20 Nisan 2011 Çarşamba

YSK '2005 tuzağını' nasıl kurdu?

Kürt siyasetçilerin önüne ikinci bir baraj çıkartan YSK’nın kararı tam bir skandal. YSK, 2005 yılında kaldırılan eski TCK’ya göre başvuruları veto etmiş. Üstelik YSK’nın il seçim kurullarının olumsuz görüş bildirmediği adaylarla ilgili kapsamlı inceleme yapması soru işaretlerine neden oldu.

YSK’nın 7'si BDP'nin desteklediği 12 bağımsız adaya ilişkin veto kararındaki ayrıntılar, büyük tartışma yaratacak gariplikleri ortaya çıkardı. YSK’nın, milletvekili adaylığı için memnu hakların iadesi kararı alınması şartı aramayan yeni TCK hükümleri yerine 1 Haziran 2005'de yürürlükten kalkmış olan eski ceza yasasına göre memnu hakların iadesi kararı istediği ortaya çıktı. Ayrıca, veto edilen Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin, geçtiğimiz ay mahkemeye başvurarak memnu hakların iadesini istedikleri ancak mahkemenin “eski kanuna göre karar veremem, yeni kanunda memnu hakların iadesi yok” yönünde karar vermesi YSK’nın vetolarını tartışmalı hale getirdi.

YSK’nın ayrıca, İl Seçim Kurulları’nın herhangi bir olumsuz görüş bildirmeden ve adaylıklarını kabul ederek dosyalarını gönderdiği adaylara ilişkin re'sen inceleme yaparak veto kararı alması da dikkat çekti. BDP'liler, buna, İstanbul’dan 'sıradan bir vatandaşın’ elde etmesi mümkün olmayan belgelerle yapılan bir ihbarın neden olduğu görüşünde.

YSK’nın 12 bağımsız adaya ilişkin kararında dayanak olarak 14 Mart'ta hazırlanan ve 17 Mart 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 200 sayılı genelge gösterildi. “Bağımsız adayların başvurularında uyulması zorunlu usullerle ilgili Yüksek Seçim Kurulu kararı” başlıklı genelgede, adli sicil kaydında sabıkası olan bağımsız adayların nasıl bir yol izleyeceklerine ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yer alıyor.

YSK, 6 YIL ÖNCE YÜRÜRLÜKTEN KALKAN KANUNA GÖRE KARAR VERDİ


Genelgede, Anayasa’nın 76. ve Milletvekili Seçim Kanunu'nun 11. maddesine göre adaylığa engel mahkûmiyeti olanlar için mahkemeden memnu hakların iadesi kararı alma şartı getiriliyor. YSK kararında bunun dayanağı olarak da 1 Haziran 2005'de yürürlükten kalkmış olan 765 sayılı TCK hükümleri gösteriliyor. Eski TCK'ya göre bir cezaya bağlı olarak getirilen yasaklılık, ancak o cezanın infaz edilmesinden 3 yıl sonra mahkemenin vereceği memnu hakların iadesi kararı ile kaldırılıyordu. Oysa yeni TCK'nin 53. maddesinde "Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları (seçme, seçilme) kullanamaz" hükmü yer alıyor. Yani yeni TCK, bu kanun kapsamında işlenen suçlarda yasaklılığın kalkması için eski kanundan farklı olarak mahkemeden memnu hakların iadesi kararı alınmasını gerek görmüyor.

MAHKEME: ESKI TCK'YA GÖRE KARAR VEREMEM

YSK kararındaki bu skandalı Leyla Zana ve Hatip Dicle için alınan mahkeme kararları da ortaya koyuyor. Zana'nın memnu hakların iadesi için başvurduğu Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, YSK genelgesinden sadece 3 gün önce, 11 Mart 2011'de verdiği kararda “1 Haziran 2005'de yürürlüğe giren TCK'da memnu hakların iadesi ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu haliyle hükümlü hakkında 765 sayılı (eski) TCK'ya göre memnu hakların iadesine karar verilmesi mümkün değildir” denildi. Hatip Dicle için de aynı kararı Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi verdi.

YENİ KANUN OLSAYDI VETO OLMAYACAKTI

Yani YSK’nın 200 sayılı genelgesi ile mahkemelerin Zana ve Dicle kararı birbiriyle tamamen çelişiyor. YSK’nın yeni kanunu değil de 6 yıl önce yürürlükten kalkmış olan kanunu uygulamasının büyük tartışma yaratması bekleniyor. YSK yeni kanunu uygulasaydı bağımsız adayların büyük bölümü hakkında veto kararı verilmeyecekti.

Ayrıca, yeni TCK'da yasaklılık kararlarının infazın tamamlanmasıyla son bulacağı hükmüne karşın 2006 yılı Aralık ayında Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesi ile TCK dışındaki kanunlardan mahkum olanların memnu haklarını alabilmeleri için infazın tamamlanmasından 3 yıl sonra mahkemeden karar aldırılması gerektiği hükmü konuldu. Ancak YSK kararında "lehe yorum" ilkesine göre 1 Haziran 2005 ile Aralık 2006 arasında bu yönde bir hüküm bulunmadığı için 1 Haziran 2005'den önceki tüm mahkûmiyetler açısından memnu hakların iadesine gerek olmadan yasaklılığın kalktığı göz önüne alınmadı.

ÇELİŞKİLİ UYGULAMA

YSK kararında dikkat çeken bir ayrıntı da 12 bağımsız adaya ilişkin il seçim kurullarından herhangi bir olumsuz görüş bildirilmemiş olmasına rağmen YSK’nın 7 asil ve 4 yedekle genişletilmiş heyet toplantısında bu kişilerin adaylıklarını değerlendirmeye alması oldu.

BDP'nin Ağrı’da destek verdiği bağımsız aday Murat Öztürk hakkında ise farklı bir usul uygulandı. İl Seçim Kurulu, belgelerini incelediği Öztürk'ün adaylığını veto etti. Böylece veto edilen BDP destekli bağımsız aday sayısı 8 oldu.

ESRARENGİZ IHBAR

YSK’nın il seçim kurullarının olumsuz görüş bildirmediği adaylarla ilgili kapsamlı inceleme yapması dikkat çekerken buna İstanbul’dan bir kişinin yaptığı ihbarın yol açıp açmadığı soru işaretlerine neden oldu. YSK kararında söz konusu ihbardan söz edilmedi. Ancak BDP'lilerin avukatı Cebbar Leygara "YSK'ya böyle bir ihbar yapılmış. YSK il seçim kurullarının bir kararı olmadan nasıl inceleyebilir? Bize göre bu ihbarı dikkate alarak inceleyebilir. Normal prosedürü takip etseydi, 12 bağımsızı geçici aday listesinde ilan eder ve sonra bir itiraz olursa durumlarını incelerdi" dedi.

“SIRADAN VATANDAŞ BU BİLGİLERİ ELDE EDEMEZ”

Eski BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da edindikleri bilgiye göre bu ihbarın sıradan bir vatandaşın ulaşmasının mümkün olmadığı belgeler ve adli sicil kayıtları ile yapıldığını söyledi.

İLK ITIRAZLAR YAPILDI


YSK’nın veto kararına Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin avukatları Diyarbakır İl Seçim Kurulu'na yaptıkları başvuru ile itiraz ettiler. Başvuruda YSK’nın memnu hakların iadesi kararı istemesine rağmen, başvurdukları mahkemenin yeni Türk Ceza Kanunu'na göre yasakların cezanın infazı ile son bulacağı, memnu hakların iadesinin yeni TCK'da düzenlenmediğine karar verdiği belirtildi.

2007'DE İNFAZ BELGESİNİ YETERLİ GÖRDÜ

YSK’nın 2007'deki seçimlerde infazın tamamlandığına ilişkin belgeyi yeterli gördüğü, 2009'daki mahalli idareler seçiminde Zana ve Dicle'yle ayni suçtan mahkûm olan Selim Sadak’ın adaylığını kabul ettiği belirtilen dilekçede veto kararının kaldırılması talep edildi.

Ertuğrul Kürkçü'nün avukatı Mustafa Bayram Mısır ise Kürkçü'nün başvurduğu mahkemelerden yeni TCK'ya göre memnu hakların iadesi kararı verilemeyeceğine ilişkin kararlar verildiğini, ısrarlı takibi üzerine verilen memnu hakların iadesi kararının ise YSK’nın kararını açıkladığı 18 Nisan'da kesinleştiğini belirtti. Avukat Mısır bu kararı YSK'ya vererek kararın düzeltilmesini istedi.

YSK NE YAPABILIR?

YSK’nın geçmiş uygulamalarına ve içtihatlarına göre YSK kararlarına karşı "tam kanunsuzluk" ileri sürülebiliyor. Bu durumda YSK, aldığı kararı "tam kanunsuzluk" hali olup olmadığına bakarak yeniden inceliyor. Bu başvuru yolu sadece kanuna açıkça aykırı veya maddi hataların olduğu kararların düzeltilmesi halinde sonuç doğurabiliyor.

Hiç yorum yok: