19 Ocak 2013 Cumartesi

Entegre Terörizm ve İmralı Sürecinin Yazgısı


VEYSİ SARISÖZEN

Tehlike büyük.  AKP, İmralı görüşmelerini bir “enstrüman” olarak görüyor. Görüşmeleri “enstrüman” olarak görmek ne demek?

Görüşmeleri “kullanmak” demek. “Kullanmak” ne demek derseniz, önce birkaç kelam edelim, sonra konuya girelim.


Paris katliamı karşısında Hükümet’in tutumu değişmedi. Katliamdaki parmak izlerinin “Türk derin devletinin DNA’sı”na çok benziyor olması, Hüseyin Çelik’in “iç infaz” cazgırlığında “ton” ayarlamasına neden oldu. O yüzden Başbakan dünkü konuşmasında “iç hesaplaşma” yakıştırmasını “kısık tonda” mırıldandı. 


Ama mırıldandı.


Ve arkasından da Paris’ten Amed’e gelecek olan cenazeler için yapılacak olan töreni “provokasyon” olarak niteledi.


Kim verdi bu aklı Başbakan’a?


Bildiniz. Elbette Yalçın Akdoğan. Dünkü yazısında şöyle yazmıştı:


“Paris’te öldürülen üç kadının cenazesi üzerinden Habur benzeri bir görüntü oluşturulması olayın kendisinden daha büyük bir sabotaj anlamına gelir…”   


Danışman nefret aşılıyor. Bir insanın gözü dönmeye görsün. İşte böyle konuşur. Gerilla’nın “ilk defa” “dirisiyle” karşılaşan halkın coşkusuna Danışmanın düşmanlığını anladık da, Kürd’ün “cenazesini” karşılayan halkın matemine duyulan bu düşmanlığı nasıl karşılayalım? Ve hele cenazelerin “Habur benzeri bir görüntü” oluşturacağı deli zırvasını nereye koyalım? Habur’daki “sevinç coşkusu” ile Amed’de yaşanacak olan “matem acısını” aynı kefeye koyan bu kafa, Kürdün “kederde ve kıvançta”, “üzüntü ve sevinçte”, “acı da ve mutlulukta” bir olmasına düşmandır. Utanmasa “Kürt sevinme, ağlama, sus” diyecek…


Amaç açık:


İmralı süreci Kürt halkının bu süreçte rol oynamasını önlemek için, “nazik alet” gibi tanıtılıyor. Selahattin Demirtaş’ın “muhalefet partisi eşbaşkanı” olmaktan gelen “eleştirileri” bu “nazik aleti” bozuyor. Ama Lice’de yapılan nokta operasyonu, “nazik aleti” bozmuyor. Paris katliamının bu “nazik alet”e hiçbir zararı yok. Ama o katliamda can veren insanların cenaze törenine kitlesel katılım olursa “nazik alet” havaya uçuyor.


Böylece başa geldik.


Hükümet İmralı sürecini tehlikeli bir oyun haline getirmek üzeredir. Onun amacı “silah bıraktıracağız” diyerek, askeri operasyonları ve tutuklamaları devam ettirerek ve Öcalan’ı “aşağılayan” televizyon utanmazlıklarına başvurarak, Kürt halkının İmralı sürecine güvenini yok etmek ve aynı zamanda başta Öcalan olmak üzere, PKK’yi, BDP’yi, DTK’yi İmralı sürecinde şu ikileme sokmak: “Ya bu entegre plana evet dersiniz, ya da masayı terk edersiniz…”


Gerçekten çok kurnazlar. Çünkü böyle bir durumda, “işte yine masayı devirdiler” diyerek Kürt kamuoyunda bir “bölünme” yaratabileceklerini düşünmekteler. “PKK Öcalan’ı dışladı” yalanıyla ortalığı karıştıracaklar. 


O nedenle AKP “müzakere” dili yerine, “işkenceci polisin” sorguya çektiği insanla konuştuğu o meş’um dili kullanıyor. “Silahı bırakacaksın, kendi ana topraklarından defolup çıkacaksın, İmralı’da ölene kadar kalacaksın, ana dilde eğitim yapamayacaksın, yalnızca hapse mahkum olmadan az önce ana dilinde savunma yapacaksın, çok talep edersen çok öleceksin, az talep edersen az öleceksin, hiçbir şey talep etmezsen ömür boyu yaşayacaksın”… Bu dil “provokasyon” dilidir.


Soru şu: Bu “entegre plan” yürürlükteyken, İmralı’da görüşmeler devam edebilir mi? Bana sorarsanız edebilir. Edebilir ama, bu görüşmelerde adım atılamaz. “Görüşme, müzakere yapmak” başka bir şey, o görüşme ve müzakerelerde adım atmak başka bir şeydir. Görüşmeler “entegreye” rağmen, elbette sürmeli; ama görüşmelerde adım atılacaksa entegre plandan vazgeçilmeli…


Paris katliamıyla ilgili psikolojik savaşta AKP cenahı tam bir başarısızlığa uğradı.


Paris katliamının görüşmeleri sabote etmek için yapıldığı açık. Açık olan ikinci yan şu: bu sabotajın hedefi PKK’yi uğradığı suikast nedeniyle, “İmralı sürecinden” vazgeçirmekti. Ne oldu?


Öcalan, PKK, HPG, BDP, DTK “İmralı sürecinden” vazgeçmedi.


Yani… Yani, Kürt tarafı İmralı sürecinden vazgeçmediğine göre, İmralı sürecini sabote edenler Kürt tarafında yaşamıyor. Bu bir.


Ve Kürt tarafı, Paris katliamının “intikamını”, bomba kuşanmış “intihar” ekipleriyle ya da “keskin nışancıların” “nokta atışlarıyla” almak yerine, evlatlarının cenazelerini milyonluk törenle karşılayarak almak istiyor.

 
Yani PKK “terörist” eyleme başvurmuyor, PKK’ye karşı “terörist eylemler” yapılıyor… Bu da iki…

Hiç yorum yok: