Sanık sandalyesinde baş eğmez bir tavırla ayakta dikiliyordu. Onu
kaçıran İslam Devleti(DEAŞ/IŞİD) üyelerinin yumruk ve tekmelere ek olarak kablolar
ve silahlar kullandığı bir başka acımasız dayağın ardından ağzı burnu kan içinde kalmış, vücudu morluklarla dolmuştu.
Lamiya Hacı Başar bir kez daha işkencecilerinden kaçmaya çalışmış ve Ezidi genç kadın, bir kez daha yakalanmıştı.
Musul şeriat mahkemesinde bir kadı ona bakıyordu. Lamiya’nın sürekli
kaçmaya çalıştığı söylendikten sonra – bu kez terör grubunun kaçırdığı
birçok başka kızla birlikte kaçmaya çalışırken yakalanmıştı – kadı
kararını açıkladı.
‘Beni ya öldürmeleri ya da kaçmamı engellemek için ayağımı kesmeleri gerektiğini söyledi,’ diyor Lamiya.
Peki böylesine dehşet verici bir cümleye tepkisi ne olmuştu?
‘Tek ayağımı keserseniz ötekiyle gene kaçarım' dedim. Kadıya 'asla
vazgeçmeyeceğimi' söyledim. Onlar da ‘Sen kaçmaya devam edersen, biz de
işkence yapmaya devam ederiz,’ dediler.
Muazzam bir cesaret
örneği sergilemişti ama bu onun karakterinde vardı. Sonunda hayatı ve
ayakları, onu yeni ‘sahibe’ satacağını söyleyen üst düzey bir IŞİD üyesi
sayesinde kurtuldu.
Lamiya barbar fanatikler tarafından seks
köleliğine maruz bırakılan, hayvanlar gibi pazar yerlerinde satılan,
taciz edilen binlerce Ezidi kadından biriydi. Korku, ıstırap ve
saldırılarla dolu bu hayat daha bir yıl devam edecekti. Yaralı
cihatçıları tedavi etmediği zamanlarda kaçırılan kadın ve çocukları alıp
satan zalim bir askeri doktorun elinde tutsaktı.
Lamiya, kaçışı
da acı dolu ve trajik olmasına rağmen artık özgür. Yüzünde, ruhundaki
derin psikolojik yaralara eşlik eden derin fiziksel yaralar bırakan bir
patlamada yaralandı.
Onunla Almanya’daki sakin bir otelde
buluştum. Orada bu sıra dışı, yumuşak sesli genç kadın bana kendi
hikayesini anlattı – insanın en kötü kabuslarının bile ötesinde bir
vahşet hikayesi.
Babası ve erkek kardeşlerinin kurşuna
dizilmesine şahit oldu, zalim katiller tarafından köle yapıldı ve
ardından neredeyse iki yıl boyunca bir dizi yaşlı adamın dayak ve
tecavüzüne maruz kaldı.
IŞİD’in Suriye ve kuzey Irak’taki
merkezinde sıkışıp kaldığı süre boyunca Lamiya çocukların seks kölesi
olarak yaşlı adamlara satıldığını gördü ve intihar bombacılarının
hazırlanmasına yardım etmeye zorlandı. Öyle bir an geldi ki Lamiya bir
odaya atılıp 40 fanatik tarafından toplu tecavüze maruz bırakıldı. Yine
de kırılmadı. ‘Bu adamlar canavardan da beter,’ diyor. ‘Bu yüzden güçlü
kalmayı sürdürdüm, çünkü bana verdikleri hayatı değiştirmek istiyordum.’
Şimdi, gösterdiği bu muazzam cesaretin ardından, kendi cinsiyeti,
bölgesi ve dini açısından alışılmadık bir şey yapıyor ve başına gelen
korkunç şeyler konusunda çekinmeden konuşuyor.
Hala sadece 18
yaşında olduğuna inanmak güç. Lamiya’nın duruşu geçtiğimiz ay AB’nin en
üst düzeydeki insan hakları ödülü olan Sakharov Ödülü ile taltif edildi.
Seks kölesiyken kurtulan bir başka kadın olan Nadya Murad da bu ödülü
aldı.
Hikayeleri tüm dünyaya onlar gibi daha nice Ezidi kadının,
onları kadim inançları nedeniyle kâfir ilan eden yobazların elinde hala
aynı dehşeti yaşadığını hatırlatıyor.
400.000 kişilik Ezidi
toplumu, kadim Ortadoğu geleneklerini birleştiren dinleri, mavi bir
tavus kuşu biçimini alan bir meleği kutsal saydığı için, şeytana
taptıkları gerekçesiyle aşırı uç Müslümanlar tarafından zulme tabi
tutuluyorlar. Dramları ilk kez 2014’te haberlere çıktı.
Lamiya
kuzey Irak’ın Ezidi köyü Koço’dan geliyor. Köyün 1800 sakinine IŞİD
tarafından İslam’a geçmeleri, yoksa öldürülecekleri söylenmiş. O zaman
kadar mutlu bir çocukluk yaşıyormuş. Zengin bir ailenin sahip olduğu
büyük ve güzel bir çiftlikte büyüyormuş. Okula gitmiş, çok çalışmış ve
öğretmen olmak istiyormuş.
‘DAİŞ’i televizyonda ilk duyduğumda,
bunun yeni bir hayvan olduğunu sanmıştım,’ diyor, ne kadar küçük
olduğunu vurgulamak için. ‘Bir terör çetesi olduklarını bilmiyordum.’
IŞİD Koço’nun 80 mil batısında bulunan Irak’ın ikinci büyük şehri
Musul’u işgal ettiğinde, büyükler köylerinin iki ateş arasında
kalabileceğini fark etmişler ama kendileri gibi barışçıl sivillerin
hedef alınacağı akıllarına gelmemiş.
Ama Ağustos 2014 başında, yakındaki Sincar şehrini ele geçirdikten sonra IŞİD militanı dolu iki araç köylerine gelmiş.
‘Bize din değiştirmemizi söylediler ama zarar vermeyeceğiz dediler,’
diyor Lamiya. Köy kuşatılmış ama birkaç aile kaçmayı başarmış.
Ardından 15 Ağustos’ta, siyahlar içinde erkeklerden oluşan kalabalık bir
grup köyü basmış, köy sakinleri bunlardan bazılarının komşu
kasabalardan olduğunu tanımışlar.
Herkes okula götürülmüş, üzerlerinde ne varsa alınmış ve kadınlar birinci kata çıkarılmış.
‘Çok korkmuştum. Babamı, ailemi, canımı düşünüyordum,’ diyor Lamiya.
‘Sonra tüm erkeklerimizi götürdüler – babalar, oğullar, kardeşler.’
Babası ile iki erkek kardeşini son görüşü olmuş bu. IŞİD korku içindeki
kadınlara erkeklerin birçok Ezidi’nin sığındığı Sincar Dağı’na
götürüldüğünü söylemiş.’On dakika sonra silah sesleri duyduk,’ diye
hatırlıyor Lamiya.
Erkekler kasabanın sokaklarında katledildiler.
Ardından kadınlar ikiye ayrıldı: evli kadınlar ve küçük çocuklar Tel
Afer yakınına götürüldü. Bekar kadınlar ile küçük kızlar ise Musul’a
gönderildi. Yaşlı kadınlar ertesi gün kurşuna dizildi.
Lamiya üç
kız kardeşi ile birlikte kendilerini bekleyen kaderin ne olduğunu kısa
süre içinde görmüşler. ‘Erkekler oramıza buramıza elleyip bizi öpmeye
çalışarak saldırmaya başladılar.’
Musul’da tutsaklar benzer
yaşlardaki yüzlerce Ezidi ile dolu büyük bir binaya dolduruldu. Burası
militanların seks kölesi alıp satmaz için kullandıkları yer çıkacaktı.
‘Erkekler sürekli kızları seçmeye geliyorlardı. Biri gitmeyi reddederse
kablolarla dövülüyordu,’ diyor Lamiya. ‘O yaşlı adamların, o
canavarların kızlara saldırdığını görmek çok acı vericiydi. Dokuz on
yaşlarında kız çocukları bile ağlıyor ve lütfen bize bir şey yapmayın
diye yalvarıyorlardı. Dehşeti size anlatamam.’
Lamiya’yı ve kız
kardeşlerinden birini 40’larındaki bir Suudi adam satın aldı, onları
IŞİD’in merkezi Rakka’ya götürdü ve çoğu zaman elleri kelepçeli
vaziyette bekletti. ‘Çok kötü bir adamdı,’ diyor Lamiya.
‘Onunla olduğumuz üç gün boyunca bizi dövdü. Bir keresinde, ona direndiğim için boğazımı sıkıp beni öldürmeye çalıştı.’
Kız kardeşleri yumuşatmak için adam onları bir IŞİD üssüne götürmüş ve
bir odaya atmış. ‘Bize 40 kadar adam saldırdı. Aklınız almaz – bu kadar
canavarın eline düşmüş iki küçük kız. Başımıza feci şeyler geldi.’
Daha sonra kızlar başka başka militanlara satılmış. Her birinden
yaklaşık 100 pound alınmış. Lamiya sonunda Musul’dan gelen daha da zalim
bir adamın eline düşmüş.
Kilitli bir odada tutulmalarına rağmen
ilk beş kaçma girişimini apartmanda tek başınayken pencereden atlayarak
yapmış. Musul’un yerel sakinlerinden biri ile karşılaşınca ondan yardım
dilenmiş ve adam da onu üç gün evinde saklamış.
‘Aile bana beni
gelip alabilecek akrabam var mı diye sordu ama akrabalarım da esir
durumdaydı. Aile DAEŞ’ten korkuyordu, bu yüzden üç gün sonra adam iki
militanı çağırdı ve bir kız buldum dedi.’
IŞİD’in kadın satışı
için kullandığı bilgisayarlı bir kayıt sistemi sayesinde ‘sahibine’
hemen ulaşmışlar. Daha da beter dayak yiyeceği adama teslim edilmeden
önce Lamiya altı adamdan işkence görmüş.
İkinci kaçma
girişiminden sonra adam onu satmış. Lamiya’ya ‘Seninle başa çıkamamış’
dediğimde ilk kez çekingen bir şekilde gülümsüyor.
‘Her kaçmayı
denediğimde bana işkence yaptı ama bu beni daha da güçlendirdi. Hiç
vazgeçmedim. O kadar çok zulüm, o kadar suç gördüm ki… bu bana onlara
direnmeye gücü verdi.’
Eşi ve oğlu ile yaşayan Musullu beyaz
saçlı bir adam satın almış onu bu sefer. ‘Ona beni ailenin kölesi
yapamazsın dedim,’ diyor Lamiya. ‘Lütfen bana orada bir şeyler yapma,
dedim. Ama bana tecavüz etti.’
‘Bir keresinde karısından ve
annesinden beni cinsel istismardan korumalarını istedim ama bana, ben
kâfir olduğum için bunun onun hakkı olduğunu söylediler.’
Bu adam
onu iki ay tutmuş. Sonrasında Lamiya adamın başka bir karısı olduğunu
keşfetmiş.
Almanca konuşan, sarışın, mavi gözlü, daha genç bir kadın.
‘Çok iyi biriydi ama onun bu adama razı olmuş olmasına inanamadım.’
Başka bir kaçma girişiminden sonra Lamiya bir IŞİD emirine devredilmiş.
‘Her adam bir öncekinden beter oluyordu,’ diyor. ‘Herkes baş belası
olduğumu söylediği için daha baştan beni dövmeye başlıyorlardı. Sürekli
dövüyor, sürekli taciz ediyorlardı.’
IŞİD lideri bomba yapımında
uzmanmış. Musul’da araç, sıvı patlayıcı ve elektrik ekipmanı dolu büyük
bir bodrumu varmış. Lamiya intihar yeleği üreten adamın yanında
çalışmaya zorlanmış. Her gün 50 aracı donatacak kadar kablo bağlamayı
öğretmiş adam Lamiya’ya.
Çalışırken hava saldırılarının ve civarda patlayan füzelerin seslerini duyabiliyormuş.
‘Bize de saldırsalar da ölsem diyordum,’ diyor Lamiya. ‘Çektiğim çile
bitsin istiyordum. Bu korkunç yerin de yerle bir edilmesini istiyordum
çünkü orada bomba yapılıyordu.’
Bodruma başka Ezidi kızlar da
getirildiğinde, Lamiya onları kaçmaya ikna etmiş. Bu denemenin de
başarısız olması üzerine gaddarca dayak yemiş ve şeriat mahkemesine
çıkarılmış.
Sonrasında onu bir askeri doktor satın almış. Bu adam
ona hastanesinde ayak işleri yaptırmış. Bu işleri yaparken onu
denetleyebilmek için Lamiya’ya bir cep telefonu da vermiş ama Lamiya
telefonu Kürdistan’daki amcasını aramak için kullanmış.
O vakit, bir Kürt cephesinin yakınında tutuluyormuş ve amcası onu ordan çıkarması için bir kaçakçıya 7500 dolar vermiş.
Gece boyunca Koço’dan getirilen bir başka genç kız olan Katherine ve
dokuz yaşındaki Almas adlı bir kız ile birlikte yürümüşler. Ama sabah 4
civarı, Katherine bir mayına basmış ve kendisi ile birlikte dokuz
yaşındaki Almas da ölmüş. Lamiya feci şekilde yaralanmış vaziyette tek
başına kalmış.
Lamiya dokuz ay önce yaşanan patlamayı çok az
hatırlıyor. Kürt askerler onu hastaneye taşımışlar. Burada doktorlar
gözlerinden birini almak zorunda kalmış. Amcası gelmeden önce diğer
yaralarını da tedavi etmişler.
Sonrasında, çocuklara ve terör
kurbanlarına yardım eden bir yardım kuruluşu olan Luftbrucke Irak (Irak
Kava Köprüsü) tarafından Almanya’ya götürülmüş. Kuruluş iki ameliyata
daha yardım etmiş ve bu sayede sol gözünde görme yetisini kısmen geri
kazanmış. Lazer tedavisi ile de yüzündeki yara izleri yumuşatılmış.
Lamiya halen travmatik durumda, geceleri kabuslarla uyanıyor. ‘Diğer kızların çektiklerini düşünüp duruyorum,’ diyor.
Dokuz yaşındaki kız kardeşi Mayada da onların arasında. Elinde bir tek
IŞİD bayrağının önünde duran bir fotoğrafı var. Diğer beş kız kardeşi
cihatçıların elinden kaçmayı başarmış.
Lamiya bir gün eğitimine
geri dönmek ve üniversiteye gitmek istiyor. Ama şimdilik bu cesur genç
kız dünyaya 3600 Ezidi kadının halen IŞİD’in elinde esir olduğunu
hatırlatmak için hikayesini yüksek sesle anlatıyor.
‘Bu insanlar
halkımı ve dinimi ortadan kaldırmak istediler ama ayakta kaldık,’ diyor
Lamiya. ‘Benim işim bu kadınlara ve kız çocuklarına yalnız olmadıklarını
söylemek. Ve bize bu kadar acı çektiren o canavarların da cezalarını
bulmalarını talep edeceğiz.’
IAN BIRRELL
Çeviri: Serap Şen