5 Temmuz 2013 Cuma

Teslim Töre: Öcalan Kazandı Erdoğan Kaybediyor!

Teslim Töre

Türkiye Sol hareketinin deneyimli siyasetçilerinden Teslim Töre, ‘Demokratik Çözüm ve Barış Süreci’nin Kürtlere çok şey kazandırdığını belirterek,”Öcalan, bu süreçten kazançlı çıktı. AKP ve Erdoğan ise kaybediyor” diye konuştu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan “Demokratik Çözüm ve Barış Süreci” gerek Türkiye’de gerek bölgede birçok kesim tarafından destek görüyor.  

Bu süreci çarpıcı belirlemelerle değerlendirenlerden isimlerden biri de, Türkiye Sol hareketinin öncü kadrolarından Teslim Töre. Türkiye Başbakanı Recep T. Erdoğan’ın Kürt sorununun çözümünde samimi olmadığını belirten Töre, Kürt halkının özgürlüğünü kendi öz dinamikleriyle mücadeleyi yükselterek, elde edebileceğini söyledi. Bu süreçte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kazançlı çıktığını, AKP ve Erdoğan’ın da kaybettiğini söyleyen  Teslim Töre, çözüm süreci ve Türkiye’de yaşanan gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.

Kürt sorununun çözümünde Türk başbakanı Recep T. Erdoğan’ı samimi buluyor musunuz?

Ben Recep T. Erdoğan’ı hiçbir konuda samimi görmüyorum. Kürt sorununda da, samimi değil. Bana göre çözüm plan ve niyeti yok. Kürt sorununun çözüm planı Kürtlerin ve Apo’nun elinde. Zaten O’nun çizdiği plan çerçevesinde gidiyor.

KÜRTLER İSTEDİKLERİNİ ALACAK ERDOĞAN İSTEMESE DE…

Nasıl?

Kürt halkının dinamikleri, Recep T. Erdoğan’ın tıkayıcı yaklaşımlarını engelleyecektir. Çünkü ciddi bir güç var. İnsan gücü var. Bir kere Kürdistan’ın bütün sokakları o halkın elinde. Yerel meclisler, muhtarlıklar ve kurumlar, halkın denetiminde. Kürtler, örgütlü ve bilinçli bir şekilde kendini organize ediyorlar. Bu halka hiç kimse bir şey yapamaz. Çelik leblebi gibidir. Bunu yutamazsın, yutarsan miden de hazmetmez. Kürtler istediği her şeyi alacaktır. Erdoğan, istemese bile. Kürtlerin on yıl önce hiçbir şeyi yoktu. Ama bugüne baktığında kazanılmış birçok şey var. Bunun görmek lazım. Şimdiye kadar aldığı gibi bundan sonra da, istediğini alacaklardır.

DÜNYADAKİ AKTÖRLERE BİR YENİSİ EKLENDİ

Kürtler açısında sürecin avantaj ve dezavantajları neler?

Gerek bölgede gerek dünya konjonktüründe Kürt politikasının çıtası daha evrensel bir düzeye yükseldi. Suriye’nin durumuyla birlikte bu daha da  önem kazandı. Onun için günümüzde Kürt sorununun muhatabı sadece Türk devleti değildir. Ortadoğu’da, dünyadaki aktörler sayısına yeni bir aktör katıldığını söyleyebiliriz. Bu Amerika, Rusya ve Çin’in de, dikkatini çekiyor. Şuanda, Suriye’deki çözümün anahtarı ve istikrarlı güç Kürtlerdir, Partiya Yekîtiya Demokratik (PYD) istikrarlı bir şekilde hem Suriye’nin bütünlüğünü savunuyor, hem de kendi sorunlarını çözecek geniş bir perspektife sahip. Bu çok dikkat çekici. Düne kadar bu hareket yoktu. Kimsenin de böyle bir hareketin orada çıkacağına dair bilgisi ve öngörüsü de, yoktu. Aniden çıkınca Türk devleti şaşırdı. ABD de şaşırdı. Birçok ülke PYD’den sonra Suriye politikalarını değiştirdi. Türkiye’nin Suriye politikası çöktü, dış politikası çöktü. Gezi Parkı direnişiyle birlikte ABD ve AB ile ilişkileri bozuldu. Bundan dolayı eski aktörler yeni arayışlara girdiler. Yeni arayışta herkesin ilgisini çeken güç ise Kürtlerdir. Bana göre yeni dönemde silahsız, demokratik mücadele yöntemlerinin devreye girmesi lazım. Bu, Kürtlerin özgürlüğüne daha büyük katkı yapar.

MÜCADELENİN HER ALANINDA KADINLARIN OLMASI BİR ŞANS

Kürtler politize olmuş bir halk. Sadece yönetici kadroların değil, bir bütün olarak halkın politikleşmesi söz konusu. Çocukların, gençlerin ve kadınların politikleşerek, sokakta olması durumu var. Özellikle gerilla başta olmak üzere mücadelenin her alanında kadınların olması bu büyük bir şanstır. İşte bu politikaları hayata geçirmek için bunlar önemli argümanlardır.  Çabuk harekete dönüşen bir yapıya sahip. Sayın Öcalan’ın bir selamı ve Murat Karayılan’ın mesajı ile Gezi direnişin dâhil oldular. Bu çok önemli. Kürt özgürlük hareketi kendini yeniden üreten bir yeteneğe sahip. Ve Ortadoğu’nun en büyük aktörlerinden birisidir.

Sayın Abdullah Öcalan’ın önerisi doğrultusunda gerçekleşen Ankara, Amed ve Avrupa konferansları bölge halkları için ne anlam ifade ediyor?

Bu çok önemlidir. Ama ne Diyarbakır ne de, Ankara’daki konferansların Apo’nun ortaya koyduğu çıtanın altını doldurduğuna inanmıyorum. Çünkü konulan çıta gerçekten evrensel bir çıta. Bizim bu konferansta (Brüksel) o her iki konferansın eksikliklerini tamamlamamız gerekiyor. Bir kere politika ve diplomasiyi esas alarak, ciddi bir örgütleme ağını oluşturmamız gerekiyor. Ön açıcı plan ve proje yapmamız oluşturmak lazım. Yeni süreçte politik manevrayı geliştirme, politik bir genişlemeyi gerektiriyor.  

ÖCALAN’DA BÜYÜK BİR UFUK VE ÖNGÖRÜ VAR

Bunlar yapılmıyor mu sizce?

Yapılıyor ama bir eksiklik var. Ben Apo’yu eskiden beri tanıyorum. Onun zekâsı, beyin ufku, bir şeyle sınırlı değil. Hiçbir koşul altında durmaz. Sürekli bir şeyler üretir. Bazen insanın “bu da nereden çıktı” diyeceği şeyler üretiyor. “Silahlar sussun. Politik mücadele devreye girsin” perspektifi gerçekten büyük bir ufuk ve öngörüdür. Hakikaten Öcalan, çok iyi görüyor. Global dünyada artık silahın yeri olmadığını ve silahla işlerin çözülmeyeceğini iyi biliyor. Yeni dönemde sorunlar, politik çerçevede diplomasiyle çözülüyor. Kürtler, buna yönelmeseler kaybederler.

LİCE SERHİLDANI BÜYÜK BİR EYLEM

Peki kazanımları ne olur?

Kazanımları büyük olur. Kürtlerin bunu yapacak kadrosu da,  yöneticileri de, var. Bu işi çok iyi yapacak güce de sahipler. Toplum gücü, kitle gücü ve beyin gücünün birleşmesi gerekiyor. Bunlara ek olarak diplomasi de devreye girerse, Avrupa’da lobi faaliyetlerine hız verilirse kazanılır. Yeni süreç bu şekilde taçlandırılması gerekiyor. Onun için “biz ne istiyoruz” diye iyi tahlil etmemiz lazım. Yeni dönemin çıtası çok yüksek ve evrensel bir düzeyde. Eğer buna denk hareket yapılmasa, çalışmalar yürütülmese kaybederiz. Lice Serhıldanı önemli. Kitle, toplum ayaklandı. “Bizim köye karakol yapmayın” diye. Bu büyük bir eylem, buna anlamak lazım. Belki orada bir arkadaş şehit düştü, bu bizim için kayıp. Ama oradaki halkın tepkisi demokratiktir, meşrudur. Dünyanın dikkate alabileceği bir davranıştır. Bu her tarafa yayıldığında, işte o zaman, kazanırız.

AKP bu hareketlilikten korkuyor mu?

Bence AKP, silahlı gerilladan öte sokaktaki kitle gücünden daha çok korkuyor. Halk gücünden kim korkmaz ki? Hangi güç halkın önünden dayanabilir.

GEZİ HAREKETİ ERDOĞAN’IN KİMYASINI BOZDU

Sizce süreç nasıl seyir alacak?

Bana göre Erdoğan barış sürecini başlattığından çok pişman.

Biraz açar mısınız?

Bakın birkaç aydır süreci övüyor, olumlu gelişmelerin olacağından bahsediyor. Herkese çağrı yapıyor, sürece katkı yapın, destek verin diye. Adeta insanlara yalvarırcasına. 93 kişiyi görevlendirdi. Bölgelere gönderdi, gidin insanlarla görüşün diye. Ondan sonra raporları getirin. Yapılan toplantıda ne oldu? O güne kadar yapılan çağrılara uymayan bir tutum ortaya koydu. Ne barajı dedi, çalışıp geçsinler dedi. Öyle proje ve planımız yok. Ana dil eğitimi için de öyle bir çalışmamız yok, dedi.

Neden bu duruma gelindi peki?

Barış süreci ona yaramadı. Hem oy kaybetti, hem de kendi kendini kaybetti. Barış süreci gezi parkını doğurdu. O bunu çok iyi biliyor, gezi parkı daha ilk adım. Barış süreci onun başına daha çok iş açacak. Barış sürecinin başlamasındaki beklentileri şuydu; silahlı gerillalar sınır dışına çıkacak, çatışmalar durur. Ve ben bu toplum içinde övünürüm; ‘Refahı sağladım, sükûnet oluştu. Bundan ben kar ederim’ diye düşündü. Ve gezi parkı ortaya çıktı, kendini kaybetti. Gezi hareketi Erdoğan’ın kimyasını bozdu.

GEZİ İLE KORKU DUVARI AŞILDI

Gezi parkı direnişi bundan sonra Türkiye’yi nasıl etkiler?

Bana göre en büyük kazanımı; korku duvarını aştı. Korku duvarlarını aşmak çok önemlidir. Eğer Kürt halkı da, korku duvarını aşmasaydı, bu kazanımları elde edemezdi. Bunu aşmak sokağa inmek demektir, mücadele etmek demektir. “Hayır” diyorsun, istemiyorsun. Bu artık sıradanlaşacak. Böyle bir kültür kazanılacak. Böyle bir toplumu yönetmek çok zor olacak. Hele böylesi kafalarla yönetilmez. Hele hele Erdoğan için bu bir felakettir. Açıkçası Kürt barış süreci onun başına iş açtı. Ve Apo, bunu biliyordu. Onlar, Apo’yu aldattıklarını sanıyorlar ama öyle değil. Zaten Apo da, ziyaretine gidenlere şöyle demişti;” Bakın kim nasıl ne şekilde düşünüyorsa düşünsün!” Bence de öyledir. Kimin aldandığını yakında göreceğiz. Sadece biraz bekleyelim.

Yani bu süreçten Kürtler kazançlı çıktı...

Evet kesinlikle. Bana göre Kürt hareketi bu süreçten çok karlı çıktı. Her şeyden önce dünyanın ilgisini kendi üzerine çekti. Büyük bir sempati kazandı. Bu süreç Kürt hareketine kazandırdı, AKP’ye kaybettirdi. Kısacası Apo kazandı, Erdoğan kaybetti. Daha da kaybedecek. Bugün Erdoğan’ın elinden gelse hemen operasyonları başlatır. Yeniden eski haline gelir. Ama geri dönülmez bir yola girdi. İşin içinde çıkamıyor.

ANF

Hiç yorum yok: