17 Eylül 2012 Pazartesi

Cep Telefonu,Orta Parmak, Çengel ve Serçe Parmak



VEYSİ SARISÖZEN

Kılıçdaroğlu, ansızın “yüzde doksandokuz sabotaj” deyiverdi. Sonra hızını alamadı, “yüzde doksandokuz değil, yüzde doksandokuz buçuk sabotaj” diye durumu netleştirdi.

Böylece Başbakan’a yalnızca “yüzde sıfır virgül beşlik bir ‘kaza’ alanı” kaldı.

Kılıçdaroğlu’na göre, bu “yüzde doksan dokuz buçukluk sabotaj” çağdaş bir araç olan “cep telefonu” ile yapılmıştı.

“Alo, bomba, patlasana” denmiyor elbette. Henüz böyle “laftan anlayan sabotaj bombaları” imal edilmedi. İlerde o da olur. İnsanlık ilerliyor. Kılıçdaroğlu boşuna “cep telefonu ile sabotajdan söz etmiyor.Sanırım "İslami duyarlılıkları" da hesaba katarak, telefon tuşlarına "orta parmakla" dokunulduğunu düşünerek konuşmuş olmalı.

Elinize cep telefonunu alıyorsunuz. “Allahü ekber” diye bağırıp, “günah” olmasın diye şahadet parmağınızla değil de, “şey” olsun diye “orta parmağınızla” şifrelenmiş tuşlara dokunuyorsunuz…

Buuummmm!..

Kılıçdaroğlu “sabotajı”, “cep telefonu ve muhtemelen orta parmakla” açıkladıktan sonra, hepimiz Başbakan “yüzde sıfır virgül yarımlık kaza”yı nasıl açıklayacak diye merak ettik. “Sağolsun” merakımız, önce Bay Savcı’nın “ısmarlama” “sabotaj değil” açıklamasıyla hafifletildi ardından, Başbakanın açıklaması geldi.

Bu açıklamaya göre, “cep telefonu ve orta parmakla yüzde doksan dokuz buçukluk sabotaj” iddiası “sululuk”tu.

Başbakan “sululuktan” hoşlanmayan bir adam. Ciddi mi, ciddi…O nedenle “kuru” bir açıklama yaptı:

Başbakan’a göre, bu bir "kazaydı"... ''Meraklı bir asker, serçe parmağıyla çengeli çekiştirmiş''ti.

“Cep telefonu”
dediğimde elbette kolayca anladınız. “Orta parmak” da malum. İşte bu orta parmağın tuşlara dokunur dokunmaz, buna uygun ayarlanmış bomba düzeneğinin harekete geçirilebileceğini de artık okuduğunuz “uzaktan kumandalı mayın” haberlerinden ötürü biliyorsunuz.

Ama işte, şu “meraklı asker” patlatıcısı ile, “serçe parmağı” dokunmatiğini bir türlü çözemiyorsunuz.

Çözemezsiniz. Kolay mı? “Yüzde sıfır virgül yarımlık kaza”nın sırrı, işte bu “meraklı asker ve serçe parmağında” gizli.

Buna göre, “meraklı asker”, şimdi tutuklanan Binbaşı tarafından içi lebalep her türlü el bombasıyla dolu cephaneliğe gönderiliyor. Sandıklar dizi dizi. Kimi MKE, kimi Alman marka el bombaları… Deniyor ki, “efendim bunların bir kısmı elli yıllık”…Olabilir. Ne var bunda. Bunlar domates değil ki, bozulsun. Hepsi de taş gibi bomba.

İşte bu bomba sandıklarının arasına gönderilen “meraklı asker” başlıyor tuhaflaşmaya. Çünkü “meraklı”. Çocuk asker ama, yine de “acaba şu el bombaları nasıl bir şey” demeye başlıyor. Bombaları merak ediyor yani.

Orada bir bomba. Alaman yapısı. Bizimkilerin pimiyle bombası ayrı dururken, bu Alaman işi bombanın pimi üstünde. Hani Amerikan filmlerinde görmüşünüzdür. Yankee bombayı belinden çıkarır, pimini dişlerinin arasına sıkıştırıp tükürür ve bombayı fırlatır ya…Bunlar o cins değil.

Çengelli…

Elinizi şöyle yumuyorsunuz, parmağınızı, yani “orta parmağınızı” değil, şahadet parmağınızı da değil, “serçe” parmağınızı ileriye doğru uzatıyorsunuz. Sonra, “çengele” geçirip, şöyle bir çekiştirdiğinizde, bomba anında başlıyor “tik-tak, tik-tak” demeye…Beşe mi, on beşe mi, tam bilemiyorum, sayıyor ve fırlatıyorsunuz…

Güüümmmm….

İşte bizim “Meraklı Asker”, cephanelikte sandıkları kucaklayıp kucaklayıp istiflerken, “meraktan” çatlayacak hale geliyor. Yirmi beş adamın doluştuğu depoda, çaktırmadan etrafı teneke şeritlerle çevrilmiş, çivilenmiş sandıklardan birini, kasaturasıyla kanırttırıp açıyor. Dizim dizim el bombaları. “Amanin, demir yumurta, hemi de çengelli” diyor.

Yumartayı biliyor da, çengellisini ilk defa görüyor. Siz olsanız merak etmez misiniz?

Gerçi “Meraklı Asker” dediğimiz askerin “Allah Allah, bunlar da ne yahu, acaba bunların içinde cücük mü var, bu çengel de neyin nesi, onu şöyle serçe parmağımla hafiften çekiştirsem, sonra bu demir yumurta gibi şeyin içini açıp bir kurcalasam” demesi tuhafınıza gidebilir. Bir askerin her gün gördüğü el bombasını durup durururken “merak” etmesi kafanıza sığmayabilir. Hatta bunu Başbakan böyle söylüyor dendiğinde, “vah vah, sakın bizim Başbakan tozutmuş olmasın” filan da diyebilirsiniz.

Demeyin.

Çünkü bombayı “Meraksız asker” değil, özel bir asker türü olan “Meraklı Asker” merak ediyor.

Ediyor ve kasaturasıyla kanırtıp açtığı sandıktan bir Alaman işi bombayı çıkarıyor, “serçe parmağını çengele” sokuşturup, şöyle bir çekiştiriyor…

Buuuummmm….

Cephanelik havaya uçuyor.

Doğrusu ben de “sululuktan” hazzetmem. Afyon patlamasının teşhisi konusunda Başbakanla hemfikirim. İnsan ciddi olmalı.

Bu ciddi teşhisten sonra Askerlik Şubelerine “vicdani red” ve “bedelli” başvuruları azalmış, bunun yerine bir başvuru türü ortaya çıkmış…

“Aman Başçavuş evladım, bizim oğlanı çürüğe çıkar, oğlan doğuştan ‘meraklı’, hemi de nerede bir çengel görse serçe parmağını geçirmekte, durup durup ‘buuuum’ diye sesler çıkarmakta, Allah muhafaza askere bir giderse, Tayyip beyin dediği gibi yani, oğlan meraklı…”

“En büyük asker bizim asker” anladık da, bu “meraklı asker” nasıl asker? 


ANF

Hiç yorum yok: