16 Ağustos 2011 Salı

Somali: Tarım-Tahıl Ülkesinden Açlığa



Sümme radednahu esfele safiliyn
(Tiyn suresi, 5. ayet)

Sen iğrençsin hücrem, bu düzen gibi
(Mamak Cezaevi duvarlarından)

Etiyopya'dan sonra şimdi de Somali açlıkla gündemde. Hani Türkiye için övünerek söylüyoruz ya "kendi kendine yetebilen ülkelerden biri" diye, a ha bu Somali de onlardan biriydi, tahıl ve tarım ülkesiydi.

Daha bir kaç yıl önce uluslararası sermaye aynı Somali'de Su Ticaretini devletin elinden alıp Özel Sektöre (yani Kapitalistlere) devrederken, Amerikan Petrol Devleri (10'dan fazla şirket) Somali'yi zapt ederken, IMF yardımının şartları Somali Tarımını bitirirken, (yani tüm bunlar aslında göz göre göre oynanan iğrenç bir oyunken) ne Somali seferine çıkmak üzere olan ulu hakan, devletlu padişahum Recep Tayyip ERDOĞAN'dan "olur mu yahu böyle şey" lafı duyduk, ne de şimdi iğrenç "yardımlaşalım" çığlıklarıyla ortaya düşen emperyalist devletlerden. Hiçbiri de hâlâ 'hayvanların rejimi kapitalizm'e, yani bu iğrenç düzene toz kondurmuyor, "yardımlaşalım" kandırmacasına devam ediyor.

Biz (sıradan vatandaşlar) ise Somali deniz korsanlarına lanet okumakla meşguldük o sıralar, ''ne oldu da bu adamlar o sularda korsanlık yapmaya sürüklendiler'' diyen kimse yoktu tabi. "Açız be aç, sizde var, bizde yok, ölmek üzereyiz, 'olan olmayana verecek kardeşim' mi diyor bu adamlar acaba, aynı durumda biz de olsak, o son raddeye gelsek, çocuğumuz 14 kiloya düşse yol keser miydik" diye soran da. Pis eşkiyalar, ne olacak, korsanlık ne kötü şey ayoool, değil mi ama!!!

(Buradan sonrası Haiti'deki deprem için "yardımlaşalım" çığlıkları üzerine yazdıklarımın aynısı, arada bir fark yok çünkü. İşin asıl garip tarafı da tüm insanlığın bir yerlerde açlıktan ölen birilerinin olmasını depremle, tsunami ile, yani "doğal afet"le bir tutması, o kadar az sorgulaması)

Yardım: Sömürüyü gizlemenin, "insanlar isterse her şey bu düzen içinde bile çok güzel olabilir" yalanının kamuflaj kelimesi.
 
"Ne yardımı ulan? Kim kime niye yardım ediyor? Kim neyini kime veriyor? Hangi şey kimin, ne zamandandır onun? 'Bu benim' ne demektir? Bir insan 'bu benim' deme hakkını nereden bulur? Daha da fecisi, herkes bunu nasıl doğal karşılar? Fakir ne, zengin ne, hele hele 'fakir ülke' ne, 'zengin ülke' ne? Kim hesaplamış tüm dünyada "mal bölü can" formülünü de dağıtmış bunları? Beni bu suça ortak etmeyin, ahirette bu sorulara cevap veremem" diyemeyen kafaların, bu soruları aklından bile geçirmeyenlerin ütopyası.
 
"Şeriat'ta mal - ya senindir ya benim,
Tarikatta mal - hem senindir hem benim,
Hakikatte mal - ne senindir ne benim,
Marifette: Sen de yoksun, ben de yokum, mal da yok!"
sözü gelsin aklına ey insanlık,
gelsin de utan şu halinden...
 
"Ne yapılabilir ki başka?" değil mi? "Ne yapılabilir ki?"... "Devrim" desek? En azından 150 yıldır cevap bu. Ama Batı felsefesinin iğrenç, uydurma, rezil, yalapşalap, insana en aykırı (kısaca saçma-sapan) "humanizm" düşüncesini bize sosyalistlik, sufilik, demokratlık, müslümanlık (daha da kötüsü 'insan sevgisi') vb. şeyler sandırdığı (o rezilliğin bu güzelliklerin yerini almasına izin verildiği) müddetçe bu cevap işlemeyecek, onu da biliyorum.

"Biz insanı en adi bir mekâna (sümme radednahu esfele safiliyn) fırlattık" ayet-i kerimesi aynı şeyleri anlatıyor olsa gerek.
"Sizler de insansınız, bu suç yalnız benim değil" diyen şair de.

Lanet gelsin.
Lanet gelsin.
 




Hiç yorum yok: