İran İslam Cumhuriyetti ABD’nin kendisine yönelik başlatmış
olduğu kuşatma hareketini sınırlarına dayanmadan püskürtme çabası
içerisindedir. Onun için ilk etapta ABD karşıtı oluşturulabilecek tüm
direnç noktaları ve güçleri adım adım harekete geçirmeye çalışmaktadır.
Bir taraftan çemberin daha da daralmaması ve bu kuşatma hareketini
bertaraf etmek için direnç noktaları oluştururken diğer ikinci önemli
hamlesi ise ABD ekseninde gelişen ittifakları bozarak bölgede ABD’yi
yalnızlaştırmaya çalışmaktadır.
İran’ın Esat rejimine gerekli desteği ulaştırmanın iki önemli kapısı vardır. Birincisi Türkiye üzerinden ikincisi ise Güney Kürdistan ve Irak üzerinden yapabilir. Türkiye üzerinde yapabilmesi için Türkiye ile aynı cephede yer alması gerekir. Oysa Güney Kürdistan ve Irak bu noktada İran için daha rahat ve Türkiye’ye göre baskı yapması daha kolaydır. Güney Kürdistan’ın teslim alınması İran rejimi için oldukça hayati bir önemdedir. Hatta denilebilir ki bu çemberi yarmanın tek yolu gibi görünüyor. Onun için İran Güney Kürdistan’dan kolay kolay vazgeçmeyecektir. İran’ın Suriye, Lübnan ve Filistin’e kadar rahatlıkla uzanabileceği tek saha konumdadır. Buda ancak Güney Kürdistan’ın İran’a sınır olan dağlık arazisini ele geçirmekle mümkün olabilir. İşte bunun içindir ki İran Kandil’e yönelik operasyonu başlattı. Şimdiye kadar Kandil’e yönelik operasyonda başarılı olmasa da bundan hala vazgeçmiş değildir. İran bir taraftan Kandil’e yönelik operasyon başlatırken diğer taraftan da kendisine bağlı Mukteda el Sadr güçlerini Irak’ta Amerika’ya karşı harekete geçirdi. Şimdiye kadar Bağdat, Basra, Kut v.b Şii kentleri dâhil birçok yerde Amerika askerlerine karşı onlarca eylem gerçekleştirildi. Ve Sadr’ın Mehdi ordusu Amerika’ya karşı resmi savaş ilan etti. Bundan böyle Irak yeniden şiddet sarmalının içine girecektir. Bu şiddet sarmalının içinden İran daha rahat hareket etme imkânını elde edecektir. Diğer taraftan da İran devleti Güney Kürdistan’ın Hewreman alanına Cundul-İslam, El Sünne gibi örgütlerini yerleştirmeye başlamaktadır. Bu tedbir şayet Kandil düşürülmese Güney Kürdistan üzerinde baskı uygulamak için alınmış bir tedbir olarak algılamak gerekir.
İran Güney Kürdistan Yetkililerine Suikast Yapabilir
Şayet ABD KDP’ye operasyondan sonra tekrardan eski konumunu koruyacağı sözü verirse ve bu söz Türkiye tarafından da onaylanırsa KDP’nin operasyona karşı olan bu tavrı değişebilir. Yapılacak operasyona aktif katılmasa da alttan destek verebilir. Bu ihtimalide göz önünde bulundurmak gerekir diye düşünüyorum.
İran’ın B planı Lübnan’da darbedir
İran ve Türkiye Güney Kürdistan’ı işgalde anlaştı
Operasyona hangi güç nasıl destek sunacak
İran yetkilisi ile yapılan görüşme de ise ortak hareket ve her gücün hangi alana yönelik askeri operasyon yapacağı görüşülürken, ABD yetkilisi ile yapılan görüşme ise operasyon için izin alınırken aynı şekilde operasyonun uluslar arası diplomasi ayağı için destek istenmiştir. Çünkü düşünülen operasyon sadece Güney Kürdistan’ın kırsal kesimi ile sınırlı kalmayacaktır. Operasyon Güney Kürdistan’ın daha içlerinden askeri hareketliliğe ve desteğe göz yumularak yapılacaktır. En son ise Erdoğan’ın ordunun en üst düzeyde ki tüm kuvvet komutanlarını bir araya toplayarak yapmış olduğu toplantı ise Güney Kürdistan haritasını masaya yatırarak operasyonun detayları üzerinde tartıştıkları ve operasyonun hangi kapsamda ve ne tür bir güç ile yapacağı kararı alınmıştır. Bu operasyon planlamasına katılan bölgesel, yerel, uluslar arası güçler ve Türk ordusunun komuta düzeyine bakıldığında planlamanın Tamil Kaplanlarına yönelik yapılan operasyondan esinlendiklerini ve esasta onu örnek aldığı görülecektir.
Operasyonun özel savaş ayağı devreye girmiştir
Erdoğan
bu operasyonun sonuç alacağından o kadar emin ki operasyonu hiç
gizlemeden günler öncesinden kamuoyu ile paylaştı. Şimdiden yapılacak
operasyonun özel savaş ve kara propagandasının ayağı olan medyayı
harekete geçirdi. Aslında düşünülen operasyon KCK yürütme konsey üyesi
Sayın Murat Karayılan’ın İran tarafından tutuklanma haberi ile
başlatılmış oldu. Operasyonun özel savaş ayağı askeri operasyondan önce
devreye konulması gerekir ki karşıda ki güç içinde panik ve telaşa yol
açabilsin. Panik içerisine girmiş bir gücün çok güçlü bir hazırlık
yapması düşünülemez. Saldırma yerine aksine tüm algıları içgüdüsel
olarak savunmaya çalışacaktır. Bu da aslında zihinsel olarak savaşı
başlamadan kaybetme anlamına geliyor. Bu özel savaş ve kara propaganda
sadece gerilla güçlerine yönelik değil gerilla güçlerinden önce Kürt
kamuoyu üzerinde yürütülerek sonuç alınmak istenmektedir. Çünkü çok iyi
biliyorlar ki böylesi bir operasyona halk ne pahasına olursa olsun
sessiz kalmayacaktır. Onun için Kürt halkı adına siyaset yürütenler
Erdoğan ve özel savaş ekibine gerekli cevapları verebilmeli ve öylesi
bir durumda halkı kendi başına bırakmamalıdır. Cesaret kırıp teslim
almaya yönelik bu tür kara propagandalara pabuç bırakmamak gerekir.
Sanki bu güne kadar Erdoğan hükümeti, PKK ve Kürt yurtsever demokratik
kamuoyuna çok müsamaha gösterdi. Elinde ki tüm kozları sonuna kadar
oynamadı. Bunların hepsinin bir özel savaş propagandası ve safsata
dışında hiçbir şey olmadığı askeri operasyon yaptıklarında
göreceklerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder