ANKARA (DİHA) - Seçimden önce bütün hesaplarını "başkanlık planları" üzerine kuran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 7 Haziran'da beklentilerinin gerçekleşmemesi halinde "B ve C planlarımız devreye girecek, devletin bu yönlü planları hazır" sözlerinin ve Yalçın Akdoğan'ın, "HDP'nin barajı geçmesi halinde AK Parti iktidarı güç kaybederse, çözüm süreci falan kalmaz" açıklamalarının gereği devreye girdi. "Yürütülecek olan bir savaştan zafer kazanmış başkomutan ve muzaffer başkan" olarak çıkmayı amaçlayan Erdoğan, böyle bir ortamda gerçekleştirilecek "tekrar" seçimin, "muzaffer başkan" sıfatının önündeki engelleri kaldıracağını ve AKP'nin tek başına iktidara geleceğini hesaplıyor.
7 Haziran seçimlerinden sonra AKP'nin tek başına iktidar olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP'nin zaten seçim öncesi Kürt hareketine yönelik başlattığı operasyoncu anlayış, seçimlerden sonra daha güçlü bir şekilde devreye girdi. Bütün hesaplarını başkanlık sistemi üzerine kuran, bunun için önce 400 milletvekili hesabı yapan, ardından bunu 330'a indiren Cumhurbaşkanı için seçim sonuçları tam bir hezimet oldu ve bu sonuçtan dolayı da "haklı" olarak HDP sorumlu tutuldu.
Seçim sonrası MGK'de planlandı
Bunun için Erdoğan'ın seçim öncesi ifade ettiği ve "Eğer istediklerimiz olmazsa B ve C planlarımız devreye girecek" şeklindeki bir plan dahilinde hayata geçirildi. Bu plan, öncelikle 29 Haziran tarihinde yapılan MGK toplantısı ile ele alındı, ardından yapılan güvenlik zirveleri ve Bakanlar Kurulu toplantısı ile hayata geçirildi.
İlk plan tek başına iktidar ve başkanlık sistemiydi
Planın ilk aşaması, seçimlerden AKP'nin tek başına anayasa yapacak yeterlilikte, tek başına iktidar olmasını içeriyordu. "A planı" olarak tanımlanan bu plan, HDP'nin hedefe konulması, terörize edilmesi ve bu amaçla baraj altında bırakılmasını amaçlıyordu. Böyle bir durumda, zaten seçim öncesi kabul edilmeyen müzakere masası tümüyle bertaraf edilecek, başlayan tecrit bir daha kaldırılmamak üzere sürdürülecek ve Erdoğan'ın "savaş zaferlerine dayanan" başkanlığı sadece anayasal olarak değil, pratik olarak da ilan edilmiş olacaktı. Planın ilk aşamasında da, Kürt hareketinin geriletilmesi vardı.
İkinci plan başkanlık sistemini armağan etme hesabıydı
Bunun tutmaması halinde de 2. ve 3. boyut olarak tanımlanan B ve C aşamaları planlandı. Planın 2. aşaması da, yine HDP üzerinden kurgulandı ve buna göre, HDP aldığı oylar "Türkiye partisisin" tartışması üzerinden baskı altına alınacak ve AKP ile yapacağı bir koalisyon ile yine yapılacak bir anayasal değişiklikle Erdoğan'a başkanlık hediye edilecekti. Ancak gerek seçim öncesi yapılan bütün saldırılara ve gerekse seçim sonrasında devreye konulan bütün baskı araçlarına rağmen HDP, içinde çözüm sürecini barındırmayan, tecridi kaldırmayan, siyaseten "tasfiyeyi" öngören bütün AKP hesaplarına kapılarını kapattı. MHP'nin "Tasfiye konseptine evet ama Erdoğan'ın başkanlığına hayır" anlamına gelen duruşu da, AKP'nin ve Erdoğan'ın istediğini vermedi. Bu açıdan bir yandan Koalisyon arayışlarının olduğu görüntüsü verilirken, alttan alta da AKP'yi tek başına iktidara taşıyacak olan erken seçim hesapları yapılmaya başlandı.
Yeni plan 'muzaffer başkan' hesabı
Ancak yapılan bütün kamuoyu araştırmaları, yapılacak olan erken bir seçimin Erdoğan ve AKP açısından sonucu değiştirmeyeceği görülünce, bu hesaptan vazgeçilmedi ama tek başına iktidarı garantileyecek "nesnel koşulların yaratılması" arayışlarına girildi. Zaten seçim öncesi hazırlanan C planı da tam olarak bunu içeriyordu. Bu plana göre, Türkiye yine savaş konseptini devreye sokacak, öte yandan Kürt hareketinin, "Provokasyona gelmeyin, siz Türkiye partisiniz" denilerek, eli kolunu bağlanacak, bu olmadığı taktirde de olası olumsuz bütün sonuçlar Kürt hareketine fatura edilecekti. Böylece birinci aşamada hesaplanan "başkan" imajı daha güçlü bir şekilde "kazanılmış" bir savaşla "Zafer kazanmış başkomutan" ve "muzaffer başkan" görüntüsü yaratılmak için düğmeye basıldı.
Bütün bu planlarda aslında aşama aşama kamuoyu bilgisine sunuldu. Sürecin nasıl işleneceği dönem dönem verilen mesajlarla ortaya konuldu. Örneğin, seçim boyunca "HDP'nin barajı geçmemesi süper olur" diyerek, planın ilk aşamasını tarif eden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, C planını da, "HDP'nin barajı geçmesi halinde AK Parti iktidarı güç kaybederse, çözüm süreci falan kalmaz" sözleriyle dile getiriyordu. AKP'nin planı aşama aşama şöyle gelişti:
15 Mart (Seçimin için ısınma turları yapılırken)
15 Mart 2015 Cumhurbaşkanı Erdoğan Balıkesir'de düzenlenen Ekonomi Ödülleri 2015 törenlerinde, "Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. Neyin eksik senin? Başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı, çıkardın. TSK'de var mısın varsın. Ne istiyorsun, daha ne istiyorsun?" dedi.
22 Mart
Aradan geçen bir haftanın ardından Erdoğan, 22 Mart 2015 tarihinde Ukrayna dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir hafta önce "Kürt sorunu yok" diyen Erdoğan bu kez de Dolmabahçe mutabakatına ilişkin "Doğru bulmuyorum" dedi. Erdoğan, "Bir metin okunmadı, iki metin okundu. Onların okuduğu metin ile Yalçın (Akdoğan) Bey'in okuduğu metin birbirinden tamamen ayrı. Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Başbakan Yardımcısı'yla, şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. O zaman neyi görüştüler? Buna 'Ortak bir deklarasyon' diyebilir misiniz?" açıklamasını yaptı.
5 Nisan
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile İmralı Heyeti'nin yaptığı son açıklama oldu. O tarihten sonra İmralı'ya katı bir tecrit uygulanırken, savaş politikaları devreye sokuldu.
30 Nisan
AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Kürtleri tehdit ederek, "Bölgeyi başınıza yıkarız" dedi.
21 Mayıs
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP'nin barajı geçmesinin halinde çözüm sürecinin kalmayacağını söyledi. Akdoğan, "HDP'nin parti olarak seçime girmesi, barajı HDP'ye geçirme çabaları, bir projedir ve bu HDP'yi de aşan bir projedir. Burada bir kaos planı işliyor. HDP'nin barajı geçmesi halinde AK Parti iktidarı güç kaybederse, çözüm süreci falan kalmaz. Yani çözüm süreci daha güçlü çıkmaz buradan" dedi.
21 Mayıs
Akdoğan'ın seçimlerle ilgili açıklamasının akşamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürtlere karşı B ve C planlarının saklı tuttuklarını söyledi. Katıldığı bir TV programında 7 Haziran seçimlerinin bir kırılma süreci olduğunu belirten Erdoğan, "Bu mesele bana göre bir tabu meselesi. İmralı tabulaştırıldığı için oradan gelebilecek mesajların dağı siyasi hareketi etkilediği düşünülüyor. Burada biz bir hukuk devleti olduğumuz için bunları hukuk çerçevesinde yapmak durumundayız. Bu çiğnendiği zaman devlet B planını C planını devreye koyacaktır. Devletin böyle planları mevcut. 7 Haziran bir kırılma sürecidir" dedi.
26 Haziran
Girê Sipê'nin özgürleştirilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılay'ın ödül ve iftar törenlerinde konuştu. Erdoğan, "Suriye'nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun buna engel olacağız. Biz bölgedeki demografik yapının değişmesine göz yummayacağız" dedi.
29 Haziran
PYD'yi hedef alan ve savaş kararı verilen MGK'nin Beştepe'de yapılan 29 Haziran toplantısında verildi ve Erdoğan'ın "Bedeli ne olursa olsun güneyimizde bir devlet oluşumuna izin vermeyiz" sözleri MGK bildirisinde, "Bölgenin demografik yapısının değiştirilmesine seyirci kalınmayacak" sözleriyle formüle edildi.
30 Haziran
MGK'de alınan kararların ardından Medya Savunma Alanları'na TSK tarafından bombardıman yapıldığını açıklayan HPG, "AKP ateşkesi resmen bitirdi" dedi.
14 Temmuz
14 Temmuz'da Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Trabzon Valiliği'ni ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, çözüm süreci konu alan bir soruya ilişkin "Bundan sonra müsamaha etmiyoruz. Eden karşılığını bulur. Dağlıca'da askeri üs bölgesine silahlarla ateş açtılar, asker karşılığını verdi. Bire 5 bire 10. Ama bununla kalınmayıp iki tane bombardıman uçağı orada ne var ne yok hepsini yok etti. Bundan sonra böyle. Askerle, TSK'yle kimse oyun oynayamaz. Artık zor günler bekliyor terör örgütünü. Ya silahı bırakacaklar ve bu iş devam edecek. Yoksa elinde silah bulunan terör örgütüyle hiçbir sürecin devam etmeyeceğini anlayacaklar" şeklinde cevap verdi.
23 Temmuz
Çankaya Köşkü'nde kritik güvenlik zirvesi yapıldı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da katıldığı özel güvenlik toplantısında operasyonların son kararının alındığı belirtildi.
- See more at: http://www.bestanuce2.com/200580/-muzaffer-baskan-icin-c-plani-devrede&dil=tr#sthash.ZfyPeuzU.dpuf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder