21 Mart 2011 Pazartesi

Küba hiç değişmiyor!

 

 
Küba'ya gidenlerin ortak söylemidir, "Zaman burada sanki durmuş!" derler. Bu cümleyi genellikle, 1950'lerin Amerikan arabalarını görünce, Malecon'daki koloniyel evlerin önünden yürürken, kalınan evlerin bazılarında Sovyetler Birliği'nden kalma nostaljik buzdolapları kullanıldığında ya da sokaklardaki "Ya Sosyalizm ya da Ölüm", “Venceremos”, “Her şey Devrim İçin” sloganlarını gördüklerinde söylerler.

Küba’yı ilk defa görenlerin edindikleri ilk birkaç izlenimden bazıları böyle olsa da, 2003'ten bugüne, beş defa Küba'yı ziyaret ettikten sonra bence kesin olan şu ki; Küba’da bazı şeyler sanki hiç değişmiyormuş gibi gözükse de aslında hiç değişmeyen, adanın sürekli değişim içinde olduğu gerçeği!


50 yıllık ABD ablukası yüzünden işler zaman zaman yavaş da ilerlese, ülke yöneticileri Küba insanına daha iyi ekonomik koşullar sağlamak için çeşitli denemeler de yapsalar, genel gidişin iyiye doğru olduğu apaçık ortada.


Birkaç örnek;


Uluslararası konuşmak zor da olsa adada cep telefonunun çekmediği yer yok. Bu konuda tek pratik sorun, teknik problemler nedeniyle sizi arayanların numarasının görünmemesi. Buna hazırlıklı olmanız gerekiyor.


Başta Havana’da olmak üzere oldukça fazla yeni konut yapılmış ya da yenilenmiş durumda. Havana–Trinidad arasında giderken Venezüella ile ortak yapılmış yepyeni yerleşke projeleri gördüm. Ayrıca Havana National Hotel'in hemen yanındaki toplu konut bloku tamamlanmış, insanlar taşınmış bile. En son 2005'te gittiğim Vinales kasabası hem o tertemiz sadeliğini ve basitliğini koruyor, hem de ana caddesi boyunca yepyeni evler, Küba'nın doğasına, insanına, dokusuna uygun olarak inşa edilmiş veya yenilenmiş.


Adadaki otobüs seferleri arttırılmış. Turistlere yönelik hizmet veren Viasul otobüs şirketinin güzergahları çeşitlenmiş. Havana'da artık "Deve" olarak adlandırılan, TIR'dan dönüştürülmüş otobüsler gitmiş, yerlerini Çin malı körüklü otobüsler almış. Gökyüzü alabildiğine geniş, geceleri yıldızlar pırıl pırıl çünkü konutlar yapılırken ne görsel kirlilik var ne de aşırı dikine yapılaşma. Işıklı veya ışıksız reklâm da olmadığından görsel kirlenme hiç yok.


Pazar yerlerindeki sebze ve meyve çeşitliliği artmış, domateslerin rengi yeşilden, kırmızıya dönmüş. Papaya, mango vb. tropik meyveler, fasulye, pirinç, yeşil biber, patates, kabak, havuç, mısır bol. Vinales’te tarlalarda Türkiye’de olmayan Yuka sebzesi ile tanıştım yeni olarak. Patates gibi yetişen, çok lifli, çok doyurucu, Güney Amerika’ya ve bu enlemde bulunan bütün sub-tropik ülkelere özel, dünyada karbonhidrat zengini üçüncü sebze.


Sanatın bütün dalları Küba'da çok yaygın, özellikle resim sanatı. Havana bu konuda en başta gelse de gittiğiniz her yerde Kübalı sanatçıların galerilerini, sergilerini görmek mümkün. Havana’daki Devrim Müzesi’nin hemen arkasındaki Ulusal Sanat Müzesi kaçırılmaması gereken bir yer. Devrim öncesi dönemden başlayıp, Batista Dönemi, Devrim Dönemi ve günümüz sanatçılarına ait resimlere bakarken bu sanatın gelişimini ve Devrim’in sanatçılar üzerindeki etkisini görebiliyorsunuz. Serginin bir bölümü çocuklara ayrılmış; çocukların gözünden Küba!


Ortalama maaşın 20 CUC, yani yaklaşık 16 Euro olduğu Küba'da, ev kiraları evin durumuna göre yarım veya bir CUC olarak değişiyor. Yani gelirin en fazla 20’de 1’i kadar. Sağlık ve eğitim parasız, gaz, elektrik, su ve telefon gibi giderler de en fazla bir CUC gibi; temel gıdalar devlet tarafından karne sistemi ile karşılanıyor.


50 yaşındaki Devrim’in kazanımlarına kapitalist sistem ve gelişmiş olduğu söylenen ülkeler ne kadar sırtını dönse ve görmezden gelse de Birleşmiş Milletlerin İnsani Gelişmişlik Raporu’nda Küba hep üst sıralarda, “Yüksek Gelişmişlik Sınıfı”nda yer aldı.[1]

Havana’daki 20. Uluslararası Kitap Fuarı’nı son gününde yakalayabildik. 11 milyoncuk ülkede, binlerce insanın fuarı ziyaret etmesi, bu gelişmişliğin göstergelerinden biri değil de nedir? Ne yazık ki, Türkiye’den bir yayınevini de gözlerimiz çok aradı ama bulamadı.


Vinales’teki “Casa de la Abuelo”da, büyük anne ve büyük babaların sosyal kulüplerinde, duvarda Fidel’in fotoğrafı ile şu söz var: “Yaş sadece yaşla ilgilenenleri ilgilendir, ben sadece yaşamaya bakarım.”


Yaşlılarına ve çocuklarına sahip çıkan, onları koruyan kollayan devlet, geçmişine de, geleceğine de sahip çıkar. Küba'nın okullarında, pırıl pırıl giyinmiş, aydınlık yüzlü öğrencilerin neşeli yüzlerinde, doğum kontrol ve gözetim istasyonlarında anne adaylarına sunulan özenli hizmetlerde, büyükanne ve büyükbabaların sabah evlerinden alınıp, akşam da yeniden evlerine bırakıldığı sosyal kulüplerinde hep bu sahiplenilmenin, geleceğe duyulan güvenin izlerini gördüm.


Vinales’te bizi evinde ağırlayan tütün işçisi Suibo’nun, 75 yaşındaki, yeşil tütün işçisi tulumu giyen çelik gibi babası ile tanıştığımızda, Pinar Del Rio Üniversitesi’nde tıp okuyan oğluyla, Küba ve dünya üzerine sohbet ettiğimizde hep mutluluğu ve güveni gördük.


Küba'ya her giden kendi Küba'sını keşfeder. İnsanına, sokaklarına, evlerine baktığınızda gördüklerinizi, yaşadığınız kapitalist sistemin kirlenmişliğinden arınmaya çalışarak, Küba’nın kendi şartlarını göz önüne alarak değerlendirmeye çalışın. Havana’da sizden 1 CUC isteyen bir Kübalıya rastladığınızda, bu durumun neden Vinales’te, Trinidad’da, Baracoa’da gerçekleşmediğini düşünün.

"Basit yaşayacaksın, mesela susayınca su içecek kadar basit."


Küba’daki yaşamın, Yalçın Ergir’in bu sözlerindeki gibi basit, sade yaşandığını, bütün insanlığa örnek olacak kadar da yeterli olduğunu ve zenginliğini görmeye çalışın. Çok tüketmek değil, akıllı üretmenin ve tüketmenin, beraberce topyekûn kalkınmanın, gelişmenin, ortak kaderi beraber tayin edip paylaşmanın, dayanışmanın, kendi kendine yetme iradesinin bütün izleri orada…


Siz de keşfedin...


Cuba Si!


dipnot:

[1]. Türkiye bu raporlarda “Orta Sınıfta” yar almaktadır. 2010 raporunda 83. sırada yer bulmuştur. Bu Index’e göre İnsani Gelişmişlik olarak bizden daha ileride olan Küba’dan başka listede yer bulan bazı ülkeler Iran Islam Cumhuriyeti, Venezuela, Hırvatistan, Romanya, Trinidad ve Tobago göze çarpmaktadır.

Cuneyt.Goksu@Gmail.com

Hiç yorum yok: