Şanlıurfa'da yaşları 12-13 olan çocukların hamile oldukları haberlerine dikkat çeken Demirtaş, "Buna büyük bir toplumsal faciadır. Bunu toplumsal bir gerçeklik değil, toplumsal bir facia olarak değerlendiriyoruz. Çocuklara yönelik ağır bir işkencedir. Bunu durdurabilmek siyasetçilerin görevi olmalıdır. BDP'nin kadın meclisi önümüzdeki günlerde yoğun çalışmalar yapacaktır. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. Kadına yönelik her türlü şiddeti reddediyoruz" diye konuştu.
'Somali'ye gereken destek sağlanmalıdır'
Somali'de yaşanan açlık ve ölümleri de değerlendiren Demirtaş, Somali'de son üç ayda 30 bin çocuğun açlıktan öldüğünü belirtti. "Somali'de kuraklıktan dolayı açlık var" sözünü doğru bulmadıklarını kaydeden Demirtaş, "Bu kuraklıktan değil, sömürüden kaynaklı bir açlıktır. Bu Somali toprakları üzerinde on yıllardır devam eden emperyalist sömürüden kaynaklıdır. Somali'deki tüm kaynakları alıp Amerika ve batı ülkelerinde zenginliğe çevirenler bugünkü açlık ve ölümlerden birinci derece sorumludur. Somali'de sömürü vardır. Fakat Somalili korsanlara yönelik hükümetimiz oraya askeri güç göndermiştir. Somali için gözyaşı döken bakanlara şunu söylüyorum; Somali'ye asker gönderirken defalarca uyardık. 'Emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmeyin' dedik. Ancak CHP, AKP ve MHP elbirliği ile teskereyi geçirip asker gönderdiler" diye konuştu. "Somali'ye gönderdiğiniz askerin maliyeti ne kadardır? Günlük maliyetleri ne kadardır? Buraya yaptığınız askeri harcama ile kaç Somalili çocuk kurtulurdu?" gibi soruları soran Demirtaş, "Bir yanda Somalili çocuklar için gözyaşı dökeceksiniz, öbür taraftan Somali halkını öldürmek için orada bulanan emperyalistlere destek vereceksiniz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Türkiye derhal buradan askerlerini ve savaş gemisini geri çekmelidir. Çocuklar orada ölüyorsa nedeni budur. Türkiye bunu önlemek istiyorsa bu konuda adım atmalıdır. Halkımızda Somalili çocukların ölümüne göz yummalı ve gereken desteği sunmalıdır" dedi.
Demirtaş: Sayın Burkay halkın çıkarlarını zedeleyecek durumların içinde olmamalı
"Genelkurmay Başkanlığı'na seçilen Necdet Özel'in PKK'lilere yönelik kimyasal silah kullandığı"na ilişkin soru üzerine Demirtaş, "AKP'nin bu konuda bir omurgası yok. Jandarma Genel Komutanı da Ergenekon'da ismi geçen biriydi. Ama bu iddialar yenilir yutulur cinsten değildir. Bizde bu konuda gerekli girişimleri başlatacağız. Kimyasal silahlar ilk kez gündeme gelen bir şey değil. O kişinin Genelkurmay Başkanı olması suç iddialarını değiştirmez ve onun yargılanmasının önüne geçmez" dedi. Kemal Burkay'ın Türkiye'ye dönüşü ile ilgili soruya ise Demirtaş, "Her sözümüze ve her söylediğimiz şeye karşı dava açılırken, Kürt siyasetçilerinin de kendilerini kullanılmaya karşı dikkatli olmalıdırlar. Ben buradan Sayın Kemal Burkay'a da çağrıda bulunmak istiyorum. Yurt içinde binlerce Kürt siyasetçinin tutuklu olduğu, yurtdışında binlerce siyasetçinin sürgün edildiği bir dönemde kendisinin bakanlar tarafından karşılanmasını hayra yormamalıdır. Sayın Burkay halkının çıkarlarına zarar verecek bir konumda olmamalıdır. Önümüzdeki günlerde fırsat olursa kendisi ile görüşebiliriz. Türkiye'ye geldiği zamanda kendisini arayıp 'hoş geldin' demiştik. Önümüzdeki süreçte kendisi ile görüşebiliriz. Türkiye'nin özgür olduğu ve Kürt siyasetçilerinin özgürce siyaset yaptığını söylemek hala çok erkendir" diye konuştu.
Yapılan açıklamadan sonra BDP toplantısı, Bostaniçi Belediyesi Toplantı Salonu'nda başladı.
BDP Grup Beşkanı Selahattin Demirtaş, Demokratik Özerklik ilanından sonra DTK'nın hedef gösterildiğini belirterek "Önümüzdeki süreçte DTK'ye bir siyasi operasyon hazırlığı olduğu anlaşılıyor. Savcılar da buna hazırlık yapıyorlar. DTK'ya yönelik zaten soruşturma başlatılmış durumda. Gazeteler DTK'yi hedef göstererek bu operasyonun psikolojik zeminini hazırlıyorlar. Bölgedeki birçok cezaevinden tutukluların Karadeniz'deki cezaevlerine gönderilmesi, önümüzdeki süreçlerde operasyonların yapılacağına dair bir işarettir" dedi.
BDP'nin 4 Eylül'de yapacağı Olağan Kongresi öncesi Van'da düzenlenen toplantıya katılan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, yeni anayasa, Yüksek Askeri Şura (YAŞ), DTK'ya yönelik basında çıkan haberler, yaşanan kadın cinayetleri ve Kemal Burkay'ın Türkiye'ye dönüşüne ilişkin açıklamalarda bulundu. BDP'nin 4 Eylül tarihinde olağan kongresini gerçekleştireceğini kaydeden Demirtaş, BDP'nin bu kongre ile güçlü bir çıkış yapacağını belirtti. Bunun için çeşitli toplantılar yaptıklarını ifade eden Demirtaş, kongre çalışmalarının kısa bir süre içerisinde tamamlanacağını kaydetti. Yeni anayasa ile ilgili görüşlerini dile getiren Demirtaş, hiçbir partinin anayasa hazırlık çalışmalarında kendini merkeze koymaması gerektiğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin anayasanın hazırlanmasında merkez olması gerekliliğine işaret etti. Yeni anayasa çalışmalarını kurulacak anayasa konseyleri, uzlaşma komisyonları ve anayasa komisyonları tarafından yürütülmesini isteyen Demirtaş, BDP'nin de bu yönlü hazırlıklarının olduğunu belirtti. Demirtaş, ancak AKP kendini bunun merkezine oturtmaya çalıştığını vurguladı.
'AKP Anayasa çalışmalarında kendini merkez olarak görüyor'
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'in "BDP yemin ederse görüşürüz" şeklindeki açıklamasına değinen Demirtaş, "Doğrusu bunu söyleyen siyasetçi ya demokrasinin ne olduğunu bilmiyor ya da halkı aptal yerine koyuyor. Her şeyden önce BDP mecliste grubu olan bir partidir. Resmi olarak grubumuz kurulmuştur, grup kurmak yemin etmekle bağlantılı değildir. AKP'li başkan yardımcısının 'Sivil toplum örgütleri ve meclis dışındaki siyasi partilerle görüşeceğiz ama BDP yemin ederse görüşürüz' demek nasıl çarpık bir zihniyete sahip olduklarını gösteriyor. AKP kendini merkez olarak kabul ederek çalışma yürütüyor. AKP bu şekilde bir çalışma yaparsa özgürlükçü bir anayasa ortaya çıkmaz. AKP'nin Kürt sorunu gibi önemli bir sorunu çözme gibi bir niyeti olsaydı BDP ile görüşmeyi yemin gibi bir şarta bağlamazdı. Yeni anayasanın Kürt sorunu gibi bir sorunun çözümüne katkı sağlamayacak ise o zaman yeni bir anayasa yapmaya ihtiyaç yoktur. Böylesi bir anlayışı kabul etmiyoruz. Doğrusu biz uzlaşma içerisinde yapılması taraftarıyız ama bu yaklaşımlar süreci geri çeken yaklaşımlardır. Anayasa çalışmalarının başında yer alan bir kişi böyle konuşuyorsa zihniyetlerinin ne olduğu anlaşılmıştır. Onları kendi cahillikleri ile baş başa bırakıyoruz" diye konuştu.
'Muhtar köyde ağalık yaparsa demokrasi olmaz'
BDP olarak askeri vesayetin siyaset ve toplum üzerindeki baskısının kalkmasından her zaman yana olduklarını aktaran Demirtaş, en kötü sivil yönetimin bile cunta yönetimlerinden daha iyi olduğunu belirtti. AKP'nin bununla kendi zemini ve politikalarını güçlendirdiğini vurgulayan Demirtaş, "Son YAŞ toplantısı sivil siyaseti güçlendirmiştir. Ama bu askeri vesayet ortadan kalktığı için doğrudan demokrasi gelmiştir anlamına gelmemelidir. Yoksa demokrasiye kurumsallaştıracak ve güçlendirecek bir yöntem görmüş değiliz. Bir köyde iki muhtar olmaz, ama bir köyde bir muhtar olacaksa da, bu kendini köyün ağası olarak ilan etmez. Bir köyde muhtar olması o köyde demokrasinin olduğu anlamına gelmez. Muhtar aynı zamanda ağa ise o köyde yine demokrasi olmaz" dedi.
'Haberler büyük operasyonlara zemin hazırlıyor'
Taraf Gazetesi'nin "Silah zoruyla özerklik ilan ettiler" haberine ilişkin açıklamada bulanan Demirtaş, "Doğrusu bu haberi duyduğumuzda bir karikatür dergisinin yaptığı bir haber olarak düşündük. Öyle olsaydı gerçekten gülünebilecek bir haber olurdu. Hükümete yakın bir gazetenin bunu ciddi bir haber olarak yayınladığını öğrendiğimizde şok olduk. Tabi haberin kaynağını açıklasalar belki daha net konuşuruz. Son seçimde iki buçuk milyondan fazla insanın demokratik özerkliği oy verdiği ortadayken, meseleyi hala çarpıtmak ve kriminalize etmek ve DTK'yi hedef haline getirmek çözüm zihniyetini yansıtmaz. Eğer bir baskından söz edilecekse ben seçim dönemini hatırlatırım. Seçimde her sandık başında üç silahlı kişi vardı. Bellerinde silah vardı ve üniformalarında polis yazıyordu. Ama buna rağmen 2 buçuk milyon insan demokratik özerkliğe oy vermiştir. Demokratik Toplum Kongresi basına açık bir toplantıyla demokratik özerkliği tartışacak ama bunları görmeyeceksiniz, aynı zamanda silah zoruyla özerklik kabul edildi diyeceksiniz. Bu son derece yanlış bir anlayış. Bunu yapanlar eminim ki bir zihniyete hizmet ediyorlar. Önümüzdeki süreçte Demokratik Toplum Kongresine bir siyasi operasyon hazırlığı olduğu anlaşılıyor. Savcıların da buna hazırlık yapıyorlar. DTK'ya yönelik zaten soruşturma başlatılmış durumda. Bu gazete hedef göstererek bu operasyonun psikolojik zeminini hazırlıyorlar. Yüzlerce tutuklama ve gözaltı olursa, bu yayınların buna hizmet ettiği anlaşılır" dedi.
'Başbakan kadın katliamlarını karşı sesiz kalıyor'
Bölgedeki birçok cezaevinden Karadeniz ve Türkiye'nin değişik bölgelerine nakillerin yapılarak yer açılma çalışmalarının yapıldığını aktaran Demirtaş, bununda önümüzdeki süreçlerde operasyonların yapılacağına dair işaretlerin verdiğini belirtti. Bu operasyonların çözüme zerre kadar katkı sunmadığını, hatta çözümsüzlük ve gerilime neden olduğunu söyleyen Demirtaş, "Yeni siyasi operasyon yaparak aynı hataya işlemeyi düşünüyorlar ise bu operasyon yapanlara kaybettirir. DTK ve BDP olarak çalışmalarımız büyük bir özgüvenle yürüyor. Bu önerilerimizi değerlendirmek yerine, siyasi operasyonlar ve tutuklamalar yapılırsa emin olun ki biz kaybetmeyeceğiz" dedi. Bölgede son zamanlarda yaşanan kadın intiharları ve cinayetlerine ilişkinde konuşan Demirtaş, BDP'nin bu güne kadar bu konu ile ilgili defalarca kampanyalar düzenlediğini, bu cinayetlerin durması konusunda çok ciddi çalışmalar yaptıklarını belirtti. AKP hükümeti döneminde kadın cinayetlerinde önemli bir artışın olduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Başbakanın bu döneminde yaşanan katliamlara ilişkin tek bir açıklaması yoktur. Herhangi bir kadın öldürüldüğünde Başbakan tek bir açıklama yapmamıştır. Yıl içerisinde yüzlerce kadın katliamına karşı Başbakan sessiz duruyorsa bu bir onaylamadır. Biz her kadın cinayetinden sonra Başbakanı açıklama yapmaya davet ediyoruz" dedi.
Şanlıurfa'da yaşları 12-13 olan çocukların hamile oldukları haberlerine dikkat çeken Demirtaş, "Buna büyük bir toplumsal faciadır. Bunu toplumsal bir gerçeklik değil, toplumsal bir facia olarak değerlendiriyoruz. Çocuklara yönelik ağır bir işkencedir. Bunu durdurabilmek siyasetçilerin görevi olmalıdır. BDP'nin kadın meclisi önümüzdeki günlerde yoğun çalışmalar yapacaktır. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. Kadına yönelik her türlü şiddeti reddediyoruz" diye konuştu.
'Somali'ye gereken destek sağlanmalıdır'
Somali'de yaşanan açlık ve ölümleri de değerlendiren Demirtaş, Somali'de son üç ayda 30 bin çocuğun açlıktan öldüğünü belirtti. "Somali'de kuraklıktan dolayı açlık var" sözünü doğru bulmadıklarını kaydeden Demirtaş, "Bu kuraklıktan değil, sömürüden kaynaklı bir açlıktır. Bu Somali toprakları üzerinde on yıllardır devam eden emperyalist sömürüden kaynaklıdır. Somali'deki tüm kaynakları alıp Amerika ve batı ülkelerinde zenginliğe çevirenler bugünkü açlık ve ölümlerden birinci derece sorumludur. Somali'de sömürü vardır. Fakat Somalili korsanlara yönelik hükümetimiz oraya askeri güç göndermiştir. Somali için gözyaşı döken bakanlara şunu söylüyorum; Somali'ye asker gönderirken defalarca uyardık. 'Emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmeyin' dedik. Ancak CHP, AKP ve MHP elbirliği ile teskereyi geçirip asker gönderdiler" diye konuştu. "Somali'ye gönderdiğiniz askerin maliyeti ne kadardır? Günlük maliyetleri ne kadardır? Buraya yaptığınız askeri harcama ile kaç Somalili çocuk kurtulurdu?" gibi soruları soran Demirtaş, "Bir yanda Somalili çocuklar için gözyaşı dökeceksiniz, öbür taraftan Somali halkını öldürmek için orada bulanan emperyalistlere destek vereceksiniz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Türkiye derhal buradan askerlerini ve savaş gemisini geri çekmelidir. Çocuklar orada ölüyorsa nedeni budur. Türkiye bunu önlemek istiyorsa bu konuda adım atmalıdır. Halkımızda Somalili çocukların ölümüne göz yummalı ve gereken desteği sunmalıdır" dedi.
Demirtaş: Sayın Burkay halkın çıkarlarını zedeleyecek durumların içinde olmamalı
"Genelkurmay Başkanlığı'na seçilen Necdet Özel'in PKK'lilere yönelik kimyasal silah kullandığı"na ilişkin soru üzerine Demirtaş, "AKP'nin bu konuda bir omurgası yok. Jandarma Genel Komutanı da Ergenekon'da ismi geçen biriydi. Ama bu iddialar yenilir yutulur cinsten değildir. Bizde bu konuda gerekli girişimleri başlatacağız. Kimyasal silahlar ilk kez gündeme gelen bir şey değil. O kişinin Genelkurmay Başkanı olması suç iddialarını değiştirmez ve onun yargılanmasının önüne geçmez" dedi. Kemal Burkay'ın Türkiye'ye dönüşü ile ilgili soruya ise Demirtaş, "Her sözümüze ve her söylediğimiz şeye karşı dava açılırken, Kürt siyasetçilerinin de kendilerini kullanılmaya karşı dikkatli olmalıdırlar. Ben buradan Sayın Kemal Burkay'a da çağrıda bulunmak istiyorum. Yurt içinde binlerce Kürt siyasetçinin tutuklu olduğu, yurtdışında binlerce siyasetçinin sürgün edildiği bir dönemde kendisinin bakanlar tarafından karşılanmasını hayra yormamalıdır. Sayın Burkay halkının çıkarlarına zarar verecek bir konumda olmamalıdır. Önümüzdeki günlerde fırsat olursa kendisi ile görüşebiliriz. Türkiye'ye geldiği zamanda kendisini arayıp 'hoş geldin' demiştik. Önümüzdeki süreçte kendisi ile görüşebiliriz. Türkiye'nin özgür olduğu ve Kürt siyasetçilerinin özgürce siyaset yaptığını söylemek hala çok erkendir" diye konuştu.
Yapılan açıklamadan sonra BDP toplantısı, Bostaniçi Belediyesi Toplantı Salonu'nda başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder