Ankara'da bir araya gelen Tunus, İspanya, Ekvador ve Filistinli komünistler, neoliberal kapitalizme karşı halklara birlikte mücadele çağrısı yaparken, Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı bulunduğunu belirtti.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Konferans Salonu’nda, Ekonomi Topluluğu ve Evrensel Kültür Merkezi tarafından "Kriz Emperyalizm ve Müdahale" konulu panel düzenlendi. Panele Ekvador, Tunus, İspanya ve Filistin Komünist partilerinin temsilcileri katıldı. İlk konuşmayı yapan Tunus İşçileri Komünist Partisi Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Monder Kalfaoui, Tunus halkının bir devrim süreci içinde olduğunu ifade etti. Tunuslu gençlerin sosyal medya üzerinden örgütlenerek, hükümeti devirdiğini söyleyen Kalfaoui, halkın yüzde 46'sının katıldığı seçimlerde yüzde 40 oy alan ABD yanlısı, kendilerinin hiç bir talebine karşılık vermeyen bir iktidar ortaya çıktığını dile getirdi. Tunus halkının devrim sürecinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağının verecekleri mücadeleye bağlı olduğunu söyleyen Kalfaoui, "Bize emperyalizmin uşağı, kendi ülkesinde tüm demokratik hakları ayaklar altına alan Türkiye model olarak sunuluyor. Mevcut hükümet, ABD işbirlikçisidir. Şu an devam eden bütçe görüşmelerinde neoliberal ekonominin, uluslararası şirketlerin çıkarları gözetiliyor. Bizim on yıllardır verdiğimiz mücadele, gençlerdeki enerjiyi açığa çıkardı. Şu an 3 milletvekilimiz var. Bize bakanlık teklif ettiler, ancak biz halkın çıkarları adına muhalefet yapacağımızı söyledik. Yani mücadelemiz devam ediyor. Yeni meclis, kurucu meclis görevini üstlendi ve yeni bir anayasa çalışması yürütüyor" dedi. Kalfaoui, dünya halkalarının özgürlük, emek ve demokrasi mücadelesinde ortaklaşması gerektiğini, ezilenlerin böylelikle kurtulacağını belirtti.
'Katalan, Bask ve Galiçyalılar kendi kaderlerini belirlemeli'
İspanya Komünist Partisi Genel Sekreteri Raul Marco da, Lenin'in söylediği "Avrupa Birliği mümkün değildir. Olsa bile sömürücülerin birliği olur" sözüne atıfta bulunarak, Avrupa'daki krizin Lenin'i doğruladığını ifade etti. İspanya'da aktif nüfusun yüzde 20'sine denk düşen 5 milyon kişinin işsiz olduğunu söyleyen Marco, gençler içinde bu oranın yüzde 40'ları bulduğunu belirtti. Memur ücretlerinin yüzde 5 aşağı çekildiğini, Ocak ayında yüzde 10 daha çekileceğini söyleyen Marco, emeklilik yaşının yükseltilip, maaşlarının düşürüldüğünü, sendikal muhalefet olmasına rağmen konfederasyonların hükümet yanında yer aldığını dile getirdi. Kötü tabloya karşı Madrid'de "öfkeliler" diye adlandırılan ve gençlerin öncülük ettiği bir muhalif grubun gece gündüz eylem yaptığına değinen Marco, gençlerin yanında yer aldıklarını belirtti. Avrupa Emperyalizmi'nin başına Alman Cumhurbaşkanı Merkel'in geçmesi ile daha tehlikeli bir hal aldığını söyleyen Marco, "Sarkozy'inin de desteğini alarak AB'nin temelini oluşturan sözleşmeler yeniden tartışmaya açıldı. Bu emperyalist saldırılara karşı halkların birliğini esas almamız lazım. Bizim için sosyalizmden başka kurtuluş yolu yoktur" diye konuştu. Marco, İspanya'daki Katalan, Bask ve Galiçyalıların kendi kaderlerini tayin hakkını savunduklarını, aynı düşünceyi Kürt halkı içinde paylaştıklarını kaydetti.
'Suriye'ye emperyalizmin müdahalesini kabullenmiyoruz'
Daha sonra konuşan Ekvador Demokratik Halkçı Hareket (MDP) Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Geovanni Javier Atarihuana Ayala, ABD kaynaklarına göre dünyada 1 milyar insanın açlık sınırında olduğunu belirtti. Açlığın kapitalizmin yarattığı bir sorun olduğuna değinen Ayala, Latin Amerika ülkelerinde de zengin yoksul uçurumu olduğunu ifade etti. Latin Amerika'daki doğal kaynakların emperyalist ülkeler tarafından yağmalandığını söyleyen Ayala, "Son 20 yıldır Latin Amerika'da neoliberalizme karşı halkımız mücadele ediyor. Sözde ilerici, demokrat hükümetlerimiz halkın kaynaklarını sermayeye peşkeş çekiyor. Ülkemde 4 kişiden sadece 1'inin daimi işi var. Halklar bu duruma isyan ediyor. Bizler her ülke mücadelelerinin birleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kapitalizmin nasıl ki, uluslararası kimliği var ise halklarda uluslararası bir kimlik kazanmalıdır" dedi. Ayala, toplumsal özgürlüğün kapitalizmin son bulması ile yaşamsallaşacağını söylerken, Suriye halkının kendi sorunlarını çözmesi gerektiğini, emperyalizmin müdahalesini kabullenmeyeceklerini belirtti.
'Mahmut Abas ABD'nin kontrolünde'
Son olarak konuşan Filistin Komünist Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdulrauf Kadri ise, Filistin halkının her gün onlarca yurttaşını emperyalist, siyonist saldırılarda yitirdiğini kaydetti. Filistin’deki Mahmut Abbas hükümetini ABD'nin kontrolünde ve halkına ihanet eden gerici bir hükümet olarak niteleyen Kadri, "Toplumsal eşitlik için mücadele ediyoruz. Halkların birlikte hareketi emperyalizm ve siyonizmi yok edecektir" dedi. Kadri, Kürt halkının da kendi kaderini tayin etme hakkının bulunduğunu sözlerine ekledi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Konferans Salonu’nda, Ekonomi Topluluğu ve Evrensel Kültür Merkezi tarafından "Kriz Emperyalizm ve Müdahale" konulu panel düzenlendi. Panele Ekvador, Tunus, İspanya ve Filistin Komünist partilerinin temsilcileri katıldı. İlk konuşmayı yapan Tunus İşçileri Komünist Partisi Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Monder Kalfaoui, Tunus halkının bir devrim süreci içinde olduğunu ifade etti. Tunuslu gençlerin sosyal medya üzerinden örgütlenerek, hükümeti devirdiğini söyleyen Kalfaoui, halkın yüzde 46'sının katıldığı seçimlerde yüzde 40 oy alan ABD yanlısı, kendilerinin hiç bir talebine karşılık vermeyen bir iktidar ortaya çıktığını dile getirdi. Tunus halkının devrim sürecinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağının verecekleri mücadeleye bağlı olduğunu söyleyen Kalfaoui, "Bize emperyalizmin uşağı, kendi ülkesinde tüm demokratik hakları ayaklar altına alan Türkiye model olarak sunuluyor. Mevcut hükümet, ABD işbirlikçisidir. Şu an devam eden bütçe görüşmelerinde neoliberal ekonominin, uluslararası şirketlerin çıkarları gözetiliyor. Bizim on yıllardır verdiğimiz mücadele, gençlerdeki enerjiyi açığa çıkardı. Şu an 3 milletvekilimiz var. Bize bakanlık teklif ettiler, ancak biz halkın çıkarları adına muhalefet yapacağımızı söyledik. Yani mücadelemiz devam ediyor. Yeni meclis, kurucu meclis görevini üstlendi ve yeni bir anayasa çalışması yürütüyor" dedi. Kalfaoui, dünya halkalarının özgürlük, emek ve demokrasi mücadelesinde ortaklaşması gerektiğini, ezilenlerin böylelikle kurtulacağını belirtti.
'Katalan, Bask ve Galiçyalılar kendi kaderlerini belirlemeli'
İspanya Komünist Partisi Genel Sekreteri Raul Marco da, Lenin'in söylediği "Avrupa Birliği mümkün değildir. Olsa bile sömürücülerin birliği olur" sözüne atıfta bulunarak, Avrupa'daki krizin Lenin'i doğruladığını ifade etti. İspanya'da aktif nüfusun yüzde 20'sine denk düşen 5 milyon kişinin işsiz olduğunu söyleyen Marco, gençler içinde bu oranın yüzde 40'ları bulduğunu belirtti. Memur ücretlerinin yüzde 5 aşağı çekildiğini, Ocak ayında yüzde 10 daha çekileceğini söyleyen Marco, emeklilik yaşının yükseltilip, maaşlarının düşürüldüğünü, sendikal muhalefet olmasına rağmen konfederasyonların hükümet yanında yer aldığını dile getirdi. Kötü tabloya karşı Madrid'de "öfkeliler" diye adlandırılan ve gençlerin öncülük ettiği bir muhalif grubun gece gündüz eylem yaptığına değinen Marco, gençlerin yanında yer aldıklarını belirtti. Avrupa Emperyalizmi'nin başına Alman Cumhurbaşkanı Merkel'in geçmesi ile daha tehlikeli bir hal aldığını söyleyen Marco, "Sarkozy'inin de desteğini alarak AB'nin temelini oluşturan sözleşmeler yeniden tartışmaya açıldı. Bu emperyalist saldırılara karşı halkların birliğini esas almamız lazım. Bizim için sosyalizmden başka kurtuluş yolu yoktur" diye konuştu. Marco, İspanya'daki Katalan, Bask ve Galiçyalıların kendi kaderlerini tayin hakkını savunduklarını, aynı düşünceyi Kürt halkı içinde paylaştıklarını kaydetti.
'Suriye'ye emperyalizmin müdahalesini kabullenmiyoruz'
Daha sonra konuşan Ekvador Demokratik Halkçı Hareket (MDP) Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Geovanni Javier Atarihuana Ayala, ABD kaynaklarına göre dünyada 1 milyar insanın açlık sınırında olduğunu belirtti. Açlığın kapitalizmin yarattığı bir sorun olduğuna değinen Ayala, Latin Amerika ülkelerinde de zengin yoksul uçurumu olduğunu ifade etti. Latin Amerika'daki doğal kaynakların emperyalist ülkeler tarafından yağmalandığını söyleyen Ayala, "Son 20 yıldır Latin Amerika'da neoliberalizme karşı halkımız mücadele ediyor. Sözde ilerici, demokrat hükümetlerimiz halkın kaynaklarını sermayeye peşkeş çekiyor. Ülkemde 4 kişiden sadece 1'inin daimi işi var. Halklar bu duruma isyan ediyor. Bizler her ülke mücadelelerinin birleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kapitalizmin nasıl ki, uluslararası kimliği var ise halklarda uluslararası bir kimlik kazanmalıdır" dedi. Ayala, toplumsal özgürlüğün kapitalizmin son bulması ile yaşamsallaşacağını söylerken, Suriye halkının kendi sorunlarını çözmesi gerektiğini, emperyalizmin müdahalesini kabullenmeyeceklerini belirtti.
'Mahmut Abas ABD'nin kontrolünde'
Son olarak konuşan Filistin Komünist Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdulrauf Kadri ise, Filistin halkının her gün onlarca yurttaşını emperyalist, siyonist saldırılarda yitirdiğini kaydetti. Filistin’deki Mahmut Abbas hükümetini ABD'nin kontrolünde ve halkına ihanet eden gerici bir hükümet olarak niteleyen Kadri, "Toplumsal eşitlik için mücadele ediyoruz. Halkların birlikte hareketi emperyalizm ve siyonizmi yok edecektir" dedi. Kadri, Kürt halkının da kendi kaderini tayin etme hakkının bulunduğunu sözlerine ekledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder