Erdoğan’ın Kürdistan’ı göremeyen gözlerinin aslında gören ama PKK
karşısında Kürdistan’da düştüğü bataklıktan çıkamayan gözlerin
siyasetteki çöküşün itirafı olarak yansımıştı.
Son bir kaç yıldır iktidarının en kötü dönemini yaşayan AKP
hükümeti her geçen gün içine girdiği derin bataklıktan bir türlü
çıkamamaktadır. Girdiği kör düğüm
durumunda kalmak içinde büyük bir ısrar ve inat içerisindedir. Uzun yıllardır
Türkiye’deki Kürtler üzerinde yürütülen zülm, işkence, baskı imha ve inkâr
politikasının taşıyıcısı olan AKP devletinin yürütülen politikanın iflası
eşiğinde can çekiştiği görülmektedir.
Kürtlere karşı büyük bir tahammülsüzlük içerisindeki AKP devletinin
işlevselliğini yitirdiği için yenilenmek zorunda olduğu bir gerçekliktir.
Yürüttüğü kirli politikalarıyla mevcut sorunları ortadan kaldırması güçtür. Her
şeyden önce bunu belirtmek gerekir ki ezilmişlik biçimini yıkan ve kendini
yenileyen bir Kürt gerçekliği vardır. Bu gerçeklik karşısında uzun yıllardır
yürütülen kirli politikaların çürümüşlüğü söz konusudur.
Kan kokan sözcükler
Ortamı geren, karıştıran, huzursuz eden söylemleriyle meşhur
AKP iktidarı üyelerinin ağzından akıttıkları kanlı sözcükleri nedeniyle Kürt ve
Alevilere yapılan saldırılar artmaktadır. Önce Malatya, İstanbul, Ayazağa,
Muğla, Hatay ve en son Sivas’ta gelişen saldırıların yanı sıra Sivas’ta oturan
Kürt Alevilerin evlerinin mavi boyalarla işaretlenmesi ise Türkiye’nin
1960’lerde Rum ve Ermeni evlerine atılan çarpı işaretlerini hatırlattı. Bu da
milliyetçi, faşist zihniyetin kendini bir türlü değiştiremediğinin
göstergesidir. Cezaevindeki tutuklulara yönelik yapılan işkencede kendine rakip
tanımayan AKP Devleti’nin cezaevlerindeki zülüm ve işkencesi devam ederken,
İHD’nin en son hazırlamış olduğu raporlara göre AKP devletinin iktidarından bu
yana 181 çocuğu öldürerek birinciliğini koruyor. The Guardian Gazetesi, AKP
Devleti’nin öldürdüğü Kürt çocuklarını gazetesine taşıdı ve AKP iktidarı
boyunca yüzlerce Kürt çocuğun katledildiğini yazdı.
Rotasını şaşıran AKP ‘beysbol sopası’
Suriye’ye girme hasretiyle yanıp tutuşan AKP hükümeti
Suriye’de sadece Kürt birliğinden değil Kürt-Arap ilişkilerinin gelişmesinden
de büyük derecede rahatsızlık duymaktadır. Daha önce Suriye’ye girebilmek için
iki pilotunu kurban eden AKP devleti başarısız olduğunu anlayınca Irak’ta yeni
arayışlar içerisine girmişti. Ancak Barzani ile yaptığı görüşmeden rahatsızlık
duyan Malik’in Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu tutuklama tehdidi ile hayal
kırıklığına uğramıştı. Geçmişte din kardeşi ve
“Sıfır sorunlu” komşusu İran’dan da Amerika ile ilişkilerinden kaynaklı
tehdit alınca komşusuz kalan AKP Devleti Başbakanı Erdoğan, telefonuna sarılıp
eli BEYZBOL sopalı ABD Başkanı Barak Obama'yı arayıp yardım istemişti. Obama
ise dış politikada ABD’nin istediği gibi hareket etmeyen Tayip Erdoğan’a
beysbol sopalı fotoğrafını göstererek uyarıda bulunmuştu.
“Hadlerini bildireceğiz” dedi. Hakkarililer haddini
bildirdi!
22 Ağustos’tan bu yana gerillanın Şemdinli kuşatmasını ve
yeni gerilla taktiği karşısında sıkışan ne yapacağını şaşıran AKP devleti sağa
sola küfür ederek mafya misali “hadlerini bildireceğiz” tehditleri
savurmaktadır. Son süreçte büyük kayıplar veren AKP devletinin psikolojik
anlamda büyük bir çöküntü içerisinde olduğunu yaptıkları konuşmalarda
görmekteyiz. Bayram’da Hakkari’ye
tankların eskortluğunda, provokasyon amaçlı gönderilen ve AKP’yi en iyi
anlatan, sözleriyle skandallara yol açan ve eşi benzeri olmayan-genetik facia
İdris Naim Şahin’in halk tarafında kovulması, AKP’nin suratına inen en büyük
darbeydi. AKP faşizmi halktan yediği darbenin acısıyla BDP’ye saldırarak olayın
üstünü örtmeye çalıştı.
İçişleri bakanında somutlaşan AKP’nin gerçek yüzünün, yeşil
ırkçı-yeşil Türkçü yüzünün AKP içerisinde bulunan ‘Beyaz Kürt’
milletvekillerinin de görmesi gerektiğidir. Yaşanan bu kadar acı, gözyaşı ve
kan karşısında suskunluğunu bozmayan bu vekillerin vicdanlarını sorgulamaları
gerekiyor.
Kirli siyasetime eşlik et yoksa atarım..!
Kendisinin yürüttüğü kirli politikalara eşlik etmeyen
herkese kabadayılık eden Erdoğan’ın son zamanlarda basına yönelik şiddet ve
tehditlerini arttırdığı görülmektedir. Bir bir köşe yazarlarının gazetelerinde
atılmalarına neden olan Erdoğan’ın küfürlü başlık atan gazeteleri görmemesi ve
eleştirmemesi dikkat çekicidir. Bir diğer önemli hususta Radikal gazetesi
yazarı Cüneyt Özdemir’in Erdoğan’ın kendisine hareket eden sözlerine yönelik
verdiği şu cevaptır. “Başbakan eleştirilere hiç gelmiyor; Başbakanın hoşuna
giden bir yazı yazdığınızda, hemen gece vakti sizi arayıp içten konuşabiliyor,
ancak hoşuna gitmeyen bir yazı yazdığınızda büyük hakaretler yağdırmaktan
çekinmiyor” ifadelerine yer vermişti.
Tayip Erdoğan, en son gazete patronlarını, köşe yazarlarını
tehdit ederek, “tarafınızı belirleyin, ya PKK’nın yanında olacaksınız ya da AKP
hükümetinin yanında olacaksınız” sözleri aslında AKP’nin yaşadığı kâbusu açıkça
ortaya koymaktadır.
AKP Ordusunun işi ‘YAŞ’
Hakkari ve bölgesinde birçok kanlı olayların ve faili
meçhullerin öncülüğünü yapmış olan komutanı Osman Pamukoğlu’nun “Hakkari elden
gitti” sözlerine karşılık Pamukoğlu’na gramını ve çapını soran Erdoğan Son
Yüksek Askeri Şura toplantısında Şemzînan’a tayin edilen Tuğgeneral Necati
Tekin’in görev yerine gitmeye cesaret edemeyerek emekliliğini istemesi
konusunda ise lafı gevelemişti. Yapılan YAŞ toplantılarına ilişkin New York
Times gazetesinin “Türk ordusunun evcilleştiği” ve Türk ordusunun büyük bir
yenilgiye uğradığını belirten Michael Rubin’in sözleri her ne kadar Erdoğan ve
hükümeti inkar etseler de AKP devletinin hem siyasi hem de askeri açıdan büyük
bir çöküntü içerisinde olduğunu doğrulamaktadır.
Hipermetrop Tayyip..!
Suriye, Filistin, Afganistan, Afrika hatta çok uzaklarda
olan Mayymar’ı bile gören Erdoğan’ın Kürdistan’ı göremeyen gözlerinin aslında
gören ama PKK karşısında Kürdistan’da düştüğü bataklıktan çıkamayan gözlerin
siyasetteki çöküşün itirafı olarak yansımıştı.
Uzun bir zamandan bu yana HPG tarafından esir alınan askerlerini unutan
ve onları hatırlatanları susturan Erdoğan,
12 Ağustos’ta CHP ‘Tunç-eli’ Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Dersim’de HPG
gerillaların tarafından gözaltına alınması durumu karşısında sessizliğini
korumuş ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mecliste toplanma önerisini
kabul etmemişti. Aslında Erdoğan’ın bu tutumu çok şaşırılacak bir durum
değildir. Daha önce yardımcısı Hüseyin Çelik’in “Birkaç Mehmetçik şehit oldu
diye meclisi toplayamayız” sözlerini normal görmüş o Mehmetçiklerin analarının
gözyaşlarını unutuvermişti.
AKP’nin Karanlık Vadisinde ‘Kirli İşler’
Kısa bir süre önce Suriye ile en uzun sınır hattına sahip
olan Urfa’ya, füze rampaları yerleştirildikten sonra Antep’te bomba
patlatılması akıllara AKP devletinin yeni bir oyunun içinde olduğu kuşkularını
getiriyor. Bugüne kadar yaptığı bütün eylemleri sahiplenen PKK’nin, eylemi
yapmadıklarını söylemelerine rağmen AKP’nin ısrarla PKK’nin Suriye’de ki
güçlerle birlikte eylemi yaptıkları yönündeki ısrarı oldukça düşündürücüdür.
AKP devleti en son Antep’teki bombayı patlattığını iddia ettiği bir PKK
militanın fotoğrafını basına dağıttı. PKK ise yaptığı açıklama da fotoğrafı
yayınlanan militanlarının Antep’e hiç gitmediğini, Medya Savunma Alanlarında
olduğunu açıklayarak AKP’nin oyununu boşa çıkardı.
Antep’teki patlamanın ilk dakikalarında, bombayı kimin
patlattığı hakkında en küçük bir bilgi yokken AKP’li bakanlar televizyonlara
katılarak, kendilerine verilen görev gereği eylemi PKK’nin yaptığını söylemeye
başladılar.
Bu kirli oyun AKP’nin ilk işi değildir. Daha önce de
Hakkari’de Geçimli(Peyanis) köyünde 9 köylüyü, AKP’li kontralar, yola
döşedikleri mayınla katletmiş, olayın ilk dakikalarında yine aynı bakanlar
mayını PKK’nin yerleştirdiğini söylemişlerdi. Sadece bu değil; İbrahim
Tatlıses’i öldürmeye çalışmışlar bunu başaramayınca önceden hazırlanan senaryo
gereği yine olayı PKK’nin üzerine atmaya çalışmışlardı.
Antep’teki Bomba Kimin İşine Yarar?
Antep’te patlatılan bombanın kimin daha çok işine yaradığına
bakarak, bombayı kimin yerleştirdiğini anlamak için basit bir beyin cimlastiği
yapmak yeterli olabilir. Halka yönelik bir eylemin PKK’ye ne gibi bir faydası
olabilir. Hele böylesi bir dönemde PKK’nin ‘devrimci halk savaşını’ başlattığı
bir süreçte Antep bombasının PKK’ye çok şey kaybettireceği açıktır.
Peki AKP’ye…
Kaybettirdiği hiçbir şeyin olmadığı kesin. Tam tersine
Antep’te patlayan bomba AKP’nin hedeflediği sonuçları yaratmaya dönüktür.
Bunlar sırasıyla:
1- PKK’nin
yeni bir süreç olarak başlattığı ‘Devrimci Halk Savaşı’nı karalayarak
tartışılır hale getirmek
2- PKK’yi
ateşkese zorlamak
3- PKK’nin
Suriye ve İran tarafından kullanıldığı propagandasını yaparak kamuoyu
oluşturma, başta ABD olmak üzere uluslararası destek sağlamak.
4- PKK ile
mücadele adı altında ABD’den almak istediği Pradatör keşif uçakları, F35 ve
Süper Kobraların satışı konusunda ABD kongresinden onay verilmemişti. AKP
devleti, Antep olayıyla mağduriyet politikası yürüterek silah satışına onay
verilmesini sağlamaya çalışıyor.
5- Kürt
legal siyasetini tasfiye etmek için kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Bununla birlikte
Kürt milletvekillerini teslim almaya bu olmazsa dokunulmazlıklarını kaldırmak
için zemin hazırlıyor.
6- Kürt
sorunu konusunda AKP politikalarını eleştiren aydınları-yazarları kendi
militarist politikalarına destek vermeye zorluyor.
7- Gerçekleştirdiği
her türlü komploya rağmen Batı Kürdistan’a giremeyen AKP devleti, Antep’te
patlattığı bomba ile Suriye devletini bu işin içine katarak, Batı Kürdistan’ı
da içine alan-kendisinin kontrol etmek istediği tampon bölgenin
oluşturulmasının zeminini yaratıyor.
Sonuç olarak; 9 kişinin öldüğü onlarca kişinin yaralandığı;
devletin güvenliği ve huzurunu sarstığı söylenen bir bombanın bu kadar AKP’nin
işine yaradığı nerede görülmüş. Bu bize ABD’nin Afganistan’a ve Irak’a
girebilmek için İkiz kulelerde 5 bin kişiyi gözden çıkarmasını hatırlatıyor.
Jinda Roj
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net –
www.lekolin.info
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder